Ermeni Toplumunda Korucubaşılık - Gündem
24 Kasım 2024 - Հակական տոմար - Տարի : 4517 / Ամիս : Տրե / Օր : Լուսնակ / Ժամ : Ծայգն

Gündem :

21 Haziran 2016  

Ermeni Toplumunda Korucubaşılık -

Ermeni Toplumunda Korucubaşılık Ermeni Toplumunda Korucubaşılık

Hayat hepimizin gözleri önünde akıp gidiyor. Her gün yeni ölümlerle, baskılarla, sıkıntılarla uyanıyor, bir şekilde ayakta kalmaya çalışıyoruz.

Devlet mekanizmasını babasının çiftliği haline getirmiş bir liderin iki dudağı arasında milyonlarca insanın kaderi belirlenir olmuş.

Bütün kimliklerimiz yaralı artık. Etnik kökenlerimiz, mezheplerimiz, cinsiyetimiz, cinsel yönelimimiz, yaş grubumuz, mesleğimiz…

Küfür edilmeyen bir kulağımızın arkası kaldı artık desek yeridir.

Her topluluk kendi içinde kırılmalar yaşıyor.

İtaat edip, teslim olup üç kuruşluk mükafatlarla elemanlaştırılanlarımız da var, isyan edip insan gibi onuruyla mücadele etmeye çalışanlarımız da.

“AKP’li Alevi”, “AKP’li Kürt”, “AKP’li Ermeni” gibi sıfatlarla tartışmalar yaratan kalan bazı isimler sık sık gündemin ortasına düşüyor.

Kürtler, öncesinde siyasi partilerinin genel başkanlığını yapmış Mehmet Metiner ya da “gerilla” olduğu için PKK davasından yıllarca hapis yatmış Kurtuluş Tayiz gibi isimlerin PÖH kılığına bürünmüş yeni hallerine öfke duyup duruyorlar.

Aleviler, bazı Alevi kurumlarına ya da Alevi olduğu halde AKP’nin “Kutsal Davası”na amade olmuş bazı gazetecilere kızgınlıkla bakıyorlar.

Peki ya bizim Ermeniler’de durum nasıl?

Hepinizin tanıdığı, bildiği bazı isimlerin hali ortada zaten.

Hrant yaşasaydı AKP’ye oy verirdi” diyecek kadar şirazeyi kaçırıp Hrant’ın Agos’u başta olmak üzere tüm muhalif Ermenilere “Palyaço” diyen Etyen Mahçupyan’ın toplum nezlindeki itibarı artık pek kalmadı sanırım.

Bugünlerde mahçup yazılarla “Ama AKP böyle devam ederse otoriter derler” diye mırıldanması kimin yüreğini soğutmaya yetti bilmiyorum.

Bana sorarsanız amiyane tabirle “Yatacak yerin yok senin arkadaş” der geçerim.

Zamanında Etyen Abisinin Agos’tan kovaladığı, gittiği kurumlarda “Bana oda vermezseniz ağlarım, kavga çıkarırım” diye kendini paralayan Markar Esayan’ın durumu ise kendisinin hayal ettiğinin ötesine geçmiş durumda.

Artık bir odası var neticede. Yine bana sorulduğunda “Etyen Abi’nin duruşu ideolojikti, öbürü üçe beşe gitti sadece” diye yanıtlamaktan başka bir fikrim yok Esayan hakkında.

Peki Ermeni toplumu dediğiniz ön planda gördüğünüz bu birkaç isim kadar mıdır?

Değildir…

Anlı şanlı patrikhanemiz var bizim. Gerçi şu anda o makamda seçilmiş bir patrik oturmuyor ama kadim kurumumuz Kumkapı’da yerinde duruyor işte.

