1915 insanlik icin utancti ama 1915 te baslamadi; 1839-1915 donemi bir butun olarak incelenmeli - Haber Arşivi 2001-2011
05 Mayıs 2024 - Հակական տոմար - Տարի : 4516 / Ամիս : Ահեկան / Օր : Ահրանք / Ժամ : Արփող

Haber Arşivi 2001-2011 :

18 Ağustos 2008  

1915 insanlik icin utancti ama 1915 te baslamadi; 1839-1915 donemi bir butun olarak incelenmeli -

1915 insanlik icin utancti ama 1915 te baslamadi; 1839-1915 donemi bir butun olarak incelenmeli

Temmuz 1897 de cekilen yukaridaki fotografta bir Tasnak cetesi goruntulenmis. (Kaynak: Tasnaklarin tarihi anlatan Hratch Dasnabedian imzali Dashnaksutiun 1890-1924’ adli kitap.) Armenian Weekly gazetesinin 2007 tarihli Ermeni Soykirimi ozel eki’nin kapaginda (solda) Hrant Dink’in katili Ogun Samast’in cinayetten sonra polis sorgusunda soylediklerinden alinti yapilmis. Armenian Weekly’nin Nisan 2008 sayisinin kapagi (sagda). Turkler 1915’te neler olup bittigini ogrenmeli ve gercekleri kabul etmeli. Ermeniler de 1915’e giden surecten kacmayi birakip 1850 sonrasi donem hakkinda daha fazla sey ogrenmeli Hacik Muradyan: 1915’e giden surec hakkinda konusalim mi? Baskin Oran: Turkler 1915’te neler olup bittigini ogrenmeli ve gercekleri kabul etmeli. Diger yandan Ermeniler de 1850’lerden sonraki donem hakkinda daha fazla sey ogrenmeli zira 1915 1915’te baslamadi. 1850’lerin ortasinda Musluman Cerkesler Seyh Samil’in yenilgisi uzerine Hiristiyan Rusya’dan surulduler. Osmanli Imparatorlugu’na sigindilar perperisan. Onlar icin karinlarini doyurmanin en kolay yolu bir seylere sahip olan ve korunmayan insanlari yagmalamakti. Bunlar da Dogu Anadolu’nun (ayni zamanda Hiristiyan olan) Ermenileriydi. Neredeyse ayni donemde Kurtler de aynisini yapmaya basladilar. Kurt beyleri Tanzimat’in merkezilestirici politikalarina karsi 1806’da isyan baslatmis ve bu isyanlari 1843’te yenilgiyle sonuclanmisti. Iclerinden en buyugu Bedirhan Bey Girit’e suruldu. Bu durumda Kurtler asiret hiyerarsilerini yitirdiler ve bunun sonucu olarak asirlardir yapmakta olduklarini surdurmek yerine altin yumurtlayan tavugu kesmeye giristiler. Oysa yilda bir kez altin yumurta topluyorlardi. Yani bir dizi nedenden dolayi Muslumanlardan daha zengin fakat daha zayif olan Ermenilerden yillik koruma parasi’ aliyorlardi. Gocle gelmis Cerkeslerin ve ayrica Kurtlerin bu baskisi altindaki Ermeniler dertlerini sonunda Istanbul’a yani Ermeni patrikhanesine Amira’ya (Bab-i Âli’yle aralari son derece iyi olan Ermeni burjuvazisi ve soylulari) ve Sultan’a yansittilar. Hicbiri umursamadi. Patriklik ancak Sivasli Hrimyan Patrik olduktan sonra Ermenilerin sikayetlerine kulak verecekti (ve iste bu yuzden Ermeni meselesi ayni zamanda bir sinif mucadelesinin urunuydu). Sultan sikayetlere kulak verebilirdi fakat onun durumu Patrik’ten bile zordu. Dindasi olan Muslumanlara karsi gayrimuslimleri korudugu izlenimi veremezdi. Cunku her seyden once Muslumanlar zaten Tanzimat’in esitlikci soyleminden son derece rahatsiz durumda idiler. Ayni zamanda Batili gucler buyuk memnuniyetle Dogu Anadolu Ermenilerinin sikayetlerini kullanip imparatorlugun ic islerine karismaya baslamislardi. Meshur Sark Meselesi’ artik Ermeni Meselesi’yle ozdes olmustu. Ermeniler Lozan’da unutuldu Bu karmasa icinde zaten milliyetcilikle ve St. Petersburg Paris Cenevre gibi merkezlerde ogrendikleri narodnik/anarsist/sosyalist ideolojilerle sarmas dolas olmus vaziyetteki Ermeni kucuk burjuva gencligi Ermenilerin yasamaya devam edebilmesi icin tek carenin