Osmanli dan sonra tufan -
Turkiye de Etnik Catisma Ermeni ve Kurt sorunlarinin temeline inip sasirtici tespitlerde bulunan makalelerden olusuyor
Tarihin farkli yorumlari ve bu yorumlarin arasindaki catismalar toplumlararasi iliskileri belirleyen onemli unsurlardan biri olagelmistir. Prasenjit Duara nin cokca ses getiren Rescuing History from the Nation: Questioning Narratives of Modern China (Tarihi Milletten Kurtarmak: Modern Cin Anlatilarini Sorgulama) kitabinin da isaret ettigi gibi degisik milletler ve etnik gruplar yuzyillardan bu yana tarihi kendi siyasi ve sosyal amaclari dogrultusunda kullanmaya calismislardir. Tarih her donemin egemen gucleri tarafindan kimi zaman iktidarlarini guclendirmek; kimi zaman uluslarin territoryal iddialarini desteklemek; ve kimi zamanda ulus-devlet insa etme surecinde kurucu gucler tarafindan ortak bir maziyi paylasiyor hissi vermek ve ortak bir kimlik yaratmak icin kullanilagelmistir. Mevcut hâkim soylemin karsisina cikan revizyonist tarihcilerde iktidarin aygiti hâline gelen anlatiyi yeniden yorumlayip alternatif bakis acilari ortaya koymuslardir. Her ne kadar hâkim soyleme aykiri her bakis acisi daha objektif bir anlati sunmasa da bu yorumlarin bollugu enformatif olmasinin yani sira ayni zamanda coksesliligi de beraberinde getirmistir.
Bircok ulkede buna benzer karsi duruslar ve sonrasinda gelen tartisma ve catismalar yasanmakta. Gecen aylarda Cin le Japonya arasindaki Japonya daki ders kitaplari konusunda cikan kriz bu tur sorunlarin uluslararasi arenada da meydana gelebilecegini gosterdi. Ancak her ne kadar bu tur sorunlar dunyanin her bolgesinde yasaniyor olsa da Turkiye nin tarih ile iliskisi bunlarin arasinda en ilgi cekici olanlarindan biri. Imparatorluktan ulus-devlete gecis surecinde yasanan milli tarih calismalari azinliklarin Birinci Dunya Savasi ve mubadele donemi sorgulamalari Islamcilarin sarikli mucahitler ve Istiklal mahkemelerinden yarattigi alternatif tarih anlatilari ile milliyetcilerin mitler ve destanlarla desteklenen Orta Asya tarihi ve buna benzer tartismali hususlar Turkiye deki tarihciligi daha ilginc bir hâle getirdi.
Etnik ve demografik sorunlar
Turkiye de son aylarda gundemin onemli bir maddesini de bunun gibi tarihi konularda ortaya cikan tartismalar olusturuyor. Ozellikle once Bogazici Universitesi nde yapilmasi planlanan bir dizi hukuki ve siyasi tartismanin ardindan son olarak olayli bir sekilde Bilgi Universitesi nde tertip edilen Imparatorlugun Son Doneminde Osmanli Ermenileri: Bilimsel Sorumluluk ve Demokrasi Sorunlari baslikli konferans. Buna ek olarak Orhan Pamuk un yabanci bir gazeteye verdigi demecler sonrasinda Turkiye de meydana gelen tartismalar Birinci Dunya Savasi sirasi ve sonrasinda yasanan etnik ve demografik sorunlarin degisik yorumlarini yeniden gun isigina cikardi. Bu noktada Leiden Universitesi nde Turkiye Etutleri Bolumu nun yoneticiligini yapmakta olan ve Turkiye uzerine bircok onemli eserde de imzasi olan Erik Jan Zurcher in derledigi Imparatorluktan Cumhuriyete Turkiye de Etnik Catisma kitabi kritik bir donemde yasanan etnik sorunlari farkli yorumlarla ortaya koymasi bakimindan dikkatle incelenmesi gereken bir eser. Fikret Adanir Touraj Atabaki Taner Akcam Hilmar Kaiser Hamit Bozarslan ve Nesim Seker tarafindan kaleme alinan makaleler konuyu farkli boyutlari ile ele alip inceliyor.
Toprak ve sinir savasi
Zurcher e gore Leiden Universitesi nde uc yil once duzenlenen bir seminerin sonucu olan bu kitabin iki amaci bulunmaktadir. Esere katkida bulunan yazarlar bir taraftan ulus insasi surecinin sonucu olan etnik politikalarinin mantik ve isleyisini anlamaya calisirken ayni zamanda Turkiye Cumhuriyeti nin pek cok acidan Osmanli nin son yillari ve Cumhuriyet in ilk yillarinda gorulen etnik catismalarin urunu oldugunu anlamamiza yardim ediyor. Bu amaclar dogrultusunda yazarlar Imparatorlugun degisik bolgelerindeki etnik problemleri inceliyor.
