12 Kasım 2011
Istanbul`un kurulusuyla ilgili ünlü efsane, efsane dilinin ulasabilecegi kesinlikle, Kadiköy`ün Istanbul`dan daha eski oldugunu bize anlatiyor. Yeni koloni kurmak üzere yola çikan Byzas`a "kendi sehrini körler sehri karsisina kuracagini " kahinler söylemis. Sarayburnu`na gelen Byzas, karsi kiyida Halkedon`u görünce, kendi durdugu nokta varken orada sehir kuranlarin ancak kör olabilecegini düsünüyor ve gelmesi gereken yere geldigine karar veriyor.
Bu ayni zamanda hakkinda bildigimiz en eski hikaye oldugu için, Kadiköy`ü anlatmaya bununla baslamak mantiga uygun. Ama bununla baslayinca, Kadiköy hakkinda ilk sözümüz bir "iltifat" olmuyor. Efsaneden tarihe, bunu dengeleyecek bir geçis yapalim.
Kuzeyden, Karadeniz`den dogru sik esen poyraz, Bogaz`in Avrupa yakasinda kendini daha çok hissettirir. Anadolu yakasi ise bu rüzgara karsi dogal bir korunak saglar. Dolayisiyla, bu çevrede kurulacak ilk yerlesimlerin Anadolu kiyisinda karar kilmalari anlasilir bir seydir. Tarihte eskiye dogru gittikçe, teknoloji genel olarak geriler, zayiflar. Byzas zamaninda kullanilan tekneler, Halkedon`a yerlesenlerin o zamanlar kullandigi teknelere göre daha gelismis olmali.
Daha eski de, ne kadar eski ? Bu eskilik, Halkedon adindan çok daha gerilere uzaniyor. M.Ö. 5000- 3000 arasinda, simdi Kadiköy dedigimiz alanin çesitli noktalarinda, örnegin Fikirtepe`de, yerlesimler kuruldugunun kanitlari var. Byzas`in "körler sehri" dedigi yerin adi, yani Halkedon, buraya yerlesenlerin kendi haklarinda baska bir düsünceleri oldugunu gösteriyor, çünkü bu ad "Bakir Diyari" anlamina geliyor. Böylece, bakir çikan yerin adi degisirken, öbür yakada, bakirla hiç ilgisi olmayan bir bölge "Bakirköy" olmus. Fenikeliler`in burada uzunca bir süre kaldiklari biliniyor. Ama genel olarak Helen uygarlik alani içinde kalan bir bölge.
Efsanede veya gerçeklikte, Kadiköy kendinden sonra gelen Istanbul`a karsi hep kaybeden durumunda. Örnegin bir baska efsaneye göre Constantinus yeni Roma`yi burada kurmak üzere ise girisiyor, ama iki kartal gelip insaat malzemesini kaptiklari gibi karsi kiyiya uçuruyorlar. Kadiköy`ün bir sanssizligi var yani.
Gerçeklik de biraz böyle. Istanbul Dogu`nun baskenti olduktan sonra Kadiköy tarafinda çesitli binalar yikilmis, tas ve sütunlari öbür yakadaki binalarda kullanilmis.
Hristiyanlasma tarihinde, Azize Eufemia`nin burada sehit olmasinin öyküsü var. Sonra da önemli kararlarin verildigi Halkedon Sinodu. Türkçe`deki adinin, Fatih`in Istanbul`a Kadi tayin ettigi Hizir Bey`den geldigi söylenir ki, çesitli açiklamalar arasinda bu daha akla yakin.
YELDEGIRMENI VE KADIKÖY
Haydarpasa ve Kadiköy iskeleleri arasinda bir koy vardir. Eskiden burada çalisan sandallar tren yolcularini bu koydan geçirirdi. Simdi motorlu trafik her yere egemen. Bu koy boyunca uzanan kordondan içerisi Yeldegirmeni adiyla bilinir. Yeldegirmeni`nde ibadethane olarak Hemdat Israel Sinagogu vardir. Bu ad, "Israilogullarinin sefkati" anlamina gelir. Sinagog yapilirken Yahudiler`le ayni yerde kilise yapmak isteyen Rumlar arasinda kavga çikmis, Abdülhamit de sinagog yapilmasini emretmis. Buna karsilik Yahudiler, Arapça`daki "hamd" ile ayni Semitik kökenden gelen "hemdat" adini vererek ona tesekkürlerini dile getirdiler.
Rumlar da ancak 1918`de, bir okul binasi yapip eski okul binasini Aya Yorgi (Ayios Yeoryios) Kilisesi haline getirdiler.
Kadiköy`e geldigimizde, rihtimda simdi konservatuvar olan binayi görüyoruz. Burasi baslangiçta, Celal Esat Arseven tarafindan, Kadiköy Hal Binasi olarak yapilmsti. Bunlar hep, kiyaslanamayacak kadar küçük olan ve böylesine büyüyecegi hayal edilemeyen bir sehir için düsünülmüs seyler. Zamanla halin burada bulunmasi bir felaket haline geldi ve bugünkü düzene geçildi. Ama konservatuvara kavustugu için sevinen müzik ögretmen ve ögrencilerinin, çevrelerindeki kamyonlu pazarin patirtisi arasinda, "mi"yi "si"den nasil ayirdiklarini düsünemiyorum.
Kadiköy`deki eski vapur iskelesinin mimari bilinmez. Bütün bu eski iskeleler gibi sevimli bir binadir. Karsidaki belediye binasi da bu yüzyil basindan kalmadir. Iskelenin yakinindaki bir baska anitsal bina da 3. Mustafa` nin yaptirdigi Iskele Camii` dir. Simdi Kadiköy Müftülügü` nün yaninda bulunan bu camii, 18. yüzyil sonunda Kadiköy` ün sarayin ilgisini çekecek kadar gelistigini kanitliyor.
Buralardan girilen Kadiköy Çarsisi Istanbul`un renkli çarsilarindandir, sundugu mallarin niteligi de hayli yüksektir. Muvakkithane Caddesi üstünde geleneksel sekerci Haci Bekir`in bir subesi hala faaldir. Karsisinda gene bir zamanlarin ünlüsü Baylan pastanesinin bir subesi vardir. o siranin sonundaki sekerci dükkaninin kurucusu ise besteci sekerci Cemil Bey`dir. Bu dükkan da yakinlarda kapandi. Muvakkithane ve Yasa caddeleri birer meydana varir; bunlarin birinde Ermeni Surp Takavor, öbüründe Rum Ayia Eufemia kiliseleri vardir. Istanbul`da özellikle gida alaninda temiz isleriyle taninan Bulgarlar`in açrsi içinde firinlari hala çalismaktadir. (pogaça, açma vb.) ; ayrica Moda Caddesi` nde sarküterileri vardir.
Çarsi içindeki Fehmi Lokantasi da sundugu olaganüstü bol çesidiyle, ama özellikle geleneksel yemekleriyle, hatirlanmaya ve gidilmeye deger.
Kadiköy`den Mühürdar` a dogru giderken artik kullanilmayan bir Italyan Katolik kilisesini görebilirsiniz.