01 Mart 2010
22 yıl önce 27-29 Şubat 1988’de Azerbaycan’ın Sumgait kentinde Ermenilerin ilk kitlesel kırımları gerçekleşti. Bu yıldönümü vesilesiyle Dağlık Karabağ Cumhuriyeti (DKC) Dışişleri bakanlığı bir duyuru yayınladı. Aynen sunuyoruz:
“Hocalı yerleşim biriminde meydana gelen trajik olayların yıldönümü vesilesiyle çoktandır artık ölümcül bir bıkkınlık yaratan Ermeni karşıtı propaganda, bu yıl Azerbaycan’da istisnai bir hız kazandı.
Bakü resmi çevrelerinin ithamlarıyla alakalı olarak DKC Dışişleri bakanlığı Basın Hizmetleri, 1991 Baharından başlayarak Dağlık Karabağ sakinlerinin birçok uluslararası konvansiyon tarafından yasaklanan aralarında kitlesel imha silahlarından ‘Grad’ füze atış rampaları da dahil olmak üzere Azerbaycan OMON-larının saldırılarına ve roket atışlarına uğradığı Hocalı’da bulunan ateş noktalarının etkisizleştirilmesi amacıyla, 25-26 Şubat 1992’de Hocalı yerleşim birimi yakınlarında bulunan yurdun tek havaalanının ablukaya alınması askeri operasyonuna başladığını hatırlatmayı görev bilir.
Karabağ sakinleri için hayati önemli bir meseleyi icra ederek, Hocalı üzerine saldırıya geçen DKC özsavunma güçleri sivil sakinlere askeri operasyonlar hattından güvenle uzaklaşmaları için koridor tahsis etmişler, bununla ilgili olarak Azerbaycan tarafı önceden uyarılmıştır. Bu durum, Azerbaycan resmi görevlileri tarafından da birçok kereler teyid edilmiştir, özellikle o dönem devlet başkanı olan Ayaz Muttalibov tarafından. Fakat Azerbaycan yönetimi, sivil sakinlerin askeri operasyon hattından uzaklaştırılması için hiçbir teşebbüste bulunmamıştır. Dahası, sivil sakinlerin oluşturduğu kortej Ağdam yöresi sınırı eteklerinde kurşunlanmıştır; bu durum daha sonra bu suçu kendisini iktidardan uzaklaştırma yönünde muhalefetin çabalarına bağlayan ve tüm sorumluluğu onlar üzerine yıkan Muttalibov tarafından da teyid edilmiştir.
Daha sonra filme alınan ve öldürülenlerin cesetlerinin bulunduğu sahnelerin yer aldığı alanlar, Ağdam’dan 3 km ve Hocalı’dan 11 km uzaklıkta bulunmaktadır. 1993 yılı yazına kadar bu alanlar Azerbaycan silahlı gruplarının daimi denetimi altında olup, Karabağ özsavunma güçlerinin buraya girişini ihtimal dışı hale getirmektedir.
Azerbaycan resmi propagandası Hocalı sivil sakinlerinin öldürülmesinden ötürü Ermenileri suçlamaya çalışmaktadır, ancak Azerbaycan Cumhuriyeti devlet başkanı Muttalibov’un kendisi 1992 yılı Mart ayında Rus ‘Nezavisimaya Gazeta’nın 2 Nisan 1992 sayısındaki beyanatında ‘Ermeniler her halukarda insanların geçip uzaklaşabileceği bir koridor tahsis etmişlerdi’ diyerek itiraf etmiştir. Ogonyok (N 14-15 , 1992) dergisinde ‘…Hocalı üzerine yapılan saldırı ani olmadı’ demektedir.
Bu askeri operasyonlara ilişkin belli ayrıntılar belli bir muğlaklukla kaplıdır, bu durum farklı tahrifatlara, sahtekarlılara ve aleni yalana başvurularak Azerbaycan tarafından sömürülmektedir. Geçen yıl DKC Dışişleri Bakanlığı toplumun dikkatini aralarında sahte fikirler yayan ‘Haydar Aliyev Fonu’na ve bir dizi Azerbaycan Internet sitelerinde ye alan sahte fotografa çekmiştir. Gerçekte fotograf doğrudan Kosova olaylarla alakalı olup birçok diğer fotografla beraber özel bir Alman, Sırp ve Arnavut forumlarında, meşhur New York Times Yayınevi Internet sitesinde yerleştirilmiş bulunmaktaydı. İçinde bulunduğumuz yılda bu sahtekarlığa yenileri eklendi.
Böylece 24 Şubat’ta Erivan’da gerçekleştirilen www.xocali.net projesi tanıtımı esnasında, Azerbaycan tarafından kullanılan yaklaşık 20 sahte fotograf malzemesi, özellikle Türkiye’de Kürt kıyım kurbanları, Srebrenitsa kırımları kurbanlarının fotografları vb. gösterilmiştir. Bunun dışında Ağdam trajedisi kurbanları listelerinde haykıran sahtekarlıklar ortaya çıkarılmıştır; bunlar Azerbaycan elçilikleri, başkanlık kütüphaneleri ve diğer resmi yapılar tarafından kamuya sunulmaktadır. Internet portalında Hocalı’ya saldırıya ilişkin Ermeni tarafının uyarılarına rağmen Azerbaycanlı askerler Azerbaycan yönetimleri tarafından suni olarak iskan ettirilmiş Meshet Türk ailelerine ilgili alanı terk etmeyi yasaklamaları Meshet Türklerinin sorgulamalarına ilişkin görsel malzemede ortaya konmaktadır.
