Sarhos olduk Hrazdan da sirf umuttan... - Haber Arşivi 2001-2011
26 Kasım 2024 - Հակական տոմար - Տարի : 4517 / Ամիս : Տրե / Օր : Նպատ / Ժամ : Ճառագայթեալ

Haber Arşivi 2001-2011 :

16 Eylül 2008  

Sarhos olduk Hrazdan da sirf umuttan... -

Sarhos olduk Hrazdan da  sirf umuttan...

DELAL DINK (Arsivi) Biz babami Istanbul a gommemis miydik yuz binlerle birlikte? Sonra kavgali oldugum Tanri’yla konusuyorum: Affederim seni ama bir sartla. Bana soz ver babamin sonuncu olduguna dair. Bu iki halktan 1915 ve sonrasinda olenlerin sonuncusu olsun. O zaman belki ofkem de azalir sana... Duramadim Istanbul’da. Aldim yanima ailemden 14 yurek daha gittim Hayasdan’a. Sokaklari dolasirken beklemedigim bir duyguyla karsilasiyorum. Bundan uc yil once geldigimde ne kadar da yasli gorunmustu sehir gozume ne kadar yalniz ne kadar huzunlu. Bu defa hic oyle hissetmiyorum. Hayat gelmis buraya sehir genclesmis. Bir taksiye biniyoruz bizi anita gotursun diye. Anit yolunda dayanamayip soruyorum sofore macla ve Gul’un gelisiyle ilgili ne dusunuyor diye. En onemlisi sinirin acilmasi. Asil sorunu cikaranlar devlet yonetimi. Biraksalar halk kendi ortak dilini bulur diyor. Kim ki bu adam? Yuzunu gormek istiyorum. Goremiyorum... Cikiyorum merdivenleri Soykirim Aniti’na dogru. Ilerleyemiyorum once anitin oldugu yere. Cokuyorum muzenin girisinin kenarindaki tas tumsegin ustune uzaktan izliyorum. Daha once de gelmistim buraya uc yil once. Ama bu defa farkli. Niye bu kadar agliyorum? Niye bu kadar etkileniyorum? Biz babami Istanbul’a gommemis miydik yuz binlerle birlikte? Sonra kavgali oldugum Tanri’yla konusuyorum: Affederim seni ama bir sartla. Bana soz ver babamin sonuncu olduguna dair. Bu iki halktan 1915 ve sonrasinda olenlerin sonuncusu olsun. O zaman belki ofkem de azalir sana. Sonra muzeye iniyoruz. Resimler icini parcaliyor insanin. Bugun interneti acarsam kac tane benzerini gorebilecegimi dusunuyorum bugunle ilgili su anla ilgili... Tam da o dakikada ne kadar cok irkcilik yapildigini ne kadar cok irkcilik kurbani oldugunu hissediyorum ruhumda. Nasil bir dunyada yasiyoruz? Burasi sadece 1915 Soykirim Aniti mi? Irkcilik kurbanlari Muzeden cikinca anit beni cagiriyor bu kez; gitme cesaretini buluyorum. Giderken biri yanima yanasarak gecen 24 Nisan’da yuz binlerce insanin uzerinde Malatya’ yazan duvarin onunde durup cicekler biraktigini anlatiyor. Sonra anitin gobegine variyorum. Kimse kalmamis gorunurde. Ama yalnizlik hissi yok icimde. Ne kadar da huzurlu. Sanki bir sey beni merkezine cekiyor. Tum irkcilik kurbanlariyla nefes aliyorum o gobekteki delikten. Biraksalar da suraya kivrilip uyusam... Sonra yemege gidiyoruz hep beraber. Babamin Turkiye’den gelen gazeteci dostlari arkadaslari orada toplananlar. Utanmadan masanin basina oturuyorum masayi en iyi noktadan doyasiya seyretmek istiyorum. Babam da bu restorana gelmis daha once. Restoran sahibi neredeyse eliyle yedirecek bana yemekleri. Masadakilere bakinca babamin son yazisinda yazdiklari aklima dusuyor: Turkiye’de kalip yasamak hem bizim gercek arzumuz hem de Turkiye’de demokrasi mucadelesi veren bize destek cikan tanidik-tanimadik binlerce dostumuza olan saygimizin geregiydi.” Ne kadar da kizginim babama birakip da gitmedigi icin yurtdisina. Al bak dostlarin yasiyorlar onlar Turk’ benim saf babam