Anonim : Osmanlı Döneminde Van Gölü`nde Nakliye ve Ulaşım
19 Kasım 2024 - Հակական տոմար - Տարի : 4517 / Ամիս : Տրե / Օր : Անահիտ / Ժամ : Լուսափայլ

Anonim : Osmanlı Döneminde Van Gölü`nde Nakliye ve Ulaşım

Anonim

Anonim Tüm yazılarını göster..

20 Temmuz 2017  

Osmanlı Döneminde Van Gölü`nde Nakliye ve Ulaşım

Ortalama 2.000-2.400 m. yüksekliğindeki dağlarla kaplı olan Van bölgesinde, Doğu Anadolu bölgesinin hemen her tarafında olduğu gibi karasal iklim hakimdir. Deniz yüzeyinden 1.646 m. yükseklikteki Van Gölü bu karasal iklimi önemli ölçüde yumuşatmaktadır. Bu durum göl çevresine daha ılıman bir iklim sağlamaktadır. Ayrıca Van Gölü'ne boşalan akarsuların (Zeylan, Deliçay, Bendimahi, Karasu, Hoşap, Arpit, Hacıdili) getirdiği alüvyonların birikimi ile oldukça verimli küçük kıyı ovaları oluşmuştur. Bu nedenle tarih öncesi çağlardan beri, yerleşim merkezleri bu kıyı ovalarında kurulup gelişmiştir, Bunların en önemlileri Van, Gürpınar, Yeşilsu, Muradiye, Erciş, Adilcevaz ve Ahlat'tır. Urartu Krallığı döneminde de kıyı ovalarının oldukça yoğun bir yerleşim alanı olduğu görülmektedir.

Van Ovası'nda. Urartu Krallığı'nın, Van Kalesi (Tuşba) ve Toprakkale (Rusahinili) gibi iki önemli merkezi bulunmaktadır. Ayrıca Yeşilsu Ovası'nda Amik, Muradiye Ovası'nda Körzüt ve Gürpınar Ovası'nda da Çavuştepe (Sarduruhinili) Kalesi ve yerleşim merkezi kurulmuştur.

Van Gölü'nün kıyı ovaları boyunca uzanan bu önemli yerleşim merkezi arasındaki ulaşım Urartular döneminden itibaren, doğal yapıya uygun biçimde geliştirilen karayolu ile sağlanmıştır. Ancak bu yerleşim yerleri arasındaki engebeli arazi ulaşımı etkilemekte ve ulaşım güçlüğü yanında zaman kaybı, bazı tehlikeli durumlar ve özellikle kış mevsimlerinde yolların en az dört ay karla kaplı olması, Van Gölü üzerinden ulaşım yapılmasını zorunlu kılmıştır. Ancak Urartu belgelerinde, göl üzerindeki ulaşımdan söz edilmediği gibi, Urartu resim sanatında da göl üzerinde ulaşım yapıldığını gösteren bir sahneye rastlarırnamıştır. Buna karşılık döneminin Asur kabartmalarında deniz üzerinde sal ve kayıklarla ulaşım yapıldığını gösteren birçok sahne mevcuttur. Osmanlı döneminde de Van Gölü'nde yapılan ulaşım önemini korumuştur. Kanuni Sultan Süleyman döneminde, Osmanlı-İran savaşları sırasında, Van Gölü'nde büyük gemilerin yapıldığı ve Van-Tatvan arasındaki eski Urartu limanlarının yoğun olarak kullanıldığı yazılı belgelerden anlaşılmaktadır. Geç dönem Osmanlı belgelerinde, özellikle yolların karla kaplı olduğu kış mevsiminde ulaşırnın tümüyle gölden yapıldığı bilinmektedir.