devrimci partiler ve ceteler kurmak olduguna hukmettiler. Musluman koylerine baskinlara basladilar. Bu Dogu Anadolu Muslumanlarini ve Sultan’i daha da kiskirtti. Bu durumda Ermeni devrimciler isteyerek veya istemeyerek Istanbul’daki yonetime Bulgaristan Modeli’ni hatirlatiyorlardi; yani Buyuk Guclerin dikkatini cekmek icin silahli catismalar cikartmak ve onlarin mudahalesi sonucu once ozerklik sonra da bagimsizlik kazanmak. Bu yuzden tipki bugun Turkiye icin birden fazla zombi olmasi gibi Osmanli Imparatorlugu icin de o zamanlar birden fazla heyula vardi: Dogudaki Ruslar ve batidaki Buyuk Devletler. Osmanli Moskof u hem asagiliyordu hem de ondan korkuyordu. Buyuk Devletler ise er-gec dagilmaya yazgili bir imparatorluktan aslan payi kapmak icin beklesiyordu. Ekonomik sorunlari saymiyorum bile. Bu kosullar altinda bir dengeler ustasi olan Abdulhamit 1890’da Hamidiye Alaylari’ni kurarak bir tasla dort kus vuracak bir cozum dusundu: Ermeni ayaklanmalarini bastirmak; Tanzimat yuzunden yabancilasmis Muslumanlari memnun etmek; Kurtler arasindaki dusmanligi beslemek (sadece Sunni ve buyuk asiretler aliniyordu); ve Buyuk Devletleri herhangi bir mudahale bahanesinden mahrum birakmak. Iste Dogu Anadolu’daki Ermenilerin gercek felaketi o zaman basladi. O gune kadar katliamlar seyrek ve yerel nitelikliydi. Ayrica asimetrik olsa da karsilikliydi. Hamidiye Alaylari ise koyulunca katliam kurumsallastirilmis oldu. Devlet kendisine karsi silahli bir kalkisma oldugu zaman oldurur. Fakat Osmanli devleti gayrimuslimler soz konusu oldugunda daha sert davrandi - ozellikle de gayrimuslimlerin yabanci Hiristiyan devletlerin masasi’ olduguna kanaat getirmisse. Size hatirlatmaliyim ki Batili Devletler Sark Meselesi’ni kullandilar ve ardindan Lozan Anlasmasi’nda Ermenileri tamamen unuttular. Ittihat ve Terakki isin icine girip bu korkulara kendi Turkcu ve hatta Turanci ideolojisini eklediginde her sey daha da kotuye gitti. Ermenileri yok etmek yonunde bircok unsur bir arada calisiyordu. Bunlarin basinda da Ittihatci subaylarin icine dustukleri panik geliyordu. Ozellikle 1912’deki Balkan Savasi’nin sonucu olarak imparatorluk Anadolu sinirlarina kadar kuculmustu ve Ittihatcilar Simdi de Ermeniler burayi Ruslara satiyor” tahlilini yapiyordu. Ozetlemek gerekirse: 1915 insanlik icin bir utanc idi. Fakat 1915’te baslamadi. 1839-1915 donemi bir butun olarak incelenmeli. Turkler 1915’ten Ermeniler ise o tarihe giden surecten kaciyor. Hicbirinden kacilmamali. On yillardir butun zorluklara ragmen Turkiye’deki insan haklari ve demokrasi mucadelesinin on saflarinda yer aliyorsunuz. Bu yolda yurumenizi saglayan guc nedir? Vicdanim elbette. Milliyetcilik ve azinliklar hakkindaki uzmanligim ayrica. Fakat bu anamin karnindan boyle ciktigim anlamina gelmiyor. Tam tersine. Mulkiye’de okurken solcu olsam da 80’lere kadar Turk milliyetciliginin buyuk etkisi altindaydim (Sakalli Celal!). Galiba 1982’deydi Bati Trakya’daki Turkler uzerine calismaya basladim. Bu azinlik Lozan Baris Anlasmasi’nin 45. maddesi uyarinca koruma altindaydi; Turkiye’deki gayrimuslimlere verilen haklar (37. ila 43. maddeler) Yunanistan’daki Muslumanlara da uygulanacakti. Inanir misiniz o tarihlerde Turkiye’deki gayrimuslimlerin durumundan bihaberdim. Gayrimuslimler ve Kurtler hakkinda yavas yavas bilgilenmeye boyle basladim. Butun ezilmislerin sozcusu’ Bugun benim icin ve demokrat arkadaslarim icin ezilmisler ve dislananlar’ cemberi daha da genis. Temmuz 2007’deki genel