15 Kasım 2011
Vatansiz Tek Ulus Çingeneler ve Çingenelerin Ermenilesmisleri
SARKIS SEROPYAN
Çingene`nin genel tanimi
Çingeneler Hint-Avrupa irkindan olup dünyanin hemen her kösesinde, dinsiz, vatansiz, hatta yasasiz yasar, yeryüzünde bir karis topragi olmadigindan her yeri vatan farz eder, dünya nimetlerini ve zenginligi önemsemez, doganin kucaginda hür yasarlar.
Orta boylu düzgün fizikli Çingeneler`in ten rengi koyu esmer, saç ve gözleri kuzguni siyah, yüzü uzun, alni dar, burnu öne çikik ve sivri, gözleri birbirinden uzak, disleri beyazdir.
Genellikle bir seyler ister, dilerler. Umursamaz ve bencildirler, hiçbir zaman gelecek kaygilari olmayip, günü yasarlar. Geleneksel namus kavraminin yasamlarinda fazla önemi yoktur ve doga onlara sinirsiz hürriyet ilham eder. Hür yasadiklari ülke onlar için vatandir. Yerlesik yasami sevmez, toprak islemekten hoslanmazlar. "Kagni gicirtisi duyasin, esek anirmasi duymayasin" veya "Ho-ho diyesin, çüs çüs demeyesin" beddualari bu durumu pek güzel yansitir.
Tarihi ve göç yollari
Tarihçi Herodot ve Strabon, "Siginler" adini verdikleri irkin vataninin 10. yüzyilda Kafkasya ve Anadolu oldugunu yaziyor. 7-12. yüzyil Bizans belgeleri ise yörede "Tziganlar" adi verilen bir toplumdan söz ediyorlar.Avrupali tarihçiler tarafindan kökenleri Hintli "Çat" adli irka baglanan Çingeneler Hindistan`dan batiya iki koldan göç etmisler. Birinci yolu seçenler güneyden, deniz kiyisini takiben Belucistan, Basra Körfezi, Arabistan, Kizildeniz, Suriye, Girit, Kibris üzerinden geçtikten sonra bölünmüs, bir kismi Misir ve Afrika`ya, digeri güneyden Anadolu`ya girmis.Ikinci yolu seçenler ise Iran, Mezopotamya üzerinden Anadolu`ya gelmis, Karadeniz ve Hazar Denizi kiyilarinda ilk gelenlerle bulusmus. Yüzyillar boyu degisik uluslarla sürtüsmekten edindikleri farkliliklar Anadolu`da bulusan iki Tzigan toplulugunun yapilarindaki farkliligi açikliyor. Bunlardan ilk yoldan gelenlere "Çingene", digerine ise "Hay-Posa" deniyor.
Inanilmaz bir dayaniklilikla yüzyillardir varligini sürdüren bu toplum hiçbir cografyada bagimsizliga sahip olamayip sürekli azinlikta kalmis. Ne Asya`nin baskisi, ne ortaçagin korkunç iskenceleri, ne gördügü hakaret ve eziyetler, ne de çagdas hümanist kültürler ve hosgörü bu anlasilmasi zor toplumun sorununa çözüm getirebilmis; çingene dünyanin her yerinde çingene kalmis.
Çingene yasadigi ülkenin inancina saygida kusur etmez, ulusal kimligini sahiplenmedigi ulusun dinine hürmeten sünnet veya vaftiz (bazen gerekirse her ikisini de) olur, yerel dili iyi kötü konusur, yine de Çingene kalabilir ve Çingene`yi göçebelikten vazgeçirmesi çok zordur.
Ancak, Ermeniler bu zoru basarmis. Bunun nasil oldugu, Ermeniler`in basarisini hangi sosyal konuma baglamak gerektigi sosyal tarihçilerin isi. Tarihleri boyunca göçetmeyi aliskanlik haline getiren Ermenilerin, bu yönden benzerlik gösterdikleri Çingeneler`i nasil ikna ettikleri tarihsel bir sir, zira hayli dayanikli olduklari söylense de Ermenilerin göçettikleri, örnegin Hindistan veya Polonya gibi bazi yeni ülkelerde rahat yasam sartlari altinda, belki de iklim farki nedeniyle Çingeneler kadar dayanamayip özümsendikleri de bir gerçek.
Böylece, Çingeneler`in "Posa" adi verilen bir boyu Avrupa ve Asya`daki kardeslerinden ahlak yönünden farklilik göstererek yerlesik düzene geçmis ve geçimini alinteriyle saglamaya baslamis. Bunlar muhtemelen 8. yüzyilda Ermeniler arasina girmis, giderek Ermeni dilini, dinini ve geleneklerini kabul etmis, Ermenilerle karisip özümsenmisler. 19. yüzyil yarilarina kadar geleneksel yasamlarini sürdüren Posalar 20. yüzyil basinda yanlizca irk adlarini, o da uzak bir ani olarak koruyabilmisler.