Van ve çevresi Osmanlı hakimiyetine girdikten sonra, Van Gölü çevresinde bulunan yerleşim yerleriyle ulaşım ve nakliye işleri, çoğunlukla göl üzerinden yapılmıştır. IS. yüzyılda Erciş'in suların altında kalmasından önce, Erciş'le ulaşırnın büyük bir bölümü Van Gölü'nden yapılırmış. Erciş'in sular altında kalmasından hemen sonra, dönemin Van valisi Ali Bey, Van-Yeni Erciş arasında S3 km. uzunluğunda bir yol yaptırma zorunluluğunda kalmıştır.

Evliya Çelebi Seyahatnamesi'nde, Van Gölü'nün çevresinde dokuz adet kalenin olduğunu, gölde çalışan elli adet yelkenli geminin kaleye ve göldeki adalara insan ve tüccarların mallarını taşıdığını belirtir." Rusların Van'ı işgalleri sırasında Van Gölü'nün doğusunda, Muradiye'nin 14 km. güneyinde bulunan Kürzot Köyü'nde, Ruslar tarafından çıkarılan mazot, gölde ulaşım yapan gemiler ve balıkçı teknelerinde kullanılmıştır.

1915 tarihine kadar Van'ın çevresi ve Anadolu ile ulaşırnın üç yoldan yapıldığı görülmektedir.
Birincisi: Van Gölü'nün kuzevinden geçen Bendi Mahi Köprüsü - Erciş - Ahlat - Bitlis Karayolu (bozuk araba yolu).
İkincisi: Van Gölü'nün güneyinden geçen Edremit-Gevaş-Bitlis Karayolu (mekkare yolu).
Üçüncüsü: Van- Tatvan arası göl üzerinden ulaşım idi.

Van Gölü'nde 19. yüzyıl başlarında, her birisi ortalama 20-30 kişi alan 70 kadar gemi olduğu belirtimektedir. Bu gemiler, Van'ın İskele Köyü, Erciş, Adileevaz. Ahlat, Tatvan, Reşadiye ve Gevaş iskelelerine dağılmış durumda idiler. Devamlı olarak çalışan bu gemilerin hepsi de Ermenilere aitti ve Ermeniler tarafından kullanılmaktaydı.

Bu üç yoldan en önemlisi, Van Gölü'ndeki ulaşım yolu idi. Çünkü yerleşim yerlerinin engebeli arazide oluşu, ulaşım güçlüğü ve diğer coğrafi şartlar ile bazı tehlikeli durumlar ve özellikler, bu yolun önemini Osmanlı döneminde de arttırmıştır.

Van Gölü'nde Akdamar [Ahtamar], Çarpanak, Ağadır (Gadır) ve Kum adlarında dört ada vardır. Bu adalardan Kum Adası hariç diğer üç adada Ermeni manasnrı vardı. Akdamar [Ahtarnar] adası'nda Ermeni Katalikosluğu bulunuyordu. Bu adalara ulaşım da belirtilen gemilerle sağlanmakta idi.

Van Gölü, Van beylerbeyi hası olarak tahsis edildiğinden, gölde çalışan gemilerden onda bir gümrük vergisi alındığı, ayrıca Van defterdarlığı tarafından iltizam suretiyle işletime verilen balık tutma işi bir ağa tarafından organize edilerek, balıkların tuzlarıdıktan sonra develerle İran, Azerbaycan, Nahcivan'a satmak için Ermeniler tarafından götürüldüğü belirtimektedir. 16. yüzyıl sonlarında Gölü'nde işletilen gemilerden alınan ondalık gümrük vergisi ile belirli mevsimde yapılan balık satışından gelirler devletin hazinesine akrarılırdı.

19. yüzyıl başlarına kadar Van Gölü'nde çalıştırılan bu gemiler yelkenli gemilerdir. Ancak bu tarihten itibaren Van Valiliği ile Divan-ı Hümayun arasında yapılan yazışmalar incelendiğinde, gölde bir tersane kurulması ve gazla çalışan gemiler satın alınması hususunda çalışmalar yapıldığı görülmektedir.

