Hicran yarasindan da derin Dogu Oykuleri - Haber Arşivi 2001-2011
24 Kasım 2024 - Հակական տոմար - Տարի : 4517 / Ամիս : Տրե / Օր : Լուսնակ / Ժամ : Զօրացեալ

Haber Arşivi 2001-2011 :

26 Mayıs 2008  

Hicran yarasindan da derin Dogu Oykuleri -

Hicran yarasindan da derin Dogu Oykuleri

Dogu Oykuleri . Bu isim siziyi ayrilik duygusunu hatirlatiyor; cocuk yuzlerini un cuvali tasiyan adamin sigaradan sararmis biyiklarini ve bu kitapta en cok vurgulanan iki seyi yoksullugu ve olumu... Ben hep oralardaydim. Cansever’in Askerim benim agzim kuslardan dizesini mirildanirdim en cok. Sonra gunesi goren kuru yesil duvarlarla cevrili bir avlu vardi. Carsiya ciktigimda boncuklardan yapilmis hapishane isi bir tespih almistim. Elimde tespih o avluya varir yere cokerdim; kalk’ verilmeden onceydi hep bunlar. Sabahin cok erken vakitleri. Hamamcilar hamamdan donerdi. Oturmazdim fakat comelirdim. Hep oyle yaparlar ya. Bir adliyenin ya da bir devlet hastanesinin kapisinda sirada beklerken oylece comelirler kollar dizlerin uzerinde eller uzagi gosterir... Orali biri gibi duyardim kendimi. Sabahattin Ali’den bir seyler mirildanirdim sonra. Tendurek dagindan oyle bir ruzgâr eserdi ki anlatmaya yurek yetmez; bir yandan kekik kokardi yanik yanik bir yandan da agustos ayinda bile dagdaki kar kokusunu tasirdi kislaya da kollarim hafifce urperir o urperti yuregimi kaplar Istanbul’u denizi denizin uzerinde altin paraciklar gibi oynasan gun isigini duslerdim... Dogu’yu insanin burnunun kemigini sizlatan bir ayrilik duygusu olarak ilk o zamanlar yasadim. Bundan tam sekiz yil once. Bir koy ilkokulunda cumhuriyet bayrami toreni hazirlamakla gorevlendirilmistim. Komutanim mi deseler ogretmenim mi deseler? Nasil hitap edeceklerini bilemeyen bocalayan kavruk cocuklari; her sokaga girmeyin ne idugu belirsiz tipler var ates mates acarlar diyen komutanlari; carsi icinde lastigi patlayan bir arabadan bile esnafin nasil korkarak bir kenara sindigini; lokantalardaki selale resimlerini; gecen yilin takvimlerini kullanan garip kirtasiyecileri; kacak cayi tutunu cigkofteyi; bir muhabere arabasinin icinden Ahmed Arif’in kendi sesinden siirler dinleyip raki icmeyi... Notos Kitap’tan Dogu Oykuleri’ baslikli bir e-posta... Semih Gumus hazirladi sanmistim yanilmisim Inan Cetin’e aitmis secki. Cetin’i Adam Oyku’den ve Bin Yaprakli Lotus’tan animsiyorum. Icimizdeki Sato’yu unutmusum demek. Yazar romani Iblisname’den sonra bu kez de bir seckiyle karsimizda: Dogu Oykuleri. Bu isim yine eski siziyi ayrilik duygusunu o urpertiyi hatirlatiyor; cesmelerden akan suyun sogugunu cocuk yuzlerini minibuste un cuvali tasiyan adamin sigaradan sararmis biyiklarini ve bu kitapta belki bir tesaduf eseri en cok vurgulanan iki seyi yoksullugu ve olumu. On dort yazar bir arada Seckide Adnan Binyazar’in coskuyla okudugum Sah Mahmet’ adli bir hikâyesi var. Genelevden alinan kadinla aga oglunun aski. Konu klasik mi? Bizde hep boyle diyenler cikar. Evet yillardir anlatilagelmis bir konudur dogru. Bu konuda yazilmis benim icin en onemli hikâye Furuzan’in Ah Guzel Istanbul’uydu. Demek ki bundan sonra Adnan Binyazar’in Sah Mahmet adli hikâyesini de ekleyecegiz listeye. Nasil bitiyordu Sah Mahmet: Bende hicran yarasindan da derin bir yara var.” O yarayi animsadim. Dogu yoksulluk ve olumle anlatildigi gibi hicran yarasiyla da anlatilmaz mi? Yazarin onsozde yazdigi gibi efsanelerden masallardan turkulerden kalan bir hicran yarasidir Dogu. Notos Batililarinin boutique’ diye isimlendirdikleri yayinevi tipinin ulkemizdeki onemli temsilcilerinden. Kendi sevdigi kitaplari kendi sevdigi yazarlari basiyor kendilerine belirledikleri haritayi takip ediyor Notoscular. Yazarlik gibi yayinevinin de temelde bir proje’ oldugunu biliyorlar bir tavir bir renk bir durus... Omer Ayhan’in romanini bastilar gecende Selim Ileri’den Bir Denizin Eteklerinde kitabindaki Kapali Iktisat adli hikâyesini tek kitap olarak bastilar. Simdilerde yeni cikan Ates Yakmak ise Jack London’dan bir Memet Fuat cevirisi. Guzel olan su ki kendi anlayislarinca surduruyorlar yayinciligi. Bu da bu piyasada’ henuz gecer akce degil. Semih Gumus bunu biliyor olmali fakat yayincilik biraz da inat isi iste. Bizde buyuk yazar’ kitabi basmadan kendi anladigi sevdigi turde yayincilik