21 Haziran 2016
Ne slogan ama, biz bitti demeden bitmez! Tam da Fatih Terim’in ego’suna göre dizayn edilmiş. Önce Hırvatistan, sonra İsıanya yenilgileri herkesi resmen çıldırttı.
Millet sabahtan akşama kadar Eyfel’i bayrağımızla süslemek için uğraşırken, en azından takımda da bir mücadele ruhu görmek istediler ama nafile. Survivor’dakiler bile bir tane hamburger yiyebilmek için çok daha gayretli ve azimliydiler onlardan. Bütün gün sadece milli takıma yapılan reklamları izleyen ben bile, o sahaya çıksam ciğerimi orda bırakırdım.
Bir maçı kaybedersin anlarım ama biraz ruh, biraz mücadele göremedi hiçkimse. Malum, biz bitti demeden bitti. Bundan sonra bir slogan bulurken biraz daha mütevazi olun bari. Ha bu arada oynadığı reklamlar üzerinden eleştirilen Arda’ya gelince de, Arda, o eski Arda değil artık. Bence reklamdan devam etsin, o işte çok daha iyi.
Firuzağa saldırısı
E Ramazan olur da yiyen içene saldıran olmaz mı, adet olduğu üzere olur tabi. Memleketi düzeltmeye karar vermiş bir grup Firuzağadaki etkinliğe saldırıp insanları dövmüş. Bu ilk kez olan bir olay değil, daha önce de sanat galerileri basılmıştı bu semtte. Beyoğlu belediye başkanı Ahmet misbah efendi de, twitter’dan saldıranları değil, saldırılanları suçlayarak, tahrik etmişler demeye getirmiş. Tabii ki büyük tepki gördü. Bir başka iddiaya göre bölgede bir emlak rantı bu olaylara sebep oluyormuş.
Akp sayesinde çok şımarık, kelimenin tam anlamıyla lümpen ve cahil ötesi bir güruh peydahlandı, sağa sola saldıran çomarların haddi hesabı yok. Hiçbir dönemde mafya ve cehalet bu kadar yüceltilmemiştir. Sen git tut orucunu, kıl namazını kardeşim. Sana ne başkasının yaşam şeklinden! Günahı boynuna herkesin, senden mi soracaklar hesabını? Bunlar çok tehlikeli olaylar, bir de belediye başkanı çıkıp saldırganları böyle teşvik edercesine konuşursa zaten olay bitmiştir. İnsanları dinden imandan bu kadar nefretle uzaklaştırmakarı da cabası. İnsanlar artık ciddi ciddi dinlerini sorgular oldu. IŞİD kafası şu an sokaklarımızda ve tek farkları da henüz kafa kesmiyor olmaları. Birgün o da olduğunda, bu ülkede artık çok geç Olacak. Benden söylemesi.
Adela teyze
Adile Naşit adını yeni nesil de olsa bilmeyen yoktur sanırım. “Neşeli günler in Saadet hanımı” “Hababam sınıfı”nın Hafize anası, kuzucukların Adile teyzesi. Biz çok şanslı bir nesildik, onun anlattığı hikayelerle büyüdük. Onu izlemeden uyku uyumazdık. Elini öpme şerefine de nail olmuştum çocukken. Abisi Selim Naşit’le de bir dizide beraber rol almıştık.
Çekim aralarında ona hep Adile teyzeyi sorar, anlattırırdım. İşte o Adile teyzemiz Ermeni bir Türk vatandaşıydı. Asıl İsmi Adela’ydı. Hani şu, artık bir hakaret cümlesi olarak kullanılan Ermeni. Sevmeyenimiz Var mıdır Adile Naşit’i, hiç sanmıyorum. Peki Ermeni olması değiştirir miydi sevginizi, hiç sanmıyorum. Türk sinemasının bir çok usta gayri müslim oyuncusundan sadece birisiydi, bizden, ailemizden birisiydi, her zaman da öyle kalacak. İnsanları din’le, ırk’la, mezhep’le ayıranlar utanmalıdır bu yaptıklarından. İnsanı insan yapan, iyi ya da kötü yapan, ırk’ı dini mezhebi değildir çünkü. İnsanlar oldukları gibi, ya iyidirler ya da kötü. Geçen cuma doğum doğum günüydü. Ne mutlu ki o doğdu ve bizler onu tanıdık. Bir yerlerde hâlâ o güzel yüzüyle bizlere güldüğünü düşünüyorum. İyi ki doğdun Adile teyzem, kuzucukların seni hiç unutmadı!
Meydan Gazetesi