Anonim : Operet denince önce Çuhaciyan - 2
17 Kasım 2024 - Հակական տոմար - Տարի : 4517 / Ամիս : Տրե / Օր : Ասակ / Ժամ : Մթացեալ

Anonim : Operet denince önce Çuhaciyan - 2

Anonim

Anonim Tüm yazılarını göster..

15 Kasım 2011  

Operet denince önce Çuhaciyan - 2

O dönemde ezgilendirilmemis operetler de vardir. Metni Hasan Bedreddin Pasa ile Manastirli Mehmet Rifat Bey`e ait olan "Ebul-fedâ" bunlardan biridir. Bu dönemin en çok tutulan eserlerinden biri de Ahmed Midhat Efendi`nin yazip, Lavtaci Hristo`nun (Hristaki Kiryazis) ezgilendirdigi "Zeybekler"dir. Çok sevilip oynandigi halde günümüzde hakkinda yeterli bilgi bulunmayan eserler de vardir.

Muallim Ismail Hakki Bey, Türk operet tarihinde önemli bir kilometre tasi sayilagelir. Kurdugu Istanbul Operet Heyeti Türkiye`de operetin en önemli örneklerini veren topluluklardan biridir. Sehzadebasi`ndaki Ferah Tiyatrosu`nda faaliyet gösteren Operet Heyeti`nin saz takimini da Ismail Hakki Bey, meslekten bir musikîci olarak bizzat yönetiyordu.

Türk musikîsi kurallarina göre besteledigi 15 operetin yaninda, operet konusunda ilgi çekici bir adimi da, eseri icra eden orkestrayi tamamiyla bir "incesaz" heyeti haline getirerek atmisti. Ismail Hakki Bey`in uygulamasiyla "Türk tarzi operet" Bati`dakinden ayri bir anlayisa dayaniyordu. Sanatçinin besteledigi operetler, Musahibzade Celâl`in Bülbül, Lâle Devri, Kasikçilar ve Yedekçi; Sezai Bey`in Nurü`s-Sabah; Faik Bey`in Emel; Enver Bey`in Iyi Saatte Olsunlar, Gazanfer Aram Efendi`nin Gelin-Kaynana adli eserleriyle Falci, Kiracilar, Tutkun, Ve Mine`l-Garaib ve Damad Ibrahim Pasa adli eserleridir. Ismail Hakki Bey`in operet üzerindeki çalismalari Türk musikîsinin sahne musikîsi olarak kullanilmasi açisindan önemliydi, ama bu faaliyet ülkenin içinde bulundugu savas sartlari ile siyasi istikrarsizligin belirledigi olumsuz ortam yüzünden devam edemedi.

Ayni yillarda baska Türk musikîsi bestekarlari da operete ilgi duyarak eserler vermislerdir. Subhi Ezgi ilk defa Sehzadebasi`ndaki Ferah Tiyatrosu`nda oynanan "Lâle Devri``ni Nedim`in siirleri üzerine 28 sarki besteleyerek ezgilendirmisti. Hasan Ferid Alnar`in 1922`de besteledigi operet onun ilk eseriydi. Fahri Kopuz 1923`te Musahibzâde Celâl`in "Atli Ases" adli eserini besteledi. Kaptanzâde Ali Riza Bey ise besteledigi bes eserle Türk operetinin en degerli temsilcilerinden biridir. Sanatçi, "Macun Hokkasi" ile "Istanbul Efendisi"nde oyuncu olarak da rol almis ve basari göstermisti.

Levon Hanciyan ile Muallim Kazim Bey de (Uz) operet musikîsi üzerinde çalismislardir. Türk operet sanatina damgasini vuran bir baska isim Muhlis Sabahattin Ezgi`dir. 20` den fazla operet bestelemistir. Tipki Ismail Hakki Bey gibi Muhlis Sabahattin`in de operetle ilgisi bestekarlikla sinirli degildi. Her seyden önce, Istanbul`un musikî hayatinda "operet devri``nin mimarlarindan biriydi.

