04 Eylül 2009
AKP Hukumetinin Ermenistan'la diplomatik iliski kurulması ve sınırın açılması surecini baslatması, ilkesiz ve teslimiyetçi dıs politika anlayısının yeni bir tezahurudur.
Ermenistan'la paraf edilen iki Protokol, hukuk dısı Ermeni talepleri karsısında boyun egildigini tescil etmis, AKP hukumetinin lekeli dıs politika siciline bir utanç vesilesi olarak geçmistir.
Tarihi bir dönum noktası olarak pazarlanmaya çalısılan Protokollerin siyasi ve hukuki sakatlıkları su noktalarda toplanmaktadır.
Turkiye ile Ermenistan arasında iliskilerin normallestirilmesinin önundeki engellerin, Ermenistan'ın uluslararası hukuka aykırı talep, politika ve uygulamalarından kaynaklandığı çok iyi bilinmektedir.
İki ulke arasında diplomatik iliski kurulması, bunun zemininin ve dayanacağı ilkelerin açık ve somut olarak ortaya konulmasını gerekli kılmaktadır.
Bu kapsamda, basta sınırların ve toprak butunluğunun karsılıklı tanınması, iliskilere yön verecek ilkelerin genel ve soyut planda değil somut yukumlulukler olarak belirlenmesi uluslararası hukukun temel gereğidir.
Ermenistan iki ulke arasındaki sınırı belirleyen 1921 Kars andlasmasının ve bundan kaynaklanan yukumluluklerinin geçerli olduğunu açıkça tanımaya yanasmamaktadır.
Paraflanan Protokol'de bu hayati konu genel ifadelerle geçistirilmis, 1921 Kars anlasmasına açıkça atıfta bulunulmamıstır.
Protokol'u geçersiz kılan birinci temel sakatlık budur.
Ermenistan Turkiye'nin toprak butunluğunu sorgulamakta ve Doğu Anadolu topraklarına Batı Ermenistan olarak atıfta bulunmaktadır.
Ağrı dağını da resmi devlet amblemi olarak kabul etmistir.
Bu toprak talepleri Anayasa hukmu haline getirilmistir.
AKP hukumetinin kabul ettiği Protokollerde Ermenistan'ın bu konularda Anayasa'sının ilgili hukumlerini gözden geçirerek uluslararası hukuka uygun hale getireceğine iliskin somut bir yukumluluk yer almamaktadır.
Turkiye'nin toprak butunluğunu sorgulayan ve bu dusmanca tutumunu inatla surduren Ermenistan'la diplomatik iliski kurulması AKP'nin baslattığı surecin ikinci temel sakatlığıdır.
Soykırım yalanı etrafında hayasızca surdurulen uluslararası kampanya iliskilerin gelistirilmesinin önundeki bir diğer engeldir.
Ermenistan'la mutabık kalınan Protokollerde Erivan yönetiminin bu konudaki tutumunu terk etmesine hiç temas edilmemistir.
Turkiye'nin 1915 olayları konusunda ortak tarih komisyonu kurulması önerisi Protokol'de sulandırılmıs ve anlamını kaybetmis bir çerçevede yer almıstır.
Kurulması öngörulen iliskilerin tarihi boyutunu ele alacak alt komisyonda 1915 olaylarının soykırım olup olmadığının hiçbir sekilde tartısılmayacağını, bunu Ermenistan'ın kabul etmeyeceğini Cumhurbaskanı Sarkisyan ilk bastan açıklamıstır.
Protokollerin diğer bir sakatlığı da budur.
Ermenistan'ın dost ve kardes Azerbaycan topraklarının yaklasık beste biri uzerindeki askeri isgali hala surmektedir.
Dağlık Karabağ dısında yedi Azari rayonu isgal altında olup, bir milyona yakın Azeri kardesimiz kendi vatanında multeci konumuna dusurulmustur.
Turk-Ermeni kara sınırı 1993 yılında Ermeni isgali nedeniyle kapatılmıstır.
AKP hukumetinin TBMM'ye sunmaya hazırlandığı Protokollerde bu konuyu hiçbir sekilde değinilmemis, Ermeni isgali yok farzedilmistir.
