Anonim : Üsküdarda Günbatımı
23 Nisan 2024 - Հակական տոմար - Տարի : 4516 / Ամիս : Ահեկան / Օր : Ծմակ / Ժամ : Արփող

Anonim : Üsküdarda Günbatımı

Anonim

Anonim Tüm yazılarını göster..

12 Kasım 2011  

Üsküdarda Günbatımı

Resim dilinde “Pentimento”, eski bir tablonun zamanla dökülen boyalari arasindan belirginlesip, eski resim ile yeni resmin birbirine karismasiyla olusan görüntüyü ifade eder. Istanbul’u bir tablo olarak düsünürsek, yedi tepesinde yetmis kültürün birlikte yasadigi bu kentteki Ermeni geçmisi, bugün karsimizda bulunan bu tablonun yer-yer çatlayip dökülmüs boyalari arasindan gözümüze çarpan bir pentimento olusturmaktadir.

Yüzyillardir birlikte yasadigimiz farkli kültürlerin bu kentin tarihine katmis oldugu arti degerler ise günümüzde Istanbul’u dünyanin sayili kültür baskentlerinden biri haline getirmistir. XVIII. ve XIX. Yüzyillarda Istanbul Ermeni yasaminda önemli bir kültür merkezi haline gelen Üsküdar da, 1617 yilinda insa edilen ilk Ermeni kilisesi ardindan 1838 yilinda Istanbul’un ilk Ermeni okullarindan Cemaran kuruldu. Manastirin yanindan Ermeni mezarligina kadar uzanan büyük üzüm bagi ise, “Vank bagi” yani Manastir bagi olarak aniliyor ve bu dönemde burasi bir Ermeni Mahallesi olarak biliniyordu. Bölgedeki ikinci kilise ise 1685’li yillarda Balatli rahip Abraham tarafindan insa ettirildi. Patrik Krikor Basmaciyan döneminde ise semte iki tane çesme yaptirildi. Bati Ermeni edebiyatinin Üsküdar’da yetistirdigi isimler arasinda, siirleri birçok yabanci dile çevrilmis Istanbullu Ermeni sairlerden Bedros Turyan’in yani sira, kadin yazarlardan Zabel Esayan’in Istanbul’la ilgili öyküleri, yazarin romantik bir üslupla kaleme aldigi, geçmisten günümüze uzanan çok kültürlü bir Istanbul görünümü canlandirir.

Esayan, Paris Sorbonne Üniversitesinde egitim gördügü yillarda kaleme alarak özlemini gidermeye çalistigi Üsküdar’i, ‘Silahtar bahçeleri’ adli eserinde söyle tasvir ediyor. “Bahar sabahlarini animsiyorum Silahtar bahçelerinin; üzüm baglarini ve adeta bir mesaleye dönüsmüs gül bahçelerini. O güller ki, rengarenk görümleri ve mis gibi kokulariyla doldururdu evleri ve beyaz badanali odalari. Çocuklarin ellerinde, her yerde ve taç yapraklari, yagmur gibi yagardi her yere ve her seyin üzerine...Üzüm baglarinin ötesinde ise Türk köyleri yer alirdi muhtesem camileri ve göge yükselen bembeyaz minarelerine eslik eden servi agaçlariyla. Bogaz, masmavi isildayan bir kordela gibi görünürdü uzaktan ve ardinda Istanbul silueti; sabahlari pespembe, ögleyin altin sarisi ve aksamlari ise mavimsi bir gizem içinde isildayan rengarenk bir rüyalar diyari gibi...” Esayan, yaraticiliginin olgunluk dönemine eristigini kanitlayan, Paris’te kaleme aldigi “Sgüdari Verçaluysneri” Üsküdar’da Günbatimlari adli eserinin yani sira, diger romanlarindan birçogunu da Türk kadini na ithaf etti. Bunlar arasinda “Meliha Nuri Hanim” en göze çarpan eseriydi. Yazar 1918 ‘de Ortadogu’ya sürülmüs yetimlerin toplanmasini organize etti. O yillarda yayinladigi “Son Kadeh” ve “Sürülmüs Ruhum” adli romanlariyla siyasi ve sosyal haksizliklari protesto etti. Bati Ermeni edebiyatinin yetistirdigi Üsküdarli yazar, 1943 yilinda ise Ermenistan’in baskenti Yerevan’da Üsküdar özlemiyle yasama veda etti.

ARMAN TAYRAN

+