Hrant Dink ten sonra neredeyiz? -
Hacik Muratyan Baskin Oran la konustu: Turklerle Ermeniler Paranoya-travma kisir dongusune takildi
Armenian Weekly Genel Yayin Yonetmeni Hacik Muratyan Prof. Baskin Oran la konustu. Ermeniler ozgurce agit yakamadi. Ama Turklerin bircok meseleyle birden bogustugunu idrak etmeleri taraflar icin daha yapici
BASLARKEN
Birkac gun boyunca Hacik Muratyan in (Khatchig Mouradian) benimle Ingilizce olarak yaptigi ve Tasnak organinda yayimladigi soylesiyi (ve ona tepkileri) sunacagim.
Kendisini daha once genellikle Turkiyeli Ermeni ve yabanci akademisyenlerin yazistigi bir eposta grubundan biliyordum. Turkiye’ye de geldi. Ama fiilen ilk defa Oslo’da Turk-Ermeni iliskileriyle amator olarak ve sahsen ilgilenen Norvecli Ragnar Naess’in Mayis’ta duzenledigi ozel calisma toplantisinda tanistik. Pokerde Bes benzemez diye bir el vardir eldeki kagitlarin hicbiri birbirine benzemez; oyle bir ozel toplanti. Farkli yonu de de
buydu zaten. En azindan bazilarimiz tek tabanca” idi.
Aslinda Hacik tek tabanca sayilmaz. Cunku su anda Tasnaklarin baslica gazetesinin genel yayin muduru. Ama bir acidan tek tabanca. Basindan baslayayim isterseniz.
Hacik dogal olarak (bunu izah etmek gerekmez herhalde) Ermeni diasporasinin en radikallerinin yetistigi Lubnan’da 1977’de dogmus bir Anadolu cocugu”. Babasinin babasi Konya Eregli’den. Babasinin annesi Kilis’ten. Annesinin babasi Adanali anneannesi Nur Daglari veya Gavur Daglari olarak da bilinen Amanos’tan. Eserleri simdiden on kadar dilde yayinlanmis genc bir gazeteci yazar sair cevirmen. Beyrut’ta cikan Ermeni gazetesi Aztag’in editorlugune 2000’de basliyor. Dikkatleri herhalde cok cekmis olmali ki 2006’da ABD Boston’ta cikan Tasnak organi Armenian Weekly’nin genel yayin mudurlugune getiriliyor. Hacik bes dil biliyor ve once buyuklerinden ogrenmeye basladigi Turkceyi ozel olarak calisarak altinci siraya koymus goturuyor; Oslo’dan sahidiyim.
Eger diasporanin icinde bulundugu psikolojik durumu su kadarcik biliyorsaniz ve diasporada bircok insanin sok icabi Turk” kelimesini duymaya bile tahammulu olmadigini isitmis iseniz su hususu yeterince onemsememeniz mumkun degil: Daha Aztag’i cikartirken 2003’te Turkiyelileri konusturmaya basliyor: Taner Akcam Muge Gocek Amberin Zaman Elif Safak Ayse Gunaysu Eren Keskin Halil Berktay vb. Yani Hacik’in soylesi yaptiklari arasinda diasporaya en aykiri dusen kisi” belki bendenizimdir ama ilk soylesi yaptigi Turkiyeli ben degilim. Ama Hacik su acidan bir ilk” ve hatta simdilik tek” ki birakin baska bir Tasnak yayinini dunyadaki hicbir Ermeni yayininda (tabii bizim Agos haric) Turkiyelileri konusturan bir diaspora Ermenisi daha mevcut degil. Onceleri cok ciddi tepki aliyor sonra cemaat alisiyor ve yenilerini beklemeye basliyor.
