Azınlık Hakları Raporu nun Ozeti -
Lozan da sadece gayrimuslim vatandaslar azınlık kabul edilmis ancak Turkce den baska dil konusanlara da haklar tanınmıstır. Gayrimuslimlere tanınan hakların guvencesi olmasına karsın diger gruplar icin boyle bir guvence bulunmuyor.
İstanbul Barosu İnsan Hakları Merkezi 8- Haziran 2001 de Ulusal Uluslarustu ve Uluslar arası Hukukta Azınlık Hakları (Birlesmis Milletler Avrupa Birligi Avrupa Konseyi Lozan Antlasması) baslıklı bir uluslar arası sempozyum gerceklestirdi.
Avukat Zeynep Aydın ın Lozan antlasmasında Azınlık Statusu - Farklı Kokenlilere Tanınan Haklar baslıklı sunusunu bu sempozyuma dair sunusları derleyen kitaptan alarak guncelliği nedeniyle aynen yayımlıyoruz.
Lozan Antlasması nın onemi
Lozan Antlasması Turkiye Cumhuriyeti devletinin kurulus antlasması olarak cok onemsenmekle birlikte bir o kadar da bilinmemektedir. Her Turkiye Cumhuriyeti vatandası Lozan Antlasmasının Turkiye Cumhuriyeti devleti acısından cok buyuk bir onemi haiz olduğunu Sevr Antlasması na karsı Turkiye hukumetinin diplomatik anlamda gercek bir zaferi olduğunu ilkoğrenimden itibaren oğrenerek buyur.
Ancak Lozan Antlasması nda azınlık statusu farklı kokenlilere tanınan hakların neler olduğu hic bilinmemektedir. Bu konuya iliskin bilgi edinilebilecek kaynak sayısının azlığı bu calısmayı hazırlayanlar olarak bizde Lozan ın ozellikle Azınlıkların Korunması baslıklı kısmına gereken ilgi ve onemin verilmediği hatta bilinmemesi icin ozel bir caba gosterildiği dusuncesi yaratmıstır.
Son zamanlarda azınlık hakları kimlerin azınlık olduğu Turkce den baska dilde yayın yapılması tartısmaları tekrar Lozan Antlasması nın ilgi odağı olmasına neden olmus ve Lozan ın farklı yorumları ortaya cıkmaya baslamıstır.
Anadilde yayın yapma hakkının Lozan da tanındığını Lozan a dayanılarak anadilde yayın yapılabileceği buna yasal bir engel bulunmadığı gorusleri ileri surulmektedir. Oysa Turkiye Cumhuriyeti devleti Lozan da sadece gayrimuslimlerin azınlık olarak kabul edildiğini bunun dısında Turkiye de baska azınlık bulunmadığı ve sadece gayrimuslim azınlıklara haklar tanındığını gorus olarak bildirmektedir.
Bu gorus Turkiye Cumhuriyetinin devamlı-savunduğu hatta Anayasa Mahkemesi nin parti kapatma davalarında da temel gerekcesini olusturduğu resmi gorusudur ve mevzuatın gorunumu de bu yondedir.
Peki gercekte Lozan Antlasması nda durum nedir? Lozan Antlasması kimlere hangi hakları vermekte kimleri azınlık olarak kabul etmektedir? Bu soruların cevabını bulmak icin yine Lozan Antlasması na ve konferans tutanaklarına bakmak gerekir.
Bilindiği uzere Lozan Barıs Antlasması İngiliz İmparatorluğu Fransa İtalya Japonya Yunanistan Romanya Sırp-Hırvat-Sloven Devleti ile Turkiye arasında. 24 Temmuz 1923 tarihinde imzalanmıs ve Turkiye Devletinin uluslararası planda kurulusunu belgeleyen bir metin olmustur. Bizim bu calısmada uzerinde duracağımız kısım antlasmanın Azınlıkların Korunması baslığını tasıyan 37-45. maddeleridir.
