Orhan Pamuk ne yapti? -
Bir milyon Ermeni otuz bin Kurt olduruldu derken gercegi tam da yasandigi dogrulukta aktarmamis olabilir Orhan Pamuk ama elestiri dili kimileri icin iyi ki de irkiltici olmustur
Orhan Pamuk edebiyat dunyamizin tartisilmasi en zor yazari. Onun romanlarini ve aydin kimligini birbirinden ayri degerlendirmek de bu iki yanini bir sepete koymak da neredeyse olanaksizlasmis durumda. Bunun bir nedeni romanlarina yapilan yazinsal elestirilerin bile cevresindeki koruma kalkaniyla savusturulmaya calisilmasiysa oburu de siyasal sozleri nedeniyle ugradigi saldirilara karsi onun yazar kimligini koruma zorunu yuzunden elestirinin duydugu kaygidir.
Yazarlarin ortaya attiklari siyasal sozlerin anlamlarini yuklenmeleri elbette beklenir. Cunku sozler aciga vurulmustur. Orhan Pamuk da Ermeniler ile Kurtlerin yasadigi acilari anlatirken kullandigi dilin sesi kadar anlamini da tartmistir. Yazarin dusunulmus arastirilmis dogrulugu anlasilmis sozun yorungesinde dunyayi kuskulu sozden daha etkili ve anlamli sardigini o da bilir.
Ne ki yazar ille de her aninda dusunup soylediklerini kendine verilmis cercevelere uydurup cetvellere vurmaz; bazen de sozunu sakinmadan olcusuzce savurarak gosterir muhalif durusunu. Sorun cozen degil de uyarici sorun yaratan bir kisilik olarak da gorunur. Orhan Pamuk ustunde durulmasindan sikildigimiz sozleri bu anlama gelecek bicimde soylemisse bile epeyce yuklu bir anlam tasimistir orta yere.
Bir milyon Ermeni otuz bin Kurt olduruldu derken gercegi tam da yasandigi dogrulukta aktarmamis olabilir Orhan Pamuk ama elestiri dili kimileri icin iyi ki de irkiltici olmustur. Sonunda tarihin icinden cikamadigi rakamlar yanlis da kalan acilar dogruysa...
Bu tavri entelektuel bir tasarimin sonucu olarak goruyorum. Yazar bireyin kurguladigi kendi tasarimi na denk dusen bir ornek. Cunku yazar birilerinin siyasal ahlâkiyla kendi degerlerini olcmeyi retederken resmi ideolojinin orumcek aglarini bozmaktadir. Orhan Pamuk un inanarak konustugundan kusku duyma hakkini kendimde bulmuyorum. Yazarin hem de yalnizligina yenik dusmeden soyledikleri belki daha da onemli olmustur.
Kesin olmayan verileri keskin bicimde dile getirmesi diyelim ki hosumuza gitmedi ama cok genis bir toplum kesimince paylasilan resmi ve basmakalip yargilari bozmak icin bu ulkenin entelektuellerine butun kapilar da art arda kapatilmiyor mu? Koskoca bir ulkenin en gizemli tabularindan birine karsi yikici davranmaktan baska yollarin tikali oldugunu goren yazarin kapiyi kabaca yumruklamaktan kacinmayacagi anlar da gelir.
Yazarlarin yasadiklari yurdu icsellestiren dunyalariyla yetinmeyip onlari tarihe zincirlemeye hevesli olanlar ayni ulusun parcalari olmayi gerekce gosterirler. Tarihe butun yanlislariyla da birlikte ve herkesce sahip cikmalari beklenir ki Orhan Pamuk bunu yapmadigi icin aforoz edilmek istendi. Asiri milliyetciler milliyetperverler ulusalcilar simdiki iktidar sahipleri ve gunluk cikarlarini bu cevrelerin suyuna gitmekte goren medyanin onde gelenlerince burnu surtulmek istenen yazarin gordugu olcusuzluk aslinda onun ortalama degerlerin disina cikma curetine dayanamamistir. Kolektif yetersizligin dayattigi gibi ayni ulusun parcalari olsaydik ev icinde ikide bir taciz edilir miydik?
Entelektuel olarak yazar yasadigimiz dunyanin dustugu cukurdan gorulmesi olanaksiz yeni gerceklerin sozculugunu yapar. Statuko ya da devlet entelektuel icin dayanilmaz dolayisiyla umursanmaz olgulardir ki bu ikisiyle her zaman uzlasmaz olmayi beceremeyenler ister istemez uyum gostermek zorunda kalirlar.
Bu arada Orhan Pamuk un neden sonra yaptigi aciklamalarla geri adim attigini soyleyenlerdeki onu ille zayif gorme vicdankaraligini onaylayabilir misiniz? Onun yalnizca gercekte ne olup bittigiyle yetindigi aciklamalari da soylediklerinden donme biciminde yorumlandi ki sacmaydi. Hep onlarin bekledigi gibi davranmak yerine yazarin onceden soylediklerine yeni aciklamalar getirme istegi oysa cok dogaldi. Frankfurt taki odul torenine devlet temsilcilerinin katilmamasini seref sayan sozlerini de kendim soylemis gibi goruyorum.
Orhan Pamuk a yonelen saldirilara karsi onu entelektuel bir yazar olarak anlamaya calisirken onunla iliskimi de gozumun onunden geciriyorum. Aramizda dostluga neden olacak ortak yasantilar icinde bulunmadik; ayakustu birkac soz; romanlarina karsi olumsuz elestirilerimi bildigi icin Cihangir deki calisma yerinde gergin bir soylesiyle gecen yogun birkac saat; Emin Colasan ile Ahmet Taner Kislali nin Benim Adim Kirmizi yayimlandiktan sonra nedense birdenbire ona donuk saldiri ve alay kumkumalariyla romani yazinsal bir metin olarak degil de Ataturkculuk olcutune gore siyasal bir yazi olarak harcama cabalarina karsi cikan bir yazinin Yeni Binyil dan sonra Puslu Ada ya girmesi...
