Ermeni Sorunu ve Tarafsızlık - Haber Arşivi 2001-2011
19 Nisan 2024 - Հակական տոմար - Տարի : 4516 / Ամիս : Ահեկան / Օր : Անահիտ / Ժամ : Շաւաղօտ

Haber Arşivi 2001-2011 :

02 Mart 2004  

Ermeni Sorunu ve Tarafsızlık -

Ermeni  Sorunu  ve  Tarafsızlık

Gecmisi bir kenara bırakma meselesi ozellikle T.C. vatandası Ermeniler acısından pek mumkun degildir. Cunku onlar sorunun magdurluğunu tarihsellik ve toplumsallık icerisinde surekli olarak yaşarlar. İsteseler de gecmiş yakalarını bırakmaz. Naivlik iktidarı paylaşanların sıkca kullandığı bir mazerettir. Mağdurlar icin ise navlik her zaman bir hatadır. Michel-Rolph Trouillot Son yıllarda akademik-aydın cevrelerde yargı-bağımsız bilimsel objektif bakış cokca eleştirilmiş olsa da liberal duruşu karakterize eden ortacılık tarafsızlık yaklaşımı halen ideolojik gucunu korumaktadır. Liberal duruş ne bu tarafın aşırılığını benimser ne de diğer tarafın. O Orta”da her iki uca da eşit uzaklıkta notr bir noktada durduğunu iddia eder; uzlaşmaz iki kutup arasında en makul cozumu temsil ettiğini soyler. Gectiğimiz haftalarda Radikal İki’de Ararat” filmi uzerine yayımlanan Nuh Koklu ve Ayşe Hur imzalı iki yazının kabaca boyle bir liberal duruşla yazıldığını soyleyebiliriz. Her iki yazı da orta konumlarını oluştururken aşırı uclardan birine Turk resmi tarih tezini diğerine de Ermeni propagandasını” koyuyor. İki yazı da aşırı ucları eleştirip Orta’dan bakışın işaret ettiği barış ve uzlaşma yollarını gosteriyor. Koklu ve Hur’un ortak temel eleştirilerini kısaca sıralarsak: aşırı uclar tarihsel gerceklik adına gecmişi manipule edip bugun uzerinde yapay gerginlikler yaratıyor top yekun bir milleti gecmişe onyargılara hapsediyor ve butun meseleyi resmi duzeyde soykırım olmuştur olmamıştır” tartışmasına indirgiyor. Bu acmazdan kurtulmak icin onerilen yol ise artık gecmişle uğraşmayı bir kenara bırakıp bugune ve geleceğe bakmak. Ancak liberal duruşun sorunu tanımlama bicimi ve onerdiği cozum ozellikle Turkiye koşullarında barışcıl ve adil olmaktan uzaktır. Cunku tarihsellik ve toplumsallıkla ilgili dayandığı varsayımlar problemlidir. Liberal duruş hem tarihselliği hem de toplumsal yargı ve algılayışları aşırı uclar”ın iradi kontrolu altındaki onyargılardan ibaret gorur. Bir başka deyişle butun meseleyi basit bir tartışma platformuna tartışan tarafların bilinc ve irade problemine indirger. Oysa gecmişe ilişkin bilgi bilincin kendi otonom dunyasında uretilen ve iradeyle kontrol edilebilen bilgi olmaktan ziyade kurumsallaşmış soylemsel pratiklerle yeniden uretilip sureklilik ve toplumsallık kazanan toplumsal davranışlarımıza ve ilişkilerimize şekil veren bilgidir. Orneğin Turk ulusal kimliğinin oluşumunu ele alalım. Her modern ulus kimliği gibi Turkluk de kendini tarihsellik uzerine kurar. Yani gecmişini kurgulayış bicimi kendini nasıl gorup yaşadığını ve Turk olmayanı nasıl algılayıp onunla ne tur bir ilişki kurduğunu etkiler. Turk ulusal tarihi yazımında en onemli referans noktası hic şuphesiz Kurtuluş Savaşı olarak bildiğimiz donemdir. Bu savaş Turk ulusunun yeniden doğduğu en saf en kutsal en dokunulmaz anı’ simgeler. Oysa hic bir savaşın ve hic bir ulus devlet inşa surecinin saf kutsal olamayacağı zaferlerini birilerinin acılarına karşı kazandığı aşikardır. Turkiye gibi imparatorluğun cok etnik yapılı mirası uzerine tek bir etnisite temeline dayalı ulus anlayışını dayatmanın diğer etnik gruplar icin bedeli ağır olmuştur. Sadece 19. yuzyıl sonundan cumhuriyetin ilk yıllarına Anadolu’nun etnik kompozisyonundaki dramatik değişikliğe bakmak bile ulus devlet inşa surecinde bu topraklarda yaşanan acının boyutları hakkında yeterince fikir verir. Bu dramatik değişikliğin bir parcası da Ermenilerin kitlesel olarak yaşadığı trajedidir. Her ne kadar bugunden bakışla cetecilik isyan Ruslarla işbirliği’ gibi gerekcelerle meşrulaştırılmaya