Turkiye hukumeti azınlık haklarının Lozan Antlasmasında belirlenmesi ve koruma altına alınmasını uzun tartısmalar ve belli kazanımlar sonucunda kabul etmistir. (1)
Buyuk devletler Turkiye yi savası bırakmaya cağırarak Doğu Trakya nın Turkiye ye geri verilmesi sozunde bulundukları zaman Turkiye deki azınlıkların korunması icin ozel garantiler kabulunu sart kosmuslardı. Konferansta bircok kez kesintiye uğrayan oturumlardan sonra azınlıkların korunması baslıklı bolum uzerinde anlasmaya varılabilmistir.
Ancak Sevr Anlasması ile karsılastırıldığında Lozan da kabul edilen azınlık koruma hukumlerinin Sevr deki asırılıkları ortadan kaldırmakla kalmadığını donemin standart hukumlerini de yeni Turkiye Cumhuriyeti lehinde değistirdiğini soyleyebiliriz. (2)
Lozan Konferansı tutanakları incelendiğinde Azınlıklar Alt Komisyonunun karsılastığı temel sorun; azınlıkların korunması icin konulacak hukumlerin hangi kategoriye giren kimselere uygulanması gerekeceğini kararlastırmak olmustur. Alt Komisyon once butun etnik azınlıkların baska bir deyisle Musluman olmayan azınlıklar gibi Musluman azınlıkların da -orneğin Kurtlerin Cerkezlerin ve Arapların- koruma tedbirlerinden yararlanmalarında ısrarcı olmustu.
Ancak Turk heyetinin bu konuda direnmesi ve İsmet İnonu nun Turkiye de hicbir Musluman azınlık yoktur; cunku Musluman nufusun cesitli unsurları arasında hicbir ayırım gozetilmemektedir yonundeki tartısma kabul etmez itirazları neticesinde bu hukumlerin sadece Musluman olmayan azınlıkları kapsaması konusunda uzlasma sağlanmıstır.
Alt Komisyon Lord Curzon a sunduğu raporda Azınlıkların korunmasına iliskin hukumlerin Turkiye de oturan soy dil ve din azınlıklarının -Musluman azınlıkları da icine almak uzere- hepsine uygulanması konusunda uzun bir tartısmadan sonra genel kapsamlı olan bir maddeye dayanarak bu hukumlerin uygulama alanını Musluman olmayan azınlıklarla sınırlandırılabileceğini dusunmustur.
Alt Komisyon boyle dusunurken Turkiye nin doğum ulusal ozellik dil soy ya da din ayırımı gozetmeksizin ulkesinde oturan herkese hayatları ve ozgurlukleri bakımından tam ve eksiksiz bir koruma sağlama yukumunu kabul edeceğini Turkiye nin ulkesinde oturan herkese her dinin mezhebin ya da inancın gereklerini serbestce yerine getirme hakkını garanti altına almıs bulunduğunu da goz onunde tutmustur denmektedir. Alt- Komisyon II. maddenin bu azınlıklara yeter olcude koruma sağlayacağı umudunda olduğunu belirtmis Lord Curzon ise buna pek guvenmemekle birlikte boyle olduğunu ummak istediğini beyan etmistir. (3)
Musluman azınlıkların da kapsama alınması konusu uzun tartısmalara yol acmıs Alt Komisyonun bu konudaki goruslerini etkilemesi ve Turk heyetinin savunmasını desteklemesi acısından konferans boyunca onde gelen Kurt sahsiyetlerine Ankara ya ve konferans sekretaryasına cektirilen telgraflarda Kurtlerin Turklerle birlikte yasama azim ve kararında oldukları ifade edilmistir. (4)
Lozan da Azınlık Statusu - Farklı Kokenlilere Tanınan Haklar
Turk Hukumetinin gayretleri neticesinde Lozan da sadece gayrimuslimler azınlık olarak sayılmıstır. Ancak Lozan ın tebliğimizin de konusunu olusturan Bolum l Kesim lll un Azınlıkların Korunması baslığını tasıyan 37-45. maddelerine bakıldığından gayrimuslimlerin azınlık olarak tanınmasına rağmen sadece gayrimuslim azınlıklara haklar tanınmadığı tum Turk uyruklarına Turkce den baska dil konusan hatta daha da ileri gidilerek Turkiye de oturan herkese haklar tanındığı gorulmektedir. Bu anlamda bakıldığından Lozan Antlasması Turkiye Cumhuriyeti nin kurulus anlasması olmasının otesinde bir azınlık hakları belgesi ve bir insan hakları belgesi olarak da cok buyuk bir onem tasımaktadır.