(Bir parantez: Hep Ermenilere yakin olanlari konusturmus” diyorsaniz musaadenizle sunu da soyleyeyim: Ne yapacakti allahaskina? Biz Ermenileri oldurmedik; Ermeniler bizim bebeleri sunguledi” diyenleri ornegin Tayip Erdogan’i (gazeteler 09.08.2008) veya Halacoglu’nu mu konusturup milleti cildirtacakti Tasnak gazetesinde? Turkiyelileri konusturan baska Ermeni yok diyoruz; buradan hesaplayin! Dunya Ermenilerinin bir Taner Akcam’i veya bir Halil Berktay’i yok desem acaba ne demek istedigimi tam anlatabilmis olur muyum?)
Cok sayida Ermeni Hacik’in ozelligi hususunda ayni seyi soyluyor. 1890’da kurulan
ve su anda 200’u askin ulkedeki uyeleriyle dunya Ermenilerinin en onemli orgutu olan bir siyasal parti var: Ermeni Devrimci Federasyonu” (Hay Heghapokhakan Dashnaktsutiun). Kisa adi Tasnaksutyun veya daha da kisasi Tasnak. Hacik bu partinin resmî yayin organinin olaganustu nitelikli ve sol entelektueli”. Hatta vazgecilmez” elemani. Massachusetts Watertown’daki Hairenik ( Anavatan”) Binasi’nda unlu Tasnak Arsivleri’yle altli ustlu calisiyor. Hairenik Binasi bir tarih klasigi. 1915 oncesi ve sonrasinda Osmanli’dan goc eden Ermenilerin bu kasabada onemli bir merkez olusturduklari donemlerden kalma bir klasik”. Bura Ermenileri artik eskisi gibi militan degil ama tarih unsuru burayi hâlâ onemli kilmaya devam ediyor.
Hacik’le dogal olarak kaynastik Oslo’da. Cunku ikimiz de kimi onyargi sinirlarini asmisa benziyorduk; bu icgudusel bir yakinlasma galiba. Oslo’daki toplantinin sonuna dogru onerdi bir soylesi yapalim dedi. Iki oturum arasinda vakit yarattik ve yaptik. Bant cozumunu gonderdi. Cikarmalar degil ama eklemeler yaptim.
Oldugu gibi basti. Tekrar soyluyorum: Diaspora Ermenilerinin psikolojisini su kadarcik biliyorsaniz butun bunlardan ne demek istedigimi degerlendirirsiniz. Bilmiyorsaniz zaten bosuna konusuyoruzdur. Onun icin uzatmiyorum.
Asagida okuyacaginiz soylesi Hacik’in yukarida sozunu ettigim eposta grubuna gondermesi uzerine degil basilmak daha internette bile yayinlanmadan epostalarin akmaya” baslamasina yol acti. Diaspora Ermenilerinin bana ilettikleri kadariyla Turklerin ve Ermenilerin ayni fikirde oldugu nadir durumlardan birini olusturdu: Sok yaratti” ( ... : It’s shocking!). Gazeteye gonderilen tepkilere cevap vermedim; polemik cogu durumda anlamli degildir hatta zararlidir. Zaten kimi Ermeni dostlardan gelen iletiler iclerinden kimi genclerin biraz fazla heyecanli oldugunu polemige girmeyerek bu heyecan dozunu dusurmenin uygun olacagini telkin ettiler. Cok da hakliydilar.
Diger yandan bana dogrudan gelen ve kimi olgusal konulara deginen iki epostaya cevap verdim. Zaten bu yanitlar soyleside soyledigim kimi seyleri izah ediyor ve tamamliyordu.
Onlari da okumaniza sunuyorum.
Asagidaki soylesi Armenian News sebekesi
(http:// groong.usc.edu/news/msg237975.html) 1908’den bu yana yayinlanan Asbarez’in sitesi (http://www.asbarez.com/index.html?showarticle=33074_7/21/2008) Fransa’da Nouvelles d’Armenie (article.php3?id_article=43130/st/item.php?r=2&&id=4929http://www.yevrobatsi.org) tarafindan da iktibas edilmistir.http://www.armenews.com/) ve Yevrobatsi (http://www.yevrobatsi.org /st/ item.php?r= 2&&id=4929) tarafindan da iktibas edilmistir.
