04 Aralık 2012
T.C devleti, yarattığı “yalan tarih” ile oluşturduğu, ‘totaliter’ yapısını bugüne dek sürdürdü.
1915 Ermeni Soykırımı suçlusu, ‘İttihat ve Terakki Cemiyeti’nin’, ‘Türk -İslam Sentezci’ ideolojisini, kuruluşunun ‘temeli’ yaptı. Ancak bunu hep, inkar etti.
Soykırım suçlusu dönemin, tüm ‘mali borçlarını’ devir aldı, ancak ‘özür borcunu’ hep reddetti.
Reddetti, çünkü aynı anlayışa sahipti.
Türkiye’de devletin kuruluş ideolojisi hep farklı anlatıldı kitlelere. Sanki Cumhuriyet, bir ‘devrim’miş gibi sunuldu. Sanki farklı kutuplar varmış gibi, İslamcılar ve Kemalist’ler ayırımı yaratıldı. Ve toplum, sadece bu ‘ikisinden biri’ olmaya itildi. Aradan demokratik bir çizginin, bir anlayışın çıkmasına hiç izin verilmedi.
Oysa bu iki anlayışın, görünürde büyük farkları varmış gibi görünse de, rejimin ‘kırmızı çizgileri’ söz konusu olduğunda gayet iyi anlaştılar. Birbirlerini beslediler.
Örneğin Kürdistan sorunu, Ermeni soykırımı, Kıbrıs’taki askeri işgal gibi konularda hiçbir şekilde ters düşmediler bugüne kadar.
En son örneği, toplumsal literatürümüze yeni giren, ‘Ombudsmanlık’ seçiminde yaşandı.
Hepimizin bildiği gibi, ‘Özel Harp Dairesi’ işi olduğu açık olan, sevgili Hrant Dink’in katledilmesi sürecinde, çok etkili bir olay da, TCK.’nin 301. maddesi nedeniyle hakkında açılan dava.
Bu dava ile Hrant Dink biraz daha hedef haline gelmişti. Ve bir süre sonra da, bir 19 Ocak günü, soykırımı gerçekleştiren zihniyetin devamı olan bir yapı tarafından katledildi! İşte Hrant Dink’in katledilmesinde büyük payı olan bu davada, Dink’e verilen cezayı onayan yargıtay hakimlerinden biri, AKP oyları ile ‘başdenetçi’ yani Ombudsman seçildi. Mehmet Nihat Ömeroğlu, görevine devam edecek.
Devleti adına denetim yapmaya çalışacak.
Ve hiç vicdan muhasebesi yapma ihtiyacı duymayacak.
Hrant Dink öldürüldü.
Kendisinden önce katledilen, soykırıma tabii tutulan 1,5 milyon Ermeni gibi...
Onlar öldüler, ancak O’nları öldüren sistem, ne yazık ki varlığını devam ettiriyor...
Eren Keskin keskineren@gmail.com