22 Ocak 2013
Ermenilere yapılan bu zulüm Kürtlere de yapılmamış mıdır? 5 milyon diaspora Ermenisi varsa diaspora da 6 milyon Kürt yok mudur? Her soykırım aynı yolu izlemiştir. Birdenbire alevlenen galeyanın neden olduğu soykırım yoktur. Her biri önceden planlanmış, uygulanmıştır. Her soykırım işgal eyleminin tamamlayıcı ve nihai safhasıdır. Böylelikle ilhak gerçekleşmiş, mülkiyet el değiştirmiştir.
Bir Hrant Dink için yüz bin Kürt tek ses tek yürek Ermeni oldu ama Kürdistan a Sor`da etnik temizliğe uğrayan, diri diri yakılan, tehcir edilen yüz bin Kürt için bir tek Ermeni bile Kürt olmadı, insan olmayı aklına getirmedi.
***
Kürdler Çolig`de ve Dersim`de aidiyeti iğdiş edilmişlerce Kürt sayılmıyor, Zaza denip Türke yedekleniyorlar. Türk üniversiteleri daha düne kadar Kürtleri Türk olarak kanıtlamaya kalkışmanın maluliyetini sırtında taşıyor. Erivan üniversitesinin maluliyeti ve Ermenistan`ın resmi görüşü ise Türklerinkinden daha ilkel. Ezdileri ve Zazaları Ermeni sayan bir dezenformasyona sarılmışlar, harıl harıl işliyorlar. Bu devletlerin Kürtlere karşı işledikleri soykırım ve tehcir suçları orta yerde duruyor. Öte yandan herkes inanca saygı, soykırıma karşıtlık teranesiyle bir de Kürtlere insanlığı öğretmeye soyunmuş vaziyette.
Irzına geçtikten sonra zina suçuyla recme mahkum ettiğiniz insanlık Kürtlerin bedenine bürünmüş olarak karşınızda duruyor işte!
Hiç günah işlemeyeniniz ilk taşı atsın..
***
Kürtlerin insanlığı köklü ve kavidir, bunda şüphe yok, bu olgu tecrübelerle varittir. Bir İsmail Beşikçi Hoca`nın hatırı Kürdü Türke dost etmeye yetmediyse bile düşmanlıktan alıkoydu. Birileri de çıkıp Ermenilere bunu bir öğretebilse. Coğrafyada yaşayan insanların buna ihtiyacı var, aksi halde sele kapılmış barış ve dostluk köprüleri yeniden inşa olunamayacaktır..
***
Kürtler aynı anda zulme uğratılırken bile Ermenileri anlıyor, haklarına saygı duyuyor ve Ermenileri haklı soykırım davalarında destekliyor. Bu içtenlik ve hakkaniyet duygusu iki yanlı çalıştığında coğrafyamız mezbaha olmaktan çıkacaktır. Kirvelerimizden geriye boş kalan yerde ot bile bitmiyor, yeşertmek hepimiz için gerekli, hepimize insanlık borcu. Kürdün devleti yok ve ülkesi parçalanarak beş ceberut devlet tarafından müştereken mağdur ediliyor, günahı hepsininkinden daha az.
Kürtlerin aydınları, politikacıları, politik organizasyonları, bugün Güney`de devlet kurumu düzeyinde örgütü, komşu milletlerden hiçbirine düşmanlık etmemeye ilaveten özellikle Ermenilerin inançlarına ve uğratıldıkları soykırıma insani bir hassasiyet göstermektedir.
Her milletin aydınları için kaçınılmaz ve savsaklanamaz bir duyarlılık olması gereken kendi fanatiklerine tavır almanın ve geriletmenin bu güzide örneği, biçare haline rağmen Kürt entelektüellerinin temsil ettiği ve yerleştirdikleri anlayış tahtında bölgenin diğer halklarının izleyebileceği mikyasta insani ve o oranda düzeyli bir tavırdır. Aynı duyarlılığı komşu halklardan beklemek Kürtlerin hakkıdır.
Kürtlere insanlık ve soykırım karşıtlığı dersi vermeye kalkışıyorlar. Bunu yaparken etkileri hala tehcir şeklinde devam etmekte olan Kelbajar ve Mirov Dağı soykırımlarına dair bir tek tel`in sözcüğü yok. Kürtler ki Filistin`den Çeçenistan`a, Yahudilerden Ermenilere, Süryanilerden Kızılderililere kadar her milletin soykırımına fütursuzca ve içtenlikle karşı çıkar, her milletin cenazesine gözyaşı dökerler. Müderrisliği kendine alıkoyan ötekiler ise gözyaşlarını avuçlarına saklar, sonra insanlık yanlısı kesilirler. İnsan olarak bizim de söyleyeceklerimiz var.
***
Türk, Kürt, Arap, fars, Azeri, Rus, Ermeni komşularımız..
Kilise taşlarından konak yapanlar, manastırları malikâne edinenler, komşunun tarlasını mülk edinenler, evine konanlar konaklananlar bu "komşular" değil midir?
Katledilenin tarlası, çifti, çubuğu katledene kalmamış mıdır?
Birinin kanı, canı, evladı diğerine zenginlik, odalık olmamış mıdır?
Ermenilere yapılan bu zulüm Kürtlere de yapılmamış mıdır?
5 milyon diaspora Ermenisi varsa diaspora da 6 milyon Kürt yok mudur?