Bu konuda yapılan çalışmaların seyri şöyledir:
Babu Ali Hazine Evrakı
İradar-ı Seniyeye Mahsus Melfufat cetvelidir.

Yukarıda belirtilen cetvelden anlaşılacağı üzere, Van Gölü'nde gemi çalıştırılması hususunda bazı teşebbüslerde bulunulmuştur. Nitekim 13 Mayıs 1887 tarih ve 1048 sayılı yazı ile Dahiliye Nezareti, sadrazamlık makamına yaptığı müracaatta, gemi işletme durumuna uygun olan Van Gölü'nde. imtiyazı hazineye ait olmak üzere vapur işletilmesinin başlatılması uygun olacağı, gölde vapur işletildiği takdirde, emniyet ve asayişi sağlanacağı, ticaret ve ziraat faaliyetlerinin düzenli olarak yapılacağı, haftalarca Tatvan'da bekletilen posta ve ticaret eşyasının taşınmasındaki problemin ortadan kalkacağı belirtilmiştir.

Vapur işletmesi kurulması amacıyla, Bahriye Nezareti tarafından inceleme yapmak üzere görevlendirilen Yüzbaşı Halid Efendi'nin retkiki sonucu hazırladığı raporda, gölde vapur işletilmesi halinde senede beş yüz bin kuruş gelirin hazineye aktarılacağını, eşya ve insan taşımasında kolaylık sağlanacağını belirtmiş ve bu amaçla 15 mil süratte gaz ile çalışan vapurun İstanbul'dan naklini veya Amerika'da vapur imal eden fabrikadan satın alınarak işletme hizmetine sokulmasını teklif etmiştir. Ayrıca Van'daki Amerikalı müessese müdürü vasıtasıyla belirtilen evsafta bir vapur satın alınabileceğini, bunun için üç yüz liranın, toplanan vergiden harcanması husu sunda yetki verilmesi istenmiştir.

Van valiliği de, başvekalete yaptığı müracaatında, Van Gölü'nde küçük bir vapurun işletilmek üzere mümkünse İstanbul'dan gönderilmesini, bu durum uygun olmadığı takdirde, Amerika'da gemi imal eden fabrikadan satın alınmasının uygun olacağını, bu amaçla toplanan vergilerden üç yüz liranın sarfı için telgraflı yetki verilmesini talep etmiştir. Geminin Amerika'dan satın alınarak getirilme işlemini, Van'daki Amerikalı müessese müdürünün deruhte edeceğini belirterek, müdürün bu işi yapmakta hevesli olduğunu, çünkü Osmanlı hükümetine hoş görünmek istediğini izah etrniştir.

Osmanlı hükümeti, devlet hesabına Van Gölü'nde gemicilik faaliyeti başlatmak ve vapur-şilep imal etmek üzere, ufak bir tersane inşaatına başlamak isterken, Van Gölü çevresinde bulunan, kömür ve demir yataklarını işletmek, göl çevresinde bulunan vilayet ile kazaların ulaşım, ticaret ve güvenlik hizmetlerinin yürütülmesini amaçlamaktı. Bu amaçla ehil ve muktedir bir maden rnühendisi ile Ereğli madenlerinde çalışan sanat erbabının Devlet-i Aliye tarafından, Bahriye Nezareti, Orman-Maden ve Ziraat Nezareti'nden görevlendirilmesi istenmiştir. Bu görevliler belirtilen maden rezervini inceleyerek sonucun bildirilmesini ve giderlerin devletçe karşılanması hususlarını ilgili nezaretlere (bakanlıklara) tebliğ etmiştir.

