30 Kasım 2009
19 Kasım gecesi 1356 yılında inşa edilmiş Tiflis kenti Mugneli Sp. Gevorg kubbeli kilisesi çöktü. NEWS.am’e konuya ilişkin açıklama Gürcistan Ermenileri Diyakosluğu ‘Basın Divanı’ndan geldi.
Açıklamada, büyük kubbe dışında, binanın üç tarafından birinin çan kulesi olarak kullanıldığı küçük kubbelerin yıkldığı kaydedilmekte. Mugneli Sp. Gevorg kubbeli kilisesi 1763 yılında Haghpat Diyakosluğu içine giren Tiflis’in 7 kilisesinden biri olarak anılmakta. 1789 yılında kilisenin Batı cephesinde bir çan kulesi inşa edildi. 1795 yılında İranlılar tarafından yağmalanan kilise eşyalarının bir kısmı kıdemli papaz Grigor Şmavon gayretleriyle korumak mümkün oldu. 1852-93 yıllarında kilisede kısmi restorasyonlar gerçekleştirildi. Bu kilisenin avlusunda eğitmen-editör Nigoğayos Khotoryan, hayırsever Barseğ Hovsepyan-Khojayan yanısıra kilise ruhanilerinin mezarları bulunmakta.
Sovyet yıllarında kilise kapatılmış ve Etnografya Müzesi olarak kullanılmış, 1990 yılında ise hasarlı olduğu ve onarıma tabi olmadığı kararı alınarak nihai olarak kapatılmıştır.
Mugneli Sp. Gevorg Kilisesi, Gürcistan Ermenileri Diyakosluğu’na geri verilmesi amacıyla Az. Eçmiadzin tarafından Gürcistan siyasi ve ruhani yönetim organlarına başvuru yaptığı 5 kiliseden biriydi. Konu basına da birçok kereler yansırken, yapılan tüm başvurular Gürcistan yönetimi nezdinde yanıtsız kalmıştı. Mugneli Sp. Gevorg Kilisesi, Tiflis Noraşen, Şamkhor’lu Meryem Ana, Sp. Nışan, Erivanlı Sp. Minas, Akhalkelek Sp. Nışan kiliseleri Gürcü Patrikliği tarafından suni olarak menşeinin tartışmalı olduğu iddiasıyla, geri verilmesi engellenen kiliselerdir. Bu Gürcistan sathında yıkılan ikinci kilisedir; birincisi 1989’da yıkılan Şamkhor’lu Meryem Ana Kilisesiydi.
Gürcistan Ermenileri Diyakosluğu ‘Basın Divanı’nca yayımlanan bültende ‘Zannediyoruz, bütün bunların sorumluluğunu, kiliseyi kedi uhdesinde bulunduran Gürcistan Kültür ve Anıtlarının Korunması Bakanlığı taşımaktadır. Bütün bunlar Gürcü Patrikliği ve yönetiminin, kiliselerin geri döndürülmesi sorununu çözmeyerek ve anılan kiliselerin korunmasına yeterli ihtimamı göstermeyerek, Ermeni kültürünün önemli anıtlarını bilinçli olarak yok etmekte oldukları izlenimini doğurmaktadır’ denmekte.