bir turlu anlamadin Ermeni’ oldugunu; kendini onlarla nasil da bir tuttun denk saydin. Ne kadar da kizginim bilemedin diye; Ermeni yazar cizerin aydinin Turkiye’de yasama hakki yoktur diye. Cemal Pasa’nin torunu Ama ya bu aksam? Hrant’a!” diye kadeh kaldiriyorlar. Ilacimin son damlasini veren Cemal Pasa’nin torunu oluyor. Burada gelenekmis masadakilerin sirayla kalkip konusma yapmasi ve kadeh kaldirilmasi. Kalkiyor ayaga ve onu buraya babamin getirdigini anlatiyor. Birbirimizin acilarina saygi duymaktan bahsediyor gozleri yasli sesi titrek. Herkesin gozlerinden yaslar suzuluyor masada. Dayanamiyorum disari kaciyorum restorandan doyasiya aglamak icin. Benim aslan babam” diyorum o aksam. Bu insanlari birakip nereye gidilir? Elbette kalacakti! Kizginligim ofkem azaliyor bu gezide. Sanki 19 Ocak’tan beri icine kapatildigim yuksek basincli kavanozun kapagi pit diye aciliyor Yerevan’da. Yuregim genisliyor. buyuk bir nefes cekiyorum icime. Sikismis yuregim genlesiyor buyuyor... Havasi midir acaba bu Yerevan’in? Buyuleyici guzelligi midir acaba Hrabarag’in? Ecmiadzin midir? Yoksa futbol mu? Yoksa onlar yasadiklari ama babam olduruldugu icin hayatlarini kiskandigim dostlariyla babamin bir ruyasinda yasamak uzere bir arada olmak midir? Aci zamanlarda da yanimizdaydi bu insanlar ama bu defa farkli. Gelecegi Ermenilerle birlikte insa etmek icin gelmisler buraya. Umut yolculuguna cikmislar babamla. Ilac oyle bir ilacti ki ertesi gun hic uyanmadim. Bir ruyada yasadim. Yuruyerek maca Butun Yerevan’la birlikte maca yuruyerek gittim. Cumhuriyet Meydani’ndan Hrazdan’a upuzun bir yol bir tepeye tirmanis basladi. Akin akin. Yokus yukari cok yurumuslukleri vardir Ermenistanlilarin yillardir her 24 Nisan’da. Vakur ve sessiz. Bu sefer vakur ve coskulu ve sesli ve neseli... Nasil da keyifli herkes! Bir solene davetliyiz sanki. Ziplayarak ciktim yokusu bir o yana bir bu yana kosarak. Sonra birden o bayraklar belirdi sagimda; yokusun kenarinda yol boyu dizilmis gencecik hatta cocuk sayilabilecek askerlerin arasindan. Sanki cocuk askerler bu manzarayi korumak icin dizilmis yokusun kenarina. Izin aliyorum aralarindan gecip manzaraya yaklasmak bu ani bir fotograf karesinde saklamak icin. Yok-mok diyor biri. Meg hadig inc gillas”* diye yalvarinca dayanamiyor gulerek Peki” diyor. Hepsi anladi coskumu ve gulerek izin verdiler aralarindan bir o yana bir bu yana zikzaklar cizerek yokusu cikmama manzarayi icime cekmeme. Ermenistan ve Turkiye bayraklari yan yana gondere cekilmis. Bas basa’ kalmislar. Hava ne kadar da ruzgârli; sanki doyasiya dalgalansinlar diye birlikte Hasret giderin” dercesine... Biraz daha tirmaninca yokusu dun taslarina cokup babam icin agladigim Soykirim Aniti dustu iki bayragin arasina. Kalbim cirpinmaya basladi. Dun hickiriklarla agladigim yeri babamin mezarini bugun gonderdeki iki bayragin arasinda gorunce nasil da costu yuregim. Olumun yalnizligi azaldi. Yalnizlik yerini birliktelige birakti. Olumun huznu azaldi. Yerini umuda birakti bir daha yalniz kalmama umuduna. Bir daha olumun yasanmamasi umuduna. Gelecek umuduna. Dirilis umuduna. Stadyuma girer girmez muzigi duydum; Ara Kevorkyan. Hani bazi muziklerin insanin hafizasinda ozel bir yeri vardir ya iste bu muzik de benim hafizamda Ararat ile Karolin’in dugun muzigi. Sonra babami