Fikret Adanir in Bulgaristan Yunanistan ve Turkiye arasinda yapilan nufus mubadeleleri uzerine yazdigi makalesi Balkanlar da gelisen milliyetciligin kendine ozgu yanlari olup olmadigi sorusunu sorarken bu donemde ortaya cikan milli unsurlar hakkinda da ipuclari veriyor. Adanir a gore bu donemde ortak dil veya din ulusal birligin objektif olcutu olarak kabul edilmeye basladi ve bu da kulturel asimilasyona direnen gruplarin ulkeden cikarilmasi gerektigi sonucunu dogurdu. Bu nedenle Yunanistan Bulgaristan ve Turkiye ucgeni surekli olarak nufus mubadelelerine sahne oldu. Ayni donemde bu tarz milliyetci dalgalar Dogu da da etkili olmaya baslamisti. Atabaki makalesinde Iran da ayni donemlerde yukselen Iran milliyetciliginin karmasik koklerini aydinlatiyor.
Taner Akcam ve Hilmar Kaiser son aylarin tartismali konusu olan tehcir ve Ermenilerin akibeti ile ilgili sorulara cevap ariyor. Akcam Sevr ve Lozan in alternatif bir tarihini kaleme alirken aslinda o donemde yasananlarin toprak ve sinir savasi olmasinin disinda bugunku tanimiyla bir insan haklari boyutu oldugunu irdeliyor. Akcam a gore eger Itilaf devletleri Misak-i Milli ve Kirim suclarinin cezalandirilmasi arasinda ayrim yapmayi basarmis olsalardi bugun tarihi cok farkli bir sekilde okuyacaktik. Ancak Itilaf devletleri toprak hirsi ve emperyal cikarlar dogrultusunda hareket ederek bu insani sorunu gozardi etti. Kaiser ise sorunun baska bir yonunu isaret ederek tehcir sonrasi Ermenilere ait mulklerin akibetini inceliyor. Ozellikle devletin bu mallari ele alis tarzindan tehcir edilenlerin donme olasiliginin goz onunde bulundurulmadigina isaret ediliyor. Kaiser e gore bu mallar Musluman muhacirlerin hayatlarini kurmasinda firsatlar yaratirken ayni zamanda Turkiye deki ekonominin neredeyse bel kemigi durumundaki vatandaslarindan mahrum kalmak Turkiye icin makro ekonomik duzeyde bir felakete sebep oldu.
Hamit Bozarslan ise Ermeni sorunuyla da iliskili olan Kurt milliyetciligi ve gecis donemi Kurt ayaklanmalarini inceliyor. Bozarslan bolgede o yillarda yasanan etnik ve demografik karmasanin sonuclari uzerinde dururken Kurtulus Savasi sirasinda Islam kardesligi ideali ve Ermeni devleti kurulma korkusu gibi bazi etmenlerin Kurt milliyetciliginin gelismesini onledigini savunuyor. Bozarslan a gore ayni zamanda Cumhuriyetin ilani da Serif Mardin in merkez ile cevre arasinda Osmanli zimni sozlesmesi diye tanimladigi sozlesmenin sonu anlamina geliyor. Cumhuriyet in bu sonucu o donem sonrasi meydana gelen etnik ayaklanmalarin sebebini acikliyor.
Son olarak Nesim Seker 1919 yilinda Osmanli basini ve parlamentosundaki etnisite tartismalarina yonelik analizinde bu donemde birbirine zit iki akimin oldugunu ortaya koyuyor. Bunlardan birincisi Imparatorlugun mevcut topraklari icinde mevcut Turklerin ve Muslumanlarin birlikteligini one cikaran Turk Birligi akimi. Ikincisi ise ayni topraklar icinde Hiristiyan Musluman farkli etnik guplarin ve mezheplerin birlikteligini modern ve sekuler bir vatandaslik bagiyla saglamayi savunan Yeni Osmanlilik akimidir. Seker e gore Cumhuriyet in ilanindan sonra iktidar sahipleri tarafindan benimsenen anlayis bu iki egilimin sentezi niteligindedir: Etnik tonlari baskin dini ortuyu ustunden atmakta kararli kulturel ve sekuler bir Turk milliyetciligi.
TURKIYE DE ETNIK CATISMA
Derleyen: Erik Jan Zurcher Iletisim Yayinlari 2005 175 sayfa 11 YTL.
Bu haber kaynağından gelmektedir.
Haber metninde yer alan görüşler haber kaynağı () ve yazarına ait olup,
bolsohays.com sitesi haber hakkında herhangi bir görüş üstlenmemektedir.
Opinions expressed are those of the author(s)-(). They do not purport to reflect the opinions or views of bolsohays.com