30 Mayis gunu Turkiye’de uzun yillardir insan haklari icin mucadele veren Prof. Baskin Oran 1998’de taninmis bir insan haklari savunucusuna yonelik suikasttan sorumlu Turk Intikam Tugayi’ndan (TIT) bir e-posta aldi. E-posta Oran’a ve Ermenilere yonelik olum tehditleri ve hakaretler iceriyordu. Yazilanlar gecen yil 19 Ocak’ta Istanbul’da oldurulmeden once Turk-Ermeni gazeteci Hrant Dink’e gonderilenle benzerlik tasiyordu.
Mayis’ta yaptigimiz bu soylesinin Turkiye’de Oran icin daha fazla sorun cikaracagi endisesiyle yayinini ertelemeye karar vermis ve metin cozumunu belirsiz bir tarihe kadar rafa kaldirmistim. Fakat Oran bunlarin kendi sozleri oldugunu ve tehditler nedeniyle degismeyecegini soyledi.
Baskin Oran Dink’in gazetesi Agos’un duzenli yazarlarindan. Radikal gazetesinde de yaziyor. Dink’ten farkli olarak Birinci Dunya Savasi’nda Ermenilerin katledilmesi hususunda soykirim’ kavramini kullanmiyor. Ama Oran bir soykirim inkarcisi’ olmanin da cok uzaginda. Turk devletinin Ermenilerin cektigi acilari inkar etmesine sert elestiriler yoneltiyor. ABD gibi ulkelerdeki Ermeni Soykirimi karar tasarilarinin da Turkiye kamuoyunu 1915’te olanlar hakkinda bilgilendirmek isteyen Turk demokratlarin isini zorlastirdigina inaniyor.
Hacik Muradyan: Turk toplumundaki tabular hakkinda konustugunuzda sik sik Sakalli Celal’in bir sozune atifta bulunuyorsunuz: Bu kadar cehalet ancak tahsille mumkundur.” Tahsilin cehaleti nasil artirdigindan bahsedebilir misiniz?
Baskin Oran: Butun ulus-devletler esas olarak iki arac kullanilarak yaratilir: zorunlu askerlik ve ulusal egitim. Bu egitim sirasinda size surekli olarak su veya bu ogretilir ve ona inanmaya baslarsiniz zira cok agir bir beyin yikamadir. Bir sey ogretmek ogretmekten ibaret degildir hicbir sey ogretmemek anlamina da gelir. Ve 1915 katliamlariyla ilgili Turkiye’de yasanan durum da budur.
1915’i ilk kez ABD’de 18 yasimdayken Bob Harabeciyan adli bir arkadasimdan duydum. Cok komik bir cocuktu. Ikimiz farkli arabalardaydik kirmizi isikta yan yana durmustuk. Lise ogrencisiyiz. Dalga gecerek Sen pis Turk dedemle ninemi oldurdun” dedi. Ben de Siktir git lan” dedim ve yolumuza devam ettik. Elbette daha ayni gun unuttum gitti. 1964’teydi bu.
Sonrasinda ASALA cinayetlerinin basladigi 1973’te bu meseleyi duyar olduk. Sabahin dordunde saatin ziliyle degil yatagin altindaki bir bombayla uyandirilmak gibi bir seydi. Ilk tepkimiz Bu katiller ne yapiyor Allah askina” demek oldu. Bu bizi 1915’te neler olup bittigini arastirmaya yoneltmedi. Tam tersine tamamen masum insanlarin diplomatlarin oldurulmesine karsi cok guclu bir tepki duyduk sadece.
Daha sonra ozellikle de Turkiye’nin AB uyeliginin resmilestigi 1999’dan sonra Taner Akcam’in ve Ermeni diasporasinin bazi uyelerinin kitaplarini okumaya basladik ve 1915-16’da cok fazla sey yasandigini ogrendik.
