Bir Ermeni Gencin Hatıra Defteri - Haber Arşivi 2001-2011
26 Kasım 2024 - Հակական տոմար - Տարի : 4517 / Ամիս : Տրե / Օր : Նպատ / Ժամ : Շաւաղօտ

Haber Arşivi 2001-2011 :

04 Eylül 2004  

Bir Ermeni Gencin Hatıra Defteri -

Bir Ermeni Gencin Hatıra Defteri

İlk olarak 1918 yılında Ashab-ı Kehf imiz adıyla basılan Bir Ermeni Gencin Hatıra Defteri adlı eser 90 sayfadan olusmaktadır. İkinci basımı aradan elli dort yıl gectikten sonra 16/04/1972 yılında yapılmıstır. Eserin giris bolumundeki takdimle birlikte yazarın dusuncesi ve eserin konusu hakkında genis bilgi verilmistir. Onsozde ise yazarın kendisinin eseri kaleme alma nedeni ozetlenmistir. Kitabın ilk olarak Ashab-ı Kehf imiz adı altında yayınlanmasının nedeni Osmanlı Dayanısma Kulubu uyelerinin yedi uyurlara benzetilmesidir. Cunku boyle bir kulubu kurmak icin donemin sosyal yapısından habersiz olmak gerekir. Nitekim kulup uyeleri de toplumun durumundan habersiz kendi basına boyle bir kulubu kurar. Eserin onsoz bolumunden Omer SEYFETTİN in eserini roman olarak degerlendirdigini anlıyoruz. Ayrıca onsozde bir insanın nereli olursa olsun milliyetinin değismeyeceğini de okuyucuya aktarılmaya calısılmıstır. Orneğin Osmanlı devleti ulkesinde Kafkasya da Azerbaycan da Turkistan da Kasgar da yasayan bir Turk her zaman her yerde hep Turk tur. Yani bir toplumun kendi toprakları dısında yasaması ona ozunu kaybettirmesine neden değildir. Omer SEYFETTİN Bir Ermeni Gencin Hatıra Defteri adlı eserle milliyetin değerini topluma bir kez daha anlatmaya calısmıstır. Eserden de anlasılacağı gibi bir toplum milliyetini kaybederse onun can damarlarından biri kopmus demektir. Hikayenin olus zamanı 1908-1925 yıllarıdır ve bu hikayede okuyucuya yansıtılmak istenen Osmanlı devletinin cokus donemindeki siyasi olaylarının halk uzerinde nasıl bir sosyal kargasaya neden olduğu ve bu sosyal kargasanın halkın dusuncelerini ne yonde etkilediğidir. Bu eserin ana motifi Osmanlı ve Turk arasında hicbir farkın olmadığının ortaya cıkarılmasıdır. Buna yardımcı olan diğer motifler ise Ermeni ve diğer azınlıkların sosyal yasamlarıdır. Bu eserde olaylar daha cok Bir Ermeni genci olan Hayıkyan ın etrafında donmektedir. Yazar zaman zaman diyaloglara yer verdiğinden dolayı anlatım bicimi ben anlatıcı ve o anlatıcı arasında gidis gelisler yapmaktadır. Bundan dolayı da anlatım konumu dıstan bakıstır. Cunku anlatıcı gorduklerini bazen nesnel bazen de oznel olarak ve bazen de kendi dusuncelerini katarak anlatmıstır. Her ne kadar eserde goze carpan odak nokta Hayıkyan ise de burada sosyal bir catısmadan bahsedilmektedir. Cunku sadece Ermenilerin değil Osmanlı Devletinde yasayan Rum Arap Fars Bulgar Sırp Yahudi gibi diğer azınlıklarında sosyal statuleri de ele alınmıstır. Bu eserde Osmanlı Devletinin icinde bulunduğu karısıklıktan yararlanıp ortaya yeni bir fikir atan azınlıkların siyasi ve sosyal calısmaları anlatılmaktadır. Bu grup Osmanlı Ulkesinde yasayan Turk varlığını inkar