Lozan Antlasması nın maddeleri irdelendiğinde ağırlıkla gayrimuslim azınlıklara haklar tanındığı gorulmektedir. Gayrimuslim azınlıkların;
- 38/3. maddesinde belirtilen butun Turk uyruklarına uygulanan dolasım ve goc etme ozgurluğunden tam olarak yararlandırılacağı
- 39/1. maddesinde Muslumanların yararlandıkları aynı yurttaslık (medeni) haklarıyla siyasal haklardan yararlanacağı
- 40. maddede hukuk ve uygulama bakımından oteki Turk uyrukları ile aynı islem ve garantilerden yararlanacağı hayır kurumu dinsel sosyal kurumlar her turlu okullar oğretim ve eğitim kurumları kurmak yonetmek ve denetlemek hakkı burada kendi dillerini serbestce kullanma ve dinsel ayinlerini serbestce yapmada esit hakka sahip oldukları
- 41. maddede onemli oranda bulundukları il ve ilcelerdeki ilkokullarında anadillerinde eğitim hakkı
- 41/2. maddesinde butceden pay alma hakkı
- 42/1. maddede aile ve kisisel durumları konusunda gelenek ve goreneklerine uygun cozum hakkı
- 42/2. maddede din kurumlarına saygı kurulusları icin gerekli kolaylıkların gosterilmesi
- 43/1. maddesinde inanclarına ya da dinsel ayinlerine aykırı davranısta bulunmaya zorlanamayacakları hafta tatillerinde herhangi bir resmi islemi yerine getirmeye zorlanmama hakları bulunduğu belirtilmistir.
Bu maddelerde tanınan haklara bakıldığında Lozan Antlasması ile Turkiye nin gayrimuslim azınlıklara pozitif ayrımcılık yapmayı yukumlendiği gorulmektedir. Son yıllarda esitlik ilkesi ve ayrımcılık yasağı anlayısının dısında azınlık haklarının niteliğine bağlı pozitif ayrımcılık ilkesi de azınlık haklan normatif sisteminin kurucu unsurunu olusturmaktadır. (5)
Pozitif ayrımcılık genel yurttas kitlesinin sahip olduğu ve negatif haklar adı verilen hakların dısında ve otesinde tam ve etkili esitliğin gerceklestirilmesi azınlıkların kendilerine ozgu kimliklerini korumaları icin uygun kosulların yaratılması anlamını icermektedir. Lozan Antlasması madde 41 42 ve 43 te belirtildiği uzere Turkiye Cumhuriyeti devleti gayrimuslim azınlıklara tanıdığı hakların tam olarak gerceklesebilmesi ve Turkiye de yasayan diğer Turk uyrukları ile tam ve etkili esitliği sağlayabilmesi icin tedbirler almak kolaylıklar gostermek yukumluluğunu de ustlenmistir.
Lozan da gayrimuslim azınlıklar dısında tum Turk uyruklarına Turkiye de oturan Turkce den baska dil konusan herkese haklar tanındığı gorulmektedir. (6)
- 39/3. maddesinde hicbir Turk uyruğuna din mezhep ve inanc ayrılığı uygulanmayacağı 39/4. maddesinde herhangi bir Turk uyruğunun gerek ozel gerekse ticari iliskilerinde din basın ya da her cesit yayın konularıyla acık toplantılarında dilediği bir dili kullanmasına karsı hicbir kısıtlama konulmayacağı hukumlerinin Turk uyruklarının tamamı icin kabul edildiği gorulmektedir.
