Anonim : Vartavar
20 Nisan 2024 - Հակական տոմար - Տարի : 4516 / Ամիս : Ահեկան / Օր : Արագած / Ժամ : Հուրփեայլեալ

Anonim : Vartavar

Anonim

Anonim Tüm yazılarını göster..

06 Kasım 2011  

Vartavar

Vartavar bayramı ya da yortusu Ermenilerin binlerce yıldan beri kutladıkarı efsaneye göre Tufanla ilgili bir bayramdır. Eskiden beri bu gün tüm ibadethaneler renk renk çiçekler güllerle bezenip donatıldığından Vartavar ( vart = Ermenice de gül ) denilmiştir..

Tufandan kendisini ve ailesini kurtaran Tanrıya şükranlarını sunmak üzere Nuh un kurban kesip güvercin uçurduğu günün her yıldönümünde Ermeniler de yağmuru anımsamak için birbirinin üzerine su atarak ıslatırlar dahasi ( eğer varsa ) birbirlerini göl veya akarsulara iterlerdi. . İnsanların birbirini ıslatması dışında Vartavar günü güvercin uçurmak adak adamak kurban kesmek gibi gelenekler dışında büyük şenlikler tertiplenirdi. Bu arada bir parantez acip hristiyanlik öncesi Ermeni Bayram ve kutlamalarında yeni dinin kabulu ile halkın alışkanlığı gözönüne alınarak hristiyan bayram veya yortularının denk getirildiğini belirtmek gerekir. Böylece putperest dönemin en önemli günü olan Navasard - Yilbaşı hristiyanlığın kabul edilmesinden sonra Asvatzatsin = Aziz Meryem Ana nın göğe alınışı ( vefatından üç dört gün sonra yani Verapokhum ile çakıştırılmış ve her yıl Ağustos ortalarında ( Navasart ayının birinci günü ) yeni yılın şükran duasına çıkan insanlar bu kez ürün olarak üzümü kutsayıp kiliselerde dua etmeyi adet etmişlerdir.

Buna koşut olarak Nevruz da Dearintarac ya da halk ağzıyla söylendiği haliyle Dirindez veya Terintas ile eşleşmiş ve ateşe tapmaya da kutsal ışık alev geleneği hristyanlıga girmiştir.

Vartavar ise Ermeni ulusuna Hristyanlığı kabul ettirip devlet dini olmasını gerçekleştiren Aziz Grigor Lusavoric ( aydinlatıcı ) in Aziz Karabet in mezarını Kayseri den Mus’a nakletmesiyle Aziz Karabet yortusuyla birleştirilip kutlanmaya başlamıştır.

Tüm bu hristiyanlaşma çabaları eski ermeni gelenek ve göreneklerini tümüyle yok etmeye yetmemiş. Günümüzde gençler birbirine su serpip ıslatmayı bazı yerlerde güvercin uçurmayı sürdürüyor açık alanlarda yaktıkları ateşin üzerinden atlıyorlar. Yaşlı insanlar ise akşam duasından sonra kilise kandilinden yaktıkları mumu söndürmeden evlerine götüruyor `kutsal ateşi` ocaklarına taşıyorlar. Yine hristiyanlık öncesi gelenegi ile ayin icra eden din görevlisi dört yönu tek tek kutsayıp şukranını sunuyor bolluk ve bereket sulh ve sıhhat gibi iyilikler diliyor.

Vartavar günü kırsal kesımlerde insanların birbirini göl ya da akarsulara iterek ıslatması olağan karşılanır. Islananların da bunu bir başkasına terkarlamasıyla dağı taşi inleten kahkaha ve çığlıklarla sürüp giderdi. Akarsuyu veya gölü bulunmayan yörelerdeyse çocuklar fiskeye denen oyuncaklara su doldurup birbirini ıslatarak oyunlarını sürdürürlerdi. Islanmaktan korkup da evlerine kapanan yaşlılar ise “Dışarıya çık seneye Vartavar’a kim öle kim kala” diye çağırır maşrapalara doldurdukları sularla ıslatır oyuna katılmaya zorlarlardı.

