13 Nisan 2010
Avukat Fethiye Çetin, korunmadığı için öldürülen gazeteci Hrant Dink'in, 2003'te Sidney yolculuğunda alınan bir ihbar sonucu MİT ve Dışişleri Bakanlığı işbirliğiyle "inanılmaz bir hızla" korunabildiğini söyledi: "Bir yetkili bana 'Dink'i o dönem için korumak için harekete geçmek cesaret işiydi' dedi."
Avukat Fethiye Çetin, 19 Ocak 2007 tarihinde öldürüldüğünde korunmayan gazeteci Hrant Dink'in 2003 yılında Avustralya'nın Sidney kentine uçtuğunda alınan bir saldırı ihbarı üzerine MİT ve Dışişleri Bakanlığı'nın etkin işbirliğiyle "inanılmaz bir hızla" korunduğunu açıkladı.
Dink cinayetinin çok iyi planlanmış bir nefret cinayeti olduğunu vurgulayan Çetin, "Ama 2004 yılında özel olarak başlatılan sistemli bir saldırı var. Onu kamuoyunda hedef haline getirilmede medya çok önemli bir araç olarak kullanıldı. Belirli medya kuruluşları aynı anda aynı tepkiyi göstermeye başladılar" şeklinde konuştu.
Medya, ayrımcılığı da üretebilir, bununla mücadele edebilir de...
Uluslararası Hrant Dink Vakfı'nın (UHDV) Bilgi Üniversitesi'nde gerçekleştirdiği "Nefret Suçları ve Nefret Söylemi Konferansı"nda konuşan Çetin, görevi özellikle bu cinayeti önlemek olan bir yetkilinin kendisine, aynen "Dink'i o dönem korumak için adım atmak cesaret gerektiriyordu" dediğini kaydetti.
Medyanın hem ayrımcılığı üreten, besleyen ve büyüten bir organ olarak önemli olduğunu, buna karşılık aynı medyanın ayrımcılıkla mücadelede istendiğinde son derece önemli aygıt olduğunu söyledi