- 39/5. maddesinde ise Turkce den baska bir dil konusan Turk uyruklarına mahkemelerde kendi dillerini sozlu olarak kullanabilmeleri bakımından uygun dusen kolaylıkların sağlanacağı belirtilmistir. Bu madde de Turkce den baska dil konusulanlar denmekle sadece gayrimuslim azınlıklar değil anadili Turkce den baska olan tum Turk uyrukları anlasılmalıdır. Bu madde ile anadili Turkce den baska olan uyruklara pozitif hak tanındığı ve diğer uyruklardan farklı olarak kendi dillerini mahkemelerde kullanabilmeleri icin kolaylık sağlama yukumu getirildiği gorulmektedir.
- 38/1 maddesinde Turk hukumeti Turkiye de oturan herkesin doğum bir ulusal topluluktan olma (milliyet) dil soy ya da din ayrımı yapmaksızın hayatlarını ve ozgurluklerini korumayı yukumlenir denilmekte ve devamla 38/2. maddesinde Turkiye de oturan herkesin her dinin ya da her mezhebin gereklerini acıkca ya da ozel olarak serbestce yerine getirme hakkına sahiptir denilmektedir.
- 39/2. maddesinde de Turkiye de oturan herkes din ayrımı gozetilmeksizin kanun onunde esittir denilmektedir.
Getirilen bu hakların guvencesi ise Lozan Antlasmasının 37.maddesi dir. Buna gore Turkiye 38. maddeden 44. maddeye kadar olan maddelerin kapsadığı hukumlerin temel yasalar olarak tanınmasını ve hicbir kanunun hicbir yonetmeliğin (tuzuğun) ve hicbir resmi islemin bu hukumlere aykırı ya da bunlarla celisir olmamasını ve hicbir kanun hicbir yonetmelik ve hicbir islemin soz konusu hukumlerden ustun sayılmamasını yukumlenir. Bu maddeye gore Turk hukumeti Lozan Antlasması nı temel yasa olarak kabul etmis ve buna aykırı hicbir duzenleme yapmamayı yukumlenmistir. simdi Lozan da haklar tanınan gruplara gore 37. maddenin nasıl uygulandığını İrdelemeye baslayabiliriz.
1. Gayrimuslim Azınlıklar Acısından 37. Madde Uygulaması
Turkiye Cumhuriyeti Devleti Lozan Antlasmasında kabul ettiği azınlık haklarının yasama gecirilmesi konusunda hicbir zaman istekli olmamıs Lozan da azınlıklara tanınan haklan tam olarak icine sindirememis buna rağmen gorusmelerin tıkanmaması icin onaylamak zorunda kalmıstır. Ancak Turkiye Cumhuriyeti bu maddeleri dıs devletlerin Turkiye nin ic islerine mudahalesi olarak gormeye devam etmis ve uygulanmasın! engellemek icin cesitli yontemler denemistir.
Oncelikle yoğun bir Turklestirme politikası uygulanmıstır. Rıfat N. Bali (7) Ayhan Aktar ın Cumhuriyetin İlk Yıllarında Uygulanan Turklestirme Politikaları adlı makalesinden alıntılayarak sunları aktarıyor: Turklestirme siyaseti sokakta konusulan dilden okullarda oğretilecek tarihe; eğitimden sanayi hayatına; ticaretten devlet personel rejimine; ozel hukuktan vatandasların belli yorelerde iskânına kadar toplumsal hayatın her boyutunda gecerli idi. (8)
Bu amacla Turkiye Cumhuriyeti devleti antlasmanın 37 maddesi gereğince Lozan a aykırı yasa yonetmelik vb hicbir duzenleme yapamayacağından burokratik engeller resmi islemlerde zorluklar cıkararak azınlıklara tanınan hakların tam olarak kullanımını engelleme yoluna gitmistir.
Bu politika kapsamında Turkiye de bulunan azınlıkların hakları konusundaki uygulama uluslararası konjonkture uygun olarak değisiklikler arz etmis Turkiye Cumhuriyeti vatandası olan azınlıklar uluslararası arenada bir koz olarak kullanılmıstır. Orneğin 1964 Kıbrıs olayları sırasında ilk once İstanbul da Rum adını cağrıstıran semt isimleri değistirilmeye baslanmıstır. (Galata nın adının Karakoy Samatya nın adının Kocamustafapasa Ağva nın adının Yesilcay olarak değistirilmesi gibi).