Doğrudan kendi üst düzey yurttaşları tarafından Hocalı sakinlerine yönelik ihanet, Azerbaycan propaganda makinası tarafından Sumgait kanlı katliamıyla ilgili Ermenilerin intikamı olarak gösterilmeye çalışılmaktadır.
Fakat Hocalı olaylarına ilişkin Azerbaycanın bir dizi üst düzey görevlileri, hukukçular ve gazetecilerin ifade ve değerlendirmeleri Bakü resmi çevrelerinin sahte hususlarını tekzip etmektedir. Örneğin Azerbaycanlı hukukçu Arif Yunusov ‘Kent ve sakinleri amaç uğruna bilinçli olarak kurban edildiler’ (Azerbaycan ‘Zerkalo’ gazetesi, Temmuz 1992) diye yazmakta.
Bir zamanlar Azerbaycan Yüksek Sovyeti başkanı olan Tamerlan Karayev /şimdi Azerbaycan’ın Hindistan elçisi/ şu tanıklıkta bulunmakta: ‘Trajediyi Azerbaycan yönetimi gerçekleştirdi’ kesin ‘yukarda oturan herhangi birisi’ (Azerbaycan ‘Muhalifat’ gazetesi, 28.04.1992).
Haydar Aliyev şu itirafta bulunmakta: ‘Hocalı olaylarında ‘Azerbaycan’ın halihazırdaki yönetimi de suçlu’’. Daha Nisan 1992’de ‘Birik Dünyası Ajansı’ haberine göre Aliyev çok sinik bir düşünce ifade etmekte: ‘Kan dökülmesi bize fayda getirir. Olayların gidişatına karışmaya gerek yok’. Acaba Azerbaycan’ın babası bu sözlerinden ötürü sorumluluk taşıdı mı?
Çek yazar Yana Mazalova, Azerbaycanlıların dikkatsizliği sebebiyle iki basın heyetinde yer almış bunlara ‘Ermeniler tarafından kirletilmiş cesetler gösterilmiş’, bu sonuncularda esaslı olarak farklı bir durum müşahade etmiştir. Olayların hemen sonrasında ilgili sahada bulunan Mazalova, cesetler üzerinde herhangi bir vahşet izine rastlamamış. Ancak birkaç gün sonra gazetecilere, film çekimleri için ‘önceden hazırlanmış’ ucube hale dönüştürülmüş cesetler gösterilmiştir.
Rus ‘Megapolis-Express’ gazetesi şunları yazmakta: ‘Azerbaycan Halk Cephesi uzun vadeli hedefler takip ediyorsa, buna ulaştığını kabul etmemek mümkün değildir. Muttalibov aşağılanmış ve yıkılmıştır, dünya kamuoyu şok olmuştur, Azerbaycanlılar ve onların sadık kardeşlerş Türkler &‘Hocalı’da Azeraycan halkının sözde ‘soykırım’ına inanmışlardır’.
Bilindiği gibi daha 26 Şubat’ta Hocalı’da 47 Ermeni esir saklanmaktaydı; Azerbaycan medyası bilerek bu konuda susmaktaydı. Hocalı’nın kurtarılması sonrasında bunlardan sadece /6’sı kadın biri çocuk olmak üzere/13’ü kalmıştı. Kalan 34’nü Azerbaycanlılar bilinmeyen yerlere götürmüşlerdi. Bugüne dek onların akıbetine ilişkin hiçbir bilgi yok. Sadece onların askeri opaerasyonlar gecesi köyden uzaklaştırdıkları, ancak Ağdam’a girmedikleri bilinmekte.
Ermenilerin cesetleri kirlettikleri yönünde izlenim oluşturmak isteyenler, ilk elde Ermeni esirlerin bedenlerini kimiklerinin belli olmaması için kirlettiler. İşte bu sebeple de birçok cesetlerin üzerinden elbiselerini çıkarttılar ve bu sebeple tanınmamazlık derecesinde kurbanlarını densizliklere maruz bıraktılar.
Yukardaki kanıtlardan hareketle, Hocalı köyünün sivil sakinleri yanısıra aynı zamanda orada saklanan Ermeni esirlerlerin ölümünde, siyasi hileler sebebiyle ve iktidara ulaşmak için kendi halkına yönelik canice cinayet işleyen Azerbaycan tarafının uçlu olduğunu emin olarak söylemek mümkündür.
Artık hiçkimse için Hocalı’da Azerbaycanlıların ‘soykırımı’nın belki de Haydar Aliyev tarafından yaratılmış ve veliaht oğul-Aliyev’in uluslararası toplumun dikkatini Sumgait, Bakü, Kirovabad ve birçok diğer Ermeni meskun mahallerdeki Ermeni kırımlarından uzaklaştırak için savunulmuş aynı zamanda Ermeni sivil sakinlerin ve kendi halkına yönelik Azerbaycan yönetiminin siyasi, insani, askeri, ekonomik ve diğer cezai takibat gerektiren işlemleri gizlemek amacıyla yarattığı bir efsane olduğu sır değildir.”