12 Şubat 2010
Sarkisyan'ın Türkiye'yle anlaşmayı parlamentoya sunacağını açıklamasına rağmen, Erdoğan'ın seçim öncesi büyük bir tartışma istememesi nedeniyle tarihi bir fırsat kaçırılabilir. Ermenistan-Türkiye protokolleri çöküşün eğişinde; ABD 24 Nisan'dan önce diplomatik felaketi önlemeli
Türkiye’yle Ermenistan arasındaki ilişkilerin normalleştirilmesini öngören protokoller geçen nisanda açıklandığında tarihi bir dönüm noktası mahiyetinde selamlandı, fakat iki ülkenin de meclisleri onaylamazsa anlaşma çöküşün eşiğine gelecek. Böyle bir çöküş Türkiye’yle Ermenistan arasındaki gerilimleri zirveye çıkaracak. Ayrıca Azerilerle Ermenilerin 1992-1994 arasında kanlı bir savaş verdiği Dağlık Karabağ konusundaki ihtilafın çözümü için harcanan çabalara da darbe vuracak.
Müzakereciler protokolleri şubatta sonuçlandırdı ve eklerini 2 Nisan’da parafe etti. Prosedür açısından
bir dönüm noktası çerçevesinde uygulamaya yönelik yol haritası, Türkiye-Ermenistan ilişkilerinin normalleşmesiyle Dağlık Karabağ müzakerelerini birbirinden ayırdı.
Asıl önşartı Türkiye koydu
Bunun sonucunda Türkiye Başbakanı Tayyip Erdoğan ülkenin kalabalık Azeri azınlığının sert eleştirilerine maruz kaldı. Azerbaycan Devlet Başkanı İlham Aliyev de, Orta Asya doğalgazını Türkiye üzerinden Avrupa pazarlarına taşıması öngörülen Nabucco boru hattını boykot tehdidi savurdu. Bir ay içinde Erdoğan Azerbaycan başkenti Bakü’deydi ve ‘Azeri kardeşlerini’ Türkiye’nin ‘Ermenistan sınırının ancak Dağlık Karabağ’daki Ermeni işgalinin sona ermesi halinde açılabileceği’ konusunda temin ediyordu.
Aylarca süren çabaların ardından nihayet 10 Ekim’de imza töreni düzenlenmesi kararlaştırıldı. Türk yetkililer son dakikada tereddüde düşerken, utanç verici bir fiyasko ABD Dışişleri Bakanı Hillary Clinton’ın kriz yönetimiyle engellendi.
En son maraz ise Ermenistan Anayasa Mahkemesi’nin 12 Ocak’ta verdiği karardan kaynaklandı. Mahkeme onay sürecinin önünü açarak, protokollerin Ermenistan bağımsızlık bildirgesinin 11. maddesiyle uyum içinde olduğuna hükmetti. Söz konusu maddede, “Ermenistan Cumhuriyeti, Osmanlı Türkiye’sinde ve Batı Ermenistan’daki Ermeni soykırımının uluslararası planda tanınmasını sağlama görevini destekler” deniliyor.
Türk yetkilileri bu karara hararetle itiraz etti. Mahkemenin kararının, protokollerin ‘temel hedefleri’nin altını oyan ‘ön koşullar ve kısıtlayıcı hükümler’ içerdiğini iddia ettiler. Anlaşmanın eklerinden biri tarihsel meselelerde diyalog için bir komisyon kurulması çağrısında bulunuyor; yani aslında, Ermeni soykırımının gerçekten olup olmadığını belirleyecek komisyonda ısrar ederek bir ön koşul dayatmaya çalışan taraf Türkiye. Amerikalı ve Rus diplomatlarsa anlaşmanın ön koşullar öne sürülmeksizin yapıldığında ısrar ediyor.
Bu tarihi fırsat kaçırılmamalı. Top Türkiye’nin sahasında. Ermenistan Devlet Başkanı Serj Sarkisyan dün, Türkiye’nin anlaşmayı engelleme ve bozma gayretlerine rağmen protokolleri onay için resmi olarak Ermeni parlamentosuna sunacağını açıkladı.
Onay için bastırmak Erdoğan için kolay olmayacaktır, zira seçimler öncesinde tartışma yaratmaktan kaçınmak istiyor. Türkiye başbakanı siyasi sermayesini bu konuya yatırmaya karar verse bile bu yeterli olmayabilir. Geçen yıl Erdoğan’ın destek oranı yüzde 47’den yüzde 32’ye geriledi.
Ermenistan-Türkiye sınırının açılmasıyla ABD’nin Ermeni soykırımını tanıması arasında hiçbir bağlantı olmamalı, fakat pratikte böyle bir bağ var. ABD Kongresi, her yıl 24 Nisan’da ortaya çıkan Ermeni Soykırımını Tanıma Tasarısını kabul ettiği takdirde, Türkiye protokollerden vazgeçmek konusunda kendisini haklı görecektir. Hatta Erdoğan böyle bir durumdan bazı kısa vadeli siyasi faydalar sağlayabilir. Kongre’nin bu tasarıyı kabul etmesi halinde ortaya çıkacak öfke, Türkiye seçmeninin milliyetçi damarını güçlendirecektir.
Türkiye ve Ermenistan yakınlaşma konusunda beklenmedik bir fırsatı kaçırmanın eşiğinde. Bu her iki ülkeye de zarar verir. Zira Türkiye için protokolleri kabul etmek ‘komşularla sıfır sorun’ politikasını teyit ediyor ve zor durumdaki AB üyeliği adaylığını güçlendiriyor. Sınırın normal seyahat ve ticarete açılmasıysa Ermenistan’ın tecridinin sona ermesi ve sınırın her iki tarafına bereket gelmesi anlamı taşıyor.
ABD’nin Türkiye’ye ihtiyacı var
Barack Obama yönetimi de diplomatik bir felaketi önlemek için elinden geleni yapmalı, zira böyle bir durum ABD’nin çıkarlarına da darbe vuracaktır. Bir çöküş Amerika’nın prestijini yerle bir etmekle kalmayacak, ABD’nin Irak’ı istikrara kavuşturmak, Afganistan’da NATO’ya destek olmak ve İran’ın nükleer programını dizginlemek yönündeki diplomatik çabalara arka çıkmak açısından Türkiye’nin yardımına ihtiyaç duyduğu bir dönemde Amerika-Türkiye ilişkilerini sekteye uğratabilecek gelişmelere de yol açacaktır.
(Washington’daki Amerikan Üniversitesi’ne bağlı İhtilafları Önleme ve Barış İnşa Programı direktörü,