Barıs diplomasisi - Haber Arşivi 2001-2011
16 Kasım 2024 - Հակական տոմար - Տարի : 4517 / Ամիս : Տրե / Օր : Մանի / Ժամ : Ծայգն

Haber Arşivi 2001-2011 :

14 Eylül 2009  

Barıs diplomasisi -

Barıs diplomasisi

Turk Hukumeti barıs yönunde bir irade ortaya koydu. Bu irade, Erivan'ın tutumu ne olursa olsun, Turkiye'yi zaten politik bakımdan dogru olan bir duzlemde tutmaya devam edecek. Erivan'ın bu degerlendirmeyi böyle yapmaması dusunulebilir mi? Evet dusunulebilir. ulkeler de, insanlar gibi, her zaman rasyonel hareket etmiyorlar

Turk diplomasisi, son gunlerde ust uste yaptığı girisimlerle muhakkak ki son yılların en hareketli dönemlerinden birini yasıyor.

Kuresel önem
Ermenistan ile, İsviçre nin de katkısıyla, uzerinde mutabakata varılan protokollerin önemi sadece iki ulke arasındaki iliskilerle sınırlı değil. Hatta sırf bölgesel barısın sağlanması bakımından da önem tasımıyor. Ama aynı zamanda Avrupa’nın yakın komsusu olan ve soğuk savastan arta kalan sorunların biriktiği Kafkasya ve Doğu Karadeniz’de bu sorunların tasfiye edilmesi yolunda da bir ciddi adım teskil ediyor. Böylece Orta ve Doğu Avrupa’da Sovyetler Birliği’nin dağılmasından ve Varsova Paktı ulkelerinin Avrupa Birliği’ne katılmasından sonra sağlanan, fakat Karadeniz Bölgesi’ndeki donmus ihtilaflar yuzunden kırılganlığını hala muhafaza eden istikrar ve guvenliğin sağlamlastırılmasına ciddi bir katkı olusturabilme potansiyelini barındırması bakımından kuresel bir önem tasıyor.

Amerika, Avrupa ve Rusya aynı çizgide
Bu nedenle Turkiye’nin bir kaç yıldan beri sessizce, fakat kararlı sekilde yuruttuğu maharetli diplomasinin ulastırdığı bu sonucun, gerek Amerika’da, gerek Avrupa’da ve gerek Rusya’da yankı yaratmasının sasırtıcı bir yönu bulunmuyor. Çunku Turkiye’nin arka bahçesi olan Karadeniz ve Kafkaslar aynı zamanda hem Avrupa Birliği’nin yeni Doğu Komsuları Politikasının kapsamı içinde yer alırken, hem de Transatlantik toplumunun ve Rusya’nın aynı tehdit değerlendirmesini paylastığı bölgeler. Dolayısıyla gelinen nokta Ermeni diyasporasının etki sınırlarını oldukça asmakta ve Ankara Erivan yakınlasmasının Ermenistan’da ve Ermenistan dısındaki Ermeni toplumunun radikal kanadında sebep olduğu telası anlamanın neden pek zor olmadığını da gözler önune sermekte.

Ortak Tarih Komisyonu ve TBMM 2005 Kararı
Diyaspora ve Ermeni radikallerin simdi butun guçlerini Protokollerin Ankara ve Erivan’da onaylanmaması hedefi uzerine yoğunlastıracaklarını beklemek doğal. Diyasporaya özellikle Tarihsel Boyut Alt Komisyonu adı altındaki Ortak Tarih Komisyonu kurulması kararının buyuk darbe vurduğu göruluyor. Soykırım iddiaları tartısıldıkça Ermenilerin tabularının sarsıldığı ortada. Nitekim tam da bu nedenle TBMM, hatırlanacağı gibi, Osmanlı İmparatorluğu Ermenilerinin tarihini ve 1915 olaylarını ortak bir girisimle incelemek ve değerlendirmek amacıyla bir Ortak Tarih Komisyonu kurulmasını Ermenistan’a önermeyi 2005 yılında oybirliği ile kararlastırmıstı. TBMM’nin, CHP’nin de ortak sunucu olduğu bu kararın simdi Turkiye-Ermenistan Hukumetlerinin olusturacakları çatı altında gerçeklestirilmis olduğunu göruyoruz.
Tabii radikal Ermeni çevrelerin bu protokollerin yururluğe girmesine gösterdiği direnç ne kadar guçlu olursa Turk diplomasisinin bu hamlesinin isabeti o kadar teyit edilmis oluyor. Hiç suphesiz soykırım iddialarının sonu gelmeyecek. Ancak radikaller geriledikçe mutedil muhataplarımızın ön plana çıktığını da görmekteyiz.

