Obama soykırım demedi -
Amerika Birleşik Devletleri Başkanı, bu yıl da soykırım demedi. Temsilciler Meclisi ve Senato'dan da 24 Nisan tarihini soykırım olarak kutlayalım kararı çıkmadı. Hatta bu yıl Obama, Ermenileri kurtaran Türklerden bile söz etti.
Yani pek çoklarına göre Türkiye, diplomatik zafer kazandı. Kendi istediğini Amerikan yönetimine kabul ettirdi. Büyükelçi çekmek, protokol oyalamak işe yaradı.
Şimdi dokuz ay rahatız. 2011'in Ocak-Şubat aylarına kadar durumu idare eder, ondan sonra da canhıraş bir şekilde Ermeni lobisine karşı mücadelemizi sürdürürüz. Zaten 2011 tehlikeli bir yıl değil. Asıl 2015'e hazırlanmamız gerekiyor.
Çünkü, tehcirin 100'üncü yılı tehlike arz ediyor. 95'inci yılı atlatan Türkiye, artık 100'üncü yıl için çalışmak zorunda. Tüm lobi gruplarını harekete geçirmeli, bütün diplomatik enerjimizi bu konuya odaklamalıyız.
Ne de olsa Türkiye'nin başka hiçbir sorunu yoktur. Tek derdi tarihin tek taraflı yorumuna karşı atalarını korumak, İttihat ve Terakki iktidarının yaptıklarını savunmaktır.
Biz, I. Dünya Savaşı'nda Çanakkale cephesinde yaşanan trajediyi Avustralyalılarla ve Yeni Zelandalılarla birlikte anarız ama aynı savaş sırasında yaşanan bir başka trajediyi bilmek, duymak bile istemeyiz.
Sırbistan ile Bosna'yı barıştırmaya, temmuz ayında Srebrenitza'da iki ülke liderini bir araya getirmeye çalışan Türkiye'nin, kendi tarihiyle barışması düşünülemez ve düşünülmemelidir.
Obama'yı bile ikna etmekte başarılı olan Türkiye, kendi tarihini konuşmak ve yaşanan acıları Ermeni vatandaşları ile birlikte anmak yerine, diplomatik siper savaşı vermeyi sürdürmeli, soruna sadece hukuki teknik açıdan bakmalıdır.
Empati kurmak, kendimizi Ermenilerin yerine koymak bize yakışmaz. Başkalarının acılarını anlamaktan hiç hoşlanmayız. Bir yenilginin zafere çevrilmesinin sonunda kurulan Türkiye'nin siyasi mayasında acı itirafı yoktur.
Biz, ölen askerlerimizi değil, askeri zaferlerimizi anarız. Bizim için tek tek bireylerin çektiği acılar önemli değildir. Önemli olan bu acıların sonucunda elde edilen zaferdir. Bu yüzden de başkalarının acılarını anlamayız.
Oysa bir anlamaya başlasak, Taksim'de toplanıp 24 Nisan'ı anan, Hrant'ın cenazesinde olduğu gibi "Hepimiz Ermeniyiz" diyen insanların sayısı artsa, gazete editörleri insani trajedilere milli zannettikleri perspektiften bakmasa, siyaset erbabı gidip bir yerlere çiçek koysa, ölenlerin acısı önünde başını eğip bir dakika acısını paylaşsa, 24 Nisan heyecanlarını hiç yaşamayacağız.
Büyükelçilerin çekilmesine, ilişkilerin suni bir şekilde gerilmesine hiç gerek kalmayacak.
Türkiye, Amerika ile başka konuları konuşacak, ağırlığı altında ezildiği suçlamalardan kurtulacak. Bir tabusu daha yıkılacak, demokratikleşmesinin önünü tıkayan bir mitoloji ortadan kalkacak.
Soykırım suçunun bireysel olduğunu, bir vahşetin adının soykırım olarak kabul edilip edilmemesi ile içeriğinin değişmeyeceğini göreceğiz. Toprak ya da tazminat talebi ile soykırım suçlaması arasında bir bağ bulunmadığını anlayacağız.
Kim bilir belki ondan sonra kendi acılarımızı yaşamayı da öğreniriz...
Bu haber kaynağından gelmektedir.
Haber metninde yer alan görüşler haber kaynağı () ve yazarına ait olup,
bolsohays.com sitesi haber hakkında herhangi bir görüş üstlenmemektedir.
Opinions expressed are those of the author(s)-(). They do not purport to reflect the opinions or views of bolsohays.com