25 Şubat 2010
Yozgatlı Arşavir Saakyan ya da nam-ı diğer Artur Aseyan, Osmanlı ajanı bir Ermeni'ydi. Bondvari maceralarıyla Türk hükümeti adına istihbarat toplayan Artur, İstanbul Polis Müdürü Azmi Bey'e bağlı olarak 'No. 50' kod adıyla çalışıyordu.
İstanbul Üniversitesi Araştırma Görevlisi Mehmet Perinçek, Rus arşivlerinde yaptığı araştırmalarda Türkiye adına ajanlık yapan Ermeni bir ajanın macera dolu yaşam hikayesini buldu. Artur Aseyan takma adını kullanan Arşavir Saakyan, 1. Dünya Savaşı'nın hemen öncesinde Kafkaslar'a giderek burada istihbarat faaliyetlerine başladı. Artur, 1914'te Türkiye Ermenilerinin Rus hükümetiyle olan bağını araştırmakla görevlendirilmişti. Ayrıca Ermeniler ile ilgili reformlar talep eden Rusların Türkiye'ye ve Ermenilerin yaşadığı bölgelere yönelik planlarını öğrenecek, askeri istihbarat yapacak ve bunun yanında Hınçakların Kafkaslar'daki Türkiye karşıtı örgütlenmeleriyle ilgili bilgi toplayacaktı. Ian Fleming'in ünlü roman kahramanı İngiliz ajanı Ajan 007 James Bond'un henüz doğmadığı zamanlarda bu öykülerin gerçeklerini yaşayan Artur'un kod adı da 'No. 50' idi.
ÖLÜM EMRİ VERİLDİ, YÜZLERCE RESMİ DAĞITILDI
Kafkasya'ya gelişinin ardından Çarlık polisinin peşine düştüğü Artur hakkında Hınçak Partisi merkez organının da arama emri çıkardığını belirten araştırmacı Mehmet Perinçek, Artur'un bulunduğunda mümkünse öldürülmesi, aksi taktirde bulundukları şehrin bilgilendirilmesinin emredildiğini anlattı.
Artur'un ölüm emrini infaz etmek üzere bir kişi de görevlendirilir, hatta Hınçak Partisi'nin Kahire'deki organının gönderdiği Artur'un profilden ve önden çekilmiş fotoğraflarından yüzlerce basılarak halka dağıtılır. Fotoğrafların üzerine Artur'un kullandığı takma isimler de yazılır ve Hınçak, Taşnak üyelerine verilir. Ayrıca Artur'un bu fotoğrafları Avrupa, Asya, Amerika ve Afrika'da Ermenilerin yaşadığı birçok yere de gönderilir. Çarlık polisi de istihbarat faaliyeti sonucu gizlice ele geçirdiği Hınçakların iç yazışmalarından Artur'un Kafkaslar'a geldiğini haber alır ve özellikle Tiflis ve Kutaisi bölgeleri Jandarma İdareleri tarafından özel takip ve araştırma ağı oluşturur.
Türkiye'deki Rus yetkililerin Saakyan'ın varlığını çok önceden bildiğini belirten Mehmet Perinçek, Çarlık Rusya'sı Türkiye İstihbarat Müdürü'nün İstanbul'dan yazdığı 26 Nisan 1914 tarihli rapordan bunun anlaşıldığını söylüyor. Perinçek, 'Ancak Türkiye'ye karşı faaliyet yürüten bir Ermeni örgütüyle ilgili gizli istihbarat faaliyeti yapmasını Rusya'nın çıkarlarına zarar verecek bir durum olarak görmemişler, bu sebeple daha önceden Saakyan hakkında merkeze bir rapor göndermemişlerdi. Fakat Artur'un Rusya'ya geleceğine dair Tiflis'teki polis departmanından bilgi almaları üzerine ayrıntılı bir çalışma yürütmeye başlamışlardı. Rusya Federasyonu Devlet Arşivi'nde (GARF) yer alan, Çarlık yetkililerinin ve Ermeni örgütlerinin 'gizli' veya 'çok gizli' ibareli yazışmalarında Arşavir Saakyan'ın geçmişiyle ilgili de birçok bilgi yer alıyor' diyor.