Sonunda ikilemimle yuzlesip duruyorum: Karsilastigi saldirilar yuzunden Orhan Pamuk un romanlari ustunde yeterince duramadigima oteden beri hayiflanirim. Duydugum yakinlik beni Orhan Pamuk u elestirmekten alikoymadiginda da otekileri sevindirmis olmaktan kacinirim. Otekilere karsi Orhan Pamuk bana elbette yakin ama goruyorum ki ben de Orhan Pamuk icin bir otekiyim.
Neyse dusundugu insanin onu oldugu gibi ortaya koymasi gerektiginden kuskum yok. Yaraticiligin yok edicisi de siyasal kaygilar. Bu tuzaga bile isteye dusuyoruz ama aradan gecen sularin renklerini ayirmis olsalar da biz ayni yataktan cikiyoruz. Orhan Pamuk un pesini biraktiklarinda ben de onun romanlarini ozgurce degerlendirebilecegim gunlere cikmis olacagim.
Patricio seni seviyorum. Baban
Ogulsuz a mihlayici dort tumceyle basliyor Walter Veltroni:
Bir gun herhangi biri gibi Buenos Aires sokaklarinda dolasirken karsima bir duvar yazisi cikti. Soluk bir zemin uzerine boyayla yazilmis dort kelime: Patricio seni seviyorum. Baban. Elli yillik hayatimda bir babanin ogluna hitaben yazdigi bir duvar yazisina hic rastlamamistim.
Bunu dusundugu icin kiskandim Veltroni yi. Istanbul sokaklari bu sozcukleri duvara yazmak icin Buenos Aires ten cok daha uygundur bana kalirsa ama hem bu cesareti gostermenin ne denli zor oldugunu biliyorum hem de o duvar yazisini yazma hayalinden vazgecmeyecegimi.
Italyan yazar Walter Veltroni nin kisa romani Ogulsuz Patricio seni seviyorum. Baban sozcukleri ustune kurulmus etkileyici bir oykuyu anlatiyor. Veltroni nin sozcukleri oykuye incelikle isleyen dili; eksigi fazlasi olmadan kurgulanmis anlatim bicimi; insanlik hallerine dokunan oykusu gercekten de onemli bir metinle karsilastiriyor bizi. Patricio nun her bolumde kendini anlatmanin yani sira oteki insanlari da anlatan hâli birbirinden farkli durumlar icindeki varolus bicimlerinin belirsizligi anlatiyi parlatiyor. Otekinin hep bir ayni Patricio olusu oykunun mucizeleri arasindadir ki aradaki ayrimlar gecisler buyuk bir ustalikla yaratilmistir. Kendini ararken olgunlasti sozu anlatir bir yerde onu; ama ayni zamanda bir cocuk yeni yetme yari yetiskin ya da baskasidir...
Ogulsuz da yakin gecmiste yasananlara belli etmeden yapilmis gondermeler somut olanin nasil soyutlanarak insanin bilincine islenecegini oylesine etkileyici bicimde anlatiyor ki. Su iki tumceden ne cikarilabilir? Kulelerin yikildigi gun durup dururken bir soz soylemisti: Simdi Babil i yeniden insa edecekler.
Korkunc bir gunun neredeyse tarih oncesine uzanan anlami oykuyu degil insanoglunun dilini gosteriyor. Bir baslangici yaratanin ayni zamanda bir son oldugunu anlatir Patricio. Bilgece yazilmis bir kisa roman dil icinde yalin ve olagunustu bir metin. Patricio nun Arjantinlilerin kulturu icinden cikan bes ayri olasilik icinde donusunun her biri burkucu.
Ruhunu Arjantin den bicimini Avrupa dan alan Ogulsuz son zamanlarda okudugum en beklenmedik kitaplardan Walter Veltroni de oteki isleri arasina sikistirdigi bu metinle edebiyatin gercek kazanclarindan. Ogulsuz un insani yaralayan sonu da yazarin yaratici gizilgucunu gosteriyor.
Icinde bir seyin eksikligini derin bicimde hisseden Patricio ansizin soyle davranir:
Merdivenleri nefes nefese indi meydani kosarak gecti dukkân henuz kapanmadan nalbura yetisti. O yaz aksaminin gunbatiminda sokakta kimseler yoktu. Satin alinmasi gereken seyi aldi. Karanligin cokmesini bekledi. Sonra kendisini gururlandiracak olan seyi yapti. Kirmizi bir boyayla duvarin uzerine Patricio seni seviyorum. Baban diye yazdi. Sonra polaroid fotograf makinesiyle yazinin fotografini cekti ve o fotografi kutudaki esyalarin en altina koyarak sonsuzluga tasidi.
Bu olaganustu bolumun son tumcesi kitabin da son tumcesi ki oradan en basa donup yeniden okumaya baslayabilirsiniz. Bizim kusagin iyi bildigi oykulerin en guzellerinden biri Patricio nunki olmus...
Bu haber kaynağından gelmektedir.
Haber metninde yer alan görüşler haber kaynağı () ve yazarına ait olup,
bolsohays.com sitesi haber hakkında herhangi bir görüş üstlenmemektedir.
Opinions expressed are those of the author(s)-(). They do not purport to reflect the opinions or views of bolsohays.com