Bir 'soykırım' tasarısı da Senato Dış İlişkiler Komitesi'nde bekliyor - Haber Arşivi 2001-2011
23 Kasım 2024 - Հակական տոմար - Տարի : 4517 / Ամիս : Տրե / Օր : Ծմակ / Ժամ : Հոթապեալ

Haber Arşivi 2001-2011 :

26 Mart 2010  

Bir 'soykırım' tasarısı da Senato Dış İlişkiler Komitesi'nde bekliyor -

Bir 'soykırım' tasarısı da Senato Dış İlişkiler Komitesi'nde bekliyor

Soykırım tasarıları basit ilke kararı şeklinde yasalaştırılmaya çalışıldığından bağlayıcı değildir. Şu anda Temsilciler Meclisi'nde 'H. Res. 252' kodlu basit ilke kararı ve Senato'da 'S. Res. 316' kodlu basit ilke kararı bulunmaktadır. Yani ABD Senatosu'nda gündeme pek de gelmeyen bir 'soykırım' tasarısı daha bulunmaktadır

ABD Temsilciler Meclisi’nin Dış İlişkiler Komitesinden “soykırım” tasarısının geçmesi Türk-Amerikan İlişkilerinin gerilmesine hatta büyükelçimizin istişareler için geri çağrılmasına neden olmuştu. Komite kararı hiç şüphesiz tasarının yasalaşması değildi. Ancak tasarıların büyük bir kısmının takıldığı bu aşamadan geçmesi yasalaşması için kritik bir adımdı. Bu yönüyle tasarı Genel Kurul’a gelmeden Türkiye’nin müdahale etmesi yerinde ancak yine de gecikmiş bir müdahaleydi.

Peki tasarının geriye hangi aşamaları kalmıştır? Bu soru için tasarının ABD yasama sürecindeki yerini ele almak gerekiyor. ABD yasama sisteminde temel aktör, Senato ve Temsilciler Meclisi’nden oluşan Kongre’dir. Kongre 4 farklı yasama çeşidi ile bu görevini yerine getirir. Bu yasama çeşitlerini şöyle özetleyebiliriz:

1. Yasa Tasarısı[Bill]: Bu tasarılar birincil yasa tasarılarıdır. Bağlayıcı etkisi vardır. Kongre’nin her iki kanadından geçtikten sonra başkana sunularak yasalaşır. Başkan tasarıyı imzalayarak yasalaştırdığı gibi tasarı üzerinde bir işlem yapmayarak imzası bulunmadan da yasalaştırabilir. Başkanın yasa tasarısını veto etmesi durumunda ise her iki kamarada 2/3 çoğunluk sağlanarak başkanın vetosu aşılabilir.

2. Kanun Hükmünde Karar[Joint Resolution]: Yasa tasarılarından tek farkı dönemlik konularda çıkarılmasıdır. Kanun hükmünde kararın da her iki kamaradan geçmesi gerekmektedir. Bağlayıcı etkisi vardır. Başkanın imzalaması ile yasalaşır. Eyaletlerin æ çoğunlukla kabul etmesiyle Anayasa’ya geçer. Veto prosedürü yasa tasarısı ile aynıdır.

3. Ortak İlke Kararı[Concurrent Resolution]: Bu kararlar Kongre’nin bir konu hakkındaki yaklaşımını ortaya koyma adına çıkartılır. Kongre’nin her iki kanadının da kabul etmesi ile Kongre Kayıtları’na geçer. Bağlayıcılığı yoktur ve başkanın imzasına sunulmaz.
4. Basit İlke Kararı[Simple Resolution]: Bu yasama çeşidi de ortak ilke kararı ile aynı özellikleri taşır. Ortak ilke kararından tek farkı Kongre’nin sadece bir kanadı tarafından çıkarılıyor olmasıdır. Bu yasama çeşidinin de bağlayıcılığı yoktur ve başkanın imzasına sunulmaz.

‘Soykırım’ tasarıları bağlayıcı mı?
Soykırım tasarıları basit ilke kararı şeklinde yasalaştırılmaya çalışıldığından bağlayıcı değildir. Şu anda Temsilciler Meclisi’nde ‘H. Res. 252’ kodlu basit ilke kararı ve Senato’da ‘S. Res. 316’ kodlu basit ilke kararı bulunmaktadır. Yani ABD Senatosu’nda gündeme pek de gelmeyen bir “soykırım” tasarısı daha bulunmaktadır. Bu tasarılar aynı metinle geçirilmeye çalışılırken taktiksel olarak birinden geçmese bile ötekinden geçebileceği yaklaşımı ile olasılığı yükseltme amacıyla bu şekilde iki kamaraya da sunulmuştur. Yoksa her birinin kongre kayıtlarına geçmesi için diğerinin de kabul edilmesi ön şartı yoktur.

Her ikisi de aynı metinle Temsilciler Meclisi ve Senato’dan geçirilmeye çalışılmaktadır. Dolayısıyla her ikisi de aynı politika önerileri ile karşımıza çıkıyor. Bunların ilki ABD dış politikasının Ermeni ‘soykırımı’ konusundaki hassasiyeti yansıtması için başkana yapılan çağrı iken, ikincisi başkanın 24 Nisan’da 1915 olaylarını ‘soykırım’ olarak ifade etmesi yönündeki çağrıyı içeriyor.