Turkiye’deki muhalefet
Protokoller bizde de muhalefet tarafından elestiriliyor. Muhakkak ki muhalefet görevini yapmakta. Bu elestirilerin muhalefete getirisi ve göturusunun ne olacağını hiç suphesiz kamuoyumuzun hakemliği tayin edecek. Demokratik ulkelerde muhalefetin elestirileri hukumetlerin elini guçlendirir. Nitekim gerek CHP’in, gerek MHP’nin Protokoller hakkında ileri surdukleri elestirilerde haklı yönler bulunuyor. Bunlar arasında örneğin bugun acil bir neden yokken Turkiye’nin Ermenistan’la iliskileri duzeltmek için çok arzulu bir izlenim yaratması, bu izlenimin uzerimizde belki de baskılar yaratılmasını tesvik edeceği, Kars Anlasması’nın açıkça zikredilmemesi, aynı sekilde Ermenistan’ın Yukarı Karabağ’dan çekilme taahhudunun yer almaması gibi geçerli noktalar var.
Protokoller, muhalefetin ileri surduğu gibi daha açık yazılamazmıydı? Belki yazılabilirdi. Diplomasinin bir tarifi de, mumkun olanın azamisini elde etme sanatıdır. Ama aynı zamanda, zaman dinamiğini değerlendirme ve alternatif maliyetleri iyi hesaplama kabiliyetidir. Bir anlasmazlığın barısçı yoldan çözumu için muzakerelerde optimal noktaya gelinip gelinmediğine karar verilebilmesi muzakere surecinin en kritik asamasını olusturur. Bu karar her zaman tartısma yaratabilir. Ama doğru olanı yapma sorumluluğunu alacak olan ise hukumettir. Muhalefetin Hukumetçe alınan bu tur kararları tartısma konusu yapmaması zaten beklenemez. Bu durum hemen her ulke için böyledir.

Populizm
Elestiri, yukarıda da söylediğimiz gibi, tabiatıyla mesru ve yararlıdır. Populizm mantosuyla yapılan elestiriler ise yapanı rahatlatır. Kitleleri surukler. Ama sorunları çözmez. Populizm kutuplasmaların yarattığı gerginliklerden, radikal aidiyetlerden, korkulardan, sarsıntılardan, yabancı dusmanlıklarından, kısıtlı özgurluklerden beslenir. Bunlar populizmin ana maddeleri sayılır. Populizme de her ulkede rastlanır. Ama demokratiklesme surecini henuz tamamlamamıs ulkelerde bu sureç yavasladıkça populizm artar.

Populizmden sadece sikâyet etmek yeterli değil
Bugun Turkiye’de hukumet populizmden sikâyet ediyorsa, bunun nedenlerini kısmen 2004 yılından sonra demokratik reformları yavaslatmasında ve iç ve dıs politikada önceliklerini belirsizlestirmesinde aramalıdır. Turkiye iç ve dıs politikadaki hedefine uluslararası toplumun, kisisel özgurlukler, hukukun ustunluğu, kadın-erkek esitliği ve sosyal içerikli liberal demokrasi temelinde, saygın bir uyesi olma yönunde ikna edici berraklık kazandırır ve bu amaçla reform seferberliğine yeniden baslarsa, içerde sikayet ettiği populizmin de azaldığını görecektir.
Hiç suphesiz dıs politikada ideolojik ve duygusal nitelik tasıyan radikallesmelerden uzaklasabildiğimiz ölçude içerde de populizmi azaltacağımız tabiidir. su sıralarda iç ve dıs politikalarda sahit olduğumuz açılım politikaları, bu nedenle doğru yolda atılan adımları olusturuyor. Ancak ciddi riskler de barındıran bu politikaların basarısı, atılan adımların kamu oyu tarafından doğru anlasılmasını gerekli kılıyor.