etmektedir. Osmanlı Dayanısma Kulubu uyelerinin calısmalarına karsı ise Turkculer adı altında bir grup ortaya cıkar. Turkculer adlı bu grup dernek uyelerine Osmanlı Ulkesindeki Turklerin ne kadar coğunlukta olduğunu ortaya koymak icin bir gosteri duzenlerler ve gosteri yapan Turkleri goren Osmanlı Dayanısma Kulubu uyeleri dağılır. Basından beri bu bos dusuncelerle yeni bir milliyet olusturulamayacağının farkında olan Hayıkyan uyelere soz dinletememis ve sonunda da dernek dağılmıstır. Bu eserin ana duğumu dernek uyelerinin amaclarına ulasıp ulasmayacağıdır. Ara duğumler ise Hayıkyan ile Hayganos arasındaki iliskinin nasıl sonuclanacağıdır. Bu eserdeki ana figur Hayıkyan dır. Hayıkyan adı altında bir Ermeni gencinin ozellikleri aktarılmıstır. Bu eserdeki yardımcı figurler ise Niyazi bey Hoca Bali Efendi Doktor Sadullah Behcet bey Celal beydir. Hikayedeki ucuncu sıradaki figurler ise Hayıkyan ın oğretmeni Bagda SERYAN Vapurdaki Rum kadın ve oğludur. Hikayede zaman acısından ozetleme yapılmıs ve sadece onemli olaylar aktarılmıstır. Hikayenin anlatma zamanı ise olaylar olup bittikten sonra hatırlatma yada tutulan kayıtlara gore aktarma yapıldığından belirsiz gecmis zaman kullanılmıstır. Bu eserin ana motifi Osmanlı ve Turk arasında hicbir farkın olmadığıdır. Nitekim Osmanlı Kaynasma Kulubu uyeleri de bunun farkına varmıstır. Hikayede ic mekan olarak Osmanlı Kaynasma Kulubu Hayıkyan ın evi yani genellikle kapalı mekanlar kullanılmıstır. Dıs mekan olarak da İstanbul kullanılmıstır. Eserin kelime duzeyi yuksek usluptur. Cunku kapalı ve sanatlı bir dil kullanılmıstır. Eserde sık sık Arapca Farsca Osmanlıca kelimelere rastlanmaktadır. Ayrıca devrik cumlelere ve tamlamalara da yer verilmistir. Uslup yonunden Havas uslubu kullanılmıstır. Bu uslup daha cok aristokrat seckin ve yuksek tabakanın yasama bicimini yansıtmaktadır. Eserde daha basit bir dil kullanılması okuyucu uzerinde daha buyuk bir ilgi uyandırabilirdi. Fakat yazar hikayede figurleri Arapca Osmanlıca Farsca kelimeler kullanarak konusturduğundan eski ve yeni karsıtlığını yansıtmıs ve figurlerin inandırıcılığını arttırmıstır. Zaten o donemi yansıtan bir figurun gunumuz Turkce siyle konusması okuyucunun kafasında soru isaretlerine neden olurdu. Yazar bu hikaye ile aslında Osmanlı ve Turk arasında hicbir farkın olmadığını gostermeye calısmıstır. Yazar bu eserle Batılıların Osmanlı ulkesindeki ic karısıklıktan yararlanıp ulkeyi bolmek icin nasıl bir politika izlediğini ortaya koymustur. Eserin ilk basımının Ashab-ı Kehf imiz olarak değerlendirilmesinin asıl nedeni uykuya dalmıs olan Turk insanının dikkatini cekerek onları bu uykudan uyandırmaktır.




Bu haber kaynağından gelmektedir.

Haber metninde yer alan görüşler haber kaynağı () ve yazarına ait olup,
bolsohays.com sitesi haber hakkında herhangi bir görüş üstlenmemektedir.

Opinions expressed are those of the author(s)-(). They do not purport to reflect the opinions or views of bolsohays.com
+