Ermeniler Turkler ve kendimiz - Haber Arşivi 2001-2011
20 Kasım 2024 - Հակական տոմար - Տարի : 4517 / Ամիս : Տրե / Օր : Արագած / Ժամ : Հուրփեայլեալ

Haber Arşivi 2001-2011 :

15 Ocak 2009  

Ermeniler Turkler ve kendimiz -

Ermeniler  Turkler ve kendimiz

Birkac yil once Dogu Konferansi adini verdigimiz cogunlugu gazetecilerden olusan bir grupla cesitli ulke ziyaretleri yaparken Ermenistan a da gitmistik. Konuk oldugumuz yerlerden biri de Tasnaklarin merkeziydi. Doldurdugumuz odada partinin ust sorumlularindan olan meslekten bir tarihci sorularimizi yanitlamisti. Dogal olarak sorulardan biri de Ermenilere atfedilen toprak talebi ile ilgiliydi. Tasnak yetkili bu soruya biraz sasirmis gozuktu. Turkiye nin Ermenistan a toprak vermesinin gercekcilikten uzak bir beklenti oldugunu ima eden bir gulumseme ile eger bir gun Malatya da dedesinin babasinin oturmus oldugu evin bir katini satin alip arada sirada orada oturabilirse kendisi icin toprak sartinin yerine gelecegini soyledi. Butun Ermenilerin bu goruste oldugunu soylemek mumkun olmasa da en milliyetci siyasi duruslardan birini temsil eden Tasnaklarin resmi sozcusunun Turkiyeli bir gruba bunu soylemesi Ermenilerin hangi noktada oldugu hakkinda iyi bir fikir vermekte. Ermeni cemaati icin toprak kulturun binlerce yildan bu yana beslendigi sinirlari belirsiz bir Anadolu parcasina tekabul eder. Toprak kulturu yasattigi icin anlamli olmustur. Nitekim Ermeni yerlesimleri epeyce uzun bir sureden bu yana Anadolu uzerinde devlet kurma gibi bir amac pesinde olmamislar bu topraklarda yasiyor olmanin ve kendini idame ettirmenin yeterli goruldugu bir anlayis gelistirmislerdir. Dolayisiyla kadim Ermeni yerlesimlerinin bir yandan Bizans a imparator ve yonetici verirken ote yandan da Selcuklu veya Osmanli yonetimini Bizans a tercih etmeleri dogal bir durum olarak yasanmistir. Cunku onemli olan adalet ve huzurdur... Sahip olmak ve yonetmek degil. Bu ruh halinin Ermenilikle iliskisinin olmadigi ise aciktir. Soz konusu bakis her turlu gocmene bagrini acan ve surekli kendini yeniden harmanlayip melezlestiren Anadolu kulturunun genel halini yansitir. Bu cok kimlikli kulturde topragi hak etmek onun kiymetini bilmekle onu zenginlestirip paylasabilmekle iliskilidir. Yoksa daha fazla kan dokmekle degil... Tam da bu nedenle bugun Ermeni diasporasi Turkiye ye ve Turklere ofkelidir. Soykirim geriliminin nedeni sadece gecmiste yasananlarin inkâri degil onlarin gozunde Turklerin bugun Anadolu ya layik olmamasidir. Sorun kulturel degerleri korumak bir yana tahrip eden bir devlet siyasetinin sergilenmesi ve bu stratejinin farkliliklarin kiymetini bilmeyen bir milli kulturle butunlestirilmesidir. Butun Turklerin bu hamurdan olmadigini tabii ki Ermeniler de gayet iyi bilirler. Ama Turkiye halkinin kendi fikirsel cesitliligini kamusal alana yansitmamasini genelde devlet tavrinin kabullenildigi seklinde yorumlarlar. Tam da bu nedenle birkac yil onceki Ermeni sempozyumu Hrant Dink in cenazesinde sokaklara dokulen yuz binlerce insan ve simdi gundemde olan ozur kampanyasi dunyanin cesitli yerlerindeki milliyetci Ermenilerin ezberini bozmakta. Gerci bazilari soykirim kelimesinin kullanilmamis olmasindan hareketle bu kampanyanin Turkiye nin resmi tezini destekledigini bile soyleyebildiler. Ancak gelen tepkiler cogunlugun epeyce farkli bir ruh haline gectigini ortaya koyuyor. Ic ice gecmis iki Turk imgesi Ermeni kimligini one cikaran bu insanlardaki soz konusu yeni algilamayi kavramak uzere once onlarin Turklere iliskin temel varsayimlarina donmek gerek. Bu degerlendirmeye gore sonunda ayni noktaya varsa da genel algilamalar acisindan iki tur Turk bulunmakta. Bunlardan biri irkciliga varan bir tur milliyetciligin takipcisi olarak gecmiste yapilmis olanlari her an tekrarlamaya hazir kisileri ifade ediyor. Diger kategori ise gecmisi bilen hatirlayan ama devletten korktugu icin agzini acmayanlardan olusuyor. Ne var ki ozur kampanyasi gibi