23 Ocak 2013
Din değiştirme önerisi. Artaşat konseyi
Pers yönetiminin uygulamış olduğu siyaset sonucunda Ermeni marzpanlığı (vasallık) iç özerkliğini kaybederek, basit bir Pers vilayetine dönüşmekteydi.
Bunun sonucunda Ermeni halkının tüm katmanlarında Pers karşıtı yaklaşımlar güçlenmeye başlar.
Persler, Ermenilerin milli inançlarına dokunmayı denediklerinde durum daha tehlikeli bir hal alır.
Pers yönetimi 449 yılında, “Tüm Ermeni ileri gelenlerine” yönelik özel bir ferman yayınlar.
Bu fermanla dinlerini değiştirerek, Perslerin resmi dini olan Zerdüştlüğü kabul etmeleri talep edilmekteydi.
Pers yönetimi, asıl amacının Ermenistan’ı ve diğer komşu ülkeleri nihai bir şekilde kendisine tabi kılmak olduğunu saklamamaktaydı.
Persler, Ermenilerin Zerdüştlüğü kabul etmesi durumunda Gürcüler ve Ağvanların (Albanlar, günümüz Dağıstan bölgesinde var olan bir krallık) da onları takip edeceğinden emindi. Ermeni ileri gelenleri ya ayrıntılı bir şekilde cevap verecek, ya da Pers krallığının başkenti Tizbon’a giderek krallık divanında açıklamada bulunacaklardı. Ermeniler, din değiştirme önerisinin altında, daha derin amaçların yattığının bilincindeydi. İran bu şekilde, Ermenileri ruhani-kültürel özelliklerinden soyutlayarak, Persler içinde asimile olmalarını kolaylaştırma amacındaydı.
Ermenistan marzpanı, aralarında katolikos vekili Hovsep Vayotsdzoretsi de olmak üzere Ermenistan’ın ruhani önderleri ve yöneticileri, Artaşat’ta özel bir konsey toplarlar.
Katılımcılar arasında, zamanını teolojik ve felsefi literatürüne vakıf olan, Mesrop Maştots ve Sahak Partev’in öğrencileri de bulunmaktaydı.
Pers sarayına yönelik cevabi mektupta, Hıristiyan inancının doğruluğunu savunarak
“Bu inançtan bizi hiç kimse çeviremez, ne melekler, ne insanlar, ne kılıç ve ne de ateş, ne su ve ne de herhangi başka bir acı darbe”,- diye yazmaktaydılar. Din değiştirme önerisi Ermeniler tarafından böylelikle kesinlikle reddedilir.
Pers kralı Hazkert hiddetlenerek Ermeni, Gürcü ve Ağvan ileri gelenlerini Tizbon’a çağırır.
Orada kendilerinden din değiştirerek, Zerdüştlüğü kabul etmeleri talep edilir. Hazkert, aksi takdirde onları idam etmek, topraklarını tahrip etmek ve yakınlarını sürgüne yollamakla tehdit eder.
Ermeni ileri gelenleri, idam cezasından kurtulmak ve halkı idare edebilmek amacıyla, şeklen Zerdüştlüğü kabul etmeye mecbur olur.
Hazkert sevinerek, onları özel askeri birlik ve rahipler eşliğinde ve bol mükâfatlarla Ermenistan’a gönderir. Ermeni ileri gelenlerine, bir yıl kadar bir süre içinde Hıristiyanlığı ortadan kaldırarak, halkın dinini değiştirmeleri talimatı verilmişti.
Kiliseler, Pers rahipleri tarafından, Persler için kutsal olan ateşin sürekli yakıldığı azergâhlara (kutsal ateşin yandığı tapınak) dönüştüreceklerdi.
Ermeni ileri gelenlerine güvenmeyen Hazkert, bir önlem olarak Gugark bölgesi Bıdeşkh’i (yönetici) Aşuşa’yı ve Vasak Süni’nin iki oğullarını rehin tutar.
Ermenistan’ın ileri gelenleri daha Ermenistan’a ulaşmadan, din değiştirmiş oldukları haberi ulaşır. Bunun sonucunda, Ermeni din adamlarının yönetiminde, ülkede büyük bir tepki dalgası oluşur. Bu halk hareketi hızla tüm ülkeye yayılır.
Tüm halk, hatta kendi aileleri dahi, dinlerini inkâr etmiş olan yöneticilere karşı hiddet doluydu.
Bagrevand bölgesinin Angığ kasabasında ateşli bir halk ayaklanması oluşur.
