Ergenekon`un 3. iddianamesinde Özel Harekât Dairesi eski Baskanvekili İbrahim sahin`in, suikast planlarının ayrıntılarına yer verilmis.

Megerse ne karanlık dolaplar çevirmisler. Suikast hedeflerinde Alevi önderleri Ali Balkız, Kazım Genç, Ermeni Patrigi Mesrob Mutafyan ile Sivas Ermeni Cemaati lideri de varmıs. Suikast planları hazırlayan sahin`in 12 tim kurduğu tespit edilmis.

sahin`in İstanbul Erenköy`deki evinde ele geçirilen `TEDHİs PLANI (MUTAFYAN)` baslıklı belgeye göre, Patrik Mutafyan`ın tank imhasında kullanılan `LAW` silahıyla öldurulmesi planlanmıs.

Eylemi Eminönu hucre lideri gerçeklestirecekmis. 12 kisilik suikast timi ağırlıklı olarak eski ve yeni özel harekât polislerinden olusturulmus.

Yerin altından silah fıskırmasını artık daha iyi anlıyoruz, ayrıca bu ifadeden birilerinin neden rahatsız olduğunu da.

Ergenekoncuların ulkemizde bulunan gayrı Muslimleri karsı her nedense özel bir ilgileri var. Dönup söyle bir geriye baktığımızda 5 subat 2006 da Trabzon’da rahip Santoro öldurulduğunu, 2 Temmuz 2006 da Samsun da rahip Brunissen bıçaklandığını, 18 Nisan 2007 de ise Malatya Zirve yayınevi katliamının gerçeklestiğini göruyoruz.

Ben sözu Ermeni Patriği Mesrop Mutafyan’a getirmek istiyorum. Patrik Mutafyan ruhani kimliğinin yanında aynı zamanda entelektuel kimliği olan, Ermeni ve Turk halklarının barıs içinde yasaması gerekliliğini savunan, gerektiğinde Ermeni diasporasını karsısına almasını bilen bir patrik olarak bilinir ki öyledir. Hatta Turkiye’nin tanıtım klibinde rol alacak kadar bu topraklara aittir.

Böylesine kıymetli ve bu ulke için faydalı bir insanı ortadan kaldırmaya çalısmak Ergenekon’a yakısır bir eylemdir. Patrik Mutafyan uçuncu iddianamede mağdur sıfatı ile dâhil edilmis.

Sayın Mutafyan’ın mahkemeye gelebileceğini hiç sanmıyorum. İki yıl önce ansızın bir hastalığa yakalandı. O dağ gibi adam gunden gune hayattan elini eteğini çekmek durumunda kaldı. Erken bunama dediğimiz bir hastalığa duçar simdi. Maalesef hastalığının da çok hızlı ilerlediğini, hafıza yasının gittikçe kuçulduğunu duyuyorum. Resmen patrikliği devam etse de fiilen devam ettirecek durumda değil.

Her zaman sağduyuyu, itidali temsil eden, diyalogdan yana ve sonucunda Turkiye için bir kazanç olarak görduğum Sayın Patriğin birdenbire hastalanması karsısında acabalarım zaten hep vardı. Bu sebeple yemeğine, içeceğine bir sey mi katıldı diye hep dusunmusumdur.

uçuncu iddianame bu kaygılarımı daha bir guçlendirdi.

Bu kadar da komplocu olma kardesim’ diyenleriniz olabilir. Ama öyle bir ulkede yasıyoruz ki ve bu ulkede karanlık öyle kisiler var ki, her sey mumkun.

Evet, her seyin mumkun olduğunu; yerin altından fıskıran silahlardan, suikast planlarından, cinayetlerden, darbe planlarından, komutanları zehirleme tesebbuslerinden anlıyoruz.

O açıdan diyorum ki Ermeni Patriği Mutafyan’a bu tarz bir suikast gerçeklestirilmis olabilir mi?