04 Aralık 2012
Darbe planlarında `operasyon` olarak geçen bir cinayete uğrayan Agos gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Hrant Dink’in "Türklüğü aşağılama"yı düzenleyen 301. maddeden aldığı cezayı onaylayan hâkimler arasında imzası bulunan Yargıtay eski üyesi M. Nihat Ömeroğlu’nun “Baş denetçi” seçilmesiyle başlayan tartışmalar ve tepkiler devam ediyor. Ömeroğlu’nun onayladığı dosyanın Dink’e ait olduğundan haberi olmadığı yönündeki sözlerine, Dink’in avukatı Fethiye Çetin’den itiraz geldi. Dink ailesinin avukatı Fethiye Çetin ombudsman seçilen Ömeroğlu’nu yalanladı:" AİHM kararına bakınız!"
Konuyla ilgili yazılı açıklama yapan Çetin, “Ömeroğlu’nun bu savunması, ülkenin yüksek mahkemesinde görev yapan ve şimdi de kamu başdenetçiliğine seçilen kişinin edeceği sözler değil. Zira, bu doğru değil. Dosyadaki bütün belgelerde, Şişli Asliye Ceza Mahkemesi kararında ve diğer kararlarda sanık ismi olarak ‘Fırat (Hrant) Dink’ geçiyordu. ‘Dosyadaki sekiz yazıyı da okudum’ demiş Başdenetçi. Okuduysa eğer, bu sekiz yazının sekizinin de Fırat değil, Hrant Dink tarafından yazılmış olduğunu anlamış olması gerekirdi. Dink, Agos’ta bütün yazılarını Hrant Dink ismiyle yazıyordu” dedi.
Ömeroğlu’nun daha ilk günden, yapacaklarının niteliği doğrultusunda önemli ipuçlar sunduğunu vurgulayan Çetin, şunları kaydetti: “Dink, Yargıtay kararını öğrendiğinde, ‘Bu benim ölüm fermanım’ demişti. Ömeroğlu’na, AİHM’in 24 Aralık 2010’da kesinleşen Dink/Türkiye kararından bir cümleyi hatırlatmak istiyorum. AİHM, altında Ömeroğlu’nun imzası da bulunan karar için; ‘Hrant Dink’i ölümcül bir saldırının ortasına atan karar’ nitelemesinde bulunmuştu.
Ömeroğlu, sorumluluğu yasa koyucuya yükleyerek, sorumluluktan sıyrılmaya çalışıyor. Ancak dosya Ömeroğlu’nun önüne geldiğinde, bilirkişi raporu, Doç. Dr. Sami Selçuk’un hukuksal görüşü ve Yargıtay Savcılığı’nın tebliğnamesi ile birlikte geldi. Bu çok önemli üç belgede, Dink’in yazılarının suç oluşturmadığı, bilimsel temelleriyle ve ayrıntılarıyla ortaya konmuştu. Sami Selçuk ve Yargıtay Savcılığı tebliğnamesi ve itiraznamesini yazıp imzalayan Ömer Faruk Eminağaoğlu ve yine Yargıtay Genel Kurul’da karşı oy kullanan altı değerli hâkim de, Ömeroğlu’nun arkasına sığınmaya çalıştığı aynı yasanın yürürlükte olduğu dönemde, Dink’in sözlerinin suç oluşturmadığı yönünde görüşlerini yazmış, oylarını kullanmışlardı.
“YANLIŞ DEMEK ÇOK MU ZOR”
Ömeroğlu yine şöyle demiş; ‘Karar doğru da olabilir, yanlış da. Bu konuda ısrarcı değilim. O zaman pozitif hukukumuzdaki 301. maddeyi öyle değerlendirmişiz.’ Şimdi Ömeroğlu’na sormak lazım; Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi (AİHS), ek protokolleri, Anayasa 90. maddesini pozitif hukuktan saymıyor mu? AİHM’in Dink- Türkiye kararına rağmen hâlâ ‘karar doğru da olabilir, yanlış da’ ne demek? Yanlış olduğunu söylemek bu kadar mı zor? Kamu Baş denetçisi olarak, AİHM’e, AİHS’e önem vereceğinizi söylemişsiniz. Dink, kararından sonra kararınızın hâlâ doğru mu yanlış mı olduğu konusunda bir karar veremiyorsanız o zaman ‘hukukun üstünlüğü, özgürlükler, tarafsızlık, bağımsızlık’ gibi sözlerinize nasıl inanalım?”