Vartavar da at yarışları cirit veya değneklerle oynanan oyunlar tertiplenir yenilenler ıslatılarak oyun dışı bırakılırdı. Güreş tutulur galiplere güllereden örülmuş taçlar takılırdı. Gelin ve kızların danslarıyla sürdürülen şenlikler manda güreşiyle bir kat daha renklenirdi.

Vartavar da adanan kurbanların kuraklığı salgın hastalıkları kıtlığı ve çekirge sürülerini önleyeceğine inanılır din görevlisi ile birlikte hep bir ağizdan “Tanrım bizleri Vartavar in tipi ve dolusundan Terintas in ısı ve ateşinden koru” diye yakarırlardı.

Astvatsatsin`den önce üzüm yenmediği gibi Vartavar dan önce de elma yenmezdi. Bazi yörelerdeyse Paskalya da armağan edilmesi gibi Vartavar da ince dallara geçirilmiş çiçek ve elmalar armağan edildiği bilinmektedir.

Vartavar Muş yakınlarındaki Surp Karabet ( Aziz Karapet ya da halkın verdiği adla Çangi ) manastırına adağa gidenlerin , dönüşte dost ve yakınlarına ilaç niyetine Surp Karabet helvası ( Kudret helvası diye bilinen ve Gazpen-Manana adları verilen , yaprak veya çimlere gökten çiy gibi yağan tatlı bir besin ) ile sakız armağan etmeleri geleneği vardı. Bu manastır Gusan veya Aşuğ’ lara ( Halk Ozanı ) feyiz vermesiyle , onların meth-ü senasıyla meşhurdu. Ancak sazların ozanların piri olduğu farzedilen Surp Karabet’e adadıktan sonra bu insanlar Aşuğ ya da Gusan olmaya hak kazanırlar, köylerden kentlere dolaşırlar , kah neşeli , kah düşündüren manilerle dinleyenlerin yüreklerini hoplatırlardı.

Vartavat Kığı’da da büyük bir coşkuyla kutlanırdı. Bu kentin batısında , Dersim yakınlarında sivri , çift zirveli Surp Luys ( Kutsal Işık ) dağı yükselir.Bu yöre halkının dağa saygısı o kadar büyüktür ki en yemini ‘ Surp Luys ‘ un zirvesi üzerine ederler, bu dağda , adak günlerinde doğanların Tanrı vergisi kabiliyetler taşıdığına inanirlar ve onları Varteres ( Gül Yüzlü ) adıyla vaftiz ederlerdi.

Surp Luys dağı ziyareti ise başlı başına bir törendi. Insanlar günler öncesinde adak hazırlıklarına başlarlardı. Temizlik yaparlar , bayramlık giysi ve çamaşırları ortaya çıkarır, katı yiyecekler ve lavaş ( tandırda pişirilen yufka ekmeği ) hazırlar , yoksullara yiyecek ve giyecek armağan ederlerdi. Dargın veya küskünler barışmadıkça adağın kabul edilmeyeceğine inanırlardı. Pazar günü , güneşin doğuşundan çok önce yayan yola çıkılır , kadın ve kızlar çoğu kez yalınayak yürürdü. Tanyeri ağarmadan Soğukpınara ( Pağakhpür ) varılıp kahvaltı hazırlanırdı. Pınara ilk ulaşanın diğerlerini ıslatma hakkı doğardı. Daha sonra , söğütlerle kaplı zirveye bir saate ulaşırlar , ağaçların kutsallığına ınandıklarından onların bir tek dalına bile zarar vermekten kaçınırlardı.

Zirveye varanlar , din ve dil farkı gözetmeden secee eder , toprağa yüz sürüp taşları öperlerdi. Dağ öylesine yüksek ve çevreye hakimdi ki 360 köyü ile tüm Kığı gözler önüne serilir hatta dürbünle bakıldığında Palu bile görünürdü.

Surp Luys dağının yamaçlarındaki kayalıklarda ise bazıları yüzlerce insan barındırabilecek büyüklükte mağaralar vardı. Bu mağaralardan birinde din görevlisinin kutsadığı tuzu adaklık hayvanlara yedirilerdi. Ancak bu ayinden sonra kurbanlar kesilebilirdi.

+