28 Haziran 2010
Sovyetler Birliği'nin dağılmasının ardından kurulan Ermenistan Cumhuriyeti'ni Türkiye, kısa süre sonra tanıdı fakat maalesef normal komşuluk ilişkileri bir türlü kurulamadı. Bunun temel sebebi Şubat 1988-Mayıs 1994 arasında Ermenistan ile Azerbaycan arasında yaşanan savaş sonunda Ermenilerin Dağlık Karabağ'ı işgal etmesi oldu.
Birleşmiş Milletler'in bütün çağrılarına rağmen Ermeni askerleri, bu bölgeyi hâlâ boşaltmadı ve oradan kaçan Azeri nüfusu ise güç şartlar altında Azarbeycan'daki mülteci kamplarında yaşamaya devam ediyor. Ermenistan'daki sağcı çevreler, bilhassa Taşnak Partisi Başkanı Armen Rutemian, Türkiye'yi kendi dışındaki iki devlet arasındaki bir soruna karışarak taraf tutmakla suçluyor. Türkiye ne kadar güçlü bir ülke olursa olsun küçük Ermenistan'a şartlar empoze etmesinin günümüz dünyasında kabul edilemeyeceğinin sağcı çevrelerce sık sık altı çiziliyor.
2009 Ekim'inde Türkiye ile Ermenistan Zürih'te protokoller imzalayarak normal komşuluk ilişkileri yolunda adım attılar. Ne var ki her iki ülkedeki aşırı uçlar ve bilhassa Ermeni diasporası ile Türk milliyetçileri bu anlaşmayı sabote etmek için derhal faaliyete başladılar ve başarılı da oldular. Türkiye'deki hükümet karşıtı çevrelerin burada özel bir misyonu da var; AKP'nin komşularla sıfır problem politikasını (sonuçları ne olursa olsun) sabote etmek. Türk medyasına yansıyan ve altı kalın çizgilerle çizilen ikili problemler kısaca şu şekilde görülüyor:
Ermenistan'ın Dağlık Karabağ işgaline devam etmesi.
1. Dünya Savaşı sırasında Osmanlı Ermenilerine uygulanan zorunlu göçün (tehcirin) soykırım iddiasına dönüşerek Türkiye aleyhine kullanılması.
Ermeni ASALA teröristlerinin Türk diplomatlarını öldürmesi.
Mevcut petrol ve doğalgaz boru hatlarının Ermenistan'ı by-pass etmesi ve bunun ileride inşa edilecek hatlara da uygulanma olasılığı.
Kanımca Türkiye'nin Ermenistan ile olan en büyük problemi bunlar değildir. Ülkemizin Ermenistan ile olan en büyük sorunu, sınırımıza sadece 16 km. mesafede olan Sovyet yapımı Metsamor Nükleer Enerji Santrali'dir. Bu santral 1970'lerde kurulmuş olup, güvenlikli olmamasına rağmen hâlâ faaliyetine devam etmektedir. 400 megavat civarında olan kapasitesi Ermenistan'ın enerji ihtiyacının % 40 kadarını karşılamakta idi. 1988 yılındaki şiddetli deprem sebebi ile kapanan bu tesis, Türkiye'nin Ermenistan'a ambargo uygulaması sebebi ile ortaya çıkan enerji sıkıntısı ile 1993 yılında yeniden devreye girdi; 1995 yılında da kapasitesi artırıldı. Avrupa Birliği ve ABD'nin bu tesisin enternasyonal standartlara uymadığını ve hatta çok tehlikeli olduğunu defalarca açıklamasına rağmen santralin faaliyeti halen devam etmektedir. Ermenistan vatandaşı olan çevreci Hakop Sanasaryan bu tesisin derhal kapatılması gerektiğini, çünkü Ermenistan ve çevre ülkeleri için büyük bir tehdit oluşturduğunu defalarca kamuoyuna açıklamıştır.
Peki Metsamor'da Çernobil veya Three Mile Island gibi bir kaza olursa bu işten en çok zarar gören ülke hangisi olacak? Ermenistan'la sınır kapılarının kapalı tutulmasını bar bar bağırarak savunan bağnaz milliyetçilere duyurulur: En büyük felaket Türkiye'nin başında patlayacaktır. Milyonlarca insanımız büyük bir tehlike altındadır. Olası bir kaza sonucu felaketin en büyüğü Kars, Ağrı, Iğdır, Artvin, Ardahan, Rize ve Erzurum illerinde görülecektir. Bu bölgelerde ne kadar Türk'ün öleceğini veya kansere yakalanacağını düşünmek dahi insanın tüylerini ürpertiyor. Üstelik kazanın izleri yüzyıllar hatta binlerce yıl devam edecek ve belki bu bölgeler büyük ölçüde insandan arındırılacaktır. Yani bir nevi etnik temizlik olacaktır.
Türkiye'nin diğer bölgeleri ne şekilde etkilenecek? İTÜ bu konuda çalışmalar yapmaktadır ve bu çalışmaların bir kısmı Doç. Dr. Tayfun Kındap tarafından basına açıklanmıştır. (Sabah, 17.01.2010) Buna göre ülkenin çok büyük bir kısmı değişik oranlarda risk altındadır. Sınırımıza sadece 16 km mesafede olan nükleer santraldeki kaza halinde ülke ekonomisi büyük zarara uğrayacak, hatta bazı bölgelerde tamamen çökecektir.
Bu yıl 30 milyon civarında turist bekliyoruz. Milyarlarca dolarlık sermaye bu sektöre akarak ülkemizi Avrupa'nın en hatırı sayılır turizm merkezlerinden biri haline getirdi. Turizm milyonlarca insanımıza ekmek kapısı açmıştır ve açmaya devam etmektedir. Acaba Ermenistan'da nükleer bir kaza olursa Türkiye'ye turist olarak kaç kişi gelmek isteyecektir? Bu sorunu düşünme zamanı geldi, geçiyor.
Bu santralin 1993'te tekrar açılmasında Türkiye'nin Ermenistan'a uyguladığı ambargo etkenlerden biri olmuştur. Ermenistan ile başlayan ve maalesef tıkanan normalleşme sürecini sürdürmek, bu tesisin ıslah edilmesi, hatta kapatılması için yardıma girişmek bir yurtseverlik borcudur. Tabii ki Metsamor'un kapatılmasına karar verilse bile problem bitmiyor. Zira ortada santralin nükleer atıklarının güvenli bir yere gömülmesi sorunu var. O güvenli yer neresidir? Bu konu da Türkiye'nin Ermenistan ile işbirliği yapmasını zorunlu kılıyor.