eylemler Turklerin hic de milliyetci Ermeni algilamasindakine oturmadigini gostermekte. Bu yeni resim Turkler diye bir genelleme yapilamayacagini dolayisiyla tarihe bakarken de yeknesak bir Turk kimliginin olmadigini bir kez daha ortaya koyuyor. Ote yandan bu yeni bir tespit de degil... Ama milliyetci Ermeni siyasetinin unutmus gozuktugu bir tespit. Cunku 1915 kiyimi Ermeni cemaati icinde iki yonlu bir Turk anisi yaratti: Bugun ailesinde 1915 e kurban vermemis tek bir Anadolulu Ermeni aile bulamazsiniz. Ama ayni sekilde aile gecmisinde olumlu bir Musluman figure yer vermeyen tek bir Ermeni aile de bulamazsiniz. Diger bir deyisle 1915 Ermeniler icin olduren ve kurtaran Turk imgesini bir araya getirir. Milliyetcilik Ermenilerin bircoguna kurtaran Turk un unutulmasini zorlasa da herkes belleginin bir dip noktasinda bu anilari yasatir... Ayrica arkada birakilan kiz cocuklarin hikâyeleri de herkesce bilinir. Bu ikili imge Ermenilerin pek cogunda Anadolulu Musluman Turk un de kimlik olarak bolunmesiyle kendini gosterir. Soz konusu durumun en ilginc orneklerinden birini yukarida bahsettigim Tasnak ziyareti sirasinda yasamistik. Grubumuzdan bir arkadas parti sozcusune Muslumanlara nasil baktigini sormustu. Cevap aynen soyleydi: Bizim Muslumanlarla bir sorunumuz yok... Biz Muslumanlari severiz. Bizim karsi oldugumuz sey Turk milliyetciligi... Muhatabimiz aslinda bu sozuyle Turkiye deki en temel kimliksel meseleye de dokunmustu. Cunku Osmanli dan Turkiye ye gecis ile Turkiye nin son donemi arasinda baglam acisindan bir paralellik ama o baglamin icerigi acisindan bir ayrisma mevcut. Soyle ki Osmanli nin son donemi ve Cumhuriyet in ilk yillari Musluman kimliginden bir Turk yaratmanin hikâyesidir. Sonraki donemde ister istemez karsilasilan demokrasi bu kimligin ardindaki kulturel degerleri on plana cikarinca care Turk-Islam sentezinde aranmisti. Ama bugun yasadigimiz surec Muslumanligin kuresel bir anlam kazanmasiyla birlikte yeniden kendi kulturune sahip cikmasi ve Turklukten ayrismasidir. Ote yandan bu topraklarda Muslumanligin kulturu denen sey de sadece dinsel degil ayni zamanda Anadolu nun melez birikimine gonderme yapar. Bu nedenle Anadolu zemini uzerine oturtuldugunda dinler arasi gecislilik ne denli dogalsa Ermenilerin Muslumanlarla iliskisi de o derece dogaldir. Bugun Ermeni meselesi denen sorun buyuk capta hurafelerden olusuyor. Ermenistan in toprak talebi gulunc bir onermedir. Toplu tazminat ancak sembolik bir anlam tasiyabilir cunku hukuken olanaksiz kilinmistir. Sinirlar ise zaten Birlesmis Milletler uyesi ulkeler olma nedeniyle uluslararasi garanti altindadir. Geriye bir tek soykirim kalmis gibi gozukuyor... Bunun hic de kucumsenmeyecek bir talep oldugu acik. Ancak Turkiye kamuoyunun bilmesi gerek ki asil talep bu degil... Diaspora Ermenileri ile temas ettiginizde ezberci siyasetle gecen ilk dakikalardan sonra bu durumu anlarsiniz. Asil talep gecmisin hatirlanmasidir. Bu ortak yasanmisligin bolunmus bir bellek uzerinden parcalanmasina karsi cikilmasidir. Ermenilerin talepleri kendi yasadiklari felakete soykirim denip denmemesinden ziyade o felaketin karsisinda namuslu ve vicdanli bir insani durus sergilenmesidir. Ancak surasi da acik ki eger Turkler bu tavri gostermezse sadece Ermeniler degil butun dunya soykirim zorlamasinda bulunacaktir. Bu noktada bu kelimenin de iki farkli alanda islevsel oldugunu gozden kacirmamakta yarar var. Bunlardan biri psikolojik... Bu kelime inkârci yaklasima duyulan ofkenin tasiyicisi olarak karsimiza cikiyor. Oteki islev ise hukuksal ve bu alanda fazla bir hareket alani da bulunmamakta... Cunku Birlesmis Milletler Sozlesmesi ne gore son derece genis tanimlanmis bir soykirim kavrami var. Oyle ki tek bir kisi oldurulmemis bile olsa bir toplulugun kulturel acidan kendisini yeniden uretmesini engelleyen sistematik bir devlet stratejisinin baska turlu adlandirilmasi son derece guc. Nitekim gunumuzde bile her