Yesilçam da etnik ayrımcılık yoktu - Haber Arşivi 2001-2011
16 Kasım 2024 - Հակական տոմար - Տարի : 4517 / Ամիս : Տրե / Օր : Մանի / Ժամ : Առաւօտ

Haber Arşivi 2001-2011 :

28 Eylül 2009  

Yesilçam da etnik ayrımcılık yoktu -

Yesilçam da etnik ayrımcılık yoktu

Turkiye nin en önemli sinema yazarlarından Agâh Özguç buyuk bir arsive sahip. Bugune dek çekilmis 6 bin kusur Turk filminin hemen hepsinin fotografları onda var. Yesilçam’ın butun kıyılarını bilen, onlarca kitaba imza atmıs olan Özguç’le sinemamızdaki azınlıkların rolunu, politik sorunları konustuk

• Yesilçam Sineması, o dönemi ne ölçude yansıtıyordu?

Temelinde sevgi vardı. Bu zaten filmlere de yansıyordu. Butun filmlerde duygusallık ön plandadır. O filmlerde gördugumuz kamera önundeki kisilerle kamera arkasındakiler dosttu. Yesilçam, bir dayanısma’ sinemasıydı. 1950’lerden 1980’lere kadar bu böyleydi.

• Yesilçam’daki insan portreleri neye göre çiziliyordu?

Yesilçam’da karakterlerden ziyade tipler göze çarpar. Özturk Serengil’in Adanalı Tayfur’u, Feridun Karakaya’nın Cilalı İbo’su, Sadri Alısık’ın Turist Ömer’i gibi... Suphi Kaner, Hulusi Kentmen, Erol Tas hep belli tipleri canlandırırdı. Bu tiplemeler o dönemin yasayan insanlarına tekabul ediyordu.

• Oyuncular hep cömert, sefkatli insanlar olarak gösteriliyordu. Neden?

1960’lı yılların insanları da çok baskaydı. Bugun aynı apartmanda oturan insanlar birbirlerini tanımıyor. Gunumuzde yalnızca Kurt Sorunu yok, çok köklu bir iletisim sorunu var. Teknoloji insanlar arasındaki bağları kopardı. O zaman mertlik, iffet vardı. simdi herkes acayiplesti. Eskiden sohbet, hasbıhal, dertlesme vardı. Artık insan iliskileri sanallastı. Dolayısıyla, Yesilçam yıldızlarının hasletleri, erdemleri bugun tuhaf ya da komik görunuyor.

• Abartılı da görunuyor?

Sinema esasen bir abartıdır, o ayrı. Metin Erksan’ın Acı Hayat, Memduh un’un uç Arkadas filmindeki duyarlılığın bugun zerresi kalmadı.

TERZİYAN, PARS, HAZİNSES...

• Turk Sineması’nda azınlıkların rolu nedir?

Turk Sineması’nda 1923’ten önce sinemacıların tamamı azınlıklardan olusuyordu. İlk Turk filmindeki hemen herkes gayrimuslimdi. Cumhuriyetten sonra da sinemamızda hiçbir zaman ayrımcılık olmadı. Mesela Nubar Terziyan, Kenan Pars, Sami Hazinses Ermeni asıllı oyunculardı. 1960’larda Kriton İlyadis, Lazar Yazıcıoğlu gibi göruntu yönetmenleri vardı. Her kareleri bir tablo gibiydi. Kimse onlara Sen niye Ermenisin?’ demezdi. Dostluk esastı.

• Turk Sineması Kurtleri inkar etti mi?

Öyle dusunmuyorum. Kurtluğe vurgu yapılmıyordu belki, fakat Doğu, filmlerimizde hep vardı. Turkiye’de yasayan herkes, filmlerde boy gösteriyordu. Ayrımcılık, yeni dönemin bir felaketi bence.

FİLMLER DENİZE DÖKuLDu

• 1960’lardan beri birçok kitap, yuzlerce yayında sinema yazıları yazdınız, hâlâ yazıyorsunuz. Ve çok meshur bir sinema belgeleri arsiviniz var...

1915 yapımı Murebbiye adlı ilk Turk filminden bu yana 6 bin kusur film çekilmisse, en az 5 bininin fotoğrafı var bende. Hepsini arsivledim, kutuladım. Sinema fotoğrafları dısında afisler, gala davetiyeleri, objeler var. Ayrıca yerli filmleri DVD’lere aktarıp öyle arsivliyorum.

• Arsivleme isine nasıl basladınız?

1940’larda, 50’lerde ilkokuldayken çikletlerden çıkan kovboy fotoğrafları topluyordum. Sinema fotoğrafları toplamaya 1960’ta basladım. Önceki dönemin fotoğrafları için de çok kosturdum, depolara filan girdim. Benim zamanımda her gun 3-4 ayrı yerde film çekiliyordu.

• Arsivinizdeki malzemeleri sergiliyorsunuz da?

Çok sayıda sergi açtım. Altın Portakal Film Festivali kapsamında mesela... 1960’lı yılların kamera arkası fotoğrafları sergisi açtım. Fransa’da Yılmaz Guney fotoğrafları sergisi açtım. Birtakım belgesellere danısmanlık yapıyorum.

• Sizden sonra arsiviniz ne olacak?