Zerdüşt rahipleri, yerel kiliseyi azergâha dönüştürmeye çalışır, fakat kendilerine gerekli cevap verilir. Halk, Ğevond Yerets’in (rahip) önderliğinde, sopalarla rahipleri kovar, Zarehavan kasabasında ise, yeni kurulan azergâhı tahrip eder ve rahipleri öldürür.
Ayaklanan halk, her yerde rahipleri ve Pers görevlilerini kovar veya katleder.
Vatana dönen yöneticiler, aldatmaca yapmış olduklarını halka açıklayarak, halk hareketinin başına geçer.
Halk harekâtı, yeni bir evreye girerek, organize bir ayaklanmaya dönüşür.
Ülkenin tanınmış yöneticilerinden Vardan Mamikonyan, yöneticilerin ve halkın arzusuna uyarak, ülkenin silahlı kuvvetlerinin başına geçer.
Hareketin bu safhasında Vasak Süni, ayaklanmanın başlıca liderlerindendi.
Pers yöneticilerini Ermenilere karşı kışkırtmamak ve ülkeyi Perslerin yıkımından kurtarmak amacıyla, Pers başrahibini yatıştırmaya çalışarak, aynı zamanda ayaklanma hazırlıklarına katılır.
Diğerleriyle birlikte “Kutsal İncil üzerinde gerçek yemin eder”.
Ayaklanma ruhu, herkesi sarmış, Pers yöneticilerine karşı genel nefret halkın tüm katmanlarını birleştirmişti.
İsyankârlar, genel davaya ihanet etmeme ve düşmana karşı birlikte hareket etmeye yemin eder. Ayaklanmacılar, Pers muhafız birliklerinin yerleşmiş olduğu tüm kaleler, kasabalar ve şehirlere saldırır.
Ülkenin eski başkentleri Artaşat, Van, Artagers vs. kısa zamanda ellerine geçer.
Halk, tüm ülkede silahlanarak, vatanı savunmaya hazırlanır.
Hareketin genişlemesi
İsyancıların sayısı günden güne artar, düşman birlikleri ise, ülkeden kovulur.
Ülke fiili olarak bağımsızlaşır.
Vahan Amatuni, Khoren Khorkhoruni ve Hovsep Vayotsdzoretsi, beylerbeyliği, başmuhafızlık ve büyük hâkimlik görevlerine tekrar getirilir.
Ermeni ileri gelenleri, Ermeni bağımsız krallığını tekrar tesis etmeye hazırlanır. Farklı yönetici grupları bu niyetle kendi adaylarını öne sürer.
Öncelikle, ayaklanmanın asıl yöneticileri olan Vardan Mamikonyan ve Vasak Süni, Ermenistan tahtına yerleşme imkânına sahipti.
Bu büyük amaç için, Perslere karşı mücadelede müttefikler elde etmek, komşu kaderdaş halkları bu harekete dâhil etmek gerekmekteydi.
Ermeniler, ittifak yapmak ve yardım elde etmek amacıyla Bizans’a başvurur.
Lakin imparator sadece Ermenileri reddetmekle kalmayarak, Perslerle olan eski ittifakını tazeleyerek, Ermenilere yardım etmeme sözü verir, üstelik, Ermenilerin ayaklanma planları hakkında Perslere haber verir, ayrıca, Ermenistan’ın Bizans bölümünün Ermeni yöneticilerine, Perslere tabi olan ırkdaşlarına yardım etmeyi yasaklar.
Lakin Bizans’ın düşmanca tutumu, isyancıların umudunu kırmaz.
Öncelikle kendilerine güvenmeleri gerektiğinin bilincindeydiler.
Ermeniler, Perslere karşı ayaklanmış olan kaderdaş komşularına dahi yardım etmeye hazırdı.
Perslerin baskıları, Kur Nehri ile Kafkas dağ silsilesi ve Hazar Denizi arasında bulunan komşu Ağvan’da da ayaklanma doğurur.
Ağvan, IV. yüzyılın 30’lu yıllarında Hıristiyanlığı kabul etmiş, yüzyılın sonunda ise İran’ın egemenliği altına girmişti.
Ağvanlar, Perslere karşı mücadelede zorda kalarak, yardım ricasıyla Ermenilere başvurur.
Ermenistan’a gelen Ağvan episkoposu ve beylerbeyi, Pers ordusu ve rahiplerinin Ağvan’a saldırdığı ve şiddet vasıtasıyla Zerdüştlük yaydığını bildirir.
Ermeniler, komşu halka yardım etmeye karar verir.
Ayaklanma liderleri Ermeni ordusunu üç kolorduya ayırarak, birincisine Prens Nerşapuh Ardsruni’yi tayin ederek, ülkenin Atırpatakan sınırlarını korumak amacıyla Her ve Zarevand bölgelerine gönderir.