secimlerde Bagimsiz Sol Ortak Aday’ kampanyasiyla bunu eyleme gecirebildik. O kampanyada daha once dile getirilmemis en az uc seyi ortaya attik. Dedik ki: Sol 60’larin basinda Turkiye’de ortaya ciktiginda sadece proletarya ve emekci sinifindan soz etti. 70’lerde bir ikinci ezilmislik ve dislanmislik unsurunu (kendimize ragmen zira siki Kemalist idik) tereddutlu bir bicimde buna ekledik: Kurtler. Fakat 80’lerden sonra yeni ezilmis ve dislanmis kategorileri cikti veya gorus alanimiza girdi: Aleviler kadinlar gayrimuslimler Cingeneler escinseller... Simdi solcu oldugumuzu soyleyebilmemiz icin butun bu ezilmis ve dislanmislarin sozcusu olmaliyiz. Bunlari soyledik kampanyada. Dahasi bana sorarsaniz daha da orijinal olan su unsuru dile getirdik: Bugune kadar butun bu ezilmisler ve dislanmislar sadece kendi turlerini savundular. Simdi sadece kendilerini degil birbirlerini de savunmalilar. Kendilerini ezilmekten ve dislanmaktan koruyabilmelerinin tek yolu budur: Sosyalistler Kurtleri Kurtler Ermenileri Ermeniler escinselleri escinseller Alevileri Aleviler Cingeneleri vb. savunmali.” Bu yaklasimin Hrant’in yaklasimiyla son derece uyumlu oldugunu hatirlatmaliyim. Turkiye’de yargi tepetaklak Kampanya sirasinda soyledigimiz ucuncu sey (ve bu bizi tartistigimiz konuya geri getiriyor) suydu: Ezilmis ve dislanmis olmayan fakat vicdan sahibi olan insanlara da cagrida bulunuyoruz.” Vicdanin isin icine girdigi nokta bu. Ben bir Beyaz Turk’um. Turkiye’de Turk terimi etnik koken olarak Turk anlaminda degildir. Musluman bir Turk demektir (zira 1839’da yasal olarak lagvedilen Millet Sistemi butun Muslumanlarin zihninde hâlâ egemendir). Bir Turk WASP (* Beyaz Anglo-Sakson Protestan Amerikalilar icin kullanilan kisaltma- editorun notu.) kurulu duzen tarafindan makbul ve guvenilir kabul edilmek icin cok daha fazla nitelige sahip olmalidir. Bu kisi bir defa Hanefi Musluman olmalidir (Safi olmamalidir - Kurtlerin cogunlugu Safidir); ikincisi Sunni olmalidir (Alevi degil); ve Turk olmalidir (Turk olmadigini soyleyenlerden olmamalidir). Butun bu niteliklerin otesinde de laik olmak zorundasinizdir. Ben bir Beyaz Turk’um fakat vicdanim var. Temiz bir vicdana sahip olanlarin tumu bu sekilde davranmali. Turkiye’de azinlik ve insan haklarini savunmaktan dolayi bir sey elde etmiyorum. Tam tersine basima bela aliyorum. Iki askeri darbe sirasinda dort kez memuriyetten atildim. Ilki 1971’deydi ve bir yil sonra mahkeme karariyla dondum. 1982 sonunda uc kez cikarildim ve her defasinda mahkeme karariyla dondum. Simdi evimde guvenlik kameralari ve jilet teller var. Fakat su an yaptigim gibi konusmaz ve yazmazsam nasil uyuyabilirim? Aynaya nasil bakabilirim? Esimin yuzune nasil bakarim? Mesele bu kadar basit. Oysa ABD veya Fransa’da Ermeni haklarini savunmak gayet kolay bir is! Mahkemeden soz ettiniz. Bugun Turkiye’deki mahkemeler hakkinda ne dusunuyorsunuz? Her sey tepetaklak. Turkiye’deki yargi mensuplari kendilerini tehdit altinda hissediyor. 1971’deki darbe sirasinda durum boyle degildi. Ayrica 1980 darbesinin etkisi gecer gecmez benim gibi insanlari mahkemeler islerine iade etmislerdi. Bunlari yaparken de sadece yasalari uyguladilar. Simdi bircok Turk gibi yargiclar da kendilerini butun bu zombilerin tehdidi altinda hissediyor. Turkce’de bir deyis vardir: Et kokarsa tuzlarsin peki ya tuz kokarsa?” Simdi yargi tuz durumunda. Benim gibi insanlar islerinden kovulduklarinda yargi son careydi. Simdi yargi beni Basbakanlik’a bagli Insan Haklari Danisma Kurulu’nun ic tuzugunun 5. maddesi geregi hazirladigim Azinlik Haklari ve Kulturel Haklar” adli rapordan dolayi 216. ve 301/2. maddelerden yargiliyor. Biz isimizi sadece ciddiye aldikti o kadar. 