01 Aralık 2009
Avukat Fethiye Çetin, Ergenekon soruşturması kapsamında ortaya çıkarılan, gayrimüslimlere yönelik dehşet planları içeren Kafes belgesiyle ilgili gelişmeleri yakından takip ettiklerini ve bu olayın üzerine giderek, tüm gerçeklerin ortaya çıkarılması için gereken her şeyi yapacaklarını söyledi:
“Gayrimüslimlerin hedef alınıp dindarların suçlanmasını amaçlayan, ‘Kafes Operasyonu’ adı altında bir eylem planı hazırlandığı yönündeki iddiaları vahim ve ürkütücü buluyoruz. Ortaya çıkan bilgiler son derece dikkat çekici. Bunu savcılarla da görüşeceğiz. Hukuki olarak duruma bakacağız ve gerekirse davaya müdahil olacağız. Tüm bu süreci çok yakından, dikkatle takip ediyoruz. Hukuki olarak ne gerekiyorsa, mutlaka yapacağız. Olayın üstüne giderek, maddi gerçekliğin ortaya çıkarılması için elimizden geleni ardımıza koymayacağız. Bildiğimiz kadarıyla henüz gerçekleşmiş bir eylem yok, ama en azından Agos aboneleriyle ilgili kişisel bilgilerin deşifre edilmesi durumu var. Dosyayı inceleyip, savcılarla da görüşüp eylem ve eyleme yönelik bilgi ve belgelerden emin olmamız gerekiyor, çünkü sadece gazete haberleriyle hareket etmemiz doğru olmaz.”
Kafes operasyonuyla ilgili soruşturmanın henüz tamamlanmadığını ve gizli yürütüldüğünü belirten Çetin, Hrant Dink cinayetiyle ilgili somut bir bağlantı ortaya çıkması halinde ve iddiaların doğrulanması durumunda, Hrant Dink cinayeti davasının Ergenekon davasıyla birleştirilmesinin gündeme gelebileceğini ve Agos gazetesi abonelerinin fişlendiği iddiasının yeni bulgularla desteklenmesi durumunda, gazete yönünden de olayın takipçisi olacaklarını belirtti.
Kafes’in amacı
Poyrazköy soruşturmasının izini süren savcıların deşifre ettiği öne sürülen, gayrimüslimler üzerinden AKP’yi bitirmeye yönelik, Mart 2009 tarihli Kafes Eylem Planı’nın 19 Kasım 2009 tarihli Taraf gazetesinde yayımlanmış. Haber, duyarlı çevrelerin tepkisiyle karşılanırken, Genelkurmay Başkanlığı Taraf gazetesi hakkında suç duyurusunda bulunmuştu.
Beş aşamalı olarak hazırlanan planın amacının, gayrimüslimler üzerinde korkutucu propaganda icra ederek, AKP üzerindeki iç ve dış baskıları artırmak olduğu iddia ediliyor.
İddiaya göre, korku yaratma safhalarında öngörülenlerden bazıları şöyle:
Gayrimüslimlerin isim, adres, okul, vakıf ve ibadethanelerinin belirlenmesi. Adalar’da yoğun güzergâhlarda duvarlara tehdit içeren sloganlar yazılması. Tehdit telefonları açılması.
Adalar bölgesinde çeşitli mahallerde bomba patlatılması. Azınlık hakları savunucularına suikast düzenlenmesi.
Gazetemizin civarı ve belirli yerlere ses bombaları konması. Agos abonelerine tehdit mektupları gönderilmesi. Gayrimüslim mezarlıklarına yönelik eylemler yapılması.
Ünlü gayrimüslim işadamlarının kaçırılması.
İkinci Hrant Dink Operasyonu
Santoro, Malatya ve Dink cinayetlerinden ‘operasyon’ olarak söz edilen planda Santoro, Malatya Zirve Yayınevi ve Hrant Dink operasyonları sonrasında, Türkiye’de yaşayan gayrimüslimlerin irticai grupların hedefinde olduğu yönünde büyük bir kamuoyu oluştuğuna da dikkat çekiliyor.
Ancak, ‘Hepimiz Ermeniyiz’ kampanyası ile gayrimüslimlere sahip çıkıldığının belirtildiği planda, şimdi tekrar icra edilen eylemlerin suçlusu olarak AKP ve irticai gruplar gösterilerek, kaynağı bakımından kara propagandanın yeniden devreye girmesi gerektiği vurgulanıyor.
Kaynağı AKP ve yandaş gruplara aitmiş izlenimi verilen internet siteleri kurularak, söz konusu sitelerde gayrimüslim vatandaşlar ve temsilcilerin hedef gösterilmesi planlanıyor.