23 Kasım 2009
Danıstay saldırısının uzerinden henuz 8 ay geçmisti. Huzura sıkılan kursunlara 19 Ocak 2007'de İstanbul'da bir yenisi eklendi. Agos Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Hrant Dink, ugradıgı silahlı saldırı sonucu ölduruldu. 'Kafes' planında 'operasyon' olarak söz edilen saldırı sonrası millet sokağa dökuldu. Ancak milletin sağduyulu tavrı cuntacıların oyununu bozdu.
Turkiye'yi kaosa surukleyip siyaseti ele geçirmeyi amaçlayan 'Kafes' planında Hrant Dink cinayetinden 'operasyon' olarak söz ediliyor. Planın, toplumun sağduyulu davranması ve medyanın etkisi sebebiyle basarılı olamadığı su cumlelerle anlatılıyor: Rahip Santoro, Malatya Zirve Yayınevi ve Hrant Dink operasyonları sonrasında Turkiye'de yasayan gayrimuslimlerin irticai grupların hedefinde olduğu yönunde kamuoyu olusmus, ancak AKP tarafından karsıt medyanın da desteğiyle söz konusu olayların Ergenekon tarafından organize edildiği seklinde yoğun propaganda faaliyetlerinde bulunulmustur.
Hrant Dink cinayetinden sonra sokağa dökulen ve sorumluların bulunmasını, cinayetin aydınlatılmasını isteyenler, gelinen noktada sergiledikleri durustan memnun. Onlar da cuntanın bu yöndeki tespitini onaylıyor: Doğrudur, planı biz bozduk.
Doğan Tarkan/DSİP Baskanı: Askerî vesayet son bulmalı
Turkiye'de askeri vesayet ve soygun duzenini surdurmek isteyen cuntaya ait belge, darbe planının Hepimiz Ermeni'yiz diye yuruyen 200 binden fazla insanın ve onlarla aynı duyguları paylasan milyonlar tarafından bozulduğu belirtilmektedir. Doğrudur, bu tespite katılıyoruz. Halkın darbe karsıtı çoğunluğu artık askeri vesayete son verilmesini talep etmektedir. Demokrasi ve özgurluk istemektedir. Darbecilerin tamamen tasfiye edilmesini, hak ettikleri cezaları almalarını ve Kurt sorununun çözulmesini istemektedir. Biz hâlâ 'Hepimiz Hrant'ız, hepimiz Ermeni'yiz' demeye devam ediyoruz. Dink'i Ergenekon çetesi öldurdu. Dink ve Santoro cinayetleri, Malatya katliamı davaları Ergenekon davasıyla bir an önce birlestirilmelidir.
Zeynep Tanbay/Sanatçı: 12 Eylul'den beter olurduk
Hrant'ın ölumu hiç aklınıza gelmeyecek insan kitlesini sokağa çıkardı. O kitle, 'artık biz bu sistemi, bu cinayetleri kabul etmiyoruz' dedi. Turkiye kamuoyu çok açık bir sekilde vesayet rejimini kabul etmediğini gösteriyor. Hakikaten o sessiz yuruyus sayesinde darbenin yapılamadığını göruyorum. İnsanlar bize 'Ne darbe sorunu ne de seriat sorunu var' diyorlardı. Ne sorunu olduğu ortada. 365 gun 24 saat darbe tehdidi altında yasıyoruz. Bunların hepsi ortaya çıkıyor. Dersim olaylarında, 6-7 Eylul olaylarında ne dusundukleri ortaya çıkıyor. Mart 2009 planı hayata geçseydi, ben de dahil bugun Turkiye'nin çok buyuk bir kitlesi yasamıyor olurdu. 12 Eylul'un bile ötesine geçerdi.
Özlem Dalkıran/Helsinki Yurttaslar Derneği: Planlı bir cinayet dedik, haklı çıktık
Biz Hrant'ın ölumunden beri 'bu 3-5 çocuğun isi değil, devlet isi, çok planlı yapılan bir cinayet' diyorduk. simdi bunun bir organizasyon olduğu açığa çıktı. Cuntanın, topyekun bir infial yaratma adına planlar yaptığı göruluyor. Bunun sorumlularının yargılanması çok önemli ancak sadece cuntacıların yargılanması yetmez. Sorumluluğu olan herkes yargılanmalı.
Derya Alabora/Sanatçı: Yavas yavas demokratiklesiyoruz
Bu sivil duyarlılığın toplumlar uzerinde çok etkisi var. Korkmamak, cesaretli olmak gerekiyor. Çunku toplum tamamen yanlıs yönlendiriliyor. Ben bugun biraz daha demokratik bir ortama doğru gittiğimizi dusunuyorum. Hrant'ın davasında çok ciddi bir ilerleme sağlanamadı ama bir seyler değistikçe daha iyi seyler olacaktır. Artık bir seyler değismek zorunda gibi duruyor Turkiye'de.