gordum sanki. Stadyumun tam ortasinda gobek atiyor. Bir oraya kosuyor bir buraya. Cosku... Dayanamadim babam olduruldugunden beri hic hissetmedigim bir cosku hissettim ve oynamaya basladim. Gobek attik o gece biz babamla Hrazdan Stadyumu’nda karsilikli. O gunden 19 Ocak’tan beri gozumun onune gelen butun goruntulerde babam yuzukoyun kaldirimda. Ayaga kalkti babam kisa sureligine Hrazdan Stadi’nda 6 Eylul aksami. katilmak icin. Davet sahibi yine babam. Bir keyifli bir keyifli. Acmis kollarini iki yana kocaman sanki kucaklayacak herkesi butun stadyumu. Ararat’in dugunundeki gibi Agos’un 10. yil gecesinde oynadigi gibi gozumun icine baka baka o sahanin gobeginde oynadi da oynadi. Gozleri dolu dolu. Bir Ali’ye sariliyor bir Tuba’ya bir Salpi’ye bir Dikran’a bir Gul’e bir Sarkisyan’a. Ruyasi’nda bulustuk babamla Hrazdan Stadi’nda o aksam. Sarhos olduk sirf umuttan bir damla alkol bile almadan. Umut yolculugunun bir duraginda bulustuk. Sonra birden iki takim sahaya cikti isinmak icin. Turkiye takimi cikarken hafif isliklar duyuldu. Ayaga firladim Pari yegak hos geldiniz!” diye bagirmaya basladim. Hayasdan tribunlerindeydim. Onumde oturan uc kiz donup garip garip yuzume baktilar. Hayatimda hic maca gitmedim. Pek futbol da bilmem oyle... Zaten ilgilenmiyorum da isin futbolla ilgili kismiyla. O arada karsi tribunlerde Genc Siviller’in posteri ilisti gozume: Arda topu Sarkis’e at.’ Zaten cosmusum iyice costum. Hayasdan ataga geciyor top kaleyi bulmuyor oturdugum Hayasdan tribununden bir ses Ha s.ktir” diye bagiriyor. Hayasdan ataga kalkiyor Kos be oglum kos be” diye bagiriyor bir baska ses yine Turkce. Turkiye takimindan bir futbolcu yere dusuyor; benim gozum Hayasdanli futbolcuda elinden tutup kaldiracak mi acaba? Kaldir vertzur” diye firliyorum yerimden. Gooooool! Kaldiriyor ve ben ayakta alkisliyorum. Tribundekiler yine bana donuyor. Sonunda biri bana Turk musun?” diye soruyor Turkce. Yok” diyorum Ermeni’yim Turkiye’den.” Sonra tanisiyoruz etraftakilerle. Biri yillar once Hemsin’den gelmis biri Trabzonlu. Bir digerinin akrabalari yine yillar once Istanbul’dan gelmis. Butun konusmalar Turkce Hayasdan tribununde. Kim oldugumu soruyorlar sonra. Gozleri doluyor her birinin cevabi duyunca. Sonra bir ara arka siralardan bir su uzatiliyor. Surekli dans ettigimi bagirip cagirdigimi goren bilmedigim biri ihtiyacim oldugunu hissetti herhalde. Boyle kabul ediyor beni Hayasdan tribunu. Onlar Turk mu?’ Turkiye tribununun yanindaki tribunde oturan Kanadali bir diaspora Ermenisi soruyor bana Turkiye’ye ayrilan tribununun yaninda oturuyorduk. Orada maci izleyenlerin ellerinde cicek vardi onlar Turk mu gercekten?” Turk tabii” diyorum. Garip bir isik beliriyor yuzunde Bravo!” diyor. Uzuluyorum onun icin. Belli ki bugune kadar gunluk hayatinda Turklerle tanisma yakinlasma firsati olmamis... Ne kadar dikkatli’ oynuyor iki takimin da futbolculari. Sanki birbirlerini incitmemek icin ayri bir caba harciyorlar. Bir ara bir Ermenistan ve bir Turkiye oyuncusu top icin mucadele ederken omuz omuza bir pozisyona dusuyorlar. Ikisi iki taraftan ittiriyor ama bir turlu biri digerinin dengesini bozamiyor bozmuyor. Oylece kaliyorlar birkac saniye yan yana omuz omuza. Boyle de mac mi seyredilir?” demeyin. Itiraf ediyorum boyle seylere bakmaktan asil golleri kacirdim