Ermenistan’la barıs girisimleri yeni değil
Turkiye’nin Kafkaslarda barıs iradesini ortaya koyması yeni bir gelisme değil. Özal’ın da, Demirel’in de bu amaçla ciddi girisimleri oldu. Bilhassa 9.uncu Cumhurbaskanın Kafkas İstikrar Paktı önerisi 1999 sonunda Ermenistan hariç, rahmetli Haydar Aliyev liderliğindeki Azerbaycan ile birlikte tum bölge ulkeleri ve Amerika ve Avrupa Birliği, BM, AGIT ve tum uluslararası toplum tarafından desteklendi. Ne yazık ki Demirel’den sonra bu girisim çok yakın bir zamana kadar rafa kaldırdı.

Azerbaycan için ciddi bir fırsat
Bu kere Turk diplomasisinin kritik hamlesinin basarısı, Dısisleri Bakanlığı’nın uluslararası konjonkturu iyi değerlendirerek Amerika, Avrupa Birliği ve Rusya Federasyonu’nu, yukarıda birinci paragrafta belirttiğimiz nedenlerle aynı çizgi uzerinde birlestirmesinde yatıyor. Bu gelisme aslında Karabağ sorunun diplomasi yoluyla çözumu, Azerbaycan topraklarının isgalden kurtarılabilmesi ve kaçkınların yurtlarına dönebilmesi açısından Azerbaycan için tarihi bir fırsatı içinde barındırmakta. Nitekim yakın zamana kadar suni teneffus çadırında yasatılan Minsk surecinin simdi belirgin bir canlılık kazandığına ve Baku ile Erivan arasındaki ikili görusmelerin de yoğunlastığına tanık oluyoruz.

Çıkar birliği
Turkiye tabii ki, hukumetiyle, muhalefetiyle ve halkının tumuyle isgal altındaki Azerbaycan halkının endiselerini ve duygularını yurekten paylasıyor. Turkiye’de hiç bir hukumet Azerbaycan halkının aleyhine sonuç verecek bir adımı asla atamaz. Azerbaycan’ın mesru çıkarlarını gözetmeyen hiç bir duzenleme Kafkasya’ya istikrar ve guvenlik getiremez.

TBMM
Ermenistan, Turkiye’nin bu girisimi ısığında kendine dusen yukumlulukleri yerine getirme kapasitesini gösteremezse bu Protokollerin TBMM tarafından onaylanması mumkun değil. TBMM egemen kararlar alabilme kapasitesine sahiptir. Bunda suphesi olanlar varsa, 1 Mart teskeresini hatırlamaları yeterli. Ermenistan bu fırsatı değerlendirmezse deneyimli gözlemci sanlı Bahadır Koç’un dediği gibi,... nufusu azalan, fakirlesen, Azerbaycan’a karsı ustunluğu azalan, Rusya’ya bağımlılığı artan, ve bölgesel isbirliği mekanizmalarının dısında kalarak yalnızlasan... Ermenistan’ın bu fırsatı heba etmekle bazı bedeller ödemesi ne yazık ki kaçınılmaz olacak.

Rasyonel davranıs veya duygusal tepki
Turkiye’de buyuk bir kitle, iki ulke arasındaki yakınlasmaya ve bölgesel ve kuresel barıs ve refaha darbe olusturacak böyle bir gelismeyi arzu etmiyor. Turk Hukumeti barıs yönunde bir irade ortaya koydu. Bu irade, Erivan’ın tutumu ne olursa olsun, Turkiye’yi zaten politik bakımdan doğru olan bir duzlemde tutmaya
devam edecek. Erivan’ın bu değerlendirmeyi böyle yapmaması dusunulebilir mi? Evet dusunulebilir. ulkeler de, insanlar gibi, her zaman rasyonel hareket etmiyorlar. Duygular, tarihi travmalar, feodal içe kapanma refleksleri, sırtında yumurta kufesi tasımayan ve etnik çatısmalardan rant elde eden çevreler her zaman vardı, bundan sonra da olacak. Girisimin basarısı, hiç suphesiz barısı gerçekten isteyenlerin, istemeyenler kadar cesaretli olduklarını kanıtlamalarında yatacak





Bu haber kaynağından gelmektedir.

Haber metninde yer alan görüşler haber kaynağı () ve yazarına ait olup,
bolsohays.com sitesi haber hakkında herhangi bir görüş üstlenmemektedir.

Opinions expressed are those of the author(s)-(). They do not purport to reflect the opinions or views of bolsohays.com
+