03 Temmuz 2009
BGST Kardes Turkuler projesi 30 Haziran aksamı Kuruçesme Arena da, İstanbul’u anlatmak, İstanbul’u söylemek ve İstanbul’da halkların kardesligini bir kez daha sarkılarla yasatmak için , Filistinli sanatçı Reem Kelani ve Turkiyeli Ermeni muzisyen Arto Tunçboyacıyan ile birlikte seyirci karsısına çıkıyor
Gösterinin amacı, yasadıgımız toprakların sarkı ve danslarını birlikte sergileyerek Filistin’den Ermenistan’a, Anadolu’dan Mezopotamya’ya, Karadeniz’den Trakya’ya halkların tum farklılıkları ve ortaklıklarıyla bir arada yasama isteği”ni görunur kılmak.
Gösterinin ilk bölumunde, kimliklerin, inançların ve geleneklerin bulusma ve birlikte yasama mekânı olan İstanbul sahneye tasınacak ve İstanbul’un gelenleri” ile gidenleri”, muziğin ve dansın diliyle resmedilecek. Rum, Ermeni, Turk, Çingene, Kurt ve Karadeniz kulturlerinden beslenen bestelerin ve özgun sarkıların yer alacağı bu bölumde dansların dili de kentteki çesitliliği yansıtacak.
Karadeniz’den Yunanistan’a
İkinci bölumde ise, Kardes Turkuler’in 15 yılı asan muzikal yolculuğu boyunca olusturduğu repertuardan seçilen sarkılar, danslar esliğinde seslendiriliyor.
Boğaziçi universitesi Folklor Kulubu’nden (BuFK) dansçı ve muzisyenler, Boğaziçi universitesi Oyuncuları’ndan (BuO) sahne ustu ve sahne arkası destekçileri, Karadeniz muzikleri uzerine çalısmalar yapan Helesa grubundan muzisyenler, Antropia Yunan Dansları Topluluğu’ndan dansçılar ve bireysel katılım gösteren birçok sanatçı projede bir araya geliyor.
İki önemli konuk sanatçı
Anadolu Ermeni muziği ile Batılı muzik formlarını harmanlayarak yaptığı bestelerle bilinen Tunçboyacıyan ve Filistin geleneksel halk muziğinden beslenerek yaptığı caz tandanslı muziklerle tanınan Kelani bu yılki konuklar.
Anne tarafından Osmanlı zamanlarından beri Turkiye ile guçlu bağları olan Kelani için, İstanbul’da Kardes Turkuler’le aynı sahneyi paylasmak, çemberin tamamlanması anlamına geliyor.
Kelani; Kardes Turkuler’le bu bulusmayı yol boyunca topladıkları sayısız hikâyeyi tasıyan iki karavanın karsılasması” olarak nitelendiren arkadası Osman Kavala’nın su ifadelerinin önemli olduğunu belirtiyor: Bu hikâyeler, varlıkları ellerinden alınanların ve susturulanları n hafıza ve umudun gucuyle anlatılan hikâyeleri. Karavanlar beraber ilerledikçe hikâyeler de katlanıyor.”
Tunçboyacıyan, su anda kökleri Ermeni ve Anadolu geleneksel muziğinde yatan ve bugunun sounduyla harmanlanan orkestra, The Armenian Navy Band”le (Ermenistan Denizci Orkestrası) çalısıyor. Bu proje, basta etnik ve çağdas Ermeni muziği olmakla birlikte, Erivan’da farklı muzik deneyimlerinden gelen genç Ermeni muzisyenlerle bir bulusmaydı ve 1998 yılında doğdu.
Muzik benim hayatımın sesi. Kimseyi yönlendirmek gibi bir niyetim yok. Bunu insanların kendi hayal gucune bırakıyorum. İfade etmeye çalıstığım sey; ask, saygı ve durustluk