ben. Hayasdan golleri yiyor bizim tribun biraz sessizlesiyor ve macin bitis muzigi caliyor. Bakiyorum futbolcular tokalasacak mi diye. Goooool! Sarilip opusuyorlar. Ondeki uc kiz kalkip dans ediyor 0-2’lik skora ragmen. Belli ki onlar da macin sonucunda degiller artik. Anladilar bir solende olduklarini. Mac cikisi yokus asagi yuruyuse geciyoruz bu sefer. Hicbir taskinlik yok yine. Hatta hâlâ sarkilar soyleniyor bagiriliyor: Hayasdan! Hayasdan!” Onumde yuruyen birinin tisortunun arkasindaki yazi ilisiyor gozume: I won’t forget - I won’t forgive.”** Peki ya ben? Unutacak miyim? Affedecek miyim? Hastaligim tekrar nukseder mi? Iyi olmak pek kolay degil bu ulkelerde. Belli olmaz devletin cikarinin bugun yarin ne getirecegi kimin aci cekecegi ezilecegi... Pek kolay degil babanin asil katillerinin bulunmadigi bulunmak istenmedigi bir devletin vatandasi olarak yasamak!.. Ustelik butun bu acilari salt belli bir irktan oldugun icin yasiyorsan... Kolay degil babanin katilinin senin guvenligin icin var olmasi gereken polis ve askerle zafer fotografi cektirdigi Turkiye bayragina karsi aidiyet hissetmek... Tekrar tokat yemeyeceginin hicbir garantisi yok. Oldum olasi sevmemisimdir zaten bayrak denen seyi hangi ulkeye ait olursa olsun. Ama icim isindi o gun hem Turkiye hem Ermenistan bayraklarina. Buyudu ikisi de gozumde. Belki de bayraklari tek baslarina sevmiyorum ben yuceligi anlatmak icin kullanildiklarinda. Ama baska bir duygu veriyor yan yana kardeslik icin gondere cekildiklerinde. Hastalik tekrar nukseder mi bilmem ama en onemlisi ben receteyi buldum bu 5-6 Eylul Ermenistan gezisinde. Tek recetem babamin ruyalarinda’ yasamak. Alternatif bir gelecek 6 Eylul 1955’e alternatif bir 6 Eylul’ yazildi Hrazdan’da o gece 6 Eylul 2008’de. Ne 6 Eylul 1955’i ortadan kaldirdi ne de yasanan diger acilari. Ne guzel de gondere cekildi iki bayrak yan yana Soykirim Aniti’nin iki yanina bir fotografta da olsa. Ne soykirim ortadan kalkti ne soykirim inkâri ne de babam geri geldi. Degistiremedi gecmisi. Ama alternatif bir gelecegin kapisini araladi. Hadi birlikte ittirelim o kapiyi. Hadi be gelin birlikte kaldiralim su adami o kaldirimdan sonsuza kadar. Nasil birazcik kalkip geldiyse Hrazdan Stadi’na gobek atmaya cosmaya gelin oyle bir seyler yapalim ki hic yatmamak uzere kalksin o kaldirimdan. Birakmayalim orada kanamaya devam etsin. O orada yattikca ve kanadikca aciyor acitiyor... Gelin birakalim gecsin sinir kapisindan bir o yana bir bu yana. Kedi-kopek kostursun sinirda hayalindeki gibi. Hadi be Ermeni’siyle Turk’uyle... Hadi tutun babamin bi ucundan. Uzatin elinizi. Merak etmeyin zaten o nazlanmaz hele sizi hic kirmaz bir dediginizi iki etmez hemen kalkar sizinle birlikte sinir kapisinda gidip gobek atmaya. Yeter ki bir el verin. * Bir tane n’olur. ** Unutmayacagim - affetmeyecegim Delal Dink: Yazar Hrant Dink’in kizi. Yazi Ermenice ve Turkce yayimlanan haftalik Agos gazetesinin son sayisindan alindi. Arabasliklar Radikal tarafindan konuldu.




Bu haber kaynağından gelmektedir.

Haber metninde yer alan görüşler haber kaynağı () ve yazarına ait olup,
bolsohays.com sitesi haber hakkında herhangi bir görüş üstlenmemektedir.

Opinions expressed are those of the author(s)-(). They do not purport to reflect the opinions or views of bolsohays.com
+