Yıldız Sarayı Hümayunu Baş Kitabet Dairesi tarafından, belirtilen amaçlar için yapılması ve işletilmesi istenen vapurların Bahriye Nezareti'nden 1898 ilkbaharına yetiştirilmesi fermanla istenmiştir.ll Bu çalışmalar devam ederken Van'da ikamet eden Avadis Terzibaşıyan Efendi, Van Valiliği'ne müracat ederek Van Gölü'nde gemi işletmek için imtiyaz verilmesini isteyip, Rusya'dan bu amaçla vapurun alet ve teçhizatı getirmek istediğini belirtmiş, getireceği malzemenin gümrük resminden muaf tutulmasını talep etmiştir. Van valiliği, bu durumu Dahiliye Nezareti'ne iletmiş, talebin valilikçe olumlu karşılandığını, çünkü hükümetçe gönderilecek bir vapurun yeterli olmayacağını, göl etrafındaki birçok kaza ve köyün ihtiyacını karşılayamayacağını, bu nedenle Avadis Terzibaşyan'a gemi çalıştırma imtiyazının verilmesini, getirilecek gemi malzemesinin gümrük resminden muaf tutulmasını teklif etmiştir.

Dahiliye Nezareti durumu Maliye Nezareti'ne iletmiş ve görüş istemiştir. 20 Temmuz 1884 tarihli yazıya verilen cevapta, Avadis Terzibaşyan'ın getireceği gemi levazımatının gümrükten muaf tutulamayacağı Dahiliye Nezareti'ne bildirilrmştir

Van Gölü'nde gemi çalıştırması için belirtilen işlemlerin yapılması yanında, daha önce gemi çalıştırma imtiyazı olan ve yelkenli gemi çalıştıran Kavvafiyan Abraham ve Artin Sarrafyan, bu çalışmalar üzerine kendisine verilen imtiyazdan dolayı zarar göreceğini belirterek." Ticaret ve Nafıa nezaretlerine müracaat etmiş, bu nezaretler de görüşlerini 16 Eylül 1898 tarihinde Şuray-ı Devlet'e arz etmişlerdir.

Kavvafiyan Abraham ile Artin Sarrafyan'a verilen imtiyazın 22 Şubat 1880 tarihinde imzalandığı ancak imtiyaz sözleşmesinin tasdik edilmediği gerekçesiyle sözleşme şartlarının yerine getirilmediği esas alınarak, verilen imtiyaz 15 Ekim 1896 tarihinde toplanan Şuray-ı Devlet tarafından iptal edilmiştir.

Bu karar üzerine Artin Efendi imtiyaz için sarfettiği doksan beş bin kuruşun, mağdur duruma düşmemesi için kendisine ödenmesi veya imtiyaz şartnamesinin imzalanarak mağduriyetinin giderilmesi talebinde bulunmuştur. Tıcaret ve Nafiya Nezaretleri tarafından ilgilinin dilekçesi tekrar başnesaret makamına sunulmuştur. Dilekçenin Devlet-i Şura'da görüşülmesi sonucu, imtiyaz sözleşmesinin imzalandığı, ancak imtiyazla ilgili şartnamenin kabul edilmeyerek onaylanmadığı belirtilmiştir. Van Gölü'nde İdare-i Mahsusası'nın bir şubesi olmak üzere tersane ihdası ve vapur tesis ile inşaasının devletin yükümlülüğünde olması nedeniyle verilen imtiyazdan doğacak hukuki durumlar dikkate alınarak Artin Efendi'nin imtiyaz için sarfettiği doksan beş bin kuruşun, kırk bin kuruşunun kendisine verilmesini, geriye kalan elli beş bin kuruşun ise bugüne kadar gölde yaptığı çalışmalar gereği, sözleşme bedeline karşılık sayılması, sadrazam tarafından ilgili nezaretlere 18 Temmuz 1901 tarihinde bildirilmiştir.