calışılsa da bu sayılan gerekcelerle hic bir ilgisi olmayan yuz binlerce Ermeni sırf Ermeni oldukları icin oldurulmuş ya da goce zorlanmıştır. Cumhuriyetten gunumuze hakim ulusal tarih yazımı ne yazık ki Turk ulusunun varlığını ve onurunu bu acıların inkarı acı sahiplerinin duşmanlaştırılması ve ait oldukları topraklardan yabancılaştırılması uzerine tanımlamıştır. Yuzlerce yıl uzerinde muşterek olarak oturulan toprak ezelden ebede mutlak ve saf Turk olarak tasavvur edilmiştir. Ermeniler ve diğer gayrimuslimlerin bu toprakların gercek” sahibi olmadıkları imparatorluk zamanında da Turk hoşgorusuyle Turk toprağında yaşamalarına izin verildiği onların ise bu hoşgoruye hainlikle cevap verdiği one surulmuştur. Burada gozden kacırılmaması gereken nokta hakim ulusal tarih anlatısının kitabi bilgi olmaktan ote cumhuriyet sonrası nesillerin icinde sosyalleştikleri ve toplumsal pratikleriyle yeniden urettikleri bilgi olmasıdır. Bu surecten gecen sokaktaki vatandaş onceki paragrafta bahsettiğim fantezi savları doğal birer gercek gibi sorgulamadan kabul eder ait olduğu ulusu ve diğerlerini’ de bu savlar temelinde aynı doğallıkla” algılar ve yaşar. Ancak bu fantezi doğallıkta” ısrarcı olmanın hastalıklı bir benlik anlayışı yaratması kacınılmazdır. Cunku illa ki bir yerlerden bir şekilde diğerlerinin” bu coğrafya ve gecmiş uzerindeki izleri hatırlatılır. Bu ninelerimizden dinlediğimiz hikayelerle olabilir diğerlerinden” kalan kulturel eserlerle olabilir ya da az sayıda da olsa T.C. vatandaşı gayrimuslimlerin bizzat varlıklarıyla olabilir. Ne yazık ki bugune kadar bu hatırlatmalar paranoid bir şekilde ulusal varlığa ve onura” karşı tehdit olarak algılanmış artan bir sertlikle reddedilmiştir. Bu nedenledir ki bugun T.C. vatandaşı Ermeniler bu topraklarla ilgisi olmayan Anadolu’ya dışardan yerleştirilmiş tehdit unsuru yabancılar’ olarak algılanır potansiyel duşman ve hain olarak gorulur. Yazımın eleştiri konusu olan liberal duruşa donersek oncelikle mesele liberal aydının kendisini ortasına yerleştirebileceği simetrik zıt iki ucu olan bir mesele değildir. Aksine oldukca eşitsiz bir durum soz konusudur. Taraflardan biri muşterek topraklardan hemen hemen tamamen silinmiş diaspora olarak dunyanın dort bir yanına dağılmıştır. Diğer tarafı temsil ettiğini one surenler ise bu toprak uzerine muşterekliğin inkarı temelinde sadece kendi tarafları adına bir devlet kurmuştur. Eşitsizliğin bir ayağı budur. Diğer ayağı da bugun Turkiye Ermenilerinin icinde bulunduğu surekli travma halidir. Gecmişi bir kenara bırakma meselesine gelince bu ozellikle T.C. vatandaşı Ermeniler acısından pek mumkun değildir. Cunku onlar sorunun mağdurluğunu tarihsellik ve toplumsallık icerisinde surekli olarak yaşarlar. İsteseler de gecmiş yakalarını bırakmaz. İsteseler de Ermeni dolu” olmaktan kurtulamazlar. Sorunu ve eleştirel konumumuzu bu şekilde tanımladıktan sonra elbette varlığını Turk duşmanlığı temelinde kuranları da -bunu Hur’un yaptığı gibi butun diaspora Ermenilerine mal etmeden- meseleyi salt hukuksal bir terime indirgeyenleri de eleştirmemiz gerekir. Ancak adil ve kalıcı bir cozum oncelikle icinden konuştuğumuz Efendi” konumunu yaşadığımız ulus devletin varsayımlarını sorgulamayı gerektirir. Gelecek adına gecmişi bir kenara bırakmaktan ziyade bugunde yaşayan gecmişle yeniden yuzleşmeyi Ermenilerin bu topraklarla olan bağlarını kabullenmeyi gerektirir. Ermeni dostlarımız karşısında sessiz kalmak yerine ninelerinin dedelerinin hikayelerini dinleyip acılarını paylaşmayı gerektirir. (CD/EK)




Bu haber kaynağından gelmektedir.

Haber metninde yer alan görüşler haber kaynağı () ve yazarına ait olup,
bolsohays.com sitesi haber hakkında herhangi bir görüş üstlenmemektedir.

Opinions expressed are those of the author(s)-(). They do not purport to reflect the opinions or views of bolsohays.com
+