ABD ve İsveç'teki 'soykırım' tasarıları Türkiye-Ermenistan diyaloğuna zarar verse de, sürecin durması halinde özellikle Erivan zarar görür

Son aylarda Kafkaslar’da önemli gelişmelere tanık olmaktayız ve hiç kuşkusuz bu gelişmelerin en önemlisi, Türkiye’yle Ermenistan arasında başlanan etkin diplomatik diyalogdu. Bu diyalogdan beklenen sonuç, iki ülke arasında yıllardır kapalı duran sınırın yeniden açılmasıydı. Fakat ABD ve İsveç’te onaylanan Ermeni soykırım tasarılarıyla, bu son noktaya ulaşma beklentisi bir yana müzakerelerin sekteye uğraması bile söz konusu
olabildi. Ancak nihayetinde özellikle Ermenistan için müzakereden başka bir yol kalmadığını göz önünde bulundurursak, bu sene içinde iki ülke arasında yeni gelişmelere tanık olacağız demektir.
Gerçek şu ki, Ermeni soykırımı mevzusu aslında Ermenilerin Türklere karşı kullandığı siyasi bir kozdan öte birşey değil. Zira bu sorunun cevabı aslında Ermenilerin düşündüğü kadar da basit olamaz. Soykırım olayının gerçekten yaşanıp yaşanmadığının siyasilerden çok tarihçileri ilgilendiren bir konu olduğunu unutmamalıyız. Böyle sorunlar, sadece bu alanın uzmanları vasıtasıyla çözülmeli.

Soykırıma karşılık Karabağ
Binlerce Erministan vatandaşının Türkiye’de yasal veya kaçak yollardan çalıştığını ve burada ikâmet ettiğini göz önünde bulundurduğumuzda, iki ülke arasındaki krizin mağdurları hiç şüphesiz ki sivil halk ve özellikle de kendi ekonomisini düşünen Ermenilerdir. Dolayısıyla Ermenistan hükümeti siyasi diyalog meselesinde sansasyonellik-
ten uzak bir yaklaşım sergileyerek iyi niyetini ortaya koymalı.
Şunu da unutmamalıyız ki, iki ülke arasındaki gerginliğin diğer bir nedeninin Karabağ işgali olduğu söyleniyor. Fakat bence Karabağ’daki işgal meselesi, Ermenilerin elinde soykırım kozu var diye Türklerin de Ermenilere karşı ortaya koyduğu bir kozdan ibaret. Dolayısıyla Ermenistan hükümeti Karabağ’ı kendisiyle Azerbaycan arasındaki bir sorun olarak değerlendirdiğini iddia etse de, Türkler açısından durum farklı. Hal böyle olunca, Ermenilerin Karabağ işgali devam ettikçe Türklerin sınır kapısını açmaları, dost ve kardeş ülke olarak gördükleri Azerbaycan halkının sevgisini ve güvenini kaybetmeleri anlamına gelecektir. Dolayısıyla Karabağ işgali ve karşılığında Ermeni soykırımı iddiaları bitmediği sürece, sınır kapısının açılması da imkânsız gözüküyor.

AKP’den başkası çözemez
Gerçek şu ki, Kafkaslar’ın güvenliği için Türkiye, Ermenistan ve Azerbaycan arasında sağduyu hâkim olmalı ve müzakereler ciddi bir biçimde sürmeli; bu ülkeler, bölge dışından hiçbir gücün müdahil olmaması koşuluyla kendi sorunlarını çözmek yönünde çalışmalar başlatmalı. Aksi takdirde kaybeden kendileri ve özellikle de Ermenistan olacaktır. Bu sorun AKP döneminde aşılmazsa bundan sonra hiçbir zaman çözülemez ve bu üç komşunun küskünlüğü her gün biraz daha derinleşir.