18 Ocak 2010
Hrant Dink’in katledilişinin üstünden tam üç yıl geçti.
Bugün Agos’un önünde olacağız.
Hafta boyu her çevreden, her görüşten, her inançtan pek çok vicdanlı insan, bir araya gelip, birbirini tanımaya ve derdini anlamaya çalışacak; yaşadığımız ülkeyi ve geleceğini konuşacak.
O’na kıyan kötülüğe inat; tam da O’nun istediği biçimde.
Pazar günü “Irkçılığa ve Milliyetçiliğe Dur De Girişimi” ile “3 H Hareketi”nin Ankara’da düzenlediği ve DSİP’in ev sahipliği yaptığı “Katili Tanıyoruz, Adalet İstiyoruz” başlıklı panelin en fazla dikkatimi çeken ve umut veren yönlerinden biri de buydu.
Hrant’ın hatırası, bütün çeşitliliğiyle, liberali, sosyalisti ve İslamcısıyla, gözlerinde adaletin ışığı parlayan gençleri bir araya getiriyor ve onların olağanüstü bir olgunluk ve medeni bir dille konuşup tartışabilmelerini mümkün kılıyordu.
***
Ölüm emrini verenler, sadece vicdan değil, pek muhtemeldir ki aynı zamanda akıl fukarası da olduklarından, işledikleri cinayetin bu ülkede böylesine kolektif bir adalet ve vicdan hareketine kaynaklık edeceğini de kestirememişlerdi.
Ama bu oldu. Zalimliğin bu kadarı, onun zıttı olan adaleti de belirgin hale getirdi.
Çok önemli, çok değerli ve yeni bir durum bu. Ve bir gün bu topraklarda özgürlük, adalet ve barış egemen olacaksa, harcını bu ahlak ve vicdan temelli mücadele oluşturacak.
***
Ama bu harç, hiçbir biçimde başarının garantisi değil. Başarı, bizim bu zemin üzerine inşa edeceğimiz kolektif, güçlü ve sürekli bir hukuk ve demokrasi mücadelesini zaruri kılıyor.
Çünkü hukuki ve siyasi düzeyde işler iyi gitmiyor.
***
Bu noktada sözü “Hrant İçin Adalet İçin” çağrı bildirisine verelim:
Hrant Dink katledileli üç yıl oldu ve onu öldürtenler hâlâ elini kolunu sallayarak dolaşıyor.
Ayak işlerini gördürdükleri üç-beş adamı mahkemenin önüne attılar. Görevlilerinin doğru dürüst soruşturulmasını önlemek için devlet valisiyle, komutanıyla, siyasetçisiyle, yargıcı ve savcısıyla seferber oldu.
...
Derin devletin dehlizlerinde ele geçirilen “Kafes” planını hatırlayın. Hrant’ın katledilmesinden “operasyon” diye söz edildiğini hatırlayın.
...
Hrant Dink cinayetinin arkasındaki “devlet eli” tereddüde yer vermeyecek şekilde yargı önüne çıkarılmadıkça, katillere yardım eden, göz yuman, raporları hasıraltı eden, katile kahraman muamelesi yapan polis amirlerinden, jandarma komutanlarından, valilerden, soruşturmaları engelleyen yargı üyelerinden hesap sorulmadıkça, hiçbirimizin geleceğinin güvence altında olmadığını biliyoruz.
***
AK Parti Hükümeti’nde zerre kadar bir siyasi basiret varsa, Dink Davası’nın hukuka uygun biçimde sonuçlanmasının, sadece adaletin tahakkuku sağlamakla kalmayıp, aynı zamanda kendisini de Kafes’ten çıkaracak anahtar olduğunu görebilir.
Ama o görsün veya görmesin, bizim sorumluluğumuz devam ediyor.
İşte bu yüzden bu 19 Ocak’ı farklı değerlendirmemiz gerek. Bu hafta boyunca bir araya gelişlerimizde, “birlikte ne yapabiliriz”i de konuşmamız gerek.
Örneğin, adalet gerçekleşinceye kadar devam edecek hak temelli ortak bir inisiyatifin imkanlarını konuşmamız gerek; sürekli izleme ve periyodik raporlama yapacak, hukukçuları da içeren daimi bir inisiyatifin imkanlarını.
Bu ahlaki ve vicdani zemin ve inisiyatif üzerine mutlaka düşünmeliyiz.
Çünkü 19 Ocak’ta anma bitip de biz evlerimize döndüğümüzde, o cinayeti tezgahlayan uğursuz mekanizma, kaldığı yerden kötülüğe devam edecek.