Ben bir Musluman’ım. Yalan söylemenin Allah katındaki gunahının bilinciyle size bu kısa hatıramı aktarıyorum. - Haber Arşivi 2001-2011
25 Kasım 2024 - Հակական տոմար - Տարի : 4517 / Ամիս : Տրե / Օր : Ցրօն / Ժամ : Հոթապեալ

Haber Arşivi 2001-2011 :

04 Mayıs 2010  

Ben bir Musluman’ım. Yalan söylemenin Allah katındaki gunahının bilinciyle size bu kısa hatıramı aktarıyorum. -

Ben bir Musluman’ım. Yalan söylemenin Allah katındaki gunahının bilinciyle size bu kısa hatıramı aktarıyorum.

Ben bir Musluman’ım. Yalan söylemenin Allah katındaki gunahının bilinciyle size bu kısa hatıramı aktarıyorum. Arap Aga’dan dinleyelim, kendisi kısa ama etkisi 95 yıldır suren bu Ermenice hikayeyi...

Her ulkenin, her milletin tarihinde iyi ve kötu dönemler olmustur. Basiretsiz, yetersiz, beceriksiz bazı kötu idareciler yuzunden telafisi mumkun olmayan acılar yasanmıstır. Bunların etkileri yıllarca surmus, bazen asırlar ötesi yansımaları olmustur. Bugunlerde Ermenistan’la iliskiler ve 1915 deki tehcir Turkiye’nin gundemini issizlik problemi, TSK’daki darbeci, cuntacı kanunsuz yapılanma, Anayasa ve yargı reformuyla beraber isgal etmektedir. Anadolu’nun muhtelif yerlerinde çok sayıda acılı, huzunlu hikâyeler yasanmıs. Bu hikâyelerin bir kısmı anlatılmıs. Bu hikâyeler dilden dile, nesilden nesile yaklasık bir asırdır aktarılıyor. Bu hikâyeleri okul kitaplarında, gazetelerden, kutuphanelerimizde degil, ninelerimizden, dedelerimizden öğrendik, duyduk. Kafaların karısık olduğu konulardan sadece biriyle alakalı bir hikâyeyi sizinle paylasmak istedim.

Anne tarafından dedemin adı Arap, nenemin adı Beyaz’dır. Arap dedem Arap değildi. Kendisini Turk hisseden bir Kurt’tu. Nenem gerçekten beyazdır. Allah hayırlı uzun ömur versin hâlâ hayattadır. Gelen telefonlara cevap verirken ancak torunusum evde yohtır diyebilecek kadar Turkçe bilir. Yani o da Kurt. Dedem, Allah rahmet eylesin, vefat edeli 30 yıl oldu. Kendisi gururla Ataturk’un askeri olduğunu ve 1915 ve sonrası, yıllarca askerlik yaptığını söylerdi. İsmet İnönu hayranı ve CHP sempatizanıydı. Dedem, universitede okuyan oğlundan gelen baba dun gece arkadaslarla bir partiye gittim çok eğlendik” içerikli bir mektuba oğlum biz eskiden beri Halk Parti’liyiz sakın baska partilere gitme” diye cevap veren yurdum insani’ baba gibi, oldu olası hep CHP’ye oy verirdi, Ataturk’un ve İnönu’nun partisi diye. Hatta köyun muhtarı olan amcam bir gurup köyluyle Adalet Partisi’ne geçince yıllarca onunla konusmadığını bilirim.

Arap Ağa doğruyu söyler

Arap dedemi Elazığ’ın Baskil ilçesinde ve civarında yasayan 45-50 yas uzeri çoğu insan tanır ve hatırlar. Arap Ağa” derlerdi. Onun bilge’ kisiliği beni ilkokul yaslarımda cezbetmisti. Çevresinin ona saygı göstermesi, onu bana bir rol model’ yapmıstı. Buyuyunce onun gibi bilgili, saygı gören bir Ağa’ olacaktım...

Bu Arap Ağa”, benim Arap dedem’ bana her zaman okumanın öneminden bahseder ve hep okuyup adam’ olmamı tembihlerdi. Bazen de savas yıllarını, kıtlık, yokluk yıllarını, askerlik anılarını, köye gelen giden devlet erkanıyla nasıl dostluklar kurduğunu, bazen anlasamadığı Nahiye mudurleriyle nasıl uğrastığını anlatırdı. Bir gun nasıl olduysa mevzu Ermeniler’e geldi. Ortaokul çağlarında olduğun bir yazdı. Okulda neler öğrendiğimizi sordu. Ataturk’u, İnönu’yu, Kurtulus Savası’nı, Birinci Dunya Savası’nı sordu. Kendime göre cevaplar verdim ve bana kocaman bir aferin” verdikten sonra, oğlum her sey yoktur o okuduğunuz kitaplarda, hatta öğretmenleriniz bilmez bazı seyleri, biz neler yasadık neler...” dedi. Nasıl yani dede”, dedim...