Programlı bir sekilde yurutulen Vatandas Turkce konus Turk ten Turk e alısveris kampanyaları Turkiye yi azınlıklardan arındırma ve Turklestirme cabalarının ornekleridir.
Bu kampanyaların dısında azınlıkların iktisaden de cokertilmesi ve etkinliklerinin azaltılması amacıyla sistemli calısmalar yurutulmustur. Varlık Vergisi 20 Kur a Askerlik gibi uygulamalar bunun carpıcı ornekleridir.
Lozan Antlasması nın 42. maddesinde Turk hukumeti azınlıkların Turkiye deki vakıflarına din ve hayır isleri kurumlarına her turlu kolaylıklar ve izinler sağlayacak ve Turk hukumeti yeniden din ve hayır kurumları kurulması icin bu nitelikteki oteki ozel kurumlara sağlanmıs gerekli kolaylıklardan hicbirini esirgemeyecektir denilmesine karsın laiklik ilkesine aykırı olduğu gerekcesi ile ruhban okulları kurulması engellenmektedir. (Oysa imam hatip okullarının acılması laiklik ilkesine aykırılık teskil etmemektedir.)
Yenilerinin kurulmasını desteklemek bir yana azınlık vakıflarının gayrimenkullerine el konulmakta ekonomik olarak acmaza sokulmaktadırlar. Kamuoyunda 36 Beyannamesi sorunu olarak bilinen konu bu durumu gosteren en carpıcı ornektir. Bu sekilde azınlık vakıflarının bircok gayrimenkulleri ellerinden alınmıs bağıs vasiyet vs herhangi bir yolla gayrimenkul edinmelerinin onune gecilmistir.
Lozan a aykırı olan uygulamalar bunlarla sınırlı değildir. Orneğin; Lozan Antlasması nda azınlık okullarına kiliselere ve hastanelere yerel yonetim butcelerinden hakkaniyete uygun paylar verileceği hukmu hicbir zaman yerine getirilmediği gibi tam aksine uygulamalar yapılmıs hatta Maliye Bakanlığı bu okul ve hastanelerden vergi talep etmistir. Suryaniler Hıristiyan olmasına rağmen okul acamamakta Ermeni veya Rum olmadıkları gerekcesi ile bu cemaatlerin kurdukları okullara da alınmalarına engel olunmakta Lozan a rağmen kendi dillerinde eğitim yapma hakları ellerinden alınmaktadır.
Madde 39/3 te din ve mezhep ayrılığının yurttaslık haklarıyla siyasal haklardan yararlanmada kamu hizmet ve gorevlerine kabul edilme ve yukseltilme onurlanma ya da cesitli mesleklerde ve iskollarında calısma bakımından engel sayılmayacağına hukmedilmisse de gayrimuslim azınlıklar polis okullarına ve askeri okullara alınmadığı gibi oğretim gorevliliği dısında ust duzey devlet memuru olduğu da gorulmemektedir.
Azınlıkların haklarını tam olarak kullanabilmeleri icin gerekli olan yasal duzenlemeler yapılmamakta bazen yasa olmakta ancak uygulanabilmesi icin gerekli yonetmelik cıkarılamamaktadır. Daha da kotusu azınlıklara iliskin bazı islemler Resmi Gazete de yayınlanmayan gizli kararnameler ile yurutulmektedir. Bu kararnamelerden ancak davalar sırasında dosyaya sunulması halinde bilgi sahibi olunmakta ve bu hukuken sakat kararnamelere dayanılarak kararlar verilmekte azınlıklar hukuken mağdur edilmektedir.
2- Lozan ile Haklar Tanınan Diğer Gruplar Acısından 37. Madde Uygulaması
Bu acıdan bakıldığında Turkiye Cumhuriyeti devleti Lozan Antlasması na uygun davranmamakta ve yukumluluklerinin aksine yasal duzenlemeler yaparak 37. madde hukmunu surekli ihlal etmektedir. Oysa Lozan Antlasması ve ekleri 23.08.1923 tarih ve 341 342 343 344 sayılı yasalarla ic hukuk haline getirilmistir. Anayasanın 90/5. maddesi gereğince Usulune gore yururluğe konmus milletlerarası antlasmalar kanun hukmundedir. Bunlar hakkında anayasaya aykırılık iddiasıyla Anayasa Mahkemesi ne basvurulamaz.
