1915 soykırım olarak kabul edilsin - Haber Arşivi 2001-2011
21 Mayıs 2024 - Հակական տոմար - Տարի : 4516 / Ամիս : Մարերի / Օր : Գրգոռ / Ժամ : Հոթապեալ

Haber Arşivi 2001-2011 :

25 Nisan 2011  

1915 soykırım olarak kabul edilsin -

1915 soykırım olarak kabul edilsin

24 Nisan 1915'de başlayan tehcirde katledilen yaklaşık bir milyon Ermeni, İHD tarafından Türk İslam Eserleri Müzesi önünde anıldı. Yüzleşme Derneği de düzenlediği panelle tüm kesimleri Ermeni sorunuyla yüzleşmeye çağırdı, "Acımız insanlığımız, insanlığımız vicdanımızdır" dedi.

24 Nisan 1915'de yaşanan Ermeni Soykırım'ı çeşitli etkinliklerle protesto edildi.

'1915 SOYKIRIMDIR'

İnsan Hakları Derneği İstanbul Şubesi üyeleri, Türk ve İslam Eserleri Müzesi önünde bir araya gelerek 24 Nisan 1915 gecesi evlerinden alınarak tutuklanan Ermeni toplumunun önde gelenlerini andı. Anma etkinliğine öldürülen Ermeni gazeteci Hrant Dink'in oğlu Arat Dink'de destek verdi.

İnsan hakları savunucuları adına açıklama yapan Av. Eren Keskin, "1915 soykırımdır ve soykırım insanlık suçudur" dedi.


NEDEN TÜRK VE İSLAM ESERLERİ MÜZESİ?

Keskin, Türk ve İslam Eserleri Müzesi'nin önünde bir araya gelmelerinin nedenini şöyle açıkladı: "Bu eski yapı uzun yıllar cezaevi olarak kullanıldı ve burası 24 Nisan 1915 tutuklamalarında gözaltına alınanların, Haydarpaşa'dan Anadolu'nun içlerine ve oradan ölüme gönderilmeden önce tutuldukları yerdir."

O gece evlerinden alınanların Ermeni toplumunu temsil eden aydınlar olduğuna dikkat çeken Keskin, bu kişilerden birinin de Kürtçe, Türkçe, Ermenice türküleri derleyerek ilk kez notaya geçiren Gomidas olduğunu söyledi.

Diğer isimlerden bazılarını da sıralayan Keskin, 1915 yılında gerçekleştirilen bu soykırımla birlikte bir uygarlığın binlerce yıllık anayurdundan silinip gittiğini söyledi.

Eren Keskin, aynı süreçte Anadolu halklarından Rumların, Asuri ve Süryanilerin, Ezidilerin de Ermenilerle aynı kaderi paylaştığını ifade etti.


'HUKUKİ SONUÇLARIYLA BİRLİKTE BU SUÇU KABUL EDİN'

İHD İstanbul Şubesi olarak 2005 yılından beri her 24 Nisan'da bu konuya dikkat çektiklerini belirten Keskin, inkara son verilmesini istedi. Bütün hukuki sonuçlarıyla birlikte suçun kabul edilmesini talep eden Eren Keskin, "Ancak o zaman nehirlerden akan, vadilerde üst üste yığılan, uçurumlardan atılan, denizlerde boğulan mezarsız ölüler hak ettikleri gibi, haysiyetlerine uygun şekilde gömülmüş olacaklardır ve adalet yerini bulacaktır" dedi.

Açıklamanın ardından insan hakları savunucuları ellerindeki karanfilleri ve "Ermeni aydınlar sürgünden önce burada tutuldular" yazılı dövizleri müzenin önünde bulunan ağaca astılar.


ACILARIMIZ İNSANLIĞIMIZ, İNSANLIĞIMIZ VİCDANIMIZDIR

Yüzleşme Derneği ise Bilgi Üniversitesi Dolapdere Kampüsü'nde düzenlediği panelle "Acılarımız insanlığımız, insanlığımız vicdanımızdır" dedi. Panele Yüzleşme Derneği Başkanı Cafer Solgun, Yazar Ragıp Zarakolu, Agos Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Rober Kopbaş, yazar ve Yüzleşme Derneği üyesi Emine Uçar Eroğlu katıldı.


'SORUNUN ÇÖZÜMÜ DEVLETE EMANET EDİLEMEYECEK KADAR DEĞERLİDİR'

Ermeni sorunuyla ilgili önemli araştırmaları olan yazar Ragıp Zarakolu, Ermeni soykırımının insanlığa karşı işlenmiş en ağır suçlardan biri olduğunu söyledi.