‘H.Res. 252’ kodlu tasarıyı Temsilciler Meclisine Kaliforniya Eyaleti’nin 29. Bölge Temsilcisi Adam Chiff getirmiştir. Bu tasarı ayrıca Temsilciler Meclisinin 140 diğer üyesinin de imzasını taşıyor. Bilindiği gibi tasarı 49 üyeli Temsilciler Meclisi Dış İlişkiler Komitesi’nden 22 ‘hayır’ oyuna karşılık 23 ‘evet’ oyu ile geçmiştir. Şu anda Temsilciler Meclisi Başkanı Nancy Pelosi’de bulunmaktadır ve şimdiye kadar verilen sinyaller tasarının Genel Kurul gündemine alınmayacağı yönündedir. Bu yasama dönemi içerisinde gündeme alınmaması durumunda tasarı iptal edilecektir. Tıpkı H.Res.106, H. Res. 316, H. Res. 596 kodlu eski tasarılarda olduğu gibi. Genel Kurul’dan geçmesi durumunda ise Kongre Kayıtları’na geçen tasarı hakkındaki işlem tamamlanmış oluyor.

Senato’daki tasarı hangi aşamada?
Senato’ya ‘S. Res. 316’ kodlu tasarıyı ise New Jersey eyaleti senatörü Robert Menendez 21 Ekim 2009 da sunmuştu. New Jersey gibi Türk asıllı Amerikan vatandaşların yoğun olduğu bir eyalette senatörün böyle bir tasarıyı ilk taşıyan kişi olması çok ilginçtir. Ancak tasarı öncesinde bu senatörün Ermenilerin Amerika’daki önde gelen kuruluşlarından ANCA’nın (Amerikan Ermeni Ulusal Komitesi) yıllık toplantısında en yüksek ödülünü alması da konunun taraflarının hangi düzeyde organize çalıştığını gösterme bakımından da ibret vericidir. Senatör Menendez ile beraber bu tasarı 13 senatörün daha imzasını taşıyor. Görüşülmek üzere senato komitelerine gidecek olan tasarı sadece bir komite tarafından ele alınacak. Senato Dış İlişkiler Komitesi’ne gönderilen tasarı halen burada bekliyor.,

Senato Dış İlişkiler Komitesi başında ise Massachusetts Eyaleti Senatörü John Kerry bulunuyor. John Kerry bilindiği üzere 2004 ABD Başkanlık Seçimi’ni Cumhuriyetçi rakibi George W. Bush’a kaptırmıştı. Ancak bizi ilgilendiren yönü kendisinin de Ermeni Lobilerine oldukça yakın bir isim olmasıdır. Senato’daki bir diğer tehlike ise tasarının komiteden geçtikten sonra direkt olarak Genel Kurul’a gelmesidir. Temsilciler Meclisi Başkanı Nancy Pelosi’de bulunan ayrıcalık Senato Başkanı’nda bulunmadığı için tasarının gündeme alınması konusunda engelleyici bir rol oynaması mümkün değildir. Zaten ABD Başkan Yardımcısı Senato’ya sembolik olarak başkanlık etmekte, asıl etkinlik Senato’daki çoğunluk ve azınlık liderlerindedir.
Tasarı’nın Komite’den geçmesi konusunda ise Obama yönetiminin Temsilciler Meclisi örneğindeki gibi pasif davranması pek de olası değildir. Türkiye, Temsilciler Meclisi’nin 252 numaralı tasarısına oldukça sert tepki göstermiş ve 24 Nisan için garanti almadan büyükelçisini geri göndermeyeceğini açıklamıştır. Hâlihazırdaki şartlar altında tasarı büyük bir olasılıkla Senato Komitesi gündemine bile gelmeyecektir. Gelmesi durumunda ise Obama yönetimi tıpkı Sağlık Reformu Yasa Tasarısı’nda olduğu gibi meclis üyelerini bire bir ikna etmeye kadar şartları zorlamak durumundadır. Bu aşamadan sonra yapılacak ikinci bir yanlış iki ülke ilişkilerini geri dönülemez bir yörüngeye sokabilir. Obama yönetiminin Türkiye ile daha yakın çalışmak için ortaya koyduğu çabanın da denkleme eklenmesi durumunda ABD için bu adımın getirdiği riskin boyutları daha açık bir şekilde görülecektir. Ancak tasarılar konusunda bütüncül bir bakış açısı için böyle bir tasarının da varlığını en azından ileride şaşırmamak açısında göz önünde bulundurmakta yarar var.





Bu haber kaynağından gelmektedir.

Haber metninde yer alan görüşler haber kaynağı () ve yazarına ait olup,
bolsohays.com sitesi haber hakkında herhangi bir görüş üstlenmemektedir.

Opinions expressed are those of the author(s)-(). They do not purport to reflect the opinions or views of bolsohays.com
+