yapip para kazanabilmis kac yayinevi var? Peki acaba Notoscular Memet Fuat’in Yasadigimiz ve Sana Deliler Gibi adli kitaplarini da yayimlarlar mi bir ara? Adam Yayinlari’ndan bulmak pek mumkun olmuyor... Cetin’e ve seckiye donelim. Bir secki hazirlamak ne yanindan bakarsaniz bakin belali istir. O yazari secersin; bunu neden secmedin derler oysa bilmezler ki insan sectikleri kadar secmedikleriyle de var-; yasiyorsa yazari yasamiyorsa mirascisini ikna etmek gerekir; ceviri bir urun varsa cevirmenini bulup telifini odemek gerekir (mi oluyor mu boyle seyler...) Zor istir dogrusu. Bir de nesnel bir sey olarak bakma hastaligi vardir seckilere. Oysa ozunde bu is kelimenin tam anlamiyla kisisel ozneldir. Kisinin kendi begenisiyle ilintilidir. Kitapta on dort yazar var. Bunlardan en genci Suzan Samanci. 1962 dogumlu 46 yasinda. Kitabin en kisa hikâyesi de ona ait. Cetin’e gore altmislardan sonra dogan hikâyeciler arasinda ya Dogu’ya dair hikâye anlatan yok ya da varsa bile olanlar onun icin cok dikkat cekici degil. Kitabin en yasli yazari da 1933 dogumlu ustamiz Tahsin Yucel. Cetin Yucel’in Otesi’ adli hikâyesini almis seckiye. Bunu okurken benim aklima o essiz Yine Aglatmislar Kara Gozunden’ geliyor. Nasil da severim. Otesi iki kadinin yillar suren mucadelesini anlatiyor. Siirsel ve coskulu final okuru daha ilk sayfalarda carpiyor. Tahsin Yucel’in yillar sonra yeniden hikâye yazmasi okurlari icin heyecan verici olmali... Bir yanimi dert curutmus’ Bekir Yildiz Ahmet Say Hasan Ozkilic Rasim Ozdenoren gibi yazarlar kalplerinin dogusunda kalanlari anlatiyor bizlere. Ozdenoren hayali bir mezradan soyledigi hikâyesini tuyler urpertici bir bicimde noktaliyor. O gupguzel isimli kitabi Hastalar ve Isiklari’ni burada anmadan gecmek olmaz. Sevgi Ekmektir’in unutulmaz yazari Necati Gungor seckide Yolun Basi adli ilk kitabindan Yikilsin Urfa Kalesi’ adli hikâyesiyle karsimiza cikiyor. Hikâyenin sonundaki turku Dogu’nun baska bir yanini nasil da guzel gosteriyor; siirini âsiklarini hoyratligini: Cabir dagin bag arasi/ Yikilsin Urfa Kalasi/ Bir yanimi dert curutmus/ Bir yanim mavzer yarasi... Nedim Gursel’den bir hikâye var kitapta. Bende Gursel biraz Paris’ten bir renk olarak yasadigindan Dogu’yla ilgili bu seckide bulunmasini ilk anda yadirgadim. Cunku bazi yazarlar bazi yerlerle birlikte anilir hep. Misal Izmir deyince kim Tarik Dursun’u anmaz? Gursel Son Tramvay kitabindan siirli bir hikâyeyle seckide yer aliyor. Migirdic Margosyan ismini gorunce eski bir arkadasimi gormus kadar sevindim. Orhan Kemal’in yazdiklarinin inceliginde bir hikâye Margosyan’inki. Eskici ve Ogullari’nda Eskici’nin Allah’a karsi yaptigi sitem dolu bir konusma vardir azicik da tehditkâr onu hatirladim. Cetin’in seckisindeki en carpici metinlerden biri Hasan Ali Toptas’tan geliyor. Toptas suphesiz onemli usta bir yazar her seyden once bir yazi emekcisi fakat yazdigi diger seylerde her zaman yakalayamadigim incecik bir aci var bu hikâyede. Metnin geneline dagilmis can acisi Attila Ilhan gibi soylersek cam cerceve birakmiyor. Sevgi Soysal’a ne demeli? Seckiye alinan yazarlarin yarisindan fazlasi Dogulu fakat Soysal Istanbullu bir yazar olarak Hanife’ adli hikâyesinde yerel dili ve deyimleri nasil da ustalikla kullanmis. Kitapta kahramanlarinin bu denli yerel konustugu bir hikâye Osman Sahin’e aitse digeri de Soysal’a ait. Hanife bicimsel olarak da tum hikâyelerden kolayca ayrilan farkli bir metin. Hakkari’de Bir Mevsim’in yazari Ferit Edgu’nun hikâyesi yazarin gecmisteki o zorlu deneyiminin sonuclarindan biri olmali. Kitap zaten Edgu’den bir alintiyla aciliyor: Oraya ilk kez ayak bastigimda yillar yillar onceydi bu insanlari anlayabilecegimi saniyordum.” Ne dersiniz? Edebiyatimiz insanlarini anlamak ve anlatmak icin harcadigi cabada bunca yilda nereden nereye geldi? Dogu Oykuleri bize bunu anlayabilmek icin bir kesit sunuyor. DOGU OYKULERI Hazirlayan: Inan Cetin Notos Kitap 2008 171 sayfa 14 YTL.




Bu haber kaynağından gelmektedir.

Haber metninde yer alan görüşler haber kaynağı () ve yazarına ait olup,
bolsohays.com sitesi haber hakkında herhangi bir görüş üstlenmemektedir.

Opinions expressed are those of the author(s)-(). They do not purport to reflect the opinions or views of bolsohays.com
+