Fakat zaman gectikce soykirim’ kelimesi o kadar sik telaffuz edildi ki icimizde iki paralel gecit acildi: birincisi 1915’te olan bitenleri ogrenmek ikincisi ise soykirim’ kelimesine tepki gostermek. Zira Ermeniler icin soykirim’ tek bir anlama geliyordu: 1915. Fakat Turkler icin de tek bir anlami vardi: 1933-45. Bu da Turkler acisindan basit bir cumle demekti: Ermeniler bizim dedelerimize Nazi diyor!”.
Diger yandan diasporanin bir kanadi Turkiye’nin AB adayligina sekte vurmaya calisiyordu (ve bugun de calisiyor). Bu biz Turk demokratlar icin tumuyle kabul edilmez bir seydi (ve bugun de oyle) zira bu adaylik tam da bugune kadar bizden gizlenen seyleri ogrenmemize imkan taniyan bir firsatti (ve simdi de oyle). AB Uyum Paketleri” denilen ve 2001-2004 yillari arasinda cikarilan reform yasalari Turkiye demokrasisi icin bir nimetti ve onlar sayesinde tunelin ucunda bir isik gormek mumkun hale geldi. Bununla 15 yil icinde gerceklesebilecek AB uyeligini kastediyorum.
Ozetlemek gerekirse bu gayet tipik bir diyalektik durum: Diaspora bize yani Turk demokratlarina bir yandan dedelerimizin’ ne yaptigini ogretirken bir yandan da bizim bu bilgiyi halkimiza nakletmemize engel oldu (ve oluyor). Insanlar soykirim’in s’sini duyduklarinda kulaklarini kapatiyor. Sozgelimi 1915’teki korkunc olaylarin insanliga karsi suc’ diye nitelenmesine kisisel olarak hicbir itirazim yok. Fakat diger kelime Turkiye’de kesinlikle geri tepiyor.
Orly bombalamasi Bati dunyasinda tepkiye neden olup Ermenistan’a fatura cikarmaya” baslayinca diaspora terorist taktikleri sona erdirdi. Cok akilli bir is yapti. Fakat bu ozel durumda diaspora surekli tekrarladigi Soykirimdi!’ nakaratini degistirmeye ve onun yerine daha sofistike bir soylem gecirmeye muvaffak olamadi. Bu da bizim halkimiza gercekleri iletmemize engel oluyor.
Simdi aklinizdan bana sunu sormak gectigini tahmin edebiliyorum: Peki Ermenilerin ruh hali ne olacak?” Merak etmeyin; o ruh halinin nasil oldugunu biliyoruz zira okuduk ve Hrant gibi Turkiye Ermenilerinden ogrendik. Bu kelimenin neden kutsal bir dokunulmazligi oldugunu biliyoruz. Bunun nedeni Ermenilerin olulerine ozgurce yas tutamamis olmasi. Halbuki teskin olmanin tek yolu bu. Turk devleti gercekleri inkar etmeyi surdurdukce de bu insanlar bir intikam duygusundan asla kurtulamayacaklar. Dunyanin diger kisimlarini bilmiyorum fakat Ortadogu’da olenlerinize bagira bagira agit yakmaniz bu dayanilmaz sikintiyi gogsunuzden atmanizin yegane yoludur. Bu tartisilmaz bir gercektir.
Fakat Turk-Ermeni iliskilerinin en onemli arastirmacisi olan Hrant’in ne dedigini unutmayalim: Hem Turkler hem Ermeniler hasta; ilki paranoya yuzunden ikincisi travma yuzunden.” Osmanli’da Muslumanlar Ermenileri (ve ayrica Anadolu’daki medeniyeti) imha etti ve simdi her seyi inkar ediyorlar. Bu Ermenileri hasta ediyor. Ve su anda Ermeniler o sonu gelmez nakarati tekrarlamakta ve bu da Turkleri hasta ediyor.
Ermeni meselesinden daha genis anlamda Turkiye’deki sessiz kalma” sorunu baglaminda konusabilir miyiz?
