Klişe ve Artin Boyaciyan
Klişe ustası denilince akla gelen en büyük isimlerden biri de Artin Boyacıyan’dır. Klişe ustası Artin Boyacıyan’ın hayatını anlatmadan önce, klişe kavramı üzerinde durmak istiyorum.
Klişe, kağıda basılmak üzere üstüne kabartma halinde yazı veya resim yapılmış levhaya denir.
Klişeci, tire ya da simili gravürleri kesen, döndürme, pahlama, delik açma, klişe montajı işlerini yapan tipo işçisine denir.
Klişehane, kalıp çıkarma ve özellikle dizi halinde kalıp alma işinin görüldüğü atölyeye verilen isimdir.
Günümüzde daha az zamanda daha kaliteli baskı sağlayan dijital baskı makineleri kullanılmaktadır.
Klişe tipo sistemde kullanılır. Klişeci tarafından hazırlandıktan sonra, hurufata monte edilir. Daha sonra hurufat, makine çemberine takılır. Makinenin arka kısmına boya konulur. Makine çalıştırıldığı zaman boya hurufatın bulunduğu yere gelir ve baskı işlemi başlar.
ARTİN BOYACIYAN
Artin Boyacıyan 1915’de Kütahya’da doğdu. Küçük yaşta anne ve babasını kaybettikten sonra İstanbul’a gelip, Şişli’deki Karagozyan Yetimhanesi’nin ilkokuluna başladı. Bir süre sonra Dr. Abarajyan isimli çocuksuz bir aile tarafından evlat edinildi ve ilkokul eğitimini Beyoğlu Sakızağacı’ndaki Mikitaryan İlkokulunda tamamladı. İlkokuldan sonra klişeciliğe ilgi duydu ve klişeci olarak “Cumhuriyet” gazetesi matbaasında çalışmaya başladı. Bu sıralar 15 yaşındaydı. O dönemde gazeteler tipo basılırdı ve resimlerin klişeleri alınırdı. Artin Boyacıyan Cumhuriyet’te çalıştığı dönemlerde Almanya’dan yeni bir rotatif baskı makinesi ile klişe atölyesi gelmişti. O dönemde Arap harflerinden yeni harflere geçildi. Gazetenin işleri dışında ilk Hayat Ansiklopedisinin klişeleri de Cumhuriyet’te yapılıyordu. Artin Boyacıyan işi iyice öğrendikten sonra ayrılıp kendi bürosunu açmak istedi ama bunun için elinde yeterli para yoktu. İlacın sırrını keşfedişini Artin Boyacıyan’ın kendi sözleriyle, Gökhan Akçura’nın Uzun Metin Sevenlerden misiniz? adlı kitabından aynen aktarmak istiyorum:
“...Klişe yapmakta kullanılan ilacın formülü bir sır. Bir türlü de öğrenemiyorum. Usta içeride hazırlıyor, getiriyor. Bir gün usta, yeni atölye açacak bir arkadaşı ile konuşuyor. İlacın formülü için 1500 lira isterim dedi arkadaşına.Baktım başka çaresi yok, bir kurnazlık düşündüm. İçerideki odada ilacın yapıldığı maddeler kavanozlarda duruyor. Hepsini gizlice tarttım tek tek. Sonra bir kenara not ettim. Usta beni dışarı yolladı ve içeri girip ilacı yaptı. Ben gelince sonra kavanozlardaki maddeleri yine tek tek tartıp formülü buldum. Şimdi de bir tram lazım. Tramlar Almanya’dan geliyor. O da 400-500 lira. Benim ise büro açmak için sadece 150 liram var. Gittim kalın camlar aldım. Tramların kopyalarını çıkardım. Böylece bütün meslek sırlarını elde etmiş oldum...”
Böylece Artin Boyacıyan 1933 yılında PAK-AR klişe atölyesini açtı ve Bab-ı Ali’nin “ARTİN USTASI” oldu..