Patrik Vekili sıfatıyla patrik taklidi yapan Aram Ateşyan’ı yakın zamanda duymuş olmalısınız. Alman Parlamentosu Ermeni Soykırımı kararı alınca Erdoğan’a ağdalı bir mektup yazmıştı hani:

“Birinci Dünya Savaşı’nın trajik dönemlerinde cereyan etmiş olaylar hakkında Almanya Cumhuriyeti Millet Meclisi’nin aldığı karar, milletimiz nezdinde derin bir üzüntü yaratmıştır. Türkiye Ermenileri Cemaati olarak bu üzüntüye paydaş olduğumuzu, kalbi ve samimi duygularımızın bir ifadesi olarak Yüksek Makamınıza arz ediyoruz. Bu vesileyle duyduğumuz teessürü bir kez daha dile getiriyor, Zat-ı Alilerinize sağlık, başarı ve mutluluk ihsan etmesini Allah’tan diliyoruz. Ayrıca, yurdumuz insanına yararlı hizmetlerde bulunan Devlet Ricalini çalışmalarında başarılı kılmasını Yüce Allah’tan niyaz ediyoruz.”

Bu mektupta geçen ifadelerin samimiyetine inanıyor musunuz?

Aram Ateşyan Ermeni halkının yaşadığı felaketler konusunda benden az bilgiye sahip olabilir mi?

Peki niye eyyamcılık yapıyor?

Böyle yaparsa Ermenilerin daha huzur içinde yaşayacağına mı inanıyor?

Toplumunu korumak için bağrına taş basıp yalan mı söylüyor?

Yok, öyle değil. Sizdeki Diyanet İşleri Başkanlığı nasıl ki hırsızlığa, cinayete, adaletsizliğe karşı fetva veremez hale gelip inancı yamultmaya başladıysa bizimki de aynı dertten muzdarip.

Korkuyor ve koltuğunu korumaya çalışıyor.

Allah inancını ölüm riski karşısında bile savunmak zorunda olsa da “Ayrıca, yurdumuz insanına yararlı hizmetlerde bulunan Devlet Ricalini çalışmalarında başarılı kılmasını Yüce Allah’tan niyaz ediyoruz” demek zorunda kalıyor.

“Ey devlet, on Kürt şehrini yerle bir ettin. Çoluk çocuk öldürdün. Hrant’ın katillerini sakladın, onu sen öldürdün. Yapma, günahtır…” diye bir mektip yazamıyor mesela.

Yine en önemli vakfımızın başkanı olan Bedros Şirinoğlu var mesela.

Birkaç yıl once yine bir ülkenin parlamentosu Ermeniler hakkında karar aldıydı da Erdoğan’ın evine koşup çıkışta “Yaşanılanlar kardeş kavgasıydı. Büyütecek bir şey yok” mealinde açıklamalar yapmıştı.

Bir başka röpörtajında da Akşam Gazetesi’ne “Agos Ermeni gençlerini zehirlemeye devam ediyor” demişti.

Zamanında ofisine gelen iki MİT’çinin yolladığı “Hayko Bağdat ve Garo Paylan dikkat etsin” selamını da onun vesilesiyle almıştık.

Bu işler böyle yürüyor. En büyük Ermeni vakfının başkanı, cemaatinin gençlerine “Oğlum kulağıma bir şeyler geldi. Maddi manevi bir derdin olursa buradayız” demiyor yani. Onun yerine devlet adına bizi terbiye ediyor.

“İyi de usta bu MİT’çiler niye hep senin ofisine geliyor” diye sorsak bozulacak şimdi.

Yani kısaca Ermeni toplumunda kurumsal olarak en tepedeki koltuklar korucubaşılık görevini gönüllü kabul etmiş durumda.

Şimdi sizlere bir link paylaşacağım.

Bahsedilen okul mezunu olduğum okul. Haberde adı geçen herkesle tanışığım.

Yine haberde bahsedilen vakıf başkanı Bedros Şirinoğlu. Hiçbirini teyid etmiş değilim. Ama bizde işlerin nasıl yürüdüğünü anlamanız için iyi bir fırsat.

Sizler haberi okuyun, ben de işin peşine düşeyim.

Bakalım hangi MİT’çi yine kimin ofisine gidip isim vermiş…

Diken





Bu haber kaynağından gelmektedir.

Haber metninde yer alan görüşler haber kaynağı () ve yazarına ait olup,
bolsohays.com sitesi haber hakkında herhangi bir görüş üstlenmemektedir.

Opinions expressed are those of the author(s)-(). They do not purport to reflect the opinions or views of bolsohays.com
+