301/2. maddedeki suclama (yargiya hakaret) hakkinda soyleyecegim tek sey komik oldugu. (Butun bu Rapor olayini Regent Journal of International Law dergisinde kapsamli bicimde yazdim). Fakat 216 suclamasi inanilmaz. Bu madde dezavantajli gruplara karsi nefret soylemini durdurmak icin AB Uyum Paketleri cercevesinde kondu... ve simdi bunu ( halkin bir kesimi hakkinda kin ve dusmanliga tahrik”) bana uyguluyorlar. (Bu roportajin yapilmasindan iki ay kadar sonra Azinlik Raporu’ uc bucuk yillik bir surecin ardindan Yargitay Ceza Genel Kurulu’nda aklanmistir -editorun notu). Zombiler degisti Algilanan korku acisindan bakildiginda Turkiye’de 1914 ile 2008 kosullari arasinda buyuk benzerlik oldugunu belki fark etmissinizdir. Korkulan konular elbette cok farkli. Fakat algilamalar benzesiyor: Zombiler gelip bizi yiyecek. Bugunun zombileri Islamcilik” Kurtculuk” ve soykirim”. Butun bu yaygara ne yazik ki artik var olmayan komunizmin bir zamanlar sebep oldugu korkuyu ikame edecek bir korku bulmak icin yapiliyor. Fakat bunun nedeni sadece egitim degil (tekrar Sakalli Celal). Siradan insanlar da kendilerini ulkedeki derin ekonomik sosyal ve siyasi degisimlerin sonucu olarak son derece guvensiz hissediyorlar. Turkiye tarihinin ikinci modernlestirici devrimini yasiyor. Birincisi Kemalizm adi altinda 1920’lerde yasanmisti. Yari-feodal bir imparatorlugun modern bir ulus-devlete cemaatin ulusa Sultan’in tebaasinin cumhuriyetin vatandaslarina donusumune imkan tanimisti. Simdi Turkiye bu metamorfozu tamamlamak yonunde zor bir surecten geciyor: Monist asimilasyoncu ve/veya tanimi geregi ayrimci bir ulus-devletten demokratik bir devlete; etnik ve dinsel olarak tanimlanmis bir ulustan bireyin ozgur secimine dayali vatandaslik kavramina; devlet kendisinin alt-kimligini tanimadigi icin zorunlu’ olan vatandastan alt kimligi devlet tarafindan tanindigi ve saygi gordugu icin gonullu’ olan bir vatandasa donusme sureci bu. Bunlar Turkiye’nin AB adayligina bagli umut sayesinde gerceklesiyor. Ikinci devrimin sansi yuksek Butun bunlar arasinda en ilginc olani aktorlerin konumundaki radikal degisim: Kemalistlerin yukaridan devrimi 20’lerde Islam’dan gelen dinsel bir tepkiyle karsilasmisti. Simdi ikinci devrim Sevr Paranoyasi adi altinda Kemalistlerin ulusalci tepkisiyle karsilasiyor. Daha once de soyledigim gibi bu paranoya Islam Kurt soykirim konularinda. CHP ve Silahli Kuvvetler bunun sozculeri durumunda. Bu yuzden ikinci devrim birincisinden daha zor. Cunku Kemalistler Kurtulus Savasindan muzaffer cikmislardi ve ayrica o gunun otokratik ortaminda karsilarinda orgutlu bir muhalefet yoktu. Fakat bugun var: O donemin Kemalistlerinin cocuklari her seyi aynen 1930’lardaki gibi tutmak icin ellerinden geleni yapiyor. Fakat daha once var olmayan sivil toplum sayesinde ikinci devrimin sansi cok yuksek. Karsisinda elbette bazi zorluklar var: Islamcilarin bazi inanilmaz hatalari PKK teroru ve diasporanin bir kanadinin sonu gelmez nakarati.




Bu haber kaynağından gelmektedir.

Haber metninde yer alan görüşler haber kaynağı () ve yazarına ait olup,
bolsohays.com sitesi haber hakkında herhangi bir görüş üstlenmemektedir.

Opinions expressed are those of the author(s)-(). They do not purport to reflect the opinions or views of bolsohays.com
+