Osmanli devleti ve Turk devleti buyuk sorunlara hicbir zaman akilci cozumler aramadilar: 1915 ve devamindaki Ermeni katliamlari; 1924 ve sonrasindaki Islam meselesi; 1925 ve devamindaki Kurt meselesi; 1950’den bu yana Kibris meselesi. Biz Turkler Fransizlarin deyimiyle bu cesetleri dolaba tikistirmak veya Turklerin deyimiyle halinin altina supurmek gibi bir aliskanliga sahibiz. Ve elbette bunlar supuruldukleri o yerlerde curuyup kokmaya basliyor. Simdi hepsi birden dolaptan cikip uzerimize geliyor. Bunun baslica sebebi de AB’ye girmeye calismamiz ve butun bu meselelerle tek tek yuzlesmek zorunda olmamiz; bunu yapmadan Avrupali oldugumuzu iddia edemeyiz. Fakat yuzlesmekten olumune korkuyoruz. En az uc zombi var pesimizi birakmayan.
AB ve Ermeni tarafinin idrak etmesi gereken seylerden biri de bu. Ermenilerin zihninde sadece tek bir mesele var; fakat Turklerin zihninde cozulmesi gereken pek cok sorunlu mesele var. Ve bunlar birbiriyle baglantili meseleler. Bir kez sorunu cozmeye karar verdiginizde zihninizi acmak zorundasiniz ve bir kez zihninizi actiginizda da her sey iceri girecektir.
Bu elbette bizim hatamiz. Hicbir seyi hicbir zaman cozmedik. Fakat eger Ermeniler AB’dekiler vs. Turkiye’dekilerin birden fazla sorunla bogustugunu idrak etmezlerse her iki taraf da uzun bir sure daha bosu bosuna aci cekmeyi surdurecek. Simdi eger diasporanin sahin kanadi kendi bilecegi ve anlasilabilir sebeplerden dolayi aci cekmeyi uzatmayi tercih ediyorsa bu da bir tercih. Fakat bunun iyi bir tercih oldugundan kuskuluyum.
Turkiye’nin Ermenistan ile iliskilerinden konusalim. 2000’de kacirilan bir firsattan sik sik soz ediyorsunuz.
2000 yili sonunda Turkiye’deki kurumlar arasinda en Batililasmis bu yuzden de en mantikli kurum olan Disisleri Bakanligi Ermenistan sorununu uc asamada cozmeye baslayacak bir plan onerdi: 1) Ermenistan ile sinir ticareti tesvik edilecekti. Ermenistan’in yasadigi ekonomik zorluklarin hafifletilmesi icin Karadeniz’den liman tesisleri (muhtemelen Trabzon) ve diger ekonomik kolayliklar saglanacakti ve boylece sertlik yanlilarinin etkisini azaltmak mumkun olacakti; 2) Ermeni katliamlarinin akademik bir cerceve icinde tartisilmasini saglayacak bir surec devreye sokulacakti; 3) Turkiye’deki Ermeni azinligin sorunlari ele alinip cozulecekti.
Bu projenin arkasinda Ermenistan’daki hayatin normallestirilmesi ve boylece Ermenileri Turkiye’yle normal iliskilere hazirlamak dusuncesi vardi. Ve bu yolla Turkiye’nin uzerindeki basinc da azalacakti.
Milliyetcilik kotu donemlerin ideolojisidir. Zorluklar yasiyorsaniz milliyetci olup cikarsiniz. Agri kesici gibi bir seydir bu. Bugun her iki taraf da kendini baski altinda hissediyor; daha iyi ekonomik iliski kurarlarsa ikisi de kendini daha iyi hissedecek. Insanlar nasil Ermenistan’i terk ediyorlarsa Kars’i da terk ediyorlar. Oyleyse siniri niye acmayalim niye Ermenistan daha ucuz mal alma ve Karsli uretici daha fazla satma olanagi bulamasin? Bu bir kazan-kazan durumudur. Fakat donemin Basbakani Bulent Ecevit Once Azerbaycan’a bir soralim” diyerek projenin kokune kibrit suyu ekti. Azerbaycan’in ne cevap verdigini elbette tahmin edebilirsiniz ve oneri mevta oldu. Simdi Azerbaycan petrolu Mersin’e akiyorken ekonomik olarak durum daha da zor.
