04 Ekim 2009
Ekim 1 de yeni yasama yılına baslayan sadece TBMM degildi. Ermenistan Parlamentosu da 1 Ekim’de açıldı ve açılır açılmaz Turkiye ile diplomatik normallesme’ tartısılmaya baslandı. Tartısma dediysek, sözun gelisi. Tuna’nın Dogu’su’nda genellikle tartısma olmaz, atısma olur.
Ermenistan Parlamentosu’nda da Cumhurbaskanı Serj Sarkisyan ve onun iktidarını temsil eden koalisyon hukumeti, Turkiye ile imzalanan protokollardan öturu Erivan’ın çıkarlarını satmak’la suçlandı.
Serj Sarkisyan, Ermenistan Parlamentosu’nda Ermeni çıkarlarını Turkiye’ye satmak’la suçlanırken, kendisini dısarı attı. Protokoller’i Ermeni diasporasına benimsetmek için uzun bir geziye çıktı.
Sarkisyan, Paris, New York, Beyrut ve en son Rusya’da Rostov kentinde Diaspora Ermenilerine dil dökecek. Gerçi Diaspora’yı dinlemeye gittiğini’ söyluyor ama Diaspora da onu dinlemeyi dusunuyor.
Yani, Turkiye Kurt Açılımı’na odaklanmısken, yanıbasımızdaki Ermenistan Turkiye’ veya Turk Açılımı’ ile terleyeceğe benziyor.
Bu konuya iliskin iki husus kesin:
1. Ne olursa olsun, Turkiye Dısisleri Bakanı Ahmet Davutoğlu ile Ermenistan Dısisleri Bakanı Edvard Nalbandyan, 31 Ağustos’ta imzalanmıs olan Protokollar’ı verilen söz gereğince 10 Ekim gunu İsviçre baskenti Bern’de imzalayacaklar.
2. Protokoller’in Ermenistan Parlamentosu’nda takılma ihtimali, tum atesli tartısmalara
ve Sarkisyan yönetiminin satıs’ ithamlarına rağmen, kesin aritmetik durum nedeniyle yok.
Satıldık’ çığlıklarıyla iki parti kıyamet koparıyor. Biri illa bir benzetme gerekirse illa dedik, aksi halde aralarında fark karsılamayı gereksiz kılacak cinsten- Ermenistan MHP’si’ konumundaki Tasnak Partisi bunlardan biri. Ancak, karsıt iki partinin toplam sandalye sayısı 23, buna karsılık basını Sarkisyan’ın Cumhuriyetçi Partisi’nin çektiği koalisyonunki ise 94.
Bu aritmetik asimetri’ yine de atesli tartısmalar ve suçlamaları engellemiyor. Ermenistan Parlamentosu’nun 1 Ekim’deki açılıs oturumunda 400 kisi alan salon hıncahınç dolmus ve Protokoller’ tam yedi saat aralıksız tartısılmıs. Tartısmanın daha ne kadar sureceği bilinmiyor. Bu, bir ölçude Turkiye’nin 10 Ekim’den sonra izleyeceği rotadan etkilenecek.
Ermenistan’da Protokoller’e karsı olanların tezleri Turkiye’de karsı olanlarla tıpatıp ama tıpatıp aynı. Aynı konu baslıklarında satıs’ suçlamasında bulunuyorlar.
Tasnak dısında kalan ve iyi-kötu aklı basında kabul edilen (diyelim ki, bizde CHP’ye yakın çevrelerin Ermenistan benzerleri) kimi sahsiyetler, Protokoller’de yer alan (ya da almayan) sözcuklerin, potansiyel olarak’ Ermenistan açısından dezavantajlı olduğunu ileri suruyorlar. Yani, Ermenistan’da da sukru Elekdağ eksikliği çekilmiyor.
Bu muhalif tezler, protokolların Turkiye-Ermenistan sınırlarının karsılıklı tanınması, toprak butunluğu, sınır istikrar ve arsivler ve tarihi belgeler uzerinde çalısmak amacıyla bir alt komite kurulmasına iliskin hukumleri uzerinde yoğunlasıyor. Bu hukumlere dikkat çeken muhalifler, bunların Ermenistan’ın uzun-vadeli diplomatik amaçlarına zarar vereceğine, eski Ermeni sehirlerinin Turk sınırları içinde kalmasını resmilestireceğine, Yukarı Karabağ’ın bağımsızlık girisimini gayrimesru hale getireceğine ve Ermenilerin 1915’te kitlesel boğazlanmasının soykırım olarak nitelenmesinin sorgulanmasına yol açacağına vurgu yapıyorlar.