Vakit Gazetesi’nden binalarında kiracı olma karşılığında iş aldı. Yedi sekiz yıl bu binada çalıştı. Plak kapları hazırladı. Tiyatro afişlerinin klişelerini yaptı. Yedigün, Karikatür, Moda, Realite, Türk Tiyatrosu, Karagöz dergileriyle çalıştı. Bir süre sonra Pak-Ar’a ek olarak Ekspres Matbaasını açtı. Bu iki atölye Cağaloglu yokuşunun girişinde sağ taraftaki ikinci binadaydı. Kısmen ahşap olan binada çıkan yangın nedeniyle içindeki makine ve cihazları ile birlikte bina tamamen kul oldu. Yangından sonra Savcılıkça aleyhine ceza davası açıldı ama ceza davasından beraat ederek sigortadan aldığı tazminat parası ile işine devam etmek üzere, Babı Ali yokuşunda bulunan bir binaya taşındı. Birkaç sene sonra o binadan çıkarak, yine Cağaloğlu`nda Kadınlar Hamamı sokağında yeni ve daha geniş olan binaya taşınarak klişe ve matbaa işini orada sürdürdü. Birkaç yıl sonra aynı semtte, eski Hürriyet gazetesi binasının karsısındaki binaların arka tarafında bulunan Başmüsahip sokağında 285 metre karelik bir arsayı satın alarak, orada, bir arkadaşının da yardımıyla, betonarme bir bina inşa ettirerek, atölyesini bu binaya taşıdı. Burada klişe ve matbaa işinin yanında arkadaşlarının desteğiyle üç boyutlu resim ve klişe atölyesini kurdu. Ama bu iş rağbet görmediği için, devam etmediler. Başmuhasip sokağındaki binada 4-5 yıl çalıştıktan sonra, emeğinin karşılığını alamadığı için klişe ve matbaacılık isine son vererek, sadece PAKAR klişe atölyesini, yine Cağaloğlu`nda, Vilayet Han’ında kiraladığı bir kata taşıdı, binasını tanınmış gazeteci yazarlardan Mehmet Barlas ve Yılmaz Çetiner`e sattı. Binasını sattıktan sonra Ulus’ta, Adnan Saygun Caddesi’nde (Ak merkezin yan caddesi) Deniz Sitesi’nde bir daire satın aldı ve orada yaşamaya başladı. Pakar klişe atölyesinde çalışmaya bir kaç sene devam ettikten sonra işini, kendi işçilerinden B. İsmail`e bırakarak mesleki hayatını noktaladı. 24 Temmuz 1999’da aksam saat 9:00 sularında Yeni Köyde, iskele sokağının karşı köşesindeki Yapı Kredi Bankası’nın önünde arabasını park ederek, şoför kapısından çıkarken, Tarabya istikametinden hızla gelen bir arabanın kendisine çarpması sonucunda götürüldüğü Şişli Etfal Hastanesi’nde hayata gözlerini kapadı. Artin Boyacıyan, Marmara ve Jamank isimli gazetelerde yardımcı teknisyen olarak da çalışmıştır. Üç boyutlu resim ve klişe makinesini halen Merter’de bulunan RENK klişe atölyesinin sahibi olan, eski işçilerinden B. Galip’e bağışlamıştır. Artin Boyacıyan en yakın arkadaşlarından birine hep bir makine mühendisi olmak istediğini söylemişti ama kendisi günümüzde klişecilik sanatının en başarılı isimlerinden biri olarak anılmaktadır. Gökhan Akçura’nın dediği gibi, kendisi Klişenin Altın Çağının Son Temsilcisidir...
Ölümünden sonra Marmara Gazetesi’nde çıkan haber:
“Harutyun Boyajiyan öldü – Trafik kazası
Haftanın başında kötü bir haber tüm İstanbul Ermenilerini şok etti. Cemiyetimizde çok iyi tanınan, baskı işinde en büyük otoritelerden biri olan ve bir kilise aşığı olan Artin Boyacıyan’ı trajik bir araba kazasında kaybettik. Hayatlarımızın günlük nedensellikleri haline gelen kazalar, şimdi aramızdaki en iyi hayatlardan birini, 50 yıldır her türlü Ermeni gazetesinin ve basınının kurtarıcısı olan bir Ermeni oğlunu aldı. O, tüm zorlukların üstesinden geldi ve basınımızın modernleşmesi çabası içinde çok büyük bir rol oynadı. 40’larda ve 50’lerde yaşanan Ermeni rönesansında, pek çok kültürel ve sanatsal yayımlarla önce Pak-Ar klişe atölyesiyle daha sonra da Ekspres matbaasıyla bu çabaya yardım etti. Artin Boyacıyan aynı zamanda güzel sesiyle Ermeni kilisesinin dindar bir üyesi oldu. Her zaman ülkenin ücra köşelerine seyahat etse de, kilise ve cemaat için zamanı ve isteği vardı. İstanbul Ermenilerinin hayatlarında özellikle mütevazı ve cömert bir üye olarak çok büyük bir boşluk bırakacak. Onun anısına başlarımızı eğiyoruz.”