an yeni soykirimlara sahit oluyoruz. Diger bir deyisle bu kavramin iyice normallestigi bir siyasi atmosferin icinde yasiyoruz. O halde hep sorulan soruya gelelim: Acaba Turkiye deki insanlar bundan neredeyse yuz yil once olmus ve farkli bir devlet yapisinda yasanmis olan bir olayla aralarina nicin mesafe koyamiyor? Gecmisi nicin normallestiremiyor? Dusunun ki Osmanli yi bir Turk devleti saymak bile pek mumkun degildir... Cok kimlikli cok kulturlu hukuksal ayrismalari zorunlu kilan ama sosyal alanda her turlu melezlesmeye de imkân veren bir sistem icinde yuzyillar boyu yasandi. Nitekim Tasnaklar da dahil olmak uzere Ermeniler 1914 yilinin son gunlerine kadar kendilerini Osmanli saydilar ve epeyce kucuk bir militan grup disinda Osmanli nin ihyasi durumunda milliyetci projelerden vazgecmeye hazirdilar. Bu durumu bizzat Tasnak dergilerinden takip etmek mumkun... Dolayisiyla soru sudur: Eger Osmanli zihniyet olarak cok kimliklilige bu denli yatkinsa ve Cumhuriyet de imparatorlukla kulturel bir kopusu bu denli onemsemekteyse hâlâ Ittihatci kimlik stratejisinden kurtulamamanin aciklamasi nedir? Tarihe serinkanli bir bakis bize bu sorunun yanitini aciklikla verir. Mesele kulturel kopusu boylesine zorlayan yeni rejimin gercekte Ittihatci yonetimle siyasi ve ideolojik bir sureklilik icinde olmasidir. Ermeni kiyiminda rol almis olan insanlarin bir bolumu Cumhuriyet doneminde burokrat siyasetci veya ideolog olarak devletin icinde yer almaya devam etmistir. Cumhuriyet in azinliklara karsi siyaseti ise hicbir degisiklik olmadan Ittihatci zihniyeti surdurmustur. Dahasi yeni rejim Ittihatcilarin alt kadrolarini istihdam etmis onlari korumus gunumuzde devlet icinde devlet intibai veren bir kadrolasmanin zeminini hazirlamistir. Birbirini besleyen milliyetcilikler Ancak mesele sadece suclunun gizlenmesi veya benimsenmesi meselesi degil... Cumhuriyet ayni zamanda temiz bir tarih yaratmanin bu tarihten hareketle kimlik uretmenin ve soz konusu kimlik etrafinda devlete itaatkâr bir toplum insa etmenin de cercevesini olusturdu. Turk kimligi bugun hâlâ esas olarak topluma degil devlete ait bir kimlik... O nedenle devlet her firsatta bu kimligi guclendirmek icin caba sarf ediyor. Toplum ise devleti yitirdiginde kimligini de kaybedecegini sanarak millilesen her konuda devletin yaninda yer aliyor. Vatandasligin tanimi bile buna gore sekilleniyor... Nitekim devletin istedigi gibi dusunen onun istedigi gibi konusanlara vatandas digerlerine vatan haini muamelesi yapilabiliyor. Bu surekli insa halinin en kritik noktalarindan biri ise Ermeni meselesi ... Cunku bu konu devletin uretmis oldugu gecmisin gerceklige tekabul etmedigini ortaya koyan bir doneme gonderme yapmakta. Bu nedenle soz konusu mesele Turkiye de devletci siyasetin mesruiyetini sorguya aciyor. Devlet ise bunu engellemeye calistigi olcude Ermeni kimligini Turklugun anti tezi gibi sunuyor. Aynen Ermeni milliyetcilerin Turklugu kullanmasi gibi... Oyle ki bugun her iki taraftaki milliyetciler icin de otekinin kimliginin dislanmasi kendi kimliklerini olusturma surecinin ayrilmaz parcasi haline gelmis durumda. Oysa bu topraklarin artik kendisini hatirlamaya ihtiyaci var. Kendisinin ne denli melez karisik ic ice ve zengin oldugunu fark edip bunun keyfini cikarmaya ihtiyaci var. Milliyetcilik hicbir toplumun kendini sakinamadigi bir hastalanma hali... Ama bu topraklarda siradan bir hastaliktan ote kisiyi insanligindan cikaran toplumun dokusunu bozan bir yozlasma. Iyilesmenin yolu tarih uretmekten degil gecmisi hatirlamaktan geciyor. Cunku kendimiz o unutulmus unutturulmus gecmisin icindeyiz hâlâ... Etyen Mahcupyan




Bu haber kaynağından gelmektedir.

Haber metninde yer alan görüşler haber kaynağı () ve yazarına ait olup,
bolsohays.com sitesi haber hakkında herhangi bir görüş üstlenmemektedir.

Opinions expressed are those of the author(s)-(). They do not purport to reflect the opinions or views of bolsohays.com
+