Bugunlere uzanan Turkiye-Ermenistan yakınlasmasına 2003’te Dısisleri Bakanı olarak, Abdullah Gul ile birlikte start vermis olan Vartan Oskanyan’ın Protokoller’a karsı çıkan 22 Eylul konusmasını bir nebze hayretle okudum. Bir yerinde söyle diyordu: Turkiye’ye tartısmasız biçimde 18 yıldır ne istediyse veren bu protokolların mantığını anlamak mumkun değildir. Kendimizi aldatmayalım. Halkımızı yanıltmayalım. Onurumuzu ayaklar altına almayalım. Herseye ismiyle hitap edelim.
Oskanyan’ın basında bulunduğu Civilitas Vakfı’nın anketine baktım, Protokoller’e karsı çıkanların oranı yuzde 81, yana olanlar yuzde 14...
***
Butun bunlara rağmen, bu islerin yuruyeceğine’ iliskin bende uyanan kanı, Kafkasya’daki yeni stratejik ayarlar’ ile ilgili. Turkiye-Ermenistan iliskilerindeki normallesme eğer soykırım’ ve sınır’a iliskin 1921 Kars Anlasması’nın kabulu gibi konular nedeniyle tıkanıyorsa, Protokoller’ bu engelleri kaldırıyor.
Geri kalıyor esas olarak Azerbaycan ile Ermenistan arasındaki Karabağ sorunu. Turkiye’yi de içine alan bir çözumsuzluk uçgeni’ne dönusen konu. Karabağ’da yakın gelecekte ilerleme olacağına ve dolayısıyla onun da engel olmaktan çıkabileceğine ipuçu veren, bir Amerikan dergisinde önceki gun yer alan su satırlara bir göz atın:
Dağlık-Karabağ’ın siyasi statukosunda simdi bir değisikliğin baslıca guçlerin çıkarına olacağı sasırtıcı olmayabilir. Bugune kadar Dağlık-Karabağ’a iliskin statuko Baku dısındaki belli baslı aktörlerin çıkarınaydı. Bu dondurulmus ihtilaf Moskova tarafından Azerbaycan’da siyaseti etkilemek için kullanılıyordu. Dağlık-Karabağ Ermenileriyle ilgili, onların gunluk yasamlarını Azerbaycan egemenliği dısında devam ettirebildikleri yeni bölgesel gerçekler’ ve siyasi dönusumler’ ortaya çıktı. Dağlık-Karabağ’ın varlığı hiçbir sekilde enerji naklini etkilemiyor. Zira, o bölge genellikle oldukça duz arazilerle çevrili olduğu için boru hatlarını Karabağ’ın dağlarından asırmak için hiçbir mantıklı neden yok. Dahası Dağlık-Karabağ’ın petrol ve doğal gaz kaynakları da yok. Bu yeni bölgesel gerçekler’in ısığında yakın gelecekte Dağlık-Karabağ için gerçek bir çözum mumkun olabilir.”
suna kısaca Rusya’nın çözume yesil ısık’ yakması da diyebiliriz.
Bu arada, Ermenistan’ın stratejik altyapısının, yani elektrik sebekesinin, nukleer enerji santralının, demiryolu sisteminin Rusların elinde bulunduğunu hatırlayalım.
Ruslar, İran-Ermenistan gaz hattıyla ilgileniyor ve Turkiye ile sınırların açılması halinde enerji naklinden elde edilecek gelir, ABD doları olarak hesaplanıyor.
Tabii, Rusya’nın Turkiye-Ermenistan yakınlasmasıyla Gurcistan’ın stratejik değerinin dusmesinde Rusların çıkar görduğunu de bir kenara yazın.
Rus Demiryolları’na bağlı olan Guney Kafkasya Demiryolu sirketinin Ermenistan hukumetiyle 1,5 milyon dolarlık bir yatırım uzerinde anlastığını ve Turkiye’ye gidecek demiryolunu insa etmeye basladığını da haber verelim. Öyle bir durumda Ermenistan’ın Gurcistan uzerinden geçen 6 milyon tonluk ihracatı, Rus kontrolunde yön değistirmis olacak.
Bu isler böyle. Turkiye-Ermenistan treni’ de bu nedenle yurumek zorunda. Ekspres hızında...