İstanbul’dan New York’a Stradivarius’çu Nigo Usta - Gündem
24 Kasım 2024 - Հակական տոմար - Տարի : 4517 / Ամիս : Տրե / Օր : Լուսնակ / Ժամ : Հոթապեալ

Gündem :

20 Şubat 2017  

İstanbul’dan New York’a Stradivarius’çu Nigo Usta -

İstanbul’dan New York’a Stradivarius’çu Nigo Usta İstanbul’dan New York’a Stradivarius’çu Nigo Usta

Geçtiğimiz 14 Şubat, ünlü Stradivarius ustası Vahakn Nigogosian’ın 107. doğum günüydü. Bu vesileyle, 20 sene önce yaşama veda eden ustanın İstanbul’dan New York’a uzanan öyküsünü hatırlıyoruz.

Türkiye, kaybettiği değerleri ya çok geç fark eden, ya da asla fark etmeyen bir ülke. Bu yüzden, Vahakn Nigogosian’ın ismini birçoğumuzun ilk kez duyuyor olması şaşırtıcı değil. 14 Şubat 1910’da İstanbul’da doğan Nigogosian –veya öğrencilerinin ona verdiği isimle ‘Nigo Usta’– gelmiş geçmiş en değerli keman markası Stradivarius’un Türkiye’deki nadir tamircilerindendi. İlk kemanını henüz 15 yaşındayken, ustası Karekin Kürkçiyan’ın yanında yaptı. Dört yıl sonra, 1929’da eğitimine devam etmek, dönemin önemli enstrüman yapımcılarından Marcel Vatelot’a çırak olmak için Paris’e gitti.

Vatelot’la tanışma

Nigogosian Stradivarius’la, ustası Kürkçiyan’ın ona verdiği, Stradivarius’un hayatına ilişkin, Fransızca bir kitap sayesinde tanıştır. Fransızcayı babasından öğrenmişti. Kürkçiyan’ın yanında çalıştığı sıralar, dönemin tanınan kemancılarından Jacques Thibaud, konser vermek için İstanbul’a gelmiş, ustası elinden tutup onu konsere götürmüştü. Nigogosian, konserin ardından bir fırsatını bulup kulise, Thibaud’un yanına gitti ve ona yaptığı kemanı gösterdi; Thibaud, Marcel Vatelot’yla tanışıp kemanı ona göstermesini önerdi. Thibaud’un yazdığı referans mektubu, Nigogosian’ın Paris’e, Vatelot’nun yanına gitmesini kolaylaştırdı. Nigogosian’ın gerçek bir Stradivarius’u yakından gördüğü ilk yer, Vatelot’nun atölyesi oldu.

Nigogosian, 1933’te, Vatelot Atölyesi’nden çıraklık diploması aldıktan sonra İstanbul’a döndü. Kısa süre sonra, Beyoğlu Tünel’de, müzikseverler ve konservatuvar öğrencilerinin buluşma noktası haline gelecek olan atölyesini açtı. Uzun süre atölyesinde yaylı enstrüman tamiri yapan Nigogosian’ın en büyük hayali, zanaatını İstanbul Devlet Konservatuarı bünyesinde yeni nesillere aktarmaktı. Ermeni olması nedeniyle, bu hayali resmî makamlarca hayata geçirilmedi. Kimliğinden ötürü ilk ve en ağır darbeyi bu kararla alan Nigogosian, reddin ardından 6-7 Eylül 1955 pogromunu da yaşadıktan sonra, ailesiyle birlikte yurtdışına göç etme kararı aldı. Bu konuyu, daha önce bir konser için çellosunu tamir ettiği, dönemin önemli virtüözlerinden Pierre Fournier’e danıştı; Fournier ona, New York’aki Rembert Wurlitzer atölyesine başvurmasını tavsiye etti. Başvurusu kabul edilen Nigogosian, 1958’de ailesiyle birlikte New York’un yolunu tuttu. Başlarda uyum sorunu yaşayan ve kendini ispat etmekte zorlanan Nigogosian, birkaç yıl içinde rüştünü ispatladı ve Wurlitzer’den geçer not aldı. 1968’de Wurlitzer’in ani ölümünün ardından atölyenin kapatılacağına dair söylentiler çıkınca, Nigogosian oradan ayrılıp, ‘Stradivarius Studios’ adını verdiği, kendi atölyesini açtı. 16 yıl boyunca enstrüman tamir etti; elinden, milyon dolarlar değerinde 70’i aşkın Stradivarius geçti.

Oberlin’de keman restorasyonu

Nigogosian, 1973’te sağlık sorunları nedeniyle Stradivarius Studios’u kapadı ama hastalığına yenik düşmedi, işini yapmaya devam etti. 1986’da, Ohio Eyalti’ndeki Oberlin kentinde, Oberlin Üniversitesi Keman Restorasyonu Atölyesi’ni kurdu. Bu atölye, ABD’de bir ilkti. Nigogosian, her yaz, dört haftalık periyotlarla keman restorasyonu dersleri veriyor, derslerine ABD’nin çeşitli bölgelerinin yanı sıra başka ülkelerden, Hong Kong’dan dahi öğrenciler katılıyordu. 20 Eylül 1997’de hastalığının ilerlemesi sonucunda hayatını kaybeden Nigogosian’ın ardından, atölyenin direktörlüğüne getirilen Christopher Germain şöyle diyor: “Nigogosian güçlü bir karaktere sahipti; çalışmaya, hayata, fikirlere ve öğretmeye derin bir tutkuyla bağlıydı.”

Yegâne Türk öğrencisi: Ecevit Tunalı

Nigo Usta’nın tek Türk öğrencisi olan Ecevit Tunalı ise, ustasıyla yaşadıklarını şu sözlerle özetliyordu: “Ayhan Turan ve Reşit Erzin’den uzun yıllar bir efsane gibi dinlemiştim Nigo Usta’yı. Oberlin Konservatuvarı’nda atölye çalışması yaptığını öğrenince telefonunu buldum, aradım. Bir köprü örneği göndermemi istedi. Kabul edildiğim bildirilince Ohio’ya gittim. Kurs boyunca bana özel ilgi gösterdi, benimle Türkçe konuştu. Öğrencilere yönelttiği bazı zor sorulara sadece benden karşılık gelince dostluğumuz ilerledi. Özel sohbetlerimizde can direğini folyoya sarıp pişirme, antika kemanların cila özellikleri gibi çok özel teknik bilgilerini benimle paylaştı. Daha sonra beni ve eşimi, New York’taki evinde ağırladı. Türkiye’deki dostları Reşit Erzin ve Ayhan Turan’a selamlarıyla birlikte eşik, tel ve arşe kılı gönderdi. Son kez 1987’de karayoluyla Avrupa’dan Türkiye’ye gelişinde, Edirne civarında, ailesiyle birlikte alkollü gurbetçilerin saldırısına uğramış, başına gelenleri hiç unutamamıştı. İstanbul’a davet ettiğimizde ise, ‘Çok isterim, ama çok yaşlandım’ dedi. Daha sonra telefonla görüşmeye devam ettik. Birkaç yıl sonra da ölüm haberi geldi.”


Agos





Bu haber kaynağından gelmektedir.

Haber metninde yer alan görüşler haber kaynağı () ve yazarına ait olup,
bolsohays.com sitesi haber hakkında herhangi bir görüş üstlenmemektedir.

Opinions expressed are those of the author(s)-(). They do not purport to reflect the opinions or views of bolsohays.com
+