Muhlis Sabahattin`in "Çâresaz", "Zühre", "Ayse", "Gül Fatma", "Asaletmeab", "Muteber Pasa", "Ask Mektebi", "Kerem ile Asli" ve "Yerden Göge" adlarini tasiyan baslica operetleri arasinda ``Çaresaz``, ``Gül Fatma``, özellikle de ``Ayse``, en çok tutulan ve sahnelenenleri oldu. ``Çaresaz``, Sehzade Ziyaeddin Efendi`nin destegiyle Benliyan`in yönetimindeki Osmanli Milli Operet Kumpanyasi`nca oynandi. "Ask Mektebi" ise, Sehir Tiyatrolari`nca sahneye kondu.

Muhlis Sabahattin, Türk musikîsi tarzinda operetin son temsilcisiydi. Onunla, Türk musikîsi operet besteleme devri kapandi. 1930`larda baslayan yeni dönemde eserler artik Bati musikîsi teknigi içinde bestelendi. Bu dönemin ilgi toplayan eserleri arasinda metinlerini Ekrem Resit Rey`in yazip kardesi Cemal Resit Rey`in besteledigi operetler ve musikîli oyunlar basta gelir. Rey`in besteledigi ``Üç Saat`` (1932), ``Lüküs Hayat`` (1933), ``Deli Dolu`` (1934), ``Saz Caz`` (1935), ``Maskara`` (1936), ``Hava-civa`` (1937), ``Yaygara 70`` (1969), ``Uy! Balon Dünya`` (1970), ``Bir Istanbul Masali`` (1971) operetleri ile, ``Adalar Rövüsü`` (1934), ``Alabanda`` (1941) ve ``Aldirma`` (1942) adli revüleri büyük ilgi uyandirdi.

Özellikle "Lüküs Hayat" çok genis bir dinleyici kitlesine ulasti; eser beyaz perde ve TV için filme alindi; TV`de ayrica oyun olarak temsil edildi, 1980`li yillarda Sehir Tiyatrolari`nda üst üste 5-6 yil kapali gise oynadi, eserdeki sarkilar plaklara okundu.

Operet, Istanbul`un sanat dünyasinda ciddi düzeyde kurumsallasma yoluna giren bir sanat hareketi niteligindeydi. ``Hale Operet Heyeti``, ``Istanbul Operet Heyeti``, ``Milli Osrnanli Operet Kumpanyasi``, ``Sahir Operet Heyeti``, ``Sahne-i Milliye-i Osmaniye`` gibi operet topluluklari, operetin yayginlastirilmasi yolunda önemli adimlar attilar.

Bunlar arasinda özellikle Ismail Hakki Bey, kurup yönettigi Istanbul Operet Heyeti bünyesi içinde operet sanatkâri yetistirmek üzere bir okul kurmayi bile düsünmüstür. Bu heyet sahne musikîsinde gelenekten kopmama kaygisi duymasi bakimindan dikkat çekiciydi. Istanbul Operet Heyeti, yerli bir operet terminolojisinin de yaraticisidir. Bu terminolojide müzikli oyun ``temsil-i musikî``, uvertür müzigi ``Küsad musikîsi``, koro ``cumhur terennümü``, arya, düo, trio, kuartet, kentet gibi terimler -sirasiyla- ``birli, ikili, üçlü, dörtlü, besli terennüm``, ara orkestra müzigi ise "sahne musikîsi" kelimeleriyle karsilanmistir.

Operet, Istanbul`un sanat hayatinda iz birakan ve ustalikla icra edilen Bati kaynakli musikî türlerinden biri olmasina ragmen, özel bir kültürel ortamin ürünü oldugu için, Cumhuriyet Türkiye`sinde ciddi bir gelisme gösteremedi.


(Kaynak: R. A. Sevengil, Türk Tiyatrosu)

+