Vartanıt ta yasamak - Haber Arşivi 2001-2011
17 Kasım 2024 - Հակական տոմար - Տարի : 4517 / Ամիս : Տրե / Օր : Ասակ / Ժամ : Զօրացեալ

Haber Arşivi 2001-2011 :

21 Temmuz 2009  

Vartanıt ta yasamak -

Vartanıt ta yasamak

Uzun zamandır gitmek istedigimiz Erzurum-senkaya-Aktas (eski adı Vartanıt olan) köyumuze gitmek için bir pazar sabahı yola çıktık. senkaya yı geçtikten sonra köyumuze giden yolların bozuk olusu sebebiyle 3 saatimizi yollarda geçiriyoruz.
Köyumuzu, dagların yamaçlarında görmeye basladığımızda, toprak evleriyle ve temiz havasıyla bize merhaba diyordu. Köye geldiğimizde, çocukların saskın bakısları ve insanların kapı önunde meraklı durusları vardı.
Vartanıt, Allahuekber ve Soğanlı dağlarının yamaçlarına kurulmus, eski bir yerlesim yeridir. Köyun ilk adı Mirici’dir. 14.-15. yuzyıllarda Anadolu’da hukum suren Akkoyunlu Uzun Hasan tarafından Oltu ve senkaya bölgelerine yerlestirilen Turkmen boylarından Tahiroğlu ve Bektasoğlu beylikleri, Vartanıt köyune yerlesmisler. 1877 yılında ( 93 Harbi) Ruslar tarafından isgal edilen köyun muhtarı Gule Hanım’mıs. 1917 Rus Devrimi’ne kadar Ermenilerle Turkler ve Kurtler birlikte yasamıslar. O yıllardan kalan sadece Ermeni Kilisesi olmus. Butun yorgunluğuna rağmen ayakta kalabilmeyi basarmıs.

DEVLETİN UNUTTUĞU BİR KÖY
sehirden uzak ve Alevi köyu olması nedeniyle devlet hizmet göturmemis. Bir de buna jeopolitik yapısı eklenince, yasamı iyiden iyiye zorlastırmıs. Köyun okulunda öğretmen olmadığı için çocuklar senkaya’da yatılı okulda okumak zorundalar. Çocuklar, kısın yolların kapalı olması nedeniyle ailelerinin yanına, köye gidemiyor. Butun olanaksızlıklara rağmen, ilginçtir ki okuma yazma oranının en yuksek olduğu bir köydur Vartanıt.
Köyun geçim kaynağı hayvancılık ve tahıl uretimi. Fakat karasal iklimi ve verimli topraklara sahip olmadığı için köyluler geçim konusunda sıkıntı yasıyorlar. Yoksulluk nedeniyle topraklarını terk etmek zorunda kalan aileler olmus.

Devlet hayvancılığı desteklemeyince, hayvancılığın da para etmediğini ifade ediyor köyluler… Köyumuz 30 haneden olusuyor. Okumak için genelde sehirlere göç olmus. Yaz olunca sadece akrabalarını ziyarete gelenler oluyor. Köyun içerisinde gezinirken, oyun oynama çağındaki çocukların yuzlerindeki masumiyet ve ellerindeki kuru ekmekler ile dereden su getirisleri, aynı zamanda çocukluğunu yasayamadan kucaklarında kardeslerine ablalık ve ağabeylik yapmaları gerçekten çok etkileyici... Doğu’daki çocuklarımız çabuk buyumek zorunda kalıyorlar.

KITLAMA sEKERLİ ÇAY...
Aileler mandıraya sattıkları urunlerin parasıyla okutuyorlar çocuklarını. Yolların bozuk ve kısın yolların karla kapalı olması nedeniyle sağlık konusunda da sıkıntı yasıyor köyluler. Ne doktor ne de veteriner geliyor bu köye. Bir rivayete göre Zulfikar adı verilen tas bulunmus. Hz. Ali’nin el izlerini ve kılıcını bu tasta görebilmek mumkun. Ve bu tasın altından akan Zulfikar suyu… Yöre halkı her persembe aksamı buradan su içip, mum yakıp, dilekte bulunuyorlar.
Köy Erzurum’a 180, senkaya’ya 56 kilometre uzaklıkta; Allahuekber Dağı’ndan gelen tertemiz ve gurul gurul akan iki suyun arasında kalmıs, önu yemyesil ağaçlarla kaplı; arkasını dağlara dayamıs, az nufusu ile dağ gibi duran, cana yakın ve tertemiz yurekli insanları ve essiz guzellikteki doğası ile görulmeye değer bir köy...
Köy halkının vereceği sıcak bir merhaba’ ve sıcak bir çayı ile kıtlama sekeri her zaman vardır. Bahar gelince önune serilen ovada rengarenk çiçeklerle, gurul gurul akan tertemiz sular ve insanları!




Bu haber kaynağından gelmektedir.

Haber metninde yer alan görüşler haber kaynağı () ve yazarına ait olup,
bolsohays.com sitesi haber hakkında herhangi bir görüş üstlenmemektedir.

Opinions expressed are those of the author(s)-(). They do not purport to reflect the opinions or views of bolsohays.com
+