01 Nisan 2010
Ermeni tehcirine değinen Prof. Selimgil, yaşanan dramda İsmet İnönü'nün payını şöyle değerlendiriyor:
Mustafa Kemal'i doğrudan itham eden hiçbir şey çıkmadı, ama İnönü'yle var. İnönü'nün bu sürgün meselelerinde, tehcirde, enazından karşı çıkmadığı açık.
İşte konuyla ilgili Neşe Düzel'in sorusu ve Deringil'in yanıtı:
Resmi tarih dediğiniz şey, Cumhuriyet'i kuranların ve yönetenlerin yazdığı tarih. Cumhuriyet'i kuranların ve yönetenlerin, İttihatçıların günahına böylesine ısrarla sahip çıkmalarını nasıl açıklıyorsunuzbir tarihçi olarak?
Mustafa Kemal'in bir ara, Ermeni katliamı için "utanç verici" gibi bir şey diyor ama resmi tarih olan Nutuk'ta Ermeni katliamından hiç bahsetmiyor. Bugüne kadar Mustafa Kemal'i doğrudan doğruya itham eden hiçbir şey çıkmadı. Ama İnönü'yle ilgili var.
İnönü Ermeni katliamına karışmış mı?
Önünü Malatyalı. Önünü'nün bu sürgün meselelerinde, tehcirde, en azından karşı çıkmadığı açık.
İnönü, emirleri mi yerine getirmiş tehcir sırasında?
Evet. Ama İttihatçıların bir sürüsü öyle. Zaten bütün mesele de buradan kaynaklanıyor. Cumhuriyet'i kuranlar binlerce insan değil ki. Bunlar yüzlerle sayılan insanlar. Belli bir Kemalist kadro var. Bunların hepsi bu olay sırasında, tehcirde, şöyle veya böyle görev almışlar. Ya göz yummuşlar ya da uygulamışlar. Savaş var ve bunlar 1915'de subaydılar. Mesela Tevfik Rüştü Aras doğrudan doğruya tehciri uygulayan örgütlenmenin oldukça yükseklerde bir yerinde. Mesela Celal Bayar... O da Teşkilat-ı Mahsusa'da... 1913'te Rumların kaçırılıp göçürülmesini Galip Hoca kod adıyla yapıyor. Böyle bir sürü şey var. Bu olayın personelinde müthiş bir süreklilik var.