Vardan Mamikonyan komutasındaki İkinci kolordu, Ağvanlara yardıma gider. Vasak Süni komutasındaki üçüncü kolordu ise ülkede kalır.
Marzpanın görevi, ülkede dirlik düzeni sağlamak ve gerekli olduğu hallerde diğer ordulara destek vermekti.
Vardan Mamikonyan kolordusuyla, Khağkhağ şehri (günümüz Ğazakh şehri yakınları) yakınlarında düşmanla karşılaşır. Ermenilerin küçük kolordusu, Perslerin Ağvan’a olası bir saldırısını önlemek amacıyla muharebe etmeye karar verir. Rakip tarafı bozguna uğratıp, kaçırdıktan sonra Ermeni kolordusu Kur Nehri’ni geçerek, Ağvan ordularıyla birlikte Ağvan’ı Pers birliklerinden temizler.
Vardan Mamikonyan, Çora (Hunların) garnizonu istihkâmlarına kadar ilerler ve Hunlarla antlaşma yapar. Hunlar, Perslere karşı sürdürülecek olan mücadelede Ermenilere yardım etme sözü verir.
Ordu komutanının Ağvan’da bulunduğu sürede Ermenistan’da durum gerginleşir. Ne Bizanslılardan ve ne de Hunlardan yardım gelmeyeceğini anlayan Vasak Süni, Ermenistan yöneticilerinin bir kısmını kendi tarafına çekerek, ülkeyi Pers yıkımından korumak amacıyla, İran kralıyla anlaşmaya karar verir, sayıca üstün Pers kuvvetleriyle Ermeni güçlerinin çatışmasına engel olmak ister. Pers kralının onayını alan Vasak, Hazkert’in din değiştirme projesinden vazgeçmiş olup, asileri affetmeye hazır olduğunu duyurur.
Evlatlarının Tizbon’da rehin olup, onların ölüm cezasına çarptırılma ihtimalinin var olması da kendisini bu adımı atmaya itmiş olma ihtimali vardır.
Bunun haricinde, yardımın olmaması durumunda, ayaklanmanın bastırılacağı ve kendisinin de marzpet görevi haricinde, bırakıtsal Sünik bölgesi yöneticisi olma hakkını da kaybedeceğinden korkmaya başlamıştı.
Vasak, tüm bunların sonucunda fiili olarak, ortaklaşa mücadele etme yeminini bozarak ayaklanmadan çekilir.
Bu endişelendirici haberleri alan Vardan Mamikonyan acilen Ermenistan’a döner, Vasak Süni ise, isyanları bastırarak Sünik bölgesine çekilir. 450-451 kışı gelmiş, gıda stokları bitmişti. Bundan dolayı, ordu komutanı, bahar sonunda tekrar toplamayı düşünerek, kolorduyu dağıtır.
451 yılı baharında Pers ordusu Ermenistan’ın üzerine yürür. Ermeni ordusu, Vardan Mamikonyan’ın emriyle Ayrarat bölgesinde toplanarak, hızla düşman üzerine yürür. Ordu komutanı, Ermenistan-İran sınırında savaşa girip, ülkenin yıkıma uğramasını engellemek niyetindeydi. Lakin Muşkan Nüsalavurt komutasındaki Pers ordusu Her ve Zarevand bölgelerini aşmış, ülkenin içlerine doğru hareket etmekteydi.
Perslerin devasa ordusu, seçkin süvari birliği ve savaş filleriyle güçlendirilmişti.
Persler kısa sürede Vaspurakan’ın (Van Eyaleti) Artaz bölgesine girerek, Tığmut Nehri’nin sağ kıyısında bulunan Avarayr Ovası’nda ordugâhlarını kurar. Kısa sürede Ermeni ordusu da bölgeye ulaşarak, nehrin sol kıyısında mevzilenir.
Ermeni ordusunun komutanı, savaşın arifesinde 66 bin kişilik ordusunu üçe bölerek, tecrübeli komutanlar olan Nerşapuh Ardsruni, Khoren Khorkhoruni ve Tatul Vanandetsi’yi bunların başına tayin eder.
Ordu komutanı, yedek birlik ayırarak, kardeşi Hamazaspyan’la birlikte bu birliğin komutasını üzerine alır.
Sayıca üç katı üstünlükte olan rakip taraf, asıl kuvvetleri sağ kanatta toplanmış, yedek birlikleri ise muhafız birliğinden oluşmaktaydı.