Türkiye toplumu içinde 'özür' geleneğinin olmadığının altını çizen Zarakolu, bunu Türk toplumunun olgunlaşamaması olarak yorumladı. Henüz özür dilenmemesinin "Bir kez daha yineleriz, dikkatli olun" şeklinde tehdit unsuru teşkil ettiğini belirten Zarakolu, "Kürt sorunu konusunda da 'bölünmek istiyorlarsa Güneye gitsinler' diyorlar. Kim, nereden ulusları yurdundan kovma, silme, bir kanser uru gibi temizleme hakkını alıyor" diyerek tepkisini gösterdi.

Ermeni sorunun çözümü ve soykırımın kabul edilmesi için toplumsal yüzleşmeye ihtiyaca vurgu yapan yazar Zarakolu, "Tüm toplumsal kesimler üzerine düşeni yapmalı. Türkiye Gazeteciler Derneği meslektaşlarına sahip çıkmalı, odalar, mühendisler, tabipler birliği herkes kendi meslektaşına sahip çıkarak yüzleşmenin parçası olmalı. Bu sorunun çözümü devlete emanet edilemeyecek kadar önemlidir" dedi.


İNSAN HAKLARI BEYANNAMESİ ACILARI PANSUMAN NİYETİNE Mİ YAPILDI?

Mazlum-Der İstanbul Şubesi eski başkanı Ahmet Mercan, "Yaşadığımız dünyada bir küresel ölçeğe varmış mücadele ve bunun yanında ise Evrensel İnsan Hakları Beyannamesi var" diyerek başladığı konuşmasını şöyle sürdürdü: "Ancak bu insan hakları beyannamesine rağmen dünyada savaşların, zulmün, soykırımın ve acıların sürüyor olması da 'bu beyanname acılara pansuman niyetine mi yapılmış?' sorusunu akıllara getirmektedir. Bununda üç nedeni var:

Birincisi beyanname içselleştirilememesi ve insan haklarına verilen değer önemsenmemesidir. İkincisi, yasaların buna göre düzenlenmemiş olması ya da var olan yasaların uygulanmamasıdır. Üçüncü neden ise acıları yaşayanların yalnızlaştırılması, bunun sonucunda da öfkenin büyütülmesidir."

Resmi tarihte hastalıklı bir anlayışın ürünü olarak acıların nedeni olan halkların kendilerinin doğru yaptıklarını savunduklarına dikkat çeken Mercan, "Ancak tarihi yeniden ele alınarak yüzleşmek gerekir. Türkiye'de halkların çeşitliliği inkar edilmeden eşitlik ilkesine bağlı olarak yaşam koşullarının oluşturulması gerekir" dedi.

Türk halklarının dışındaki halkların açtıkları okullarda müdür yardımcısının Türk olması şartının getirildiğini belirten Mercan, bu şekilde bir denetim mekanizmasının da insan haklarına aykırı olduğunu söyleyerek tepki gösterdi.


'BİZİ ACILARIMIZDA ORTAK ETTİLER'

Yazar ve Yüzleşme Derneği üyesi Emine Uçar Erdoğan, Rakel Dink'in "Bizi acılarımızda ortaklaştırdılar" sözlerini hatırlattı ve şöyle devam etti: "Evet bu söz çok doğru. Çünkü bu coğrafyada acı yaşamayan halk bulamıyoruz ve Hrant'ın ölümünden önce halklar kendi acılarını sadece kendileri yaşardı. Ancak onun ölümünden sonra bu acılar ortaklaştı. Hrant Dink bir yazısında 'Türklerle acılarımı konuşmak istiyorum' diye yazmıştı. O yaşarken bunu göremedi, ama ölümünden sonra Türkler, Kürtler ve Ermeniler olarak artık acılarımızı birlikte konuşabiliyoruz."


24 NİSAN İLE PASKALYA BİRLEŞTİ

Agos Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Rober Koptaş, bugünün Paskalya olduğunu hatırlatarak, Paskalya'nın anlamının 'Yeniden diriliş' olduğunu ve yüzyıl aradan sonra ilk kez 24 Nisanla Paskalya'nın birleştiğini belirtti. Bu tesadüfün toplumun kendini değiştirmesi, yenilemesi için bir fırsat olmasını temenni eden Koptaş, "Konuştuğumuz her şey anlamlıdır. Ama bugün biraz daha düşünmeye ihtiyacımız var" dedi.





Bu haber kaynağından gelmektedir.

Haber metninde yer alan görüşler haber kaynağı () ve yazarına ait olup,
bolsohays.com sitesi haber hakkında herhangi bir görüş üstlenmemektedir.

Opinions expressed are those of the author(s)-(). They do not purport to reflect the opinions or views of bolsohays.com
+