Aradan yıllar geçmesine rağmen o tarih dersinin unutamadığım bir kısmı var ki size anlatmaya niyetlendiğim su anda, nedendir bilmem gözyaslarımı tutamıyorum. O tarih dersinin Ermenilerle ilgili olan kısmı zihnimde hala tazeliğini koruyor. Çok az kisiyle zaman zaman paylastım. Bazı dostlarım/okurlarım bana kızacaklardır. simdi bunun zamanı mı, her söylediğin doğru olmalı ama her doğruyu söylemeye hakkın yok” diyeceklerdir. Ama ben dedemden kalan bu ağır, istenmeyen mirası çocuklarıma ve onların çocuklarına bırakırken az da olsa hafifletmek istiyorum. Eğer dedemden bana kalan kalıtsal bir özur borcum varsa ödemek istiyorum.

Evet dedem bana Ermeni Tehciri’ni anlattı. Ben bir Musluman’ım. Yalan söylemenin Allah katındaki gunahının bilinciyle size bu kısa hatıramı aktarıyorum. Arap Ağa’dan dinleyelim kendisi kısa ama etkisi ve yansıması 95 yıllık olan bu Ermenice hikayeyi: Ben o yıllarda Keban’da askerdim. Ermeni çetelerinin Musluman köylerini basarak çocuk, kadın ve yaslıları öldurdukleri haberleri geliyordu. Bunu duyan herkes Ermenilere karsı bileniyordu. Yukardan gelen (zamanın hukumetini kast ediyor) Ermeniler surulecek” emir ve talimatını alan yetkili-yetkisiz, asker-sivil kisiler Ermenileri toplamaya basladılar. Bu arada bazı cinayetlerin islendiği, çatısma ve ölumlerin olduğu haberleri geliyordu. Tehcir için toplanan bir kısım Ermeniler kendirlerle birbirlerine bağlanarak Fırat nehrine atıldı. Hatta haftalarca Fırat’ın suyu içilemez durumdaydı”.

Fırat’a gömulen Ermeniler

Fırat’a atılan Ermeni sayısı kaçtır, Ermeniler tarafından öldurulen Musluman sayısı nedir bilmiyorum. Bu tarafsız tarihçilerin isidir ve çok da önemli değil, bir de, bin de birdir kul hakkı, yasam hakkı açısından. Önemli olan yıllarca, bu topraklarda yasayan iki hatta uç kardes halkın (Ermeni, Kurt ve Turk kardesler) zamanla ne duruma dustukleridir. Önemli olan bir zamanlar millet-i sadıka diye vasıflandırılan Ermenilerle Turklerin çok kısa bir surede nasıl birbirlerine dusman oldukları ve bu dusmanlığın devletler duzeyinde, beynelmilel arenada siyaset oyunlarına alet olduklarıdır.

Yıllarca dostça ve kardesçe beraber yasayan iki milletin ulkeleri yine yıllardır dusmanca durus sergiliyorlar. Bu iki komsu ulke elçilik duzeyinde, ulkelerin kalpleri sayılan baskentlerde temsil edilmediler. Bu iki millet 1915 den beri karsılıklı olarak kalplerdeki elçilerini geri çekmisler. Biz bugun Amerika’dan, İsveç’ten elçilerimizi çekmisiz ne yazar. İki ulke, iki millet barısmadıkça, ortak dusmanlarının maskarası olmaya devam edecekler. Emin olun bu maskaralığın maliyeti, karsılıklı özur dilemenin, kucaklasmanın maliyetinden çok daha fazladır

Ali Soylu
Dr. Cameron universitesi Öğretim uyesi, ABD





Bu haber kaynağından gelmektedir.

Haber metninde yer alan görüşler haber kaynağı () ve yazarına ait olup,
bolsohays.com sitesi haber hakkında herhangi bir görüş üstlenmemektedir.

Opinions expressed are those of the author(s)-(). They do not purport to reflect the opinions or views of bolsohays.com
+