Savaş öncesinde Vardan Mamikonyan, Hovsep Vayotsdzoretsi ve Ğevond Yerets Ermeni ordusunu, düşmana karşı cesaretle mücadele etmek için cesaretlendirir. “Paganların sayılarından ve o an geldiğinde hayatımızı bu savaşta kutsal ölümle nihayetlendirmekten çekinip, korkmayalım, ölümü mutlu yürekle kabul edelim ve erkeklik ile cesarete korkaklık bulaştırmayalım”,- sözleriyle ordu komutanı ordusuna seslenir.
26 Mayıs 451 sabahında Avarayr Meydan Savaşı başlar. Ermeni seçkin kuvvetleri Tığmut’u geçerek, düşman saflarına saldırır.
Pers ordusunun bazı birlikleri, Ermenilerin baskısına dayanamayarak ricat eder. Vardan Mamikonyan, rakibin etrafından dolanarak Pers ordusunun yedek güçlerine saldırır. Persler arasında panik baş gösterir ve Ermeniler galibiyeti elde edecek gibi olurlar, fakat meydan muharebesinin bu anında, Pers ordusunun sayı üstünlüğü kendisini hissettirir. Muşkan Nüsalavurt’un emriyle Persler kuvvetlerini yeniden düzenler ve muhafız birliği yardıma yetişir. Vardan Mamikonyan’ın küçük birliği kuşatılır ve çember adım-adım daraltılır.
Azgın bir ölüm kalım savaşı başlar.
Ermeni komutanlar ve askerler, rakip tarafa ağır zayiat verip, çarpışarak düşer.
“Bilinçsiz ölüm, ölümdür, bilinçli ölüm ise ölümsüzlüktür”,- deyimi onların sloganıydı. Lakin safları gitgide seyrekleşiyordu. Vardan Mamikonyan ve çok sayıda ünlü komutan eşit şartlarda olmayan bu çarpışmada hayatını kaybeder.
Akşama çarpışmaya ara verilir ve Ermeni ordusu mevzilerine çekilir. Ordu komutanı şehit düşmüş ve Ermeniler önemli ölçüde kayıplar vermişti. Ermenilerin kayıpları 1036 kişiydi, çatışmada dokuz komutan hayatını kaybetmişti. Persler daha da ağır kayıplar vermiş, 3544 kişi kaybetmişler, üstelik düşman asıl niyetine de ulaşamamıştı. Ermeniler yenilmemiş, savaş ruhunu korumuş ve mücadeleyi sürdürmek konusunda kararlıydı. Savaşın tanığı olan Yeğişe Patmiç (Anlatıcı, tarihçi) tüm bunları görerek şöyle yazmaktadır “Ne bir taraf yendi, ne de diğeri yenildi. Yiğitler, yiğitlerle karşılaştı ve iki taraf da yenildi”.
Avarayr Savaşı sonrasında Ermenilerin isyan hareketi sönmedi. Ermeniler erişilmez yerlerde mevzilenip, saldırılar düzenleyerek düşmanı yıpratmaya başladılar. Artsakh (Karabağ), Tayk ve Tmorik’te partizan mücadelesi yayıldı.
O zamana kadar ayaklanmaya katılmamış olan bölgelerin sakinleri dahi bu çarpışmalara katılmaya başladı.
Hunlar da Perslere ağır darbeler indirdiler.
Nihayet, zor durumda kalan Pers kralı, vergileri hafifletmeye, Ermenistan’ın geniş çaplı özerkliğini tanımaya, zorla din değiştirme projesinden feragat etmeye mecbur olur. Lakin esir alınan dini önderler ve komutanlar, Tizbon’da yargılanır.
Din adamları ölüme mahkûm edilir, komutanlar ise Orta Asya’ya sürgüne gönderilir, fakat bir süre sonra vatana dönerek, mülklerine sahip çıkma izni verilir.
Vasak Süni, Pers krallığı tarafından, ayaklanmanın önderlerinden biri olarak hapse atılır ve ağır şartlar altında hayatını kaybeder. Ermenistan’ın özel muhafız birliği de vatana döner. Pers krallığı, belli bir süre, Ermenilerin teveccühünü elde etme siyaseti uygular.
Vartanants Savaşı, Ermeni tarihinin kahramanlık sayfalarından biridir. Avarayr’da şehit düşen askerler, Ermeni Kilisesi tarafından azizlik mertebesine yükseltilmiş ve “Vatan şehitleri” olarak kabul edilmişlerdir. “Vartanants yortusu, günümüze kadar, tüm Ermeniler tarafından törenle kutlanmaktadır.
Türkçeye çeviren: Diran Lokmagözyan