Her soykırım aynı yolu izlemiştir. Birdenbire alevlenen galeyanın neden olduğu soykırım yoktur. Her biri önceden planlanmış, uygulanmıştır. Her soykırım işgal eyleminin tamamlayıcı ve nihai safhasıdır. Böylelikle ilhak gerçekleşmiş, mülkiyet el değiştirmiştir.
Osmanlı`nın karar mekanizmalarını tamamen elinde bulunduran İmparatorluk Almanya`sı soykırımı planlamasına ilaveten yer yer katılımcı olarak soykırım suçlusudur. Ayrıca, Ortodoks olmalarını kaşıyarak Ermenileri önce umutlandırıp ayağa kaldıran sonra kaderine terk eden Rusya, el altından Ermenilere destek vaat edip sonra sessiz ve seyirci kalan Fransa ve İngiltere de en az Türkler ve Kürtler kadar suçludur. Kürtlerin devletinin olmadığı, 1915 yılında da en az 150 yıllık sürekli soykırımları geride bırakmış bir halk olarak Osmanlı ordusunun ve paramiliter güçlerinin tümüyle imparatorluğun doğusuna (Kürdistan, Ermenistan, Pontus) yığıldığı ortamda oldukça güçsüz, tehdide maruz ve seçeneksiz durumda bulunduğu söylenebilirse de diğerleri için geçerli bir mazeret bulmak zor.
Hele soykırımın hemen akabinde yapılan paylaşıma iştahla katılmaları ve varılan antlaşmalarda Ermenilerin esemesinin okunmaması ise failleri açıkça gösteriyor. Almanların yutmaya çalıştığı Kafkas petrollerine açılan coğrafyayı Almanya`ya yutturmadılar, bunun yerine kendileri yuttular ve bölge hala ellerinde. Aksini düşünen NATO`nun ne olduğuna cevap arasın.
Ya bir de Türkiye AB üyesi olursa kaçı birden semirecek?
Bu soruya cevap bulmamız lazım. Bu bizim ve Ermenilerin benzer ve müşterek kaderimizdir, paylaşılan bizlerin müşterek ülkelerimiz, müşterek topraklarımızdır.
Dikkat ediniz, Kürtler, 1915 yılından sonra bile Koçgiri, Genç, Ağrı, Zilan, Beytüşşebap, Ali Bate, Dersim, Sason ayaklanmalarında soykırıma uğratılmışlardır. Ayaklanmadıkları halde ayaklanmaya zorlanmış, hatta provoke edilmişler, akabinde kitleler halinde katledilmiş ve sürülmüşlerdir. Bu katliamlarda Türklerin Almanya`dan başka müttefikleri de vardır. Rusya bile Türkiye`nin soykırımlarını olumlamış ve destek vermiştir. Komintern`in Şeyh Said ayaklanmasına ilişkin değerlendirmeleri, Ağrı direnişinde kızıl ordunun Kürtleri silahla Sovyet topraklarından çıkararak Türklerin önüne sürmesi yeterince biliniyor. Rus pilotlar BAAS`ın askeri harekâtlarına Sovyet uçaklarıyla katılıyor ve kürt köylerini bombalıyordu. Fransa, Şeyh Said`in direnişi boyunca ortak kullanılan Suriye-Türkiye sınırındaki demiryolu hattından Türkiye hesabına bölgeye asker nakletmiş, orduya ikmal malzemesi taşımıştır. İngilizler Kürtlere karşı bizzat savaşmıştır, RAF`ın 6 bin kürt köyünü yerle bir ettiği biliniyor. Güney gibi sınırlı bir alanda bu sayı Güney Kürdistan`ın 4`te 3`ü demektir. Hasılı Kürt her durumda günah keçisi yapılmak istendi ve hala yapılıyor.
İstanbul-Bağdat bağlantısının 1918`de kopmasından sonra Almanya bölgeden çekilmiş midir?
1938 yılında Mustafa Kemal`i Elazığ istasyonuna getiren trenin rayları Almanya tarafından döşendiği gibi, lokomotif ve yolcu vagonları da Alman yapımıdır. Malatya`dan inip Gölbaşı ve Antep`ten sonra Gavur Dağı`ndan Torosları aşan, Islahiye ve Adana`ya ulaşan demiryolu da Almanlarca yapılmıştır. Gavur Dağı`ndaki şaşaalı taştan çeşmenin adı bile Alman Çeşmesi`dir.
Demiryolu daha sonra 1951 yılında Palu ve Genç üzerinden Muş`a ve sonrasında Tatvan`a ulaşmıştır. Van Gölü üzerinden öteki yakaya tren taşımaya uyarlı raylı feribot bile Alman yapımıdır. Yakın dönemi herkes biliyor. Almanlar Bağdat`ı bırakırken Türkiye`ye mümkün olduğunca yerleştiler, öyleki Yunus Nadi`nin ve İsmet İnönü`nün bıyık şekline kadar yerleştiler. Hitler Kemal`den öğrendi, sonrakiler Hitler`den.
Osmanlı`nın soykırımcılığı kültür edinmesinin altında yatan etken yayılmacılıktır. Emperyalist devletleri soykırımlara iten de yayılmacılıktır. İki ülke aynı nedenlerle ilhak edilir ve iki millet eşzamanlı olarak birlikte bitirilmek istenirken suçu bugün bile katledilmekte olana yüklemek doğru olmadığı gibi gerçek soykırımcıları aklamanın dışında kimseye yarar getirmez.
Kenan Fani Doğan