Benim sahsi fikrim herhangi bir cozumun Turkiye ile Ermenistan arasindaki iliskilerin normallesmesiyle baslayacagi yonunde. Fakat buna bazi engeller var. Engelleri ayrintiya girmeden sadece saymakla yetinecegim: 1) Turkiye’deki kamuoyu; 2) Azerbaycan; 3) Ermeni diasporasi.
Eger Turkiye’nin Ermeni taleplerine parmak saklatir gibi hemen karsilik verecegini bekleyenler varsa bu olmayacak. Uzlasma asama asama ilerlemek zorunda.
Tasnaklar Ermenilerin en onemli orgutu
Ermeni Devrimci Federasyonu’ (Hay Heghapokhakan Dashnaktsutiun) kisaca da Tasnaksutyun veya Tasnak diye bilinen siyasal parti 1890’da bugun Gurcistan’in baskenti olan Tiflis’te kuruldu. Ermenistan’in yani sira ozellikle Lubnan gibi Ermeni Diasporasi’nin yogun yasadigi yerlerde faaliyet gosteren Tasnak Partisi su anda 200’u askin uyesiyle dunya Ermenilerinin en onemli orgutu sayiliyor. Tasnaklarin en onemli uc ilkesi sosyalizm milliyetcilik ve Birlesik Ermenistan.
Ilk faaliyetlerine Osmanli Devleti’nde baslayan Tasnaklar Ermeniler icin ozerk bolge kurulmasini saglamak Ermeni yerlesimlerini saldirilara karsi korumak ve bu amacla calisan gruplari tek cati altinda toplamayi hedefliyordu. Tasnaklar 1917’de Carlik Rusyasi’nin dagilmasindan sonra Demokratik Ermenistan Cumhuriyeti’nin kurulusunda basrolu oynarken bolgenin 1920’de Sovyet Rusya kontrolune gecmesinin ardindan lider kadrolari cogunlukla yurdisina kacti. SSCB’nin cokusune kadar Ermeni Diasporasi’nin kulturel kimligini korumasi icin calisan Tasnak Partisi 1991’den sonra dondugu Ermenistan’da bugun koalisyon hukumetin olusturan uc partiden biri ve Sosyalist Enternasyonal uyesi.
Tasnaklarin resmî yayin organi
Armenian Weekly gazetesi Hairenik Dernegi’nin bir yayini. Diger bir deyisle Tasnak Partisi’nin resmî organi. Armenian Weekly 1899’da yayin hayatina baslayan ve dunyanin en uzun zamandir Ermenice yayin yapan gazetesi Hairenik’e bagli. Merkezi Boston’da bulunan Hairenik Ingilizce konusan Ermenilere yonelik olarak ilk kez Haziran 1932’de Ingilizce bir kose hazirlamaya basliyor. Basta daha ziyade edebi metinlere yer veren bu kosenin cektigi ilgi karsisinda Hairenik’in yoneticileri Mart 1934’te Hairenik Weekly’ adiyla haftalik bir Ingilizce gazete cikarmaya karar veriyor. Ismi 1969’da Armenian Weekly olarak degistirilen gazete internetten de yayimlaniyor. Armenian Weekly
ilk baslarda cogunlukla gonullu Ermeni genclerin ozellikle de Ermeni Genclik Federasyonu’nun katkilariyla cikarilsa da zamanla Tasnak Partisi’nin ve Amerika’daki Ulusal Ermeni Komitesi’nin yayin organina donusmus durumda.
Bu haber kaynağından gelmektedir.
Haber metninde yer alan görüşler haber kaynağı () ve yazarına ait olup,
bolsohays.com sitesi haber hakkında herhangi bir görüş üstlenmemektedir.
Opinions expressed are those of the author(s)-(). They do not purport to reflect the opinions or views of bolsohays.com