Çarlık polisindeki eski bir Taşnak üyesi Artur'un bir dönem Taşnaklar içinde yer aldığını tespit eder. Aralık 1907-Ocak 1908 tarihli parti toplantılarının zabıtlarında Saakyan'ın izi bulunur. Artur, daha sonra doğrudan İstanbul Polis Müdürü Azmi Bey'in altında çalışmaya başlar. Ermeni örgütlerinin faaliyetlerinin takibinde görev alır. İttihatçıların önemli simalarından Azmi Bey, Saakyan'la ilgili Rus istihbarat raporlarında, Sadrazam Mahmut Şevket Paşa'nın katili Kavaklı Mustafa'yı bir Rus gemisinden gizlice kaçırmasıyla anılmaktadır. Daha sonra Rus elçiliğinin talebi üzerine Azmi Bey görevinden uzaklaştırılır ve bir daha bu tür görevlere getirilmeyeceği konusunda anlaşılır. Fakat Azmi Bey kısa bir süre sonra Adana valisi olur. Rusya'nın talebi üzerine bu görevinden de alınır. Rus istihbaratının sahip olduğu bilgiler, Artur'un Kafkasya'ya gönderildiği dönemde Azmi Bey'in Mısır'da olduğunu göstermektedir. Azmi Bey, Mısır'daki Türk yönetiminde önemli bir yere sahiptir ve farklı alanlarda verilen istihbarat görevlerini yerine getirmektedir.
Azmi Bey'le çok yakın çalışma içerisinde olan Arşavir Saakyan'ın farklı zamanlarda Artur Aseyan dışında birçok takma ad da kullandığını ifade eden Perinçek, 'Meher A. Megmuni, Filos Alis, Mok, Targat, Markiz, Alis Aştuni kullandığı diğer takma isimler. Sivas, Kayseri ve Bursa'da bu isimlerle tanınan Saakyan'ın ismi, polis müdürü Azmi Bey'in listesinde İngilizce olarak 'Rudolfston' ve 'Maclad', Türkçe ise 'Lurfi' olarak geçmektedir. İstanbul polisinin listelerinde ayrıca 'Pauli' adıyla da kayıtlı' diyor.
Artur'un 1914 Mart'ının sonunda Kahire'den İstanbul'a geldiğini dile getiren Perinçek, 'Rusya'daki görevi için Samsun ve Trabzon'dan geçerek Batum ya da Poti üzerinden Tiflis ve Bakü'ye gelmesi beklenmektedir. Diğer bir rivayete göre ise İskenderiye'den yola çıkıp doğrudan Batum'a gidecektir. Ancak Artur, 4 Nisan 1914 tarihli, Tiflis'te yazılan erişebildiğimiz son rapora göre hala Kafkasya'ya varmamıştır. Daha sonra da geldiğine dair bir bilgi bulunmamaktadır' diyerek Artur'un sonu belli olmayan hikayesine noktayı koyuyor.
ARTUR'UN SUİKAST GİRİŞİMLERİ
Rus istihbaratının raporuna göre Artur'a o dönemde Paris'te bulunan Türk Ermenileri Katolikosu Pogos Nubar Paşa'nın öldürülmesi görevi verilir. Ruslara göre bu suikastı örgütleyen Azmi Bey'dir. Mısır'a gelip 1914 Mart'ına kadar burada kalan Artur, Hınçak Partisi'nin liderlerinden Sabah-Gülyan hakkında bilgi toplar ve düzenli olarak İstanbul'a rapor gönderir. Rus istihbaratına göre Artur, Sabah-Gülyan'a karşı suikast girişiminde de doğrudan yer almıştır. Amaç, Hınçakların Türkiye'de yasa dışı faaliyet yürütme kararı aldığı, 1913 Eylül'ünde gerçekleştirilen 7. Parti Kongresi'ne karşılık vermektir. Kongre, Sabah-Gülyan'ın başkanlığında toplanmıştır.