15 Kasım 2011
Hiristiyanlik öncesi ve sonrasina ait dönemlerden örnekler Ermeni kadmi, sosyal ve siyasal hayatta gösterdigi genis katilimciligi, bu kez de güçlü yüregi ve zarif zekâsiyla, topraklarinin savunmasinda gösterir. Çesitli örneklerle, yeteneklerinin sergilendigi tarih sayfalarinda ve efsanelerde erkeklerle olan mücadeleleri de anlatilir. Siralamak gerekirse;
Savaslarda Ermeni Kadinlar
l) Kalelerde: Ermeni dünyasinda iç ve dis düsmanlara karsi en iyi savunma sekli, kalelerin insa ve faaliyetleri idi. Her saldirida kaleler, oyalama yoluyla zaman kazanarak, yeniden güçlerini toplamalarinda en büyük rolü oynarlar. Siyasi yöneticiler ise bir komutan gibi kalenin savunmasini bilfiil üstlenirler. Birçok kez de kadinlar bu görevi üstlenmislerdir. Tarihte birçok kez köy, kasaba veya sehrin yönetimi kadinlara verilmistir.
Ünlü tarihçi M. Khorenatsi söyle anlatir; Kral Simpat`in birbiriyle ge-çinemeyen iki oglu vardir. Sanadruk, bu iki genci Papert Kalesi`nin zindanina hapseder. Esir düsen bu iki erkek kardes, Simpatuhi ve Simpada-nus adinda kahraman iki kiz kardes tarafindan kurtarilir. Bu sirada büyük kardes, küçüge zulmederek kalede e-sir olarak kalmasini saglar. Bu olay krali kizdirir ve kizlari kahraman olan kardesi Ardases`i tahta çikarir.
Tarihten bir örnek daha: Ermeni Kraliçe Paransem, ki Ardakerk Kalesi`nin de komutani idi düsman ordulari ile çarpisir ve bu bir kahramanlik örnegidir. Düsmani yenerek esir düsen Ermeni kralini da kurtarir. Bir baska örnegi de Kral Levon`un yasadigi kalenin alinmak istenmesi sonucu gelisen olaylarda görürüz. Kale, anne ve es konumunda olan Prenses Riba`ya birakilmistir. Hetumyan ailesinden gelen bu kadin, kalenin savunmasini üstlenir ve sülâlenin idame edebilmesi için torunlari da dahil olmak üzere tüm aile fertlerini kendi ait oldugu ailenin kültürüne uygun yetistirir. Amca oglu Hetum`un basa gelmesine kadar, kalenin savunma ve yönetimini elinde tutar.
Bu örnekleri çogaltarak anlatmak mümkündür.
2) Cephede: Bir esten, bir anneden her zaman yumusak kalp ve sefkat beklenir. Tarihte ise kadinlarin zaman zaman silahlanip, cephelerde sergiledikleri sertlikler de anlatilir. 401`de Ardases`in oglunun topraklarina giren Pers Krali Güros, Kral Dikran`i ordulari ile beraber götürür. Kral Dikran bu kahramanliklara sahit olmasi için esini de cepheye getirmistir. Cephede silahlarin askerlere dagitilmasi ve nöbetlerde gözcülük görevini yapabilmek için bu kadin bilfiil savasa katilir. Kral Güros tarafindan büyük bir hayranlikla izlenen bu kadin, kral tarafindan gönderilen hediye ve mücevherlerin büyük bir kismina sahip olur.
Alan kavmi ile evliliklerle dünürlük bagi olan Ermenilerin kraliyet ailelerinde birçok Alan asilli gelin görülür. Bunlarin en ünlüsü Prens Va-raz Drtad`in kizi Sahantuht`dur. Kralin kizkardesinin ailesine gelin gidecektir. Sehre varabilmek için beraberindeki atli süvarilerle yola çikmistir. Issiz bir dagi asmaya çalisirlarken, Is-mailogullari`nin saldirisina ugrar. Gelini kaçirmak isteyen bu süvariler karsisinda gelinin beraberindekiler büyük bozguna ugrarlar. At üstündeki kiz atiyla beraber bir uçurumdan kendini birakir. Mucizevi bir sekilde ati ve kendisi kurtulur. Onu kurtaranlara olan minnet duygusu ile fakirlere yardim edip ölene kadar orda yasar ve adina Datev Kilisesi kurulmasi için yardimda bulunur.