Anayasa nın bu acık hukmu gereğince Lozan Antlasması nın temel yasa olarak uygulanması ve buna aykırı hicbir duzenleme yapılmaması gerekmektedir. Oysa mevzuatımız incelendiğinde durumun boyle olmadığı da gorulmektedir. Bu konuda Av. Aynur Ayzit ayrıntılı bilgi vereceğinden birkac ornekle yetinilecektir.
- Lozan ın 39/4. maddesinde herhangi bir Turk uyruğunun gerek ozel gerek ticari iliskilerinde basın veya her cesit yayın konularında acık toplantılarında dilediği dili kullanmasına hicbir kısıtlama konulmayacaktır denilmektedir. Bu madde gereğince her Turk vatandası Turkce den baska dille - Kurtce Lazca Cerkezce vb- her cesit yayın yapabilir. Orneğin televizyon kurabilir. Peki bunu gercekte yapabilir mi? Tabii ki hayır. Her ne kadar Lozan buna cevaz verse de RTUK Turkce den baska dilde yayın yapılmasına izin vermemektedir. Bırakın televizyon yayını yapılmasını Kurtce tiyatro oyunu sergilenmesine dahi izin verilmemektedir. Bu durum Lozan Antlasması na acık aykırılık tasımaktadır.
Oysa mevzuatın Lozan a aykırı olması Lozan Antlasması hukumlerinin uygulanmasına engel teskil etmemeli tam tersine Lozan temel yasa olarak kabul edildiğinden Lozan a aykırı olan yasaların değil Lozan hukumlerinin uygulanması suretiyle soruna cozum bulmak gerekmektedir.
Antlasmanın 39/5. maddesinde Turkce den baska dil konusan Turk vatandaslarına mahkemelerde sozlu olarak savunma sırasında gerekli kolaylıklar sağlanacaktır denilmesine rağmen fiilen bu maddeye de aykırı davranıldığı Ozellikle olağanustu hal bolgesinde anadilde savunma yapmak icin gerekli kolaylıkların gosterilmediği gorulmektedir.
Lozan Antlasması 45. Maddenin Yorumu
Lozan Antlasmasının 45. maddesi bu kesimdeki hukumlerle Turkiye nin Musluman olmayan azınlıklarına tanımıs olduğu haklar Yunanistan ca da kendi ulkesinde bulunan Musluman azınlığa tanınmıstır demektedir.
Bu madde her iki devlete de ulkesindeki vatandası olan azınlıklara aynı haklan tanıma zorunluluğunu getirmistir. Ancak ne yazık ki uygulamada bu bir karsılıklılık ve mukabele-i biîmisil olarak gorulmekte ve Yunanistan ın Musluman azınlıklara karsı Lozan ı ihlal eder herhangi bir uygulaması Turkiye deki gayrimuslim vatandaslara da Turkiye tarafından aynı yonde uygulama yapılmasına ya da tersi durumlarda Turkiye nin yaptığı bir uygulama Yunanistan tarafından Musluman azınlıklara aynı yonde uygulama yapılmasına neden olmaktadır. Oysa her iki ulkede yer alan azınlıklar o ulkenin vatandasıdır ve bir ulke kendi vatandasına mukabele-i bilmisil karsılıklılık uygulayamaz. Lozan ın ihlali bu iki ulkeden herhangi birine mukabele-i bilmisil ya da karsılıklılık uygulama imkânı verir sekilde yorumlanamaz. Bu yorum ve uygulama hatalı olmasına rağmen bugune kadar ne yazık ki bu sekilde uygulanmıstır. Ancak bu durum her iki ulke acısından da Lozan ın acık ihlalidir.