Ya bir vakıf kurulacak ya da sinemayla ilgili bir kuruma verilecek. Bu da sağlam bir yol değil. Ben sahaflardan bir universitenin damgasını tasıyan fotoğraflar aldım. Esasında bu materyallere devletin sahip çıkması lazım. Bulent Oran’ın senaryoları n’oldu? Kapanın elinde kaldı. Kulturun ilerlemesi bir sahiplenme, sevgi, ilgi, dikkat, özen meselesidir. İsrail’deki sinema muzesinde bile 25 bin tane film var! Turk filmleri de var. Mimar Sinan universitesi’nde 7 bin film olduğu söyleniyor. Filmlerimizin çoğu kayboldu veya yandı. Bir kamyon film Sarayburnu’ndan denize dökuldu, yersizlik yuzunden! Çetin İnanç, hatıralarında anlatır bunu. Çok yazık. Biz ölunce ne olacak hiç bilmiyorum.

Yılmaz Guney röportajı nasıl bes sayfa oldu?

• Turk Sineması’nın birçok önemli filmi de hiçbir yerde yok, neden?

Çunku sahipsiz. Turkiye’de bir ulusal sinema muzesi yok. Bu ulkede sinemanın durumu iyi olabilir mi? Halit Refiğ’in sehrazat adlı filmini arıyorum, bulamıyorum. Kendisinde de yok. Film uçmus yani. Dunyada böyle bir toplum yoktur. Her seyi atmısız. Sonradan aklımız basımıza geliyor ama yitirdiklerimizi bulamıyoruz artık.

• Yönetmenler, oyuncular en azından kendi filmleriyle ilgili belgeleri saklamıyor mu?

Yönetmenler de oyuncular da kaç film çektiklerini bilmez. Turkan soray ikide bir 200’un uzerinde filmde oynadım’ diyor. Yanlıs. Muhterem Nur 700 filmde oynadım’ diyor. Hiç ilgisi yok. Özturk Serengil, Ingmar Bergman’la tanısıyor. 250 film çektim’ diyor. Bergman Film mi çektiniz, fotoğraf mı?’ diyor. Bu bizim buyuk ihmalkarlığımız. Bir tek İzzet Gunay’da rol aldığı filmlerin afisleri var. Fikret Hakan da malzemeleri toplamıs. Diğerleri bilmiyor, bilemiyor.

• Yılmaz Guney’le özel bir dostluğunuz vardı...

Yılmaz Guney hapisten çıkmıstı. Ben Ses mecmuasındaydım. Çetin Emeç Kim bu adam?’ dedi ve röportajı bir sutun kadar kullandı. Ne zamanki Yılmaz Guney Kulup 12’de uç kisiyi bıçakladı, röportaj bes sayfa halinde yayımlandı! Bu da bizim habercilik anlayısımızı ve basınımızın insan algısını, değer yargısını gösteriyor.

Cem Yılmaz’ın kovboy kasabası ilk değil

• Gunumuz Turk Sineması’nı nasıl değerlendiriyorsunuz?

Sinemamız hız kazandı. Yılda 60-70 film çekiliyor artık. Kimi genç yazarlar bu film sayısını rekor sayıyor. Halbuki 1972’de 320 civarında film çekildi. Recep İvedik Butun zamanların en çok is yapan filmi’ değildir. 1960’larda, 70’lerde sinemaların önundeki izdihamları kimse hatırlamıyor. 1964’te sadece İstanbul’da’ sinemaya giden insan sayısı 34 milyondu! sehrin nufusu 2 milyonu bulmuyordu! 2007’de Turkiye genelinde’ kesilen sinema bileti sayısı 28 milyon! Sinemamızın asıl rekorları o yıllarda kırılmıstı.

• Sizce sinema yazarlarımız neden yanılıyor?

Bakın, internete guvenerek yazı yazılmaz. Ancak yanlısı ilk yapanın yalancısı olursunuz. İsin aslı belgelerde, kitaplardadır. İnternete guvenmiyorum.

• Sizin çabalarınız Yesilçam’a neler kazandırdı?

Tevazuyu bir yana bırakacak olursak... Turkiye’de kaç film çekildiği benim sayemde anlasıldı. Turk Sinema Rehberi yazdım. 1917’den 2008’e kadar 6 bin 500 filmi anlattım. İngilizcesi yayınlandı, simdi Turkçesi hazırlanıyor.

• Sinemamızın tarihini bilmemek baska ne gibi hatalara sebep oluyor?

Mesela bizde ilk kovboy filmini 1962’de Ahmet Sert diye bir kunduracı çekti. Taslıtarla’da bir kovboy kasabası kurdu. Bende fotoğrafları var. Cem Yılmaz’ın Yahsi Batı’sında kurulan seti herkes sinemamızın ilk kovboy kasabası sayıyor. Alakası yok. Ahmet Sert’in filminde tam tekmil bir kovboy kasabası seti kurulmustu. Sinema tarihi uzun bir tarih değildir. Onu bile bilmiyoruz. Sinema tarihini bilmediğimiz için surekli sıfırdan baslıyoruz.





Bu haber kaynağından gelmektedir.

Haber metninde yer alan görüşler haber kaynağı () ve yazarına ait olup,
bolsohays.com sitesi haber hakkında herhangi bir görüş üstlenmemektedir.

Opinions expressed are those of the author(s)-(). They do not purport to reflect the opinions or views of bolsohays.com
+