3) Vahsi hayvanlara karsi: Kode Köyü`nde Sarkis adli bir bagci ile karisi ve çocugu yasar. Adam kaleye yakin bir yerde tarlalarda ekin ile ilgilenirken, karisi da bagda çalisir. Henüz çok küçük olan çocuk, evin kapisini açarak disari çikar. Bu esnada kurt, çocugu boynundan yakalar. Çocugun sesine kosan cesur kadin, kurdun iki kulagini çeker ve üçü bir arada yerde yuvarlanir. Mücadeleyi kazanan kadin, iki komsusunun yardimi ile kurdu elleriyle bogar.
Ermeni Kadinlar ve Sosyal Yasam
Ermeni kadini için baska bir sayfa açilir. Çünkü kadinin sosyal yasamdaki aktif rolü onun ne kadar kültürlü ve iradesinin saglam oldugunu gösterir. Bu rol, ona bahsedilen kadin haklari ile hangi sülâleye ait oldugunun göstergesidir.
Hiristiyanlik öncesi az rastlanan bir duyarlilikla bireysel faaliyetlerinde ünlü olan kadinlar, daha sonra tarih sayfalarina altin harflerle geçeceklerdir
l) Çok tanrili inançlarin oldugu tarih dilimlerinde Ermeniler, o devirde de kadina deger vererek mitolojik tanrilarini kadinlardan seçer ve onlari sembolize eden tanriçalara inanirlar. Bu Urartu devrine kadar sürer. O tarihlerde en ünlü tanriça "Ana-hit"tir. Bir sefkat ve hayirseverlik timsali tanriçaya, "Nane" ve "Astgik" adlarinda iki tanriça daha katilir. Ana-hit ise kraliçe tanriça olarak ünlenir. Pers Krali II. Güros, geçtigi Ermeni yerlesim yerlerinde hiç erkek, kadin ve çocuk göremez. Bu sirada halk, iki ülke (Persler ve Ermeniler) arasinda imzalanan barisi, kral maiyeti ve asillerle birlikte büyük bir ihtisamla kutlamaktadir. O devre göre bu demokratik bir hareket olup, sosyal yasamlarinda ne kadar büyük bir medeni cesarete sahip olduklarinin göstergesidir.
2) Daha çok, asiller sinifinda gördügümüz genç kizlik, evlilik ve sonrasi, kadinlarin sosyal yasamlari ve medeni cesaretlerinden bahsedilir. O kizlar ki, genç kizliklari evin disinda
sosyal faaliyetlerle geçerken, evlendikten sonra sarayin sartlarina uyum göstermeleri ve çocuk yetistir medeki hünerleri anlatilir.
Ermeniler arasinda Hiristiyanlik bir gizlilik içinde yayilirken, resmî dinin, o günün krali Dirtat tarafindan kabul edilmesi çok güç sartlarda gerçeklesir. Fakat burada unutulmamasi gereken, kiz kardesi Hosrouituht ve esi Ashen`in krala bu yönde telkinlerde bulunmasi ve resmî dinin kabulünün kolaylastirilmasidir.
3) Kadinlarin evden disari çiktiklari zaman hangi araçlara bindiklerini de anlatmak isteriz.
ibadete veya daha uzak ziyaretlere gittikleri zaman yürüyerek gitmezler, bu ziyaretlerde üç ayri araç kullandiklarini görüyoruz:
Çok yakin yerlere giderken hizmetçileri ile birlikte tahtirevana binerler, ki bu tahtirevanlar genelde altin veya altin kaplama olur. Ikincisi ise katirlarin çektigi arabalardir. Genelde süslü perdelerle bezenmis olan arabalar, yabanci ve merakli gözlerden onlari korur. Üçüncüsü ise erkek ve kadinin ayri ayri ata binmeleridir.
Halk kadinlarinin ise ne tahtirevanlari ve ne de arabalari vardir. Yalniz yüreyerek gidebileceklerini bilirlerdi.