Sonuc
- Lozan Antlasması nda yukarıda acıkladığımız uzere sadece gayrimuslim vatandaslar azınlık olarak kabul edilmis ancak Turkiye de oturan Turkce den baska dil konusan tum Turk uyruklarına da haklar tanınmıstır. Gayrimuslimlere tanınan hakların guvencesi madde 44 gereğince uluslararası guvence olmasına karsın diğer gruplar icin boyle bir guvence bulunmamaktadır. Ancak uluslar arası denetimin olmamasının Turkiye ye bu hakları ihlal imkanı vermediği ve Antlasma yı imzalamakla ona uymayı yukumlendiği de acıktır.
Bu acıdan bakıldığında Turkiye Cumhuriyeti devletinin bir azınlık hakları belgesi ve insan hakları belgesi olarak nitelendirilebilecek Lozan Antlasması nı her turlu onyargı ortadan kaldırılarak antlasmada belirtilen herkese tam olarak uygulaması Lozan a aykırı tum mevzuatı değistirmesi ve fiili her turlu engeli kaldırması gerekmektedir. Cokkulturlu insan haklarına saygılı demokratik bir ulke olmamızın ilk adımının Lozan ın azınlık haklarını icerir bu bolumlerinin tam olarak samimiyetle uygulanmasından gectiği dusuncesindeyiz..(ZA/BA)
1. 12 Aralık 1992 gunlu oturumda azınlıkların korunmasına iliskin gorusmelere baslanırken Baskan Lord Curzon acılıs konusmasında; konferansta Cağına Devletler Meric Nehri ne kadar Doğu Trakya nın Turkiye ye geri verilmesinin desteklenmesinin sartlarından birinin soy ve din azınlıklarının Milletler Cemiyeti nin koruyuculuğu altında etkili olarak korunmalarını ongoren antlasmaya konulacak tedbirlerin oybirliği ile kabul edilmesi olduğunu one surmekteydiler. 4 Ekim tarihli cevabında Ankara hukumeti İstanbul un ve . Marmara Denizi nin guvenliğini sağlamak sartıyla Boğazların serbestliği; aynı zamanda Turkiye nin bağımsızlığı ve egemenliğiyle olduğu kadar Doğuda barıs kurulması gerekleriyle de bağdasabilecek olcude azınlıkların haklarının korunması Turkiye nin de isteklerinden olduğu icin bu konularda aramızda ilkeler bakımından bir gorus ayrılığı yoktur demistir. Boylece savas bitiminden bu yana Muttefik Devletler ile Turkiye arasında ilkeler bakımından bir anlasma olmustur. Azınlıkların korunmaya hakları vardır. Barıs Antlasmasında bu bakımdan ozel hukumler bulunmalıdır. (Seha L. Meray Lozan Barıs Konferansı Tutanaklar Belgeler s. 181).
2. Prof. Dr. Baskın Oran Lozan ın Azınlıkların Korunması Bolumunu Yeniden Okurken A.U.S.B.F. Dergisi Cilt 49 No: 3-4.
3. Seha L. Meray age.
4. Tarık Ziya Ekinci Vatandaslık Acısından Kurt Sorunu ve Bir Cozum Onerisi s. 131.
5. Doc. Dr. Naz Cavussoğlu Uluslararası insan Haklan Hukukunda Azınlık Haklan Bilim Yay. 1999 s. 67.
6. Prof. Dr. Baskın Oran Bir İnsan Hakları ve Cokkulturculuk Belgesi Olarak 1923 Lausan-ne Barıs Antlasması Kopenhag Kriterleri Avrupa Konseyi ve Avrupa Bir/iği nin Ortak Paydası Mı? istanbul Barosu Yayınları s. 210-219.
7. Rıfat N. Bali Resmî İdeoloji ve Gayrimuslim Yurttaslar Birikim Ocak/subat 1998 sayı 105-106 S. 170-171.
8. Ayhan Aktar Cumhuriyet in ilk Yıllarında Uygulanan Turklestirme Politikaları Tarih ve Toplum Aralık 1996 sayı 156 s. 4-18.
Av. Zeynep AYDIN
Bu haber kaynağından gelmektedir.
Haber metninde yer alan görüşler haber kaynağı () ve yazarına ait olup,
bolsohays.com sitesi haber hakkında herhangi bir görüş üstlenmemektedir.
Opinions expressed are those of the author(s)-(). They do not purport to reflect the opinions or views of bolsohays.com