Artin Efendi'nin verilen ücreti az bulması dolayısıyla yeniden yaptığı müracaat üzerine 16 Mayıs 1901 tarihinde toplanan Meclis-i Ali, Ticaret ve Nafia Nezareti'nden gönderilen tezkereleri tetkik ederek, Van Gölü'nde 40 yıl müddetle vapur işletmek üzere Tebaa-i Devlet-i Aliye'den Kavvafyan Abraham ve Artin Sarrafyan efendilere her ne kadar imtiyaz mukavelesi teati ve imza edilmiş ise de, şartlar ve mahalli durum dikkate alınarak nizamnamesi tasdik edilmemiştir. Bu nedenle Van Gölü'nde idare-i Mahsusa'nın bir şubesi olmak üzere tersane ihdası ve vapur tesis ve inşası kararlaştırmış, 50.000 kuruşun kendisine iadesi ile, imtiyaz fermanı, mukavele ve şartnamelerin iptal edilmek üzere iadesi, paranın verildiğine dair bir evrak imlattırılması istenmiştir.

Artin Efendi'nin müracaatında, imtiyaz ve masraflar karşılığı verilmesi kararlaştırılan 50.000 kuruşun iki yıldan beri verilmediği ve mağdur düştüğü, elindeki işletme imtiyazının iptali nedeniyle bugüne kadar başka bir talepte bulunmadığı belirtilmiş, 95.000 kuruş masrafa karşılık 50.000 kuruşun acilen ödenmesi talep edilrniştir.

Bu çalışmaların sonuçlandırılmaması üzerine Dahiliye Nezareti'ne, Van valiliği tarafından gönderilen bir yazıda, vaktiyle Bahriye Nezareti'nce Van Gölü'nde inceleme ile görevlendirilen Yüzbaşı Selahaddin Bey'in verdiği rapora göre, Van Gölü'nde vapur işletrnesinın Hazine-i Hassa'ya ait olmak üzere kurularak geliştirilmesi gerektiği, Van Gölü çevresinde bulunan vilayetlerin nüfus durumu, ticaret, ziraat, ulaşım, emniyet hizmetleri ile posta hizmetlerinin yürütülmesi için gerekli olduğu belirtilmiştir. Van Gölü'nde işleyen ve Ermenilere ait köhne sefinelerin bulunduğu ifade edilerek, göleki adalarda bulunan kilise ve manastırların bu Ermeni gemileri ile kontrol ve denetimlerinin mümkün olmadığı, ayrıca göl çevresinde bulunan vilayet ve kazaların nakliye nedeniyle geri kaldığı, ticaret, ziraat, posta ve ulaşımının aylarca sürdüğü, İstanbul'da satılan buğday ve arpa diğer ihtiyaç maddelerinin, ulaşım durumu nedeniyle bazı yıllar fahiş fiyatlarla satıldığı belirtilmiştir. Van Gölü'nde devlet tarafından vapur işletmeye başlandığında, Ermeni gemilerinin insafına bırakılan taşımacılık nedeniyle çok yüksek rakamlara çıkan hububat fiyatlarının normale döneceği, böylece mağdur olan ahalinin durumunun düzeleceği. ayrıca Yüzbaşı Halid Efendi'nin tespitine göre vapur işletildiği takdirde beş yüz bin kuruş yıllık gelir sağlanacağı bildirilerek, şimdilik hiç olmazsa yirmi kişi yolcu ve bunların ticaret eşyasını taşıyacak 15 millik bir geminin acele işletmeye konulması, tersane ve diğer işletme binalarının sonraya bırakılması istenrniştir.

Devletin 19. yüzyıl başından itibaren içinde bulunduğu durum nedeniyle, çalışmaların sonuçlandırılamadığı görülmektedir. Çünkü, 15 Nisan 1915 tarihinde başlayan ikinci Van isyanı sırasında, 8 Mayıs 1915 tarihinde Van'ı terk eden Müslüman ahali, Van-İskele Köyü'nden Ermenilere ait yetmiş yelkenli gemi ile Tatvan'a para karşılığı taşınmış ve bu taşımada birçok sorun yaşanmıştır.

M. Salih Mercan
Tarih ve Toplum Aralık 2000

+