Türkiye, Ermenistan sınırının açılmasını istiyor mu? - Haber Arşivi 2001-2011
28 Kasım 2024 - Հակական տոմար - Տարի : 4517 / Ամիս : Տրե / Օր : Սիմ / Ժամ : Հոթապեալ

Haber Arşivi 2001-2011 :

09 Şubat 2010  

Türkiye, Ermenistan sınırının açılmasını istiyor mu? -

Türkiye, Ermenistan sınırının açılmasını istiyor mu?

"Ermeni açılımı Karabağ'a endekslendi, Türk tarafı protokolleri "dişe dokunur" bir gelişme olana kadar rafa kaldırdı" diye düşünürken Ermenistan'ın protokolleri onaylanması için Anayasa Mahkemesi'ne göndermesiyle ortalık karışmaya başladı.

Ermenistan Anayasası'nın 6. maddesine göre Ermenistan Parlamentosu'nun onaylayacağı uluslararası herhangi bir antlaşma-protokol mutlaka Ermenistan Anayasası'na uygun olmalıdır, uygunluk kararını da Anayasa Mahkemesi vermelidir. Anayasa Mahkemesi, ülkenin anayasasına göre değerlendirme yaparak "Protokoller anayasaya uygundur" kararına vardı. Ermenistan imzaladığı protokolleri parlamentoya götürebilmek için gereken prosedürü uyguluyor, protokollere "şerh" koymuyor. Şerh olarak algılanan noktalar mahkemenin uygundur kararının ayrıntılı açıklamaları.

ilişkilerdeki gelişmeleri donduran Türkiye

Anayasa, 1995 yılından bu yana yürürlükte olan aynı anayasa, protokoller için "özel" olarak değiştirilmedi. Ermenistan Bağımsızlık Bildirgesi ise Türkiye'nin 1991 yılında Ermenistan'ın bağımsızlığını tanımasından önce 23 Ağustos 1990'da, Türk basınının çok sevdiği ve "Türk dostu" olarak tanıdığı Levon Ter-Petrosyan tarafından imzalanan bildirge. Peki, Ermenistan Anayasa Mahkemesi'nin onay metnindeki 5. madde ne diyor? "İmzalanan protokoller Ermenistan Anayasası ve Ermenistan Bağımsızlık Bildirgesi'nin 11. maddesi ile çelişemez". 11. madde ise 1915 senesinde Osmanlı İmparatorluğu'nda gerçekleştirilen soykırımın uluslararası platformda kabulü için Ermenistan Cumhuriyeti'nin destek göstereceği belirtiliyor.

Bu maddenin Türkiye'de hoşa gitmediği aşikar, peki bu madde Bağımsızlık Bildirgesi'ne 10 Ekim'den sonra "gizlice" mi eklendi, Türk Dışişleri ya da hükümet yetkilileri Zürih'e gittiklerinde bu belgeden habersiz miydiler? Yoksa "zavallı" Ermenistan'ın protokollerin imzalanmasından sonra soykırımı unutacağını, "bu bildirge komşularımızın hoşuna gitmiyor, yırtalım gitsin" mi diyeceğini düşündü? Diplomasiyi okumayı bilenler bu süreci Ermenistan Anayasa Mahkemesi'nin aldığı "uygundur" kararının değil, Karabağ'da "dişe dokunur" bir gelişme bekleyen Türk hükümetinin dondurduğunu gayet iyi biliyorlar. Uygunluk kararının olumsuz algılanmasının tuhaflığı bir yana, Türkiye'nin "resmileşmemiş" daha doğrusu resmileşmiş fakat protokollere yansımamış önkoşulunu gerçekleştirmek için zaman kazanmaya çalışması çok yersiz. Murat Mercan, "Protokollerin Meclis komisyonunda beklemesi ya da hükümetin bu protokolleri geri çekmesinin teknik olarak ve siyaseten hiçbir farkı yok. Hem ülkemize hem de Azerbaycan halkına karşı sorumluluklarımıza uygun ve Türkiye'nin ağırlığına yaraşır davranış içinde olacağız." dedi. Acaba Ermenistan'dan bu karar gelmeseydi, protokoller komisyonda beklemeyecekler miydi? Türkiye güzel oynuyordu da ilk "mızıkçılığı" Ermenistan mı yaptı?

İki ülke arasında sorunlar var, zaten bu "kimin ne isterse anlayacağı" protokoller "abiler" gözetiminde bu yüzden imzalandı. Sınırları açalım, diplomatik ilişkiler kuralım (böylece otomatikman sınırlar tanınmış olacak, başlıca endişeler ortadan kalkacaktı), kamuoyunu barışa hazırlayalım, "diğer konuları da yavaş yavaş çözelim" formülü bu yüzden "kabul gördü". Türkiye-Ermenistan sınırının açılması ya da diplomatik ilişkiler tesis etmek için "parlamento onayına" neden gerek duyuldu diye düşünürsek, kuşkusuz tam bu yüzden duyuldu. Sıkışıldığında rötar yapmak ya da vazgeçmeye yakın "elimizden geleni yaptık, son söz meclisin, kısmet değilmiş." diyerek sıyrılabilmek için. Türk tarafı Anayasa Mahkemesi'ni kastederek aracı kurumların sokulmasından dolayı rahatsızlık hissettiklerini belirtiyorlar, "aracı kurum" yok, parlamentodan onay kazanılması için gereken sürecin bir parçası bu yaşadığımız. Başbakan'ın çıkışları diyalog başlattığı bir ülkeye seslenmekten ziyade tüm ipleri koparmak istediği mesajını veriyor. Nalbandyan, Davutoğlu'nu arayıp, "Kararı bu şekilde değerlendirmenize anlam veremedim, bu kararın neresinde önkoşul var?" diye sormuş. Keşke Nalbandyan, Davutoğlu'nu Meclis'te yaptığı ve tutanaklara geçen konuşmalarında "Karabağ'ın toprak bütünlüğü bizim için kendi toprak bütünlüğümüz kadar azizdir" dediği zaman arayıp, "Hani, önkoşul yoktu?" deseydi.

Durumdan rahatsız olan Davutoğlu, Clinton ile bir telefon görüşmesi yaptı, görüşmede tam olarak ne konuşulduğu öğrenilemedi, anlaşılan o ki biraz "kulak çekilsin" istemiş. Clinton'ın yardımcısı Gordon ise "Biz mahkeme kararını, Türkiye ve Ermenistan arasında uzlaşmayı öngören protokollerin onaylanması sürecinde olumlu bir adım olarak görüyoruz. Mahkeme kararı, hiçbir şekilde protokolleri sınırladığı ya da yasal bir bağlayıcılık taşıdığı izlenimi vermiyor." şeklinde demeç vermiş.

protokollerin amacı sorunları çözmek değil mi?





Bu haber kaynağından gelmektedir.

Haber metninde yer alan görüşler haber kaynağı () ve yazarına ait olup,
bolsohays.com sitesi haber hakkında herhangi bir görüş üstlenmemektedir.

Opinions expressed are those of the author(s)-(). They do not purport to reflect the opinions or views of bolsohays.com
+