10 Ocak 2010
Bebeklerden katil yaratan beyaz bereli karanlıklara inat, bugün Türkiye’de 100. yaşını geride bırakmış Ermenice bir gazete var ismi: Jamanak. Hatta Jamanak 100 bile değil 101.5 yaşında, en üç basamaklısından, en ondalıklısından. Bu da demek oluyor ki Jamanak, ‘Türkiye Türklerindir’ mottosunu bellemiş gazetelerin, daha kısa pantolonla gezdiği zamanları haydi haydi görüp geçirmiş ve yine demek oluyor ki, Türkiye de öyle ‘sadece’ Türklerin filan değilmiş.
Aynı aile tarafından aynı yayın formatında çıkarılan ve prensiplerinde önemli değişiklikler olmaksızın asırlık hayatına İstanbul’da devam eden Jamanak, dünyada hiç kesintiye uğramadan yayınlanmış en eski günlük Ermenice gazete. Yani 1794 yılında Hindistan’ın Madras kentinde Rahip Harutyun Şımavonyan tarafından Aztarar adlı ilk Ermenice süreli yayının yayımlanmasıyla başlayan 215 yıllık Ermeni basın tarihinin yaklaşık yarısının katılımcısı ve tanığı...
Konjonktürel ufuk turu
28 Ekim 1908’de Misak ve Sarkis Koçunyan kardeşler tarafından kurulan Jamanak, çağdaş Ermeni yazar ve aydınlarının çok önemli bir bölümünü bünyesinde barındırmış ve halen yaşayanlarının da büyük çoğunluğunun okurlarla ilk buluşma mecrası olmuş.
Türkiye Gazeteciler Cemiyeti tarafından ‘Nezih Demirkent Özel Ödülü’ne layık görülen Jamanak’ın 100. yılı kapsamında hazırlanan etkinlikler halihazırda devam ederken bugün Pera Müzesi Oditoryumu’nda saat 14:00’ten itibaren ‘Türkiye, Ermenistan ve Diaspora Medyasının Türkiye’deki Ermeni Cemaatine Bakışı’ başlıklı bir panel gerçekleşecek. Prof. Dr. Arus Yumul’un moderatörlüğündeki panelin konuşmacıları Cengiz Çandar, Hagop Avedikyan, Aram Abrahamyan ve Hagop Asatryan. Tophane’deki Tütün Deposu’nda açılacak ‘Türkiye’de 100 Yıllık Ermenice Gazete’ başlıklı sergi ise 21 Ocak’a kadar görülebilecek.
Aziz vatandaşlarım, sizlere bu bilgileri kent rehberiniz olayım ya da bıyıklıları yerçekimine karşı koyamayanlar gitsin ortalığı utanmazca yumurtaya, domatese bulasın diye değil; konjonktürel ufuk turumuza katkı mahiyetinde verdim. Çünkü bu panel ve sergi vesilesiyle İstanbul’daki Ermeni basınının Ermeni dünyasında hâlâ sembolik bir öneme sahip olduğunu, ayrıca ‘Ermenilik’, ‘Ermeni basını’ ve ‘Türkiye-Ermenistan ilişkileri’ adına nereden gelip nereye gittiğimizi belki daha kolay öğrenebiliriz. Ya da ben öyle umuyorum