Evden disari çikan kadinlar degerli taslarla bezenmis baslik ve yüz örtüsü kullanirlardi. Asillerin gözlerine kadar inen ve incilerle bezenmis bu yüz örtüsü (peçe), halk arasinda yasmak ile yer degistirir. Sosyal faaliyetleri esnasinda kullandiklari bu yüz örtüleri onlarin hangi yöreye ve hangi aileye mensup oldugunu gösterir.
4) Bir baska gelenek de her siniftan kadinin sosyal yasaminda dost ve akrabalarina kabul sofralari hazirlamasi idi. Hellen ve Pers gibi birçok milletin kadinlari, kadin kadina olan eglencelere fazla itibar etmezken, Ermeni kadinlari 4- yüzyilin tarih kayitlarindan anladigimiz kadari ile büyük ziyafetler düzenler, yiyip içer ve eglenirlerdi.
5) Yüksek egitim görmüs Ermeni kadinin hakkinda konusulurken mutlaka bir unvan kullanmasi sartti. Bu sifatlar, halktan evli ve bekar kadinlar için kullanilandan farklidir.
a) Önce kral esinden baslarsak,kralin unvani gibi unvan alip, kral esi denir. Kraliçe, ece, prenses adi kullanilacaksa hanimefendi eki kullanilir. Hatta sülâle adi kullanilacaksa hangi aileden geldigi ve onlarin kadini oldugu vurgulanir.
b) Ortaçag Ermenileri diger unvanlarin yanisira sikça kraliçe unvanini kullanir. Prensesler ise, hanimefendi unvanini kullanirlar. Bir diger unvan ise komsu kültürlerin etkisiyle kullanilan hanimlar hanimi unvanidir. Bu unvani evlendikten sonra kullanirlar.Biraz daha güneye inersek, Avrupalilarla olan iliskileri nedeniyle yeni unvanlarin yaninda kraliçe ve hanimefendi unvanlarinin da kullanilmaya devam ettigi görülür.
6) Ermeni kadinin sözlü iletisimi disinda bir de yazili ve sanatsal iletisim mahareti vardir. Millî gelenek ve göreneklerin özüne uygun mektuplar yazar, yazitlar ve pek çok kalici hayir isleri yapar, cemiyetler kurarlar. Hattâ birçok asil kadinin esleri ile birlik te heykelleri yapilirken, diger Dogulu kadinlar yüzlerini peçe ile gizlerlerdi. Paralarin yüzlerinde de kral vekraliçenin resimleri beraber görülür.Kadinlarin sosyal yasamlarindaki girisimcilik hikâyelerini anlatirken, bu girisimlerin nasil bir zaferle de sonuçlandigina deginmek isteriz.
Pek çok savasa esleri, komutanlar ve krallar ile katilan Ermeni kadinlari savasin zaferle neticelenmesinde en büyük rolü oynarlar.
Kadinlarin faaliyetleri bu kadarla da kalmaz. Bütün zerafet ve ciddiyetleri ile üstlendikleri sorumluluklari sosyal, siyasal ortamlarda ve günlük hayatta sergilerler. Kadinin sosyalligi burada da bitmez. Bu kez asillerin esleri, geldikleri ülkelerin ve yasadiklari ülkelerin kültür senteziyle de aktif rol oynarlar. Halk sairlerinden, saz ustalarindan ve ulusal asiklardan da etkilenerek adlarina yeni siirler, methiyeler ve güfteler yapilir. Amaçlari halkin destegini kazanarak, kraliyet tahti gibi halkin gönlünde de taht kurmaktir. Hiristiyanligin kabulünden sonra bu kez kadinlar ruhani hayata da el atarlar. Birçok manastirda, rahibe ve bas rahibe olarak hizmet görürler. Böylece 18. yüzyilda artik manastir ve kiliseler hizmet veren kadinlarla dolar. Bütün tartisma ve itirazlara ragmen yasadiklari kutsal yerleri daha temiz ve düzenli, disiplinli bir hale getirmeyi basarirlar. Manastirda yasayan rahiplerin masraflarini üstlenerek hayirseverlik örnegi gösterirler.
Çeviren : Vartanus A. Çerme
Kaynak : Hayuhin H. Vartan Hasuni Venedik 1936
Tarih ve Toplum Mart 2000