29 Eylül 2009
Türkiye ve Ermenistan arasındaki normalleşme sürecine katkı sağlayan ve daha önce paraf edilen protokolün Meclis'te kabul edilip edilmeyeceği yeni yasama yılının başlamasıyla birlikte belli olacak.
Peki iki ülke arasındaki sınırların açılmasını öngören protokolün Türkiye tarafından kabul edilmesi için Ermenistan'ın hangi kritik adımları atması gerekiyor? Normalleşmeye Erivan'ın mı yoksa Ankara'nın mı daha çok ihtiyacı var? İşte Ankara - Erivan ve Bakü hattında yeni bir dönemin başlangıcı anlamına gelen protokolün ayrıntıları... 1 Ekim'de başlayacak olan yeni yasama yılı öncesinde gözler bir kez daha Ermenistan ile Türkiye arasındaki normalleşme sürecine çevrildi. Yeni dönemde daha önce iki ülke arasında paraf edilen yani imzalanması içim mutabık kalınan tarihi protokolün devreye girip girmeyeceği belli olacak... Peki protokol neden bu tarihte Meclis'e getirilmek isteniyor? Amaç iki ülke arasında Erivan'da oynanan ve Cumhurbaşkanı Abdullah Gül'ün de izlediği futbol maçı sayesinde daha da hızlanan normalleşme sürecinin rövanş maçı öncesinde iyice pekiştirilmesi... Ancak tabi ki bu simgesel bir hamle olacak. Zira protokolün Meclis'ten geçmesi için Karabağ kilidini açacak olan anahtarın Erivan'dan Ankara'ya uzatılması beklenecek... Bu noktadaki öngörüler ise Ermenistan'ın mutlaka geri adım atacağı yönünde.. Nedeni ise oldukça açık. Ancak tarih tekerrürden ibarettir deyimi akıllara da gelmiyor değil. Şüphesiz sürecin akıbetinin ne olacağına dair meraklı bekleyiş yalnızca Erivan, Ankara ve Bakü ile sınırlı değil... Kafkas Coğrafyası'nda yıllardır aynı senaryo eşliğinde sahnelenen bu gerilim filminin mutlu sonla mı biteceği yoksa kangrenin daha da mı derinleşeceği tüm dünya başkentlerinden yakından takip edilecek...