Protokollerin paraf edilmesinden hemen sonra bir açıklama yapan Ermenistan Cumhurbaskanı, Turkiye ile yurutulen surecin Dağlık Karabağ konusundan bağımsız olduğunu ilan etmistir.
Bundan kısa bir sure önce 13 Mayıs 2009'da Ermenistan'ın Dağlık Karabağ isgali sona ermeden sınırın açılmayacağı konusunda kamuoyu önunde açık bir siyasi yukumluluk altına giren Basbakan Erdoğan, bu konuda hiçbir gelisme beklenmediği bir dönemde sınırın açılması kararını içeren ve bunu somut bir takvime bağlayan Protokollerle Turk milletinin karsısına çıkmıstır.
Turkiye'nin bu konuda izlediği haklı ve mesru siyasette çok ciddi bir kırılma noktası olan Protokollerin sakatlıkla malul diğer bir yönu de budur.
AKP hukumetinin böyle bir zeminde Ermenistan'la baslatmayı kararlastırdığı sureç, bu sakatlıklar nedeniyle Turkiye'nin milli çıkarlarına aykırıdır, hukuki ve siyasi mesruiyetten yoksundur.
Dıs baskılara boyun eğen, komsularla sıfır sorun gibi klise sloganlarla dıs politikada maceradan maceraya kosan Basbakan ve hukumeti Turkiye'nin onurunu, itibarını ve haysiyetini sıfırlamıstır.
Protokollerin imza ve onay islemleri için öngörulen iç siyasi istisare sureci de diplomaside örneği olmayan bir garabettir.
Hukumet protokolleri muzakere etmis, içeriğini kabul etmis ve paraf ederek iç hukukumuza göre bunlarla bağlanma iradesini ortaya koymustur.
Bu noktadan sonra protokollerin içeriği yeniden muzakere edilmeyecek, değistirilemeyecektir.
İmza ve onay için TBMM'ne sevk edilmesi Anayasa gereği olan son asamadır.
Bu bakımdan Basbakan'ın Meclis onayı olmadan protokollerin islerlik kazanmayacağı sözleri malumun ilanı olup, kafa ve kavram kargasası yaratarak, hedef saptırarak ayıbını saklama çabasından baska bir anlam ifade etmemektedir.
TBMM'nin protokolleri değistirmek yetkisi bulunmamaktadır. Ya aynen kabul edecek, ya da reddedecektir.
Basbakan'ın sadık ve sessiz noteri haline gelen AKP milletvekillerinin oylarıyla protokoller onaylanacaktır.
Basbakan'ın kurguladığı senaryo adım adım uygulanmaktadır.
Altı haftalık iç siyasi istisare sureci bu bakımdan bir göz boyamadır.
Basbakan ve arkadasları bu sureyi Turkiye'deki Erivan lobileri, gönullu soykırım” avukatları ve bu projeyi dayatan dıs mihrakların ortak çabalarıyla kamuoyunun tepkilerini dindirmek ve psikolojik açıdan sartlandırmak için kullanacaktır.
Bu sureç esasen baslamıs, sözde demokratik açılımda olduğu gibi aynı melanet cephesi sahnedeki yerini almıstır.
Milliyetçi Hareket Partisi'nin bu konuda ne dusunduğu ve nerede durduğu çok açıktır.
Bugune kadar Ermenistan'la yurutulen surecin sakatlık ve yanlıslıklarına iliskin tespitlerimiz maalesef butunuyle doğrulanmıstır.
Bu uyarılarımıza duyarsız kalan AKP hukumeti Turkiye'yi çok tehlikeli bir yola sokmustur.
Milliyetçi Hareket Partisi, Ermenistan'ın Turkiye'nin toprak butunluğunu sorgulayan hasmane politika ve uygulamaları değismediği sureci diplomatik iliski kurulamayacağını ve Azerbaycan topraklarının isgali sona ermeden de sınırın açılmayacağını sonuna kadar savunacaktır.
Paraf edilen protokoller imzalanarak onay için TBMM'nin önune getirildiği takdirde Milliyetçi Hareket Partisi butun gucuyle karsı çıkacak, Basbakan ve arkadaslarının tarih ve millet önundeki vebal